UEFA, 13 Ağustos 2025 tarihinde İtalya’nın Udine kentinde oynanan Süper Kupa finali öncesinde dikkat çekici bir adım attı.
Sahaya asılan bir pankartta 'Çocukları öldürmeyi bırakın, sivilleri öldürmeyi bırakın' mesajı görüldü. Bu insani çağrı, Filistin, Afganistan, Irak, Nijerya ve Ukrayna gibi savaş bölgelerinden gelen çocukların katıldığı, UEFA’nın Çocuklar için Vakfı tarafından düzenlenen bir etkinlikte sunuldu.
Etkinlikte Filistinli iki çocuk, UEFA Başkanı Aleksander Ceferin ile birlikte madalya törenine katıldı. UEFA, pankartın siyasi bir mesaj taşımadığını, yalnızca insani bir çağrı olduğunu savundu. Ancak açıklama sosyal medyada hararetli tartışmalara yol açtı. Bazı eleştirmenler pankartı Filistin’deki sivil ölümlerine dolaylı bir gönderme olarak gördü ve UEFA’nın bu konuda daha net bir duruş sergilemesi gerektiğini belirtti.
Kamuoyundaki bu tartışma, taraflar arasında iki yüzlülük izlenimi yarattı. Celtic ve PSG taraftarlarının Filistin’i destekleyen pankartlar nedeniyle ceza aldığı hatırlatıldı; bazı yorumlar ise UEFA’nın İsrail’e olan tutumunu da sorguluyor. X (Twitter) üzerinde ise pankart büyük tepki topladı; eleştiriler, çağrının taraflı mı yoksa evrensel mi olduğuna odaklandı.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o7b554634-40c9-4126-a4b8-6e1ee37fe59c.webp

İsrail Adı Olmadan Çağrı Tepki

UEFA'nın İsrail'in Adını Anmadan Yaptığı Çağrı Dünyadan Tepki Aldı

Birleşmiş Milletler himayesinde yürütülen Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze için tarihte bir ilki gerçekleştirerek resmi bir kıtlık durumunu ilan etti. Bu karar, yarım milyondan fazla insanı ciddi açlık tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor.

BM, insani yardımların hızla ulaştırılabilmesi için acil bir ateşkes çağrısında bulunurken, konuyu uzmanlar gecikmenin ölüm oranlarını hızla yükselteceğini belirtiyor.

Gazze Şeridi, akut gıda güvensizliğinin en üst seviyesi olan 5. aşamaya yükseldi; bu, dünyada en ağır gıda krizini simgeliyor.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Gazze'de kıtlık ilanının ardından yaptığı açıklamada, yaşanan trajedinin insan eliyle yaratılmış bir felaket olduğunu belirtti.

İsrail Dışişleri Bakanlığı ise IPC'nin bulgularını reddederek Gazze'de kıtlık yok dedi.

IPC'nin notlarıyla uyumlu olarak, Gazze Şeridi'ne insani yardım ulaştırılması için acil ateşkes çağrısı yineleniyor; ateşkes ilan edilmediği sürece açlık kaynaklı ölümlerin sayısının artması bekleniyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o77cb6590-aeb9-4a1a-a081-c4aa9cf04c6d.webp

Gazze'de Resmi Kıtlık

Gazze'de Resmi Kıtlık Açıklandı

Gazze’de bugün meydana gelen saldırılar, siviller ve basın için ağır bir bedel ödetti: 59 Filistinli ve 6 gazeteci hayatını kaybetti. Saldırının hedefi Han Yunus’taki Nasır Hastanesi oldu; önce hastanenin 4’üncü katı vuruldu, ardından kurtarma çalışmalarını sürdüren ekipler de hedef alındı.

Dünyanın nefesini kesen görüntüler sonrası İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, olayı 'trajik bir kaza' olarak savundu. Başbakanlık Ofisi, Nasır Hastanesi saldırısının trajik kaza olduğu iddiasından ötürü Netanyahu’nun üzüntü duyduğunu açıkladı ve İsrail ordusunun konuyla ilgili kapsamlı bir soruşturma yürüttüğünü sözlerine ekledi.

Bu savunma, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’de gazeteciler ve ilk yardım görevlilerini hedef aldığı saldırıya ilişkin 'Bundan memnun değilim. Aynı zamanda bunları görmek de istemiyorum. Bu kabusa bir son vermeliyiz' ifadelerini kullanmasının ardından geldi.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/od1d94086-2d21-44d8-b42c-64700d5104c7.webp

İsrail Başbakanı Netanyahu’dan Hastane Katliamına 'Trajik Kaza' Savunması

Sosyal medyada paylaşılan videolara göre, bugün başlayacak festivalin düzenlendiği Venedik'in Lido Yarımadası'nda, aralarında İtalyan ve uluslararası aktivistler, işçi sendikası üyeleri, sinema sanatçıları ve üniversite öğrencilerinin de bulunduğu geniş bir grup bir araya geldi.

Göstericiler, Venedik Film Festivali'nin kamuoyuna açık bir tavır almasını ve İsrail'in Filistin'de yürüttüğü 'soykırımı' kınamasını talep etti. Filistin bayrakları ve 'Özgür Filistin, soykırımı durdurun' yazılı pankartlar taşıdılar.

Gazze'deki insani krize dikkat çekmek isteyen destekçiler, 'Özgür Filistin' ve 'Nehirden denize özgür Filistin' sloganları attı.

Bir grup Filistin destekçisi sözcüsü, basına yaptığı açıklamada, 30 Ağustos'ta yerel saatle 17.00'de bir protesto gösterisi planladıklarını açıkladı.

Aralarında Matteo Garrone, Abel Ferrara ve Ken Loach gibi dünya çapında tanınan yönetmen ve yapımcıların da bulunduğu yüzlerce sanatçı, Venedik Film Festivali'nin Gazze'deki insani krize ve soykırıma karşı açık bir kınama çağrısını içeren bir mektubu imzalamıştı.

Mektupta festival ve ana organizatöre, 'Gazze'de devam eden soykırımı ve İsrail hükümeti ile ordusu tarafından yürütülen etnik temizliği açıkça kınama' çağrısı yapılmıştı.

Etkinliğin ana organizatörü ise sanatsal topluluğun ve dünyayı ilgilendiren konulara açık tartışma ortamı sağlayan geçmişine atıfta bulunarak, festivalin bu tür konuları gündeme taşıma ve tartışmaya açık olma taahhüdünü vurguladı.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o902d2b4b-beb9-4ffd-8ae2-59434698576c.webp

Venedik Film Festivali açılışı öncesi Gazze için protesto: Ünlü isimlerden dayanışma ve talep

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran'ın Next Sosyal'e yaptığı açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Al Jazeera için 'İnsanlığın Vicdanı Gazze'de Sınanıyor' başlıklı bir makale kaleme aldı. Makalenin İngilizce ve Arapça sürümleri de yayımlandı; Erdoğan bu yazıda dünyayı Gazze'deki vahşete karşı harekete geçmeye çağırdı.

İletişim Başkanlığı internet sitesinde paylaşılan makalede Gazze Şeridi'nde yaşanan trajedinin yalnızca sınırlı bir çatışma olarak görülmemesi, tüm insanlığın ortak vicdanını sarsan derin ve sürmekte olan bir insani felaket olarak ele alındığı belirtiliyor.

İsrail'in aylardır sürdürdüğü bombardımanların kadınları, çocukları ve yaşlıları hedef alarak şehirleri yaşanmaz hale getirdiği, evler, hastaneler, okullar ve ibadethanelerin zarar gördüğü, temel hizmetlerin çöktüğü kaydediliyor.

Açlık, susuzluk ve salgın hastalık riskinin Gazze'yi bir insani çöküşe sürüklediğine işaret edilirken bugüne kadar çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 61 bini aşkın Filistinlinin hayatını kaybettiği hatırlatılıyor.

Bu tablo yalnızca bir savaşın değil, sistematik bir yok etme politikasının da açık göstergesi olarak vurgulanıyor. Erdoğan dünyanın sesizlik ya da cılız tepkilerle karşı karşıya kalması halinde acının derinleşeceğini, ve Batı’nın Gazze konusundaki tutumundaki ikircikliğin uluslararası düzenin inandırıcılığını zedelediğini ifade ediyor. Ukrayna krizine gösterilen hızlı hassasiyetin bile Gazze’deki vahşetin önüne geçemediğini ve İsrail’in hareketinin uluslararası hukukun sınırlarını ihlal etme riskine yol açtığını belirtiyor. Bu gelişme Gazze’de yaşanan krizin uluslararası toplumun temel insani değerleri savunup savunamayacağını sınayan bir turnusol kağıdı olduğuna vurgu yapıyor.

Türkiye’nin Gazze’deki mezalimin ve artan insani felaketin sona erdirilmesi için kararlı bir duruş sergilediğini hatırlatıyor; AFAD, Türk Kızılay ve sivil toplum kuruluşlarının sahada aktif olarak çalıştığını, bölgedeki kardeş ülkelerin desteğiyle gıda, ilaç ve tıbbi malzemelerin ulaştırıldığını belirtiyor. Gazze’de tedavi altına alınan yaralıların Türkiye’de tedavi gördüğünü hatırlatıyor ve yardımların yalnızca acil ihtiyaçları karşılamakla kalmadığını, aynı zamanda Gazze halkının yalnız olmadığını dünyaya ilan ettiğini ifade ediyor.

Diplomatik alanda Türkiye’nin Birleşmiş Milletler ve İslam İşbirliği Teşkilatı nezdinde ateşkes çağrılarının ve Filistinli gruplar arasında arabuluculuk çabalarının sürdüğünü, Lahey’deki NATO zirvesinde kırılgan ateşkesin kalıcı barışa dönüştürülmesi gerektiğini vurguladığını ve Gazze’nin kaybedecek zamanı olmadığını hatırlatıyor. İsrail’in uluslararası hukuku hiçe sayan saldırılarını ve toplu cezalandırma politikalarını açıkça soykırım olarak tanımladığını belirtiyor; Katar başta olmak üzere bölge ülkeleriyle insani erişim, ateşkes müzakereleri ve yeniden imar konularında yakın işbirliği içinde olduklarını ifade ediyor.

Erdoğan, Katar'ın insani yardımların sağlanması ve katliamın durdurulmasına yönelik diplomatik girişimlerindeki öncü rolünü takdir ettiklerini belirterek Gazze'deki şiddetin bölgenin istikrarını tehdit ettiğine dikkat çekiyor. Doğu Akdeniz ile Basra Körfezi arasındaki gerilimin geniş bir çatışma riskini artırabileceğini işaret ediyor; bu durum güvenlik dengelerini bozabilir ve yeni göç dalgaları, radikalleşme ile enerji güvenliği üzerinde ciddi tehditler doğurabilir diyor.

Çözüm yolları açıktır: derhal ateşkes ilan edilmeli, tüm saldırılar koşulsuz olarak durdurulmalı; insani koridorlar açılmalı ve gıda, su ile tıbbi yardım engelsiz ulaştırılmalıdır. Sivillerin korunması için uluslararası mekanizmalar kurulmalı, savaş suçları ve insan hakları ihlalleri Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Uluslararası Adalet Divanı nezdinde soruşturulmalıdır. UNRWA başta olmak üzere yardım kuruluşlarına sürdürülebilir kaynaklar sağlanmalıdır.

Erdoğan, Gazze’nin yeniden imarının yalnızca yıkılan binaların inşasıyla sınırlı kalmayacağını; eğitim, sağlık, altyapı, ekonomik kalkınma ve siyasi temsil haklarını da güvence altına alan kapsamlı bir süreç olması gerektiğini vurguluyor. Bu sürecin yerel halkın doğrudan katılımıyla ve Birleşmiş Milletler ile bölgesel örgütlerin gözetiminde yürütülmesi gerektiğini belirtiyor. Kalıcı barışın temeli olarak bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü sağlanmış bir Filistin devletinin tanınması ve iki devletli çözümün barış ve istikrarın anahtarı olduğunun altını çiziyor.

Gazze’de yaşananlar savaşın hakikati arayan gazetecileri de hedef alıyor; son aylarda birçok gazetecinin çatışma bölgelerinden gerçeği dünyaya aktarmaya çalışırken hayatını kaybettiğini, özellikle Al Jazeera’nın kayıplarının basın özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkı açısından ağır bir kayıp olduğunu hatırlatıyor. Savaşın gerçeği dünyaya duyurma çabasında olan cesur insanların hatırasını ve adalet arayışını simgeleyen bu kayıplara taziye dileklerini iletiyor.

Son olarak Erdoğan, Filistin ve Gazze meselesinin sınırların ötesinde insanlığın ortak sınavı olduğuna vurgu yapıyor. Geçmişte Bosna ve Ruanda’da da sessizlik yaşanmasaydı bugün farklı sonuçlar doğacağını hatırlatıyor; Türkiye’nin Gazze konusundaki kararlı duruşunun ahlaki bir sorumluluk ve stratejik bir gereklilik olduğuna dikkat çekiyor. Barışın imkansız değil, gecikmiş bir zaruret olduğuna inanıyoruz; Gazze’nin kaybedecek zamanı yoktur; küresel vicdanın sesine kulak vermek ve harekete geçmek zorundayız; insanlığın geleceği bugün atılacak adımların cesaretiyle şekillenecektir.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o5858d228-69ba-417f-b17c-f74e6b549cde.webp

Erdoğan, Al Jazeera için Gazze'deki insanlık vicdanını sınayan makale yazdı

Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Bakan Fidan ve Mısırlı mevkidaşı Abdulati ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Görüşmede Gazze'de devam eden ateşkes görüşmeleri ile bölgedeki insani durumu iyileştirmeye yönelik çabalar ele alındı.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oe6550d60-d755-4318-b30a-7022404fce2e.webp

Dışişleri Bakanı Fidan, Mısırlı mevkidaşı Abdulati ile Gazze için ateşkes ve insani durum görüşmesini telefonla ele aldı

Devlet Bahçeli, MHP Genel Başkanı, gündeme ilişkin yazılı açıklamasında şu gerçeğe dikkat çekti: Aynı anda farklı coğrafyalarda savaş ve soykırım zulmünün hüküm sürdüğü bir tabloyla, aynı zamanda barış ve sükunet arayışlarının hız kazandığı bir dönemi yakından izlemek gerekir. Bu ikilemin, tuhaf ve tenakuz dolu bir dönemin başlıca özelliği olduğuna vurgu yaptı.

Bahçeli, Birleşmiş Milletler IPC raporuna atıfta bulunarak Gazze Şeridi’ndeki durumun acil bir gıda kriziyle sarsıldığını ve bu kıtlığın insanlık vicdanını deprem gibi salladığını belirtti. Gazze’nin 1943 Bengal Kıtlığı’nı aratmayacak ölçüde sıkıntılı bir tabloyla karşı karşıya olduğunu ifade etti; açlıktan ölen çocuklar ve zulüm ile soykırıma tanık olmanın sadece üzücü değil, insanlık için utanç vesilesi olduğunu vurguladı. İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’yı yutma hedefiyle sürdürdüğü şiddet ve dehşet sarmalını eleştirerek, Filistinli kardeşlerimizin yurtlarından koparılma ve sürgün politikalarının siyonist barbarlıkla yürütüldüğünü belirtti.

Kara mizahı andıracak şekilde cennete girmeyi hedefleyenlerin barış havariliğiyle savaş yandaşlığını sarkaç gibi gidip gelmesinin hiçbir inanç ve vicdana sığmayacağını, Gazze’nin işgal ve ilhak planıyla karşı karşıya kalınmasını ibretlik bulduğunu kaydetti. Uluslararası insani hukuk ayaklar altına alınırken, Gazze için planların ve adımların dikkatli ve adil bir dille yürütülmesi gerektiğini vurguladı. Alaska Zirvesi ve Oval Ofis’teki görüşmelerin Gazze’nin güvenliği ve insani durumu için mi yoksa başka amaçlar için mi olduğunun sorgulanması gerektiğini belirtti.

Bahçeli, Gazze’de yaşanan krizin Rusya-Ukrayna savaşıyla da doğrudan bağlantılı olduğuna işaret etti. Barış ve güvenlik garantilerinin esas olarak Avrupa güvenliğiyle ilgili kaygılardan doğduğunu, krizleri tırmandıracak nevzuhur krizlere dönüştürmek isteyen üst akla karşı durmanın kaçınılmaz olduğunu ifade etti. Şayet barış ve huzur samimi ise önce Gazze’deki insani ve tarihi felaketin engellenmesi gerektiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın barış ve diyalog çağrılarının dünya genelinde bir umut ışığı haline geldiğini söyleyen Bahçeli, bu çağrıların kulak arkası edilmemesi gerektiğini belirtti. İnsanlık vicdanına tercüman olan bu çağrıların görmezden gelinmesinin hak ve adalet ölçüleriyle zıt olduğuna dikkati çekti ve krizleri derinleştirecek adımlardan kaçınılması gerektiğini ifade etti. Türkiye’nin iç ve dış barış, huzur ve güvenlik hedefinde kararlı olduğunu, terörsüz bir Türkiye’nin milli birlik ve kardeşliğin en belirgin göstergesi olduğuna vurgu yaptı.

Rusya-Ukrayna savaşıyla ilgili diplomatik hesapların içinde bulunduğu dönemde Türkiye’nin İstanbul’da başlayan sürecin yine İstanbul’da tamamlanması yönündeki inancını paylaştı. Kuzey’de barış mimarisi için çalışırken güneyin ihmal edilmesinin insani yardımların dahi yolunu tıkayacağını belirtti. Gazze’de akan kan durmadıkça barış çağrılarının yalnızca sözde kalacağını, bağlayıcılık ve inandırıcılıktan yoksun kalacağını ifade etti. Gazze için BM Görev Gücü’nün rolüne ilişkin tartışmaların acilen netleşmesi gerektiğini söyledi.

Uluslararası hukukçular, akademisyenler ve sivil toplum kuruluşlarının Gazze konusunda “israil karşıtı 10 maddelik hedefler” açıklamasını münhasır görüş olarak nitelendirdi ve bu hedeflerin hemen hayata geçmesi gerektiğini belirtti. İsrail’e silah sevkiyatının durdurulması, diplomatik ilişkilerin askıya alınması, ticaret ve yatırımların kesilmesi, BM Barış ve Görev Gücü’nün Gazze’ye derhal gönderilmesi ve ambargo ile yaptırımların gündeme alınması çağrısını tekrarladı.

Bahçeli, gündeme yoğunlaşarak CHP’nin sorumsuz ve baştan savma siyasetinin demokrasi kültürünü tahrip ettiğini söyledi. CHP Genel Başkanı’nın TBMM’yi olağanüstü toplantıya çağıracağını açıklamasını eleştirdi; Gazze meselesinin bir siyasi istismar aracı olarak kullanılmasına karşı çıktı. TBMM’nin olağanüstü toplanmasına gerek olmadığını ve Cumhur İttifakı aleyhinde yükselen fitne rüzgarlarının etkisizleşeceğini vurguladı.

Cumhur İttifakı’nın güçlenmesini, ahlaki, manevi, vatan ve millet sevgisine dayanan geçmişteki birliktelik olarak tanımladı; 15 Temmuz gecesi meydanlarda kurulan birleşimin bugün de sürmesi gerektiğini belirtti. Altılı Masa’nın “mücrim unsur” içerdiği yönündeki görüşleri hatırlatarak, Cumhur İttifakı’nın millete olan güven ve istiklal için vazgeçilmez bir yol olduğuna işaret etti. CHP yöneticilerinin rüşvet ve yolsuzluk çarkında öğütülmüş algısına karşı, milletin böyle çirkin tekliflere prim vermeyeceğini dile getirdi.

CHP’nin iç ve dış sorunlarda vizyoner bir nitelik üretemediğini ve yürütülen gündemlerin yalan, riya, iftira ve dedikodu üzerine kurulu olduğunu savundu. Türk milletinin bu tür siyaset önerilerine prim vermeyeceğini sözlerine ekledi.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/of9833e91-cc79-4776-8335-26d0885c2227.webp

Bahçeli: Hiç kimse Cumhur İttifakı'nın arasına nifak tohumu saçamayacak

Birlik ülkelerinden 206 eski büyükelçi, 29-30 Ağustos'ta düzenlenecek Gymnich formatlı AB Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantısı öncesinde ortak bir mektuba imza attı.

Mektup, AB kurumlarına ve 27 üye ülkenin liderlerine yöneltilen bir uyarı niteliğinde. İsrail'in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze'de uluslararası hukuku açıkça ihlal ettiği ve AB’nin bu ihlallere karşı sessiz kalmasının “ahlaki ve siyasi bir başarısızlık” olarak görüldüğü vurgulandı.

Gazze’de yaşanan insani felakete dikkati çekilerek, İsrail hükümetinin bir milyon Filistinliyi Gazze Şeridi ile çevresinden güneye göç ettirme ve ardından üçüncü ülkelere sürgün etme planını hayata geçirdiği iddia edildi.

Birleşmiş Milletler’in (BM) desteklediği Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) verilerine göre Gazze’nin güneyinde artık “insan eliyle oluşan bir kıtlık” mevcut olduğuna dikkat çekildi. Yaklaşık 500 bin kişinin açlık, yoksulluk ve ölüm riskiyle karşı karşıya olduğu ve 132 bin çocuğun ciddi düzeyde yetersiz beslenme tehdidi altında bulunduğu belirtildi.

Mektupta, 28 Temmuz’dan bu yana 2 bin 600’ün üzerinde Filistinli’nin hayatını kaybettiği, 12 binden fazla kişinin yaralandığı, 60’tan fazla çocuğun açlık nedeniyle yaşamını yitirdiği kaydedildi. İsrail’in BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) ile 100’ün üzerinde uluslararası STK’nin Gazze’ye yardım ulaştırmasını engellediği, 200’den fazla yerel gazetecinin öldürüldüğü ve uluslararası basın mensuplarının Gazze’ye erişiminin kısıtlandığı ifade edildi. E1 bölgesinde 3 bin 400 yeni yasa dışı yerleşim biriminin onaylandığı ve bunun iki devletli çözümü baltalamaya yönelik açık bir hamle olduğu belirtildi. Ayrıca Batı Şeria’da artan Yahudi yerleşimci şiddeti sonucu tanınmış insan hakları savunucusu Odeh Hathalin’in öldürüldüğü aktarılmıştır.

Gazze'deki insani krizin derinleştiğine işaret edilen mektupta, AB ülkelerinin bölgeye tam ve engelsiz insani yardım erişimi sağlamak için diplomatik baskıyı artırmaları çağrısında bulunuldu.

Ayrıca 2 Mart’tan beri UNRWA ve 100’ün üzerinde uluslararası STK’nin yardım faaliyetlerinin engellendiği, bunun yerine silahlı gruplar üzerinden dağıtılan yardımların sivillerin güvenliğini tehdit ettiği de hatırlatıldı. Açlıkla mücadele eden yüz binlerce sivilin temel ihtiyaçlarına ulaşamadığı vurgulanırken, AB öncülüğünde Gazze’nin yeniden inşasına yönelik bağımsız ve şeffaf bir girişimin başlatılması gerektiği ifade edildi.

Mektup, Filistin Devleti’nin resmen tanınması ve bölgede kalıcı barış ile iki devletli çözüm perspektifinin korunması için acil bir diplomatik adım gerektiğini belirtti. İsrail’in yerleşim politikaları ve toprak ilhak girişimleriyle fiilen iki devletli çözümün zorla çalışır hale geldiğini vurgulayan metin, uluslararası toplum tarafından Filistin’in tanınmasının bu çözümün güçlenmesini sağlayacağını söyledi. AB üyesi devletlerin tek tek ya da benzer görüşteki gruplar halinde hareket ederek Filistin’i tanımasının hukuki bir sorumluluk ve Avrupa kamuoyunun beklentisi olduğuna dikkat çekti.

Mektup, İsrail'in Gazze ve Batı Şeria’daki uluslararası hukuku ihlal eden uygulamalarına karşı AB üye ülkelerine yönelik 9 maddelik somut bir eylem planı ortaya koydu. Eski büyükelçiler, AB düzeyinde ortak bir tutum benimseninceye kadar üye ülkelerin bireysel adımları atabileceğini belirtti.

İlk adım olarak, üye ülkelerin kendi ulusal ihracat kontrol mevzuatları uyarınca İsrail’e yönelik tüm silah ihracat lisanslarını tek taraflı olarak askıya almaları veya iptal etmeleri istendi.

Ayrıca Horizon Europe gibi AB destekli araştırma programları kapsamında İsrail kurumlarıyla yürütülen ortak projelerden, bu fonların uluslararası hukuka aykırı eylemleri desteklediğine dair makul delil bulunması halinde çekilme çağrısı yapıldı.

Kamu üniversiteleri ve diğer araştırma kuruluşlarının, savaş suçu işlemekle suçlanan İsrail kurumlarıyla işbirliğini derhal sonlandırması gerektiği ifade edildi. İnsan hakları ihlalleri ve terörle mücadele yasaları temelinde İsrailli yetkililere yönelik vize yasağı ve mal varlığı dondurma gibi ulusal yaptırımların uygulanması önerildi.

Mektupta ayrıca yasa dışı yerleşimlerle bağlantılı mal ve hizmetlerin ticaretine yönelik, AB genelinde bir yasağın yürürlüğe girmesine kadar ulusal düzeyde geçici ithalat yasakları getirilmesi talep edildi.

İsrail’e silah ve mühimmat taşıyan gemi ve uçakların Avrupa limanlarını ve hava sahasını kullanmasının engellenmesi için yasa dışı yerleşimlerle bağlantılı şirketlerin kamu ihalelerinden, devlet yatırımlarından ve ulusal varlık fonlarından dışlanması gerekliliğine vurgu yapıldı.

Üye devletlerin savaş suçu şüphelilerini topraklarına giriş yaptıklarında yargılamaları gerektiği hatırlatıldı. Ayrıca tüm AB ülkelerinin Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) tutuklama kararları ve soruşturmaları konusunda işbirliği yapma yükümlülüğüne sahip olduğu kaydedildi.

Son olarak, Avrupa’da bulunan veri merkezleri ve dijital platformların İsrail hükümetine ya da İsrailli ticari kuruluşlara ait Gazze ile işgal altındaki topraklarla ilgili verileri alma, saklama veya işlemeye yönelik faaliyetlerini yasaklamak için adımlar atılması çağrısı yer aldı.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o08b5b0f6-4d7a-4b36-b995-25c5219ed347.webp

AB Üye Ülkelerinden Eski Büyükelçilerden İsrail’e Yaptırım Çağrısı: Ortak Mektup ve 9 Maddelik Eylem Planı

Rusya'nın BM Daimi Temsilci Yardımcısı Dmitry Polyanskiy, New York'taki BM Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi.

BMGK'nin Gazze konusundaki duruşunu eleştiren Polyanskiy, "BMGK, (Gazze konusunda) yeterince bir şey yapamıyor ancak bunun nedeni BMGK üyelerinin kararlılık gösterememesi. Bunun nedeni de 1 üyenin duruşu." ifadelerini kullandı.

Gazze'deki durumu "son derece korkutucu" olarak nitelendirerek, "Ortada olağandışı bir şey var. İnsan olarak, diplomat olarak, BMGK üyeleri olarak bunu hoş görmemeliyiz." diye konuştu.

Rusya'nın Gazze'deki durumu değiştirmek için bütün taraflarla görüşmeye hazır olduğunu belirten Polyanskiy, "Ne yazık ki ABD şu ana kadar İsrail'in yanında fazlasıyla durdu, Gazze'deki eylemlerine yönelik yeşil ışık yaktı ve bu kınanacak bir durum." dedi.

- Gazze'de yaşananları "utanç verici" ve "kabul edilemez" olarak nitelledi

Polyanskiy, Rusya'nın Gazze'de yaşananları "soykırım" olarak görüp görmediğine ilişkin bir soruya, "Böyle bir sonuca varmak Rusya'ya bağlı değil, çünkü soykırım hukuki bir terim ve bunu bu şekilde tanıyabilecek hukuki araçlara sahip olanlar tarafından kullanılmalıdır. Ancak yaşananlar kesinlikle kabul edilemez, bu yaşananlara şahitlik eden bizler için kesinlikle utanç verici." yanıtını verdi.

BMGK'de 10 Ağustos'ta Orta Doğu ve Filistin konulu oturum düzenlenmişti.

Konseyin daimi üyelerinden İngiltere, Fransa, Çin ve Rusya İsrail'in "Gazze'deki askeri operasyonlarını daha da genişletme" kararına karşı çıkarken, ABD ise İsrail'e desteğini sürdürmüştü.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oeee7809c-25f5-49e1-844d-2f2ed88fa8f8.webp

Rusya, BM Güvenlik Konseyi'nde Gazze konusunda adım atılamamasından ABD'yi sorumlu tuttu

Fox News'e konuşan Witkoff, Gazze konusunda herhangi bir plan olup olmadığı sorusuna yanıt verdi.

Witkoff, bugün Beyaz Saray'da Trump'ın başkanlık edeceği kapsamlı bir toplantı yapılacağını duyurdu.

Toplantıda Gazze için 'savaş sonrası planının' ele alınacağını ve buna dair geniş kapsamlı planlar hazırlandığını söyledi. Witkoff, 'Bunu çözeceğiz ve yıl sonuna kadar kesin bir sonuca ulaşacağımızı düşünüyoruz.' dedi.

Öte yandan, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun bugün İsrailli mevkidaşı Gideon Saar'ı Washington'da ağırlaması ve ikili arasındaki görüşmelerin Gazze odaklı olması beklendiğini bildirdi.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oad1c260b-d3ca-4e46-8063-e2d4bb89e258.webp

ABD Başkanı Trump Beyaz Saray'da Gazze için kritik toplantıyı yönetecek

Fransız Le Monde gazetesinin yayımladığı mektuba göre, Macron, Netanyahu'nun kendisine 17 Ağustos'ta ilettiği mektubun kendisine ulaştığını belirtti.

Macron, Netanyahu’nun mektubunun kamuoyuna açıklanmasına karşılık, yanıtını da tartışmaların şeffaflığı için kamuoyuyla paylaşacağını; fakat bu yanıtı şahsen iletmesini istediğini ve sizin de bunu okumanızı beklediğini ifade etti. Bu, nezaketin temelidir.

"Yahudi karşıtlığıyla mücadele araçsallaştırılamaz ve İsrail ile Fransa arasında bir anlaşmazlığı besleyemez." diyen Macron, göreve geldiği ilk günden bu yana Yahudi vatandaşlarını korumanın öncelikleri arasında olduğunu vurguladı.

Fransa'nın Gazze'ye yönelik saldırılarının milli birliğini ve vatandaşlarının güvenliğini olumsuz etkilediğini dile getiren Macron, yükseköğretimde Yahudi karşıtlığıyla mücadele yasasının 31 Temmuz'da yürürlüğe konulacağını ve 15 bin polisin Yahudi topluluğunun toplandığı mekanların güvenliğini sağlamak için görevlendirildiğini belirtti.

Macron, Netanyahu'nun kendisini Yahudi karşıtlığıyla ilgili eylemsiz kalmakla suçlamasına, "Tüm gücümüzle mücadele ettiğimiz bu bela konusunda eylemsizlik suçlamaları kabul edilemez ve Fransa'nın tamamına yönelik bir saygısızlıktır." yanıtını verdi.

Fransa'daki Yahudi karşıtlığını yalnızca kararlara bağlamanın yanlış olacağını savunan Macron, aşırı sağın ülkede Yahudi karşıtlığını uzun bir dönem beslediğini söyledi.

"Her türlü Yahudi karşıtlığı Cumhuriyet ve evrensel değerlere ihanetidir. IHRA'nın Yahudi karşıtlığı tanımı, İsrail'in bugün Gazze'de ve Filistin topraklarında izlediği politikaları aklamaz" ifadesini kullanarak, aralarındaki ciddi anlaşmazlıklara rağmen Fransa ile İsrail arasındaki dostluğun ve dayanışmanın sürmesini sağlayan yakın diyalogu sürdürdüğünü kaydetti.

Macron, "Kalıcı barış, egemen, İsrail'i ve güvenli yaşama hakkını tanıyan, silahsızlandırılmış bir Filistin devleti kurulmasıyla gerçekleşecektir." değerlendirmesinde bulundu ve Gazze'deki insani felaketin hiçbir şeyle haklı çıkarılamayacağını vurguladı: "Filistin devleti, Hamas'ın sonu olmalı." 

Kıtlık ve şiddetin Gazze'den kitlesel bir göçe yol açacağının bölgesel ve uluslararası güvenliği derinden etkileyeceğini belirten Macron, İsrail'in Gazze'deki saldırılarını sona erdirmenin herkesin görevi olduğunu ifade etti.

Macron, "Gazze'nin işgali, Filistinlilerin zorla yerlerinden edilmesi, açlığa mahkum edilmeleri, nefret dolu söylemlerle insanlıktan çıkarılmaları ve Batı Şeria'nın ilhakı, İsrail'e asla zafer getirmeyecek." dedi ve bu durumun İsrail'in daha fazla izole olmasına yol açacağını savundu.

Netanyahu'yu "Gazze'deki ölümcül ve yasa dışı sürekli savaş çıkmazından çıkmaya" çağıran Macron, işgal altındaki Batı Şeria'da Filistin topraklarının gaspına son verilmesini istedi.

İsrail Başbakanı Netanyahu, yazdığı resmi mektupta Macron'un Filistin devletini tanımaya çağırarak Yahudi karşıtlığının ateşini beslediğini savunmuştu.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oaa622deb-7c85-4a16-906d-ad212552285e.webp

Macron'dan Netanyahu'ya: Gazze'nin işgali İsrail'e asla zafer getirmeyecek

ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’da düzenlediği kabine toplantısında Gazze'deki insani krizle ilgili bir soruyu yanıtladı.

Dün yaptığı ve Gazze'de birkaç hafta içinde kesin bir sonucun ortaya çıkabileceği yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine, bu süreçte kesin bir şey beklemenin pek mümkün olmadığını belirtti.

"Kesin bir şey yok, bu durum uzun zamandır devam ediyor. Burada binlerce yıldan bahsediyoruz. Oradaki durum kesin bir şey olmadan devam ediyor. Umarım hem Gazze'deki hem de Rusya ile Ukrayna'daki sorunlar çok çabuk çözülür." ifadesini aktardı.

Dün Beyaz Saray'da yaptığı açıklamada Gazze'deki durumun çok kötü olduğuna işaret eden Trump, "Bence önümüzdeki 2-3 hafta içinde oldukça iyi ve kesin bir sonuca varacağız ama bunu söylemek zor, çünkü onlar binlerce yıldır savaşıyorlar, ancak bu sona ermek zorunda." demişti.

Rusya ile Ukrayna arasında en kısa zamanda barış anlaşması yapılmasını çok istediğini söyleyen Trump, bunun için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin bir araya gelmesi gerektiğini belirtti.

ABD Başkanı, Lavrov'un Putin'in Zelenskiy'i meşru görmediği için anlaşma imzalamayacağı yönündeki açıklamasının sorulması üzerine, "Ne dedikleri önemli değil. Herkes gösteriş yapıyor, hepsi saçmalık." yanıtını verdi.

"Bu anlaşmanın tamamlanmasını istiyorum. Bu çok ciddi bir konu. Evet bir dünya savaşı olmayacak ama ekonomik bir savaş olacak ve bu durum Rusya için kötü olacak. Ben bunu istemiyorum." değerlendirmesini yaparak Moskova'ya ekonomik yaptırımlar konusundaki açıklamalarını yineledi.

Zelenskiy'nin de "tam olarak masum olmadığını" savunan Trump, Ukrayna'nın kendinden 15 kat büyük bir ülke ile savaşa girmesinin zaten en başta "yanlış" olduğunu dile getirdi.

ABD Başkanı, hem eski Başkan Joe Biden'a hem de Zelenskiy'e şu sözlerle yüklendi:
"Kimse savaşa kaybedeceğini düşünerek girmez. Eminim Ukrayna da kazanacağını düşünmüştür. 'Biz kazanacağız, 15 kat daha büyük birini yeneceğiz' diye girmişlerdir. Biden, bunun olmasına izin vermemeliydi. Kendinden 15 kat daha büyük bir ülkeyle savaşa girmezsin."

Öte yandan Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff, kabine toplantısında söz aldığı bölümde, ABD Başkanı'nın Nobel Barış Ödülü almayı hak ettiğini düşündüğünü söyledi.

Trump'ın bugüne kadar 7 savaşı durdurduğunu savunan Witkoff'un sözleri salonda alkış aldı.

Trump'ın göreve gelmesinden bu yana bazı anlaşmazlıkları çözüme kavuşturduğunu belirten Witkoff, "Rusya-Ukrayna, İran, İsrail-Hamas. Tüm bu çatışmalar hakkında bu hafta boyunca toplantılar yapacağız. Bunları, yıl sonundan önce çözmeyi umut ediyoruz." ifadelerini kullandı.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/of413034f-7bd8-4431-9312-111e746f91c1.webp

Trump Gazze'de yakın zamanda kesin bir sonuç beklenemeyeceğini söyledi

Filistin resmi ajansı WAFA'nın bölgedeki sağlık kaynaklarından aktardığına göre, İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde sivillere yönelik saldırılarına aralıksız devam ediyor.

Mevasi bölgesinde, Han Yunus'un batısında yer alan Taberiye İstasyonu ve Kuyu 19 çevresinde yerinden edilenlerin barındığı çadırlara düzenlenen saldırıda 5 kişi hayatını kaybetti.

Gazze kentinin batısındaki Sudaniye bölgesinde yerinden edilenlerin kaldığı çadırların hedef alındığı saldırıda ise 4 Filistinli yaşamını yitirdi.

Gazze'nin güneybatısındaki Tel el-Hava semtinde bir evi bombalaması sonucu 5 kişi hayatını kaybetti; çok sayıda kişi de yaralandı.

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerinde yer alan Bureyc Kampı'nda bir evin hedef alınması sonucu 2 kişi can verdi.

Yine Deyr el-Belah'taki İsrail saldırısında, bir evdeki karı-koca yaşamını yitirdi.

Gazze'deki Ebu Husni Caddesi'nde bir arada bulunan vatandaşlara yönelik İsrail ordusuna ait insansız hava araçları tarafından ateş açıldı. Saldırıda 3 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi de yaralandı.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o539196de-a967-4c9a-a3fc-2f3e32c4fc1c.webp

İsrail'in Gazze'ye düzenlediği son saldırılarda 21 kişi hayatını kaybetti

Gazze Tezkeresi, TBMM Genel Kurulu'nda oy birliğiyle kabul edildi.

Tezkerenin odak noktası, İsrail'in Gazze'deki operasyonlarını genişletme kararını ve Filistin halkına yönelik iddiaları değerlendiriyor. Ayrıca, İsrail ile ülkeler arasındaki askeri ve ticari ilişkilerin sonlandırılması ve Filistin'e uygulanan ambargonun kırılmasına yönelik adımların atılmasına yönelik çağrı içeriyor.

Teklifin mimarı olarak TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un açıklamaları dikkat çekti. Kurtulmuş’a göre, İsrail'in Filistin halkına karşı sürdürdüğü işgal, imha ve ilhak politikaları son iki yılda Gazze'de bir soykırıma dönüşmüştür. Kıtlık ve açlık politikalarıyla onlarca binlerce canın zarar gördüğü ifade edildi. Bu değerlendirme, BM ve diğer uluslararası kuruluşlarca da soykırım nitelendirmesiyle desteklenmiştir. Gazze’deki çatışmalar, sivil altyapının yıkımı ve sivillerin maruz kaldığı ağır insani krizler vurgulandı.

Kurtulmuş, İsrail’in Kudüs ve Batı Şeria'daki işgal politikalarının da artırdığına işaret etti; toprak yasa dışı işgalleri ve yerleşim faaliyetlerinin hız kazandığını belirtti. Uluslararası yargı organlarının kararları dışında, küresel kurumların bu konuya etkili müdahalesinin sınırlı kaldığına dikkat çekildi. İnsanlık vicdanı harekete geçerken, Filistin’i tanıyan ve İsrail’i boykot etmeye yönelen bazı devletlerin de sürece dahil olduğu vurgulandı.

Güncel olarak TBMM olarak Filistin halkıyla dayanışmayı gösteren ve İsrail’in durdurulmasına yönelik politikaların dünya parlamentolarına iletilmesini hedefleyen bir adım atılmıştır. Umut, dünya parlamentolarının da bu çağrıya katılarak ortak bir harekete geçmesidir.

Kurtulmuş’un tezkere içeriğine dair ana başlıklar şu şekilde özetlendi:

1. Filistin halkına yönelik işgal, imha ve ilhak politikalarını en güçlü ifadeyle kınama.
2. Gazze’deki katliamlar ve kıtlığın soykırım suçunu oluşturduğunu ifade etme.
3. Uluslararası toplumu, Gazze’de kalıcı ateşkes sağlamak ve bölgeden güç çekilmesini zorlamak için daha fazla çaba göstermeye çağırma.
4. Kudüs ve Batı Şeria’daki yasadışı yerleşimlere ve Filistin halkına yönelik şiddete karşı duruşu sürdürme.
5. Soykırım ve sömürge suçlarını işleyenlerin hesap vereceği mekanizmaların temin edilmesi çağrısı.
6. 1967 sınırlarına dayalı, bağımsız ve egemen bir Filistin Devleti’nin kurulmasının kalıcı barışın ana unsuru olduğunun kayda geçirilmesi.
7. Mescid-i Aksa başta olmak üzere Müslümanların kutsal mekanlarına yönelik saldırı ve provokasyonların durdurulması gerektiğinin vurgulanması.
8. İsrail hükümetinin soykırım politikalarından vazgeçmesi durumunda BM ve diğer uluslararası kurumlarda üyeliğin askıya alınması çağrısının sürdürülmesi.
9. Tüm ülkelerin parlamentolarını, İsrail ile tüm askeri ve ticari ilişkileri sonlandırmaya, Filistin halkına uygulanan ambargoyu kırmaya yönelik acil adımlar atmaya, Filistin’in haklarını savunmaya, iki devletli çözüm vizyonunu desteklemeye ve Filistin devletini tanımayan ülkeleri tanımaya çağırma.

Ayrıca, 18 Nisan 2025 tarihinde İstanbul’da kurulmuş olan “Filistin’i Destekleyen Parlamentolar Grubu”na katılım çağrısı da bu çerçevede yer aldı. Bu tezkerenin oylamasıyla alınan kararın Resmî Gazete’de yayımlanması talebiyle Genel Kurul’a sunuldu.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o2e4d9f06-53f6-45ea-809b-6cb11098fc5e.webp

Gazze Tezkeresi TBMM'de Kabul Edildi: İçerik ve Amaçlar

Demokrat Senatörler Ruben Gallego, Tim Kaine, Peter Welch, Mark Kelly ve Elizabeth Warren Gazze'deki insani felaket hakkında Dışişleri Bakanı Rubio’ya mektup yolladı. Gazze'de insani yardımların giriş ve dağıtımını zorlaştıran engeller nedeniyle özellikle bebeklerin devasa krizle karşı karşıya olduğuna dikkat çekilen mektupta şu ifadeler yer alıyor:

“Bugün, Gazze'deki krize çözüm bulmak amacıyla, özellikle bebek mamaları da dahil tüm insani yardımı acilen artırmak için ABD'nin tüm gücünü ve yetkisini kullanma çağrısında bulunuyoruz. ABD ve İsrail'in, Filistinlilerin yaşamını tehdit eden korkunç durumla mücadelede ahlaki zorunluluğu var.”

Mektupta, İsrail'in yardım dağıtım sisteminin bebekleri açlık ve ölüme sürüklediği, ABD güdümlü Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın (GHF) paketlerinde bebek mamasının bulunmadığı belirtiliyor.

İsrail, ABD'nin desteğiyle 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze'de katliam, açlık, yıkım ve zorla yerinden edilme gibi soykırım uygulamalarını sürdürüyor; Uluslararası Adalet Divanı'nın saldırıları durdurma yönündeki tüm uluslararası çağrı ve emirlerini ise görmezden geliyor.

Soykırım sonucunda 63 bin 371 Filistinli hayatını kaybetti, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 159 bin 835 kişi yaralandı, 9 binin üzerinde kişi kayboldu, yüz binlerce kişi yerinden edildi ve kıtlık nedeniyle 124’ü çocuk olmak üzere 332 kişi yaşamını yitirdi.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/ob4aa5d1d-5731-48b9-8140-31d22e5ce1e7.webp

ABD'li senatörler Rubio'ya mektup gönderdi: Gazze'de acil insani yardım çağrısı

Husiler, geçen hafta İsrail'in başkenti Sana'ya yönelik hava saldırısında Yemen Başbakanı Ahmed el-Rahavi ile bazı hükümet yetkililerinin hayatını kaybettiğini doğruladılar.

Husilerin resmi yayın organı El Mesire'den yapılan açıklamada, Yemen Cumhurbaşkanlığı'nın Değişim ve İnşa Hükümeti Başbakanı mücahid Ahmed Galib el-Rahavi'nin bazı bakan arkadaşlarıyla birlikte şehadetini duyurduğu belirtildi.

Husiler, kaç bakanın öldüğünü henüz açıklamadılar. Yüksek Siyasi Konseyi Başkanı Mehdi el-Meşat ise “İntikam alacağız ve yaraların derinliklerinden bir zafer çıkaracağız” dedi.

El-Meşat, Husilerin silahlı kuvvetlerini güçlendirme yoluna devam edeceğini ifade etti ve “Gazze'deki halkımıza sesleniyorum: Duruşumuz sarsılmazdır ve saldırı sona erene, kuşatma kaldırılana kadar, zorlukların boyutu ne olursa olsun öyle kalacaktır” dedi. Grup, İsrail'in saldırılarının askeri operasyonlarını durduramayacağını söyledi.

Husiler ayrıca, dün yaptığı açıklamada ölümcül İsrail saldırısına rağmen hükümet ve kurumlarının görevlerini yerine getirebileceğini belirtirken, “Büyük şehitlerin kanı, aynı yolda devam etmenin yakıtı ve teşvik edicisi olacaktır” ifadesini kullandı.

İsrail Ordusu, tüm Husi kabinesini hedeflediğini açıkladı. Saldırıyla ilgili olarak “bir Husi terör rejimi askeri hedefini vurduğunu” belirtti. Hava saldırısında kaç kişinin öldüğü netleşmezken, İsrail medyası ordunun Başbakan Rahavi ve 12 Bakan dahil olmak üzere tüm Husi kabinesini hedeflediğini öne sürdü. İsrail ordusu, Rahavi ve diğer bakanların öldürülmesinin ardından “olası her senaryoya hazır olduklarını” belirtti.

İsrail Hava Kuvvetleri yetkilileri, Husilerin füze ve insansız hava aracı üretiminde bağımsız kapasitelere sahip olduğunu, bazı üretim hatlarının ise İran ve Kuzey Kore gibi ülkelerden yapılan alımlarla desteklendiğini kaydetti.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o27c9cdf9-4a65-47d7-a611-5b80ad9d7068.webp

Husiler, Yemen Başbakanı Ahmed el-Rahavi ile Bakanların İsrail saldırısında öldüğü yönündeki iddiaları doğruladı

Frankfurt'ta Filistin'e destek amacıyla düzenlenen geniş çaplı gösteride yaklaşık 11 bin kişi sahne aldı. 'United 4 Gaza – Soykırımı Durdurun' sloganıyla yapılan yürüyüş Hafenpark'tan başladı ve şehir merkezinde Goetheplatz'da son buldu. Organizatörler 5 bin katılım beklediklerini açıklamıştı; polis ise katılımcı sayısını 11 bine yükseltti.

Belediye gösteriyi potansiyel antisemitik olduğu gerekçesiyle yasaklamış, ancak mahkeme ifade özgürlüğünün anayasal güvence altında bulunduğunu belirterek yürüyüşe izin verdi.

Gösteri büyük ölçüde sorunsuz geçti; maske yasağına uymayanlar hakkında işlem başlatıldı; bazı yasaklı semboller ve suç unsuru taşıdığı değerlendirilen bayraklara el konuldu.

Bir konuşmacının Holokost'u ve Hamas'ın 7 Ekim 2023’teki saldırısını küçümten ifadeler kullandığı öne sürüldü ve gözaltına alındı.

Frankfurt Emniyet Müdürü Stefan Müller, yürüyüş sırasında geniş güvenlik önlemleri alındığını belirterek, 'Antisemitizme ya da nefrete karşı sıfır tolerans göstereceğiz' dedi.

Berliner Caddesi başta olmak üzere birçok yol trafiğe kapatıldı.

Katılımcılar 'Filistin'e özgürlük', 'Soykırımı durdurun', 'Filistin özgür olacak', 'Çocuklar ölmesin' sloganları attı.

Gösteride yapılan konuşmalarda İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları sert şekilde eleştirilirken, uluslararası topluma saldırıların durdurulması ve Filistin topraklarındaki işgalin son bulması çağrısı yapıldı.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o80948b18-a13a-4b9c-a1c8-9b46f3639485.webp

Frankfurt'ta 11 bin kişi Gazze için sloganlarla yürüdü: 'Soykırımı Durdurun'

Dünya bugün, tarihin görmediği kadar çok ve karmaşık krizlerle sarsılıyor.
Mevcut uluslararası sistem ise bu krizlerin üstesinden gelmekte ve masumların haklarını korumakta yetersiz kalıyor.
Bu değerlendirme, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Çin’in önde gelen gazetelerinden People’s Daily’de yayımlanan makalesinde öne çıkıyor.

Makalenin başlığı Barış ve Adalet İçin Ortak Yol olarak belirlenmiş; içerik ise Çince ve İngilizce olarak sunuluyor.

Erdoğan, makalesinde Türkiye’nin dış politika hedeflerinden güven tesisine odaklanmayı, diyalog kanallarını açık tutmayı ve krizleri çözme kararlılığını vurguluyor.
Savaşın kazananı, adil bir barışın kaybedeni olmaz ifadesiyle barışçı vizyonunu bir kez daha dile getiriyor.
Karadeniz Tahıl Girişimi ile Rusya-Ukrayna arasındaki barış görüşmelerinde Türkiye’nin üstlendiği rol, bu yaklaşımın somut örnekleri olarak gösteriliyor. Ayrıca insani koridorların açılması ve esir takaslarında Türkiye’nin kritik katkısına dikkat çekiliyor.

Erdoğan, 31 Ağustos–1 Eylül 2025 tarihlerinde Çin’in Tianjin şehrinde düzenlenecek ŞİÖ 25’inci Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi’ne değiniyor ve Türkiye’nin küresel adalet, hakkaniyet ve kapsayıcı bir düzen vizyonunu uluslararası toplumla paylaşacağını belirtiyor.
Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerin güven ve kazan-kazan anlayışı temelinde daha da derinleşeceğini vurguluyor.

Gaza’daki insani trajediyi de hatırlatan Erdoğan, Türkiye’nin net tutumunu yineliyor:
İnsan odaklı siyaset, sivil halkın güvenliği, insani yardımların kesintisiz erişimi ve kalıcı bir ateşkes için yürütülen diplomasi çalışmaları artarak devam ediyor.
Sivillerin güvenliği için ateşkesin sağlanması ve insani yardım akışının kesintisiz sürmesi, yürütülen çabaların merkezinde yer almaya devam ediyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oc25ff8cb-3875-453f-ab49-fc0eea479fd7.webp

Barış ve Adalet İçin Ortak Yol: Erdoğan’ın People's Daily Yazısında Uluslararası Sisteme Eleştiri ve Umut

Kassam Tugayları'nın Telegram kanalı üzerinden yapılan paylaşımda, "Şehit liderlerin ilk kez yayımlanan fotoğrafları" başlığıyla fotoğraf ve görüntüler paylaşıldı.

Yayımlanan karelerde liderlerin bireysel portreleri ile toplantılardan sahneler yer alıyor.

Eski Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin halefi Yahya Sinvar, Kassam Tugayları Genelkurmay Başkanı Muhammed ed-Dayf, yardımcısı Mervan İsa ve Gazze Tugay Komutanı Basim İsa'nın fotoğrafları listede bulunuyor. Ayrıca Kassam Tugayları komutanı Muhammed Sinvar, Han Yunus Tugayı komutanı Rafi Selame Ebu Muhammed ve lider Raid Sabet Ebu Muhammed’in de görselleri paylaşıldı.

Böylece Hamas, İsrail için 20 yıldır bir sır olan Muhammed ed-Dayf’ın fotoğraflarını da ilk kez yayımlamış oldu. Dayf'ın 30 Ocak'ta İsrail'in düzenlediği saldırıda öldürüldüğü açıklanmıştı.

Fotoğraf ve görüntülerin, İsrail devlet televizyonu KAN’ın dün akşam Gazze kentine düzenlediği hava saldırısında Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde’yi hedef aldığı haberinin ardından yayınlandığına dikkat çekildi. İsrail ordusu ise Gazze kentindeki merkezi bir Hamas liderini hedef aldığını belirtirken, Hamas saldırının sonuçları hakkında açıklama yapmadı.

Kassam Tugayları ayrıca, "Şehitlerin Efendisi" başlıklı 2,5 dakikalık bir video klibi paylaştı. Klipte, ilk kez yayımlanan fotoğraf ve görüntülerin yanı sıra "Topraklarımızdasınız" sloganıyla başlayan bir marş da yer aldı.

Videoda ayrıca Gazze’den İsrail’e yönelik Kassam top atışları, Doğu Kudüs’te Mescid-i Aksa çevresindeki Filistinli kalabalıklar ve 7 Ekim 2023’te düzenlenen "Aksa Tufanı" Harekatı’ndan sahneler bulunuyor.

İsrail’in saldırıları sürerken, Kassam Tugayları neredeyse her gün operasyonlarda İsrail askerlerinin öldürüldüğünü, yaralandığını ve askeri araçların imha edildiğini duyuruyor; bu operasyonların bazı görüntülerini de yayımlıyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o8d8ac24b-868e-448b-a05f-48e7dd9d29b8.webp

Hamas, İsrail saldırılarında hayatını kaybeden liderlerinin fotoğraflarını ilk kez yayımladı

İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonu gündeme damga vurdu: Hamas’ın silahlı kolu Kassam Tugayları’nın sözcüsü Ebu Ubeyde’nin, İsrail’in dünkü saldırısında hayatını kaybettiği iddia edildi.

El Arabiya’ya konuşan Filistinli bir kaynak, İsrail’in Gazze’deki daireyi hedef aldığı ve bu dairede bulunan herkesin öldüğünü öne sürdü. Kaynak ayrıca Ubeyde’nin ailesi ile Kassam Tugayları liderlerinin, cesedini inceleyip ölümünü doğruladıklarını belirtti.

İsrail Ordusu ve Shin Bet ise dün yaptıkları ortak açıklamada, saldırının “Gazze Şehri’nde üst düzey bir Hamas teröristi”ni hedef aldığını doğruladı. Yetkililer, The Jerusalem Post’e verdikleri demeçte, Ubeyde’nin öldürüldüğünü düşündüklerini ancak henüz doğrulanmadığını ifade etti.

Bu gelişme henüz bağımsız kaynaklarca kesin olarak teyit edilmedi ve çatışma bölgesindeki iletişimler gündem olmaya devam ediyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oc175134e-7d6b-4fe6-87ad-1be047ff5f57.webp

Kassam Sözcüsü Ebu Ubeyde’nin İsrail Saldırısında Öldüğü İddiaları Çeşitli Kaynaklarda Gündemde

İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg'i de taşıyan insani yardım filosu Global Sumud, Gazze ablukasını kırmak için Barselona'dan yola çıkmaya hazırlanıyor.

Bugün Barselona'dan Gazze'ye doğru yelken açması beklenen filo, misyonunu şu sözlerle açıklıyor: 'insani bir koridor açmak ve Filistin halkına yönelik soykırımı sona erdirmek'. Kaç geminin yolcuğa çıkacağı ve kesin kalkış saati şu anda net değil.

Filo, Gazze kıyılarına Eylül ortasında ulaşmayı hedefliyor. Brezilyalı aktivist Thiago Avila, geçen hafta Barselona’da yaptığı açıklamada, 'Bu, tarihin en büyük dayanışma misyonu olacak. Önceki tüm girişimlerin toplamından daha fazla insan ve gemiyle yola çıkıyoruz' dedi.

Organizatörler, 4 Eylül'de Tunus ve diğer Akdeniz limanlarından da onlarca geminin yola çıkacağını duyurdu. Aynı gün Filistin halkıyla dayanışma için 44 ülkede protestolar düzenlenecek.

Thunberg'in yanı sıra filoda birçok ülkeden aktivist, Avrupalı parlamenterler ve eski Barselona Belediye Başkanı Ada Colau da yer alacak.

Global Sumud Filo'sunun Gazze'ye girişine daha önce haziran ve temmuz aylarında iki kez İsrail yönetimi engel oldu. Haziran’da Madleen adlı yelkenliyle Fransa, Almanya, Brezilya, Türkiye, İsveç, İspanya ve Hollanda'dan gelen 12 aktivist gözaltına alındı ve sınır dışı edildi. Temmuz’da ise Handala adlı gemiyle 21 aktivisti taşıyan grup Gazze’ye yaklaşırken engellenmişti.

Birleşmiş Milletler, Gazze'de kıtlık ilan ederek 500 bin kişinin felaket boyutunda koşullarla karşı karşıya olduğunu bildirdi. Ancak İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında şimdiye kadar en az 63 bin kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o390c148b-d5bc-4e33-862f-e5196636895d.webp

Greta Thunberg’in de yer aldığı insani yardım filosu Barselona’dan Gazze’ye doğru yola çıkıyor

Washington Post'un haberine göre, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin 'savaş sonrası Gazze' planı, bölgede ABD gözetiminde bir tatil merkezi kurmayı ve Gazze'deki nüfusun tamamını belirli bir ücret karşılığında gönüllü olarak başka bölgelere yerleştirmeyi içeriyor.

Bu plan, Gazze için 38 sayfalık bir taslak olan 'Gazze yeniden inşa, ekonomik ivme ve dönüşüm mütevelliyeti' (TRUST) başlığını taşıyor ve Trump'ın Gazze’nin yönetimini en az 10 yıl boyunca ABD’nin devralması yönündeki düşüncesini ortaya koyuyor.

Ayrıca belgede, Gazze’nin turistik bir tatil ve ileri teknoloji üretim merkezi haline getirilmesi öngörülüyor. Bunun yanı sıra, yeniden inşa sürecinde Gazze'de yaşayan 2 milyon Filistinli nüfusun 'gönüllü' olarak başka ülkelere ya da güvenli, kısıtlı bir bölgeye geçici olarak yerleştirilmesi amaçlanıyor.

Planın uygulanması halinde, bölgenin yeniden inşasını üstlenecek firmanın Gazze’lilere 5 bin dolar nakdi ödeme yapması ve Gazze dışındaki yaşadıkları yerin 4 yıl boyunca kirasını üstlenmesi de öngörülüyor.

Öte yandan TRUST adlı belgede, Gazze’de yardımların dağıtılmasını devralan ve bölgede büyük açlıktan sorumlu tutulan İsrail ve ABD güdümlü 'Gazze İnsani Yardım Vakfı' (GHF) kurulmasını tasarlayan İsraillilerin imzası bulunduğu iddia ediliyor.

İsminin açıklanmasını istemeyen kaynaklar, Washington Post’a verdikleri açıklamada Trump yönetiminin üzerinde çalıştığı birçok plan olduğunu ve henüz onaylanmadığını belirtti. Kaynaklar, söz konusu planın Trump’ın 'Orta Doğu’nun Turizm Merkezi' yapma hedefi üzerine tasarlandığını ifade etti.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o70930f28-ba3d-4c9b-bae7-f415d5807548.webp

Washington Post’a göre Trump’ın Gazze planı: Filistinli nüfusu başka yerlere taşıyıp bölgeyi ABD gözetiminde yeniden inşa etmek

Mahmut Arıkan, Saadet Partisi Genel Başkanı, dikkat çekici bir çağrı yaptı: Yaşanabilir bir Türkiye ve yeniden büyük Türkiye hedefi, mefhumların tamamını özgürleştirmek gibi bir yükümlülüğü omuzlarımıza koyuyor. Türkiye’nin zaten özgür olduğu söylenebilir; ama bizim buna katılmadığımızı vurguladık. Eğer bugün Gazze özgür değilse ve Gazze’de insanlık tarihinin en ağır soykırımı sürüyorsa, biz burada özgürlüklerden bahsetemeyiz. Suriye’de hâlâ barış yoksa, Irak’ta belirsizlik sürüyorsa, Rusya‑Ukrayna savaşında da barış sağlanamıyorsa ve Zengezur Koridoru ‘Trump Koridoru’ olarak dönüştürülmüşse, ülkemizde özgürlüklerden söz etmek yanlış olur.

Arıkan, partisinin Karabük İl Başkanlığının düzenlediği Kardeşlik Buluşması’na katıldı. Burada Türkiye’nin sorunlarıyla bölgesel ve küresel gelişmeleri ele alarak görüşlerini paylaştı.

ABD’de İkiz Kuleler’e saldırının ardından Orta Doğu’da yaşanan gelişmelere dikkat çeken Arıkan, Afganistan işgalinin, ardından Irak’ın iki kez işgalinin, Suriye, Lübnan, Tunus ve Mısır’da yaşananların ibret verici olduğunu söyledi. Hindistan ile Pakistan arasındaki gerilimin de üzüntüyle izlendiğini ifade etti. Bu süreçler yaşanırken bize düşen görev, köşeye çekilip susmak değildir; Türkiye’de yaşayan 86 milyon insanı hayra çağırmak zorundayız. Erbakan Hoca’nın yaşanabilir Türkiye’yi ve yeniden büyük Türkiye’yi inşa etme hedefini önümüze koyduğu hatırlatıldı.

Gazze özgür değilse Türkiye özgür değildir vurgusunu yineleyen Arıkan, yeniden büyük Türkiye’nin inşasında bunun temel olduğunu belirtti. Gazze’deki gelişmeler için Batı’nın ve uluslararası kamuoyunun adil bir tutum sergilemesini beklemek gerektiğini söyledi. Eğer bu konuda gereken adımlar atılmazsa, özgürlüklerden söz etmek haksızlık olur.

Ülkemizin son dönemde çok büyük bir girdaba sürüklendiğini söyleyen Arıkan, bunun çıkış yolunun şahsiyetli bir dış politika, ahlak ve maneviyat temelli politikalar ve adil bir ekonomik düzen kurmaktan geçtiğini ifade etti. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları 700 gündür devam ediyor; kınamalarla geçiştiriliyor ama netice değişmiyor. Netanyahu kahvesini yudumlayıp Türkiye’yi sadece kınamaktan ibaret görmekte. Böyle bir tablo karşısında sessiz kalınamaz.

Gazze için iktidara bir dosya gönderdik; uluslararası insani yardım koridorunun açılması için hukuk çerçevesinde adım önerdik. Ancak hükümet harekete geçmedi; bir yıl bekledik, kıllarını kıpırdatmadılar. Sonunda biz kendi adımıza öneriyi Meclis’e taşıdık. İsrail’in zulmüne karşı Gazze’ye insani yardım koridorunu uluslararası hukuk çerçevesinde kurmayı önerdik. Nihai sonuç Meclis’e gelen kararlara bağlı kaldı; o gün Meclis’e gelen milletvekilleri çoğunlukla bu öneriyi reddetmek için yarıştı. Bu süreçte çözüm üretilmediği müddette kimse bana Türkiye’nin özgür olduğu masalını anlatmasın.

Birçok kişi makam elde etmek için dini göstermelik kullanıyor; milletvekili veya belediye başkanı olmak için namaz kılanlar var, diyen Arıkan, Saadet Partisi olarak bu tür istismara asla izin vermeyeceklerini bildirdi. Mecliste milletin ve inancın özgürlüğü için mücadele edeceklerini söyledi. İktidarın da din ve inanç konularını özgürleştirmesi gerektiğini vurguladı.

TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarına değinen Arıkan, Kürt‑Türk meselesi, Alevi‑Suni meselesi hâlâ tartışılırken, hak temelli bir düzen kurulduğunda bu konuların çözülebileceğini savundu. Komisyon çalışıyor; eleştiri­lerini yapıcı tutuyor, yanlış gördüklerini arkadaşları aracılığıyla paylaşıyorlar. Bu sürecin hayırla sonuçlanması için ellerinden gelen gayreti ortaya koyacaklarını sözlerine ekledi.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o96aa388f-34b9-4df2-9bf4-e63115577ca6.webp

Saadet Partisi lideri Arıkan: Gazze özgür değilse Türkiye özgür değildir

İsrail ordusu Gazze kentinde düzenlenen hava saldırısında Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde’nin öldürüldüğünü açıkladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, operasyonu Hamas’a yönelik en kritik darbelerden biri olarak nitelendirdi ve saldırının örgüt üzerinde derin zararlar oluşturduğunu belirtti.

Filistin kaynakları, saldırının yoğun sivil kayıplara yol açtığını ifade etti.

Katz, X üzerinden paylaştığı fotoğrafına kırmızı bir çarpı işareti ekleyerek Ebu Ubeyde’nin “cehenneme gönderildiğini” söyledi. Gazze’deki operasyonların süreceğini ve daha fazla üst düzey Hamas yetkilisinin hedef alınacağını sözlerine ekledi.

İsrail ordusu da X üzerinden yaptığı duyuruda Ebu Ubeyde’nin öldürüldüğünü açıkladı. Paylaşımda, “Ebu Ubeyde artık yalanlarını, propagandasını ve terörünü sürdüremeyecek” ifadelerine yer verildi.

Saldırının, İsrail güvenlik servisi Şin-Bet’in Ebu Ubeyde’nin yerini tespit etmesinin ardından gerçekleştirildiği bildirildi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da kabine toplantısı öncesinde yaptığı açıklamada, Gazze’deki operasyonun Ebu Ubeyde’yi hedef aldığını söyledi. İsrail basını ise ordunun operasyonunda yüksek isabetli bombalar kullandığını aktardı.

Gazze’yi 29 Ağustos Cuma günü çok tehlikeli bir çatışma bölgesi olarak ilan eden İsrail ordusu, işgal girişimi kapsamında kentin dış mahallelerine yönelik hava ve topçu saldırılarını sürdürüyor. Hamas ise Ebu Ubeyde’nin ölümünü henüz doğrulamıyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oa191fb7e-5200-4947-bbd2-5995b4185d8e.webp

Hamas Sözcüsü Ebu Ubeyde, İsrail Saldırısında Yaşamını Yitirdi

Washington Post’a göre, Trump yönetiminin “Savaş sonrası Gazze” planı gündem yaratıyor. Belgedeki taslak, Gazze’nin ABD vesayeti altında bir tatil merkezi olarak yeniden şekillendirilmesini öngörüyor.

Ayrıca Gazze’de yaşayan yaklaşık 2 milyon Filistinli’nin gönüllü olarak başka bölgelere veya güvenli bölgelere geçici olarak yerleşmesi hedefleniyor. Bu süreçte taşınan kişilere 5 bin dolar nakit ödeme yapılması ve dört yıl boyunca kira giderlerinin karşılanması planlanıyor.

TRUST adlı belgenin, Gazze’nin yönetiminin en az 10 yıl boyunca ABD tarafından üstlenilmesini önerdiği ve bölgenin turizm odaklı bir tatil merkezi ile ileri teknoloji üretim üssüne dönüştürülmesini hedeflediği belirtiliyor.

Planın dikkat çeken diğer bir maddesi ise, yardım dağıtımını üstlenecek ve büyük açlıktan sorumlu tutulacak bir İsrail ve ABD güdümlü “Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF)” kurulması öngörüyor.

Washington Post’a konuşan isimlerinin açıklanmasını istemeyen kaynaklar, Trump yönetiminin Gazze’ye dair çeşitli taslaklar üzerinde çalıştığını, ancak henüz onaylanmadığını ifade etti. Kaynaklar, taslaklar arasında Gazze’yi “Orta Doğu’nun turizm merkezi”ne dönüştürme fikrinin de bulunduğunu belirtti.

Belgede adı geçen TRUST, 38 sayfalık bir taslak olduğu ve Gazze’nin yeniden inşası, ekonomik ivme ve dönüşüm mütevelliyeti fikrini içerdiği belirtiliyor. Ayrıca, planın bölgenin yönetimini en az 10 yıl boyunca ABD tarafından üstlenilmesini öne sürdüğü ifade ediliyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o8b8e9638-5213-4470-902a-a02d34c12897.webp

Washington Post, Trump'ın Gazze Planını Ortaya Çıkardı: Gazze, Tatil Köyü Olacak

Almanya Federal Hükümeti’nin İnsan Hakları Politikası ve İnsani Yardım Temsilcisi Lars Castellucci, İsrail ve Filistin’e yapacağı resmi ziyaret öncesinde net bir çağrı yayımladı: Esirler derhal serbest bırakılmalı, Gazze’deki insani durum uluslararası hukuk çerçevesinde iyileştirilmelidir.

Castellucci, Hamas’ın 7 Ekim 2023 saldırılarından bu yana bölgede olağanüstü bir durumun sürdüğünü hatırlattı. Hâlen yaklaşık 50 kişinin Hamas’ın elinde rehine olarak tutulduğunu belirtti ve ekledi: “Gazze’de insani durum iyileştirilmelidir, esirler serbest bırakılmalıdır.”

Gazze’de sivillerin çektiği acı tarifsiz. Castellucci, “Gazze’de yaşayanların yarısı çocuk ve hiçbir sorumlulukları yok.” şeklinde konuştu. İsrail hükümeti, insani durumu uluslararası hukuk ve insani ilkelere uygun olarak derhal ve kalıcı şekilde iyileştirmeli.

Uluslararası yardım kuruluşlarının Gazze’ye engelsiz erişimini talep eden Castellucci, Almanya’nın insani yardımlarını artırdığını ancak yardımların gerçekten ihtiyaç sahiplerine ulaşmasının hayati olduğunu vurguladı. “Şimdi ateşkese ve kalıcı bir çözüme yönelik müzakerelere ihtiyaç var,” dedi.

Castellucci ayrıca Almanya’nın İsrail’in güvenliği konusunda özel bir sorumluluğu bulunduğunu belirtti ve barış ve güvenliğin tek yolunun iki devletli çözüm olduğuna işaret etti. Ziyaretinde yalnız resmi temaslarda bulunmayacağını, aynı zamanda barış için çalışan yerel girişimlerle de bir araya geleceğini kaydetti.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/od5ff4c68-11e2-4985-8cc1-195685098548.webp

Alman İnsan Hakları Temsilcisi Castellucci: Gazze’de insani durum iyileştirilmeli, esirler derhal serbest bırakılmalı

Küresel Sumud Filosu, Barselona'dan Gazze'ye doğru hareket ederek Gazze'ye gıda ve ilaç yardımı ulaştırmayı hedefliyor. Bu, geçmişte İsrail müdahalelerine maruz kalan yardım gemilerinin ardından tarihteki en büyük koordineli sivil deniz görevi olarak nitelendiriliyor.

Filoyu oluşturanlar: 44 ülkeden yaklaşık 300 kişi, 50 gemi ve 22 yelkenli. Amaç, Gazze'ye uygulanan abluka engelini aşmak ve kıtlıkla mücadele eden Filistinlilere acil yardımı ulaştırmak.

Güzergah ve zamanlama:
- Yolculuk yaklaşık 3 bin kilometre ve 7-8 gün sürmesi öngörülüyor.
- Barcelona'dan ayrılan ilk filo ile ikinci filonun 4 Eylül'de Tunus'ta bir araya gelmesi planlanıyor.

Güçlü bir gönüllü ekip:
Filoda aktivistler, insani yardım çalışanları, doktorlar, din insanları, avukatlar ve denizciler yer alıyor. Ayrıca özel bir yönlendirme komitesi kuruldu. Bu komitede Greta Thunberg, Kleoniki Alexopoulou, Yasemin Acar, Thiago Avila, Melanie Schweizer, Karen Moynihan, Maria Elena Delia, Saif Abukeshek, Muhammad Nadir el-Nuri, Marouan Ben Guettaia, Wael Nawar, Hayfa Mansouri ve Torkia Chaibi gibi isimler bulunuyor.

Organizasyonun amacı ve katılım:
Organizatörler, Küresel Sumud Filosu’nu Gazze’ye yönelik en büyük deniz görevi olarak tanımlıyor. Filoyla hareket eden yüzlerce kişiyle birlikte, on binlerce kişi de katılım için kayıt yaptırdı.

Hangi ülkeler katılıyor?
Filoya göre, altı kıtadan çok sayıda ülkeden temsilciler katıldı. Avustralya, Brezilya, Güney Afrika ve pek çok Avrupa ülkesi öne çıkıyor.
Katılımcılar, herhangi bir hükümet ya da siyasi partiyle ilişkili olmadıklarını belirtiyor.

Bu görevi kimler düzenliyor?
Görev, Gazze’ye daha önce kara ve deniz yoluyla yardım girişimlerinde bulunan dört büyük koalisyon tarafından organize ediliyor:
- Gazze’ye Küresel Hareket (Global Movement to Gaza – GMTG)
- Özgürlük Filosu Koalisyonu (Freedom Flotilla Coalition – FFC)
- Magreb Sumud Filosu
- Sumud Nusantara (Sekiz ülkeden oluşan konvoy, başta Malezya olmak üzere)

Bu gruplar, tarihteki en büyük koordineli sivil filo olma yolunda ilerliyor.

2025 yılında Gazze’ye yapılan yardım filolarında yaşanan müdahaleler
2025 yılında Gazze’ye yardım taşıyan üç yelkenli denize açıldı. Conscience, 2 Mayıs’ta Malta kıyılarının yaklaşık 25 kilometre açığında silahlı insansız hava araçlarıyla iki kez vuruldu. Saldırıda gemide yangın çıktı ve gövdeye ciddi hasar oluştu. Gemideki 30 Türk ve Azeri aktivist, su tahliyesiyle gemiyi batmaktan kurtarmaya çalıştı.

FFC’nin yönettiği Madleen yelkenlisi ise 9 Haziran’da uluslararası sularda Gazze’ye yaklaşık 185 kilometre mesafedeyken İsrail ordusu tarafından durduruldu. İsrail ordusu, yolculuk sırasında Greta Thunberg de dahil olmak üzere 11 aktivisti rehin aldı ve daha sonra sınır dışı etti.

26 Temmuz’da Handala yelkenlisine yapılan saldırı ise insani yardım çabalarını daha da riskli hale getirdi.


https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oe908f211-3ff2-45fa-a864-21aef7e278b4.webp

Küresel Sumud Filosu Gazze için yola çıktı: İsrail ablukasını kırma amacıyla kararlı bir deniz görevi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi’nin Genişletilmiş Oturumu’nda konuştu. Konuşmasının odak noktası küresel sorunlar ve çok taraflı işbirliğinin güçlendirilmesi oldu.

Bebeklerin, çocukların ve yaşlıların açlıktan öldüğü vahşetin 23 aydır durdurulamaması için hiçbir izah yoktur. Gazze başta olmak üzere Filistin halkının yıllardır maruz kaldığı zulmün sona ermesi ve Birleşmiş Milletler’in küresel adaleti temsil eden bir platform haline getirilmesi hepimizin sorumluluğudur. Bu perspektifle, BM reformunun önemine değinildi ve dostlarımıza, vicdan sahiplerine teşekkür edildi.

Suriye’nin güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması için atılan adımların sürdürülmesi gerektiği vurgulandı. Suriye’nin istikrarı tüm bölgenin yararına olacak şekilde desteklenecektir.

Güney Kafkasya ve Orta Asya’da kalıcı barış, istikrar ve refah için atılan adımlar memnuniyetle karşılandı. Bu adımların bölgesel ilişkilerin gelişmesine, ulaşım ve iletişim hatlarının açılmasına katkı sağlaması umuldu. Türkiye’nin Orta Asya’daki kardeş ülkelerle işbirliği sürüyor; Türk Devletleri Teşkilatı kapsamında atılan adımlar sadece kardeş ülkelere değil geniş bölgemize de katkı sunuyor.

Kalkınma Yolu Projesi ile geniş bir coğrafyayı birbirine bağlamayı hedefliyoruz. Enerji güvenliği ve altyapı projelerinde iş birliği artırılarak küresel istikrar ve sürdürülebilir büyüme destekleniyor. Şanghay İşbirliği Örgütü’nün enerji güvenliğini güçlendirmesi ve ortak projelerde iş birliğini derinleştirmesi hayati öneme sahip.

Görüşlerimizin odak noktası, tüm ülkelerin egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı temelinde diyalog, diplomasi ve işbirliği ruhuyla sorunları çözmektir. Asya’nın kadim hoşgörü geleneğini sürdürerek Şanghay İşbirliği Teşkilatı ile iş birliğimizi güçlendirmek için çalışıyoruz.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/ofed50ad5-66a2-4152-8f3d-4cfa0770edcb.webp

“gazze” ile ilgili sonuçlar