Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından hazırlanan Kış Lastiği Kullanma Zorunluluğu İle İlgili Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.Daha önce 1 Aralık-1 Nisan tarihleri arasında geçerli olan kış lastiği uygulamasında yeni tarihler belirlendi. Uygulama artık 15 Kasım’da başlayacak ve 15 Nisan’a kadar sürecek.Karara göre şehirler arası kara yollarında yolcu ve eşya taşımacılığında kullanılan taşıtlar için her yıl 15 Kasım ile takip eden yılın 15 Nisan tarihleri arasındaki 5 aylık dönemde kış lastiği kullanımı zorunlu olacak.

Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğle kış lastiği zorunluluğunun başlangıç tarihi 15 Kasım’a çekildi ve 15 Nisan’a kadar uzatıldı. Şehirler arası kara yollarında yolcu ve eşya taşıyan taşıtlar için beş aylık dönemde kış lastiği kullanımı zorunlu olacak. Tebliğde yapılan değişiklik yürürlüğe girdi.

Kış Lastiği Zorunluluğu 15 Kasım-15 Nisan Aralığında Uygulanacak

<h2>Su Kesintisi Bilgisi</h2>
ASKİ tarafından yapılan açıklamada hattaki arıza nedeniyle 5 ilçenin kısmi bir alanında su kesintisi uygulanacak. Kesinti yarın saat 08.00'den 5 Ekim saat 08.00'e kadar sürecek; yüksek kotlardaki abonelerin ise 5 Ekim saat 18.00'den sonra su alması öngörüldüyor.
<h2>Etkilenen Bölgeler</h2>
Etimesgut ilçesinde Göksu, Şehit Osman Avcı, Şeyh Şamil, Yavuz Selim, Tunahan, Güzelkent, Devlet, Şeker, Altay, Eryaman ve Yeşilova mahalleleri.
Sincan ilçesinde Yunus Emre, Ulubatlı Hasan, Gazi Osmanpaşa, Fatih, Törekent, Gökçek, Ahi Evran, Organize Sanayi Bölgesi, Mevlana, Osmaniye, Saraycık TOKİ ve Sincan üst kotlarında kalan Malazgirt, Pınarbaşı, Yenicimşit, Tandoğan, Selçuklu, Osmanlı ve Ertuğrulgazi mahalleleri.
Çankaya ilçesinde Alacaatlı Mahallesi'nin bir kısmı, Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi İLKO Sitesinin tamamı, Mavi Ladin Sitesi, Gama Sitesi, Çakırbey Villaları, Alacaköy Villaları, Dost Kent Sitesi, Sizinevler Sitesi, Angora Evleri, Beysukent, Beytepe alt kotları, Çayyolu ve Ümitköy mahalleleri.
Yenimahalle ilçesinde Ata, Cumhuriyet ve Susuz mahalleleri.
Kahramankazan ilçesinde Kazan Saray Mahallesi ile Keresteciler bölgesi.

ASKİ, hattaki arıza nedeniyle Ankara'da 5 ilçede su kesintisi uygulanacağını duyurdu. Kesinti Etimesgut, Sincan, Çankaya, Yenimahalle ve Kahramankazan ilçelerini kapsıyor; kesinti 5 Ekim sabah 08.00'e kadar sürüyor ve yüksek kotlardaki aboneler için 5 Ekim 18.00'dan sonra su verilecek. Bölgelere ilişkin mahalleler açıklanmıştır.

Ankara'da Hattaki Arıza Nedeniyle 5 İlçede Su Kesintisi

<h2>Olayın Özeti</h2>
İSTANBUL'da gazeteci Fatih Altaylı, YouTube kanalı üzerinden yaptığı bazı açıklamalar nedeniyle "Cumhurbaşkanına tehdit" suçlamasıyla 22 Haziran'da tutuklandı ve Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na gönderildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Altaylı'nın YouTube kanalının erişime engellendiğini ve 5 Ağustos'ta konuk olan Emin Şirin'in bölümünün yayından kaldırıldığını duyurdu. Tutuklama kararının gerekçesinde milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması ile suç işlenmesinin önlenmesi ifadeleri yer aldı. İddianamede ise Altaylı hakkında "Cumhurbaşkanını tehdit" suçlamasından 5 yıldan az olmamak kaydıyla hapis cezası istenmişti.

<h2>Duruşma ve Savunmalar</h2>
İlk duruşma İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri'deki 2 no'lu duruşma salonunda görüldü. Eşi Hande Altaylı, kızı Zeynep Altaylı, Prof. Dr. Celal Şengör, gazeteci Murat Bardakçı ve diğer çok sayıda isim destek için Silivri'ye geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Ali Büyüközdemir de davaya müdahil olmak istediğini belirtti ve sanığın sözlerinin açıkça tehdit içerdiğini savundu.

Altaylı ise savunmasında şu ifadeleri kullandı: "Türk halkı demokrasiyi, sandığı sever diyorum. Sözlerimin çarpıtılmasından rahatsızlık duyuyorum. Ben tarihi bir olay anlattım; videonun tamamını dinlediğinizde bir tehdidin söz konusu olmadığını göreceksiniz."

<h2>Karar ve Sonraki Aşamalar</h2>
Savcılığın talebi doğrultusunda mahkeme Altaylı'nın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatının davaya müdahil olma talebi kabul edildi. Bir sonraki duruşma 26 Kasım saat 10:00'da Silivri 2 no'lu duruşma salonunda görülecek. Avukat Erinç Sağkan, Türkiye Barolar Birliği Başkanı olarak şu eleştirileri paylaştı: “Bu mahkemede artık Fatih Altaylı'nın ifadesini de vermesiyle birlikte toplanacak hiçbir delil kalmadı. Mahkemenin artık deliller toplanmadı diye bir gerekçeyle sığınmaması gerekiyordu. Mahkeme bize göre tamamen hukuka aykırı şekilde kaçma şüphesi gibi somut bir delile dayandırılmayan, basmakalıp bir gerekçeyi tekrarladı.” Ayrıca Altaylı'nın tutukluluğunun 45 gün sonraki mahkemeye kadar sürmesi de bir garabet olarak nitelendirilmiştir.

"104 gündür ortada hiçbir suç unsuru olmayan beyanına dolayı tutuklu olan Altaylı'nın 45 gün sonraki mahkemeye kadar tutuklu kalması gibi hukuki bir garabeti ortaya çıkaracaktır."

Fatih Altaylı'nın Cumhurbaşkanına tehdit suçlamasıyla 104 gündür süren tutukluluğu devam ediyor. Duruşmada Erdoğan'ın avukatı müdahil olma talebinde bulundu ve mahkeme tutukluluğun sürmesine karar verdi; savunmalar ve avukatlar kararın hukuka aykırı olduğunu belirtti. Bir sonraki duruşma 26 Kasım saat 10:00'da Silivri'de yapılacak.

Fatih Altaylı'nın Tutukluluğu Devam Ediyor: Duruşmada Tutukluluk Gerekçesi Tartışıldı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Ayşe Barım'ın tahliyesine itiraz edilmesi üzerine mahkeme, Barım hakkında yeniden tutuklama kararı verdi.Barım'ın avukatı Deniz Ketenci, ANKA Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada kararın verildiğini bildirdi.Gezi Parkı eylemlerine ilişkin hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım suçlamasıyla yaklaşık 8 aydır tutuklu bulunan Barım, önceki gün ev hapsi ve yurt dışı çıkış yasağı şartıyla tahliye edilmişti. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi savcılığın tahliye kararına yönelik itiraz başvurusunu reddederek dosyayı üst mahkeme olan 27. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermişti.Dosyayı inceleyen 27. Ağır Ceza Mahkemesi ise itirazı haklı bularak Barım'ın yeniden tutuklanmasına karar verdi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın tahliye kararına itirazı üzerine Ayşe Barım hakkında yeniden tutuklama kararı verildi. Karar 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi ve dosya 27. Ağır Ceza Mahkemesi'ne iletildi. 27. Ağır Ceza Mahkemesi, itirazı haklı bularak Barım'ın yeniden tutuklanmasına karar verdi.

Tahliye kararına itiraz sonrası Ayşe Barım hakkında yeniden tutuklama kararı

Beyaz Gazete'de yer alan habere göre Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın kalp krizi geçirdiğine dair iddia gündeme geldi. Haber, Ortaylı'nın bugün ASAM'ın düzenlediği etkinliğe konuşmacı olarak katılamadığını ve yoğun bakımda tedavi gördüğünü öne sürdü.
İddialar sonrasında gazeteci Candaş Tolga Işık, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada bu iddiaların doğru olmadığını söyledi: 'İlber Ortaylı’nın kalp krizi geçirdiği haber doğru değil. Hoca uzun süredir tedavi gördüğü bir başka rahatsızlıktan dolayı şu an hastanede, doktorların kontrolü altında takip ediliyor. Yoğun bakımda da değil.'

Beyaz Gazete'de İlber Ortaylı'nın kalp krizi geçirdiğine dair iddia gündeme geldi. Gazeteci Candaş Tolga Işık, bu iddiaları yalanladı ve Ortaylı'nın başka bir rahatsızlık nedeniyle hastanede olduğunu belirtti. Yoğun bakımda olmadığı ifade edildi.

İlber Ortaylı'nın sağlık durumuyle ilgili iddialar netleşti: Kalp krizi değil, başka bir rahatsızlık nedeniyle hastanede

<h2>Giriş</h2>Küresel Sumud Filosu Türkiye Delegasyonu İsrail güçlerinin Gazze'ye insani yardım taşıyan filosuna yönelik saldırısında yasa dışı olarak alıkonulan Türk aktivist sayısının 48 olduğunu açıkladı.Açıklamada, alıkonulanların adları ile bulundukları gemi ve teknelerin isimleri şu şekilde verildi: (Sirius) Abdulaziz Yalçın, Davut Daşkıran, Zeynep Dilek Tekocak, Ayçin Kantoğlu; (HUGA-A) Mehmet Sait Direkçi, Fatih Özsöz, Tevhit Yıldız; (Austral-A) İkbal Gürpınar, Fethullah Badem, Muhammet Emin Işık, Hacı Durak, Bekir Develi, Erdem Özveren, Enes Harman, Sait Karahasan; (Florida-A) Evren Akan, Turgay Turan, Muhammet Emin Yıldırım; (Alma) Metehan Sarı, Hüseyin Şuayb Ordu, Onur Murat Kolgu, Semih Fener, Osman Çetinkaya, Sümeyra Akdeniz Ordu; (Spectre) Bekir Turunç, Abdulmecid Bağcıvan, Mustafa Muhammed Çakmakçı, Mesut Çakar, Müslim Ziyali; (Mali/Deir Yassine-A) Sümeyye Sena Polat; (Grande Blu) Halil Rıfat Çanakçı; (Morgana) Ersin Çelik, Semanur Sönmez Yaman; (Seulle-A) Yaşar Yavuz, Haşmet Yazıcı, Abdülsamed Turan; (Capten Nikos-A) Umut Aslan, Abdullah Gündem; (Allakatalla) Halil İbrahim Sehidoglu; (Maria Cristina) Ergün Akpınar, (Adaigo) Muhammet Fatih Sinan, Yunus Demir, Mehmet Emin Aydın, Hakan Şimşek, Zeynel Abidin Özkan, Alpaslan Arslan, Muhammed Salih Dallı, (Mikeno-A) Huzeyfe Küçükaytekin.Açıklamada, filoya bağlı Marinette gemisinde bulunanlar dışında tüm Türk aktivistlerin İsrail tarafından yasa dışı alıkoyulduğu ve Aşdod Limanı'na götürüldüğü belirtildi.Dışişleri Bakanlığı kaynakları, uluslararası sularda seyretmekte olan Küresel Sumud Filosu'na İsrail güçlerince yapılan saldırıda, yasa dışı ele geçirilen teknelerde bulunan Türk vatandaşlarının durumunu yakından takip edildiğini bildirmişti. Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçiliği, söz konusu vatandaşlara konsolosluk himayesi sağlanması konusunda gerekli girişimlerde bulunurken bu kişilerin aileleri de gelişmeler hakkında bilgilendiriliyor.Küresel Sumud Filosu'ndaki Marinette gemisinde bulunan Türk aktivist Sinan Akılotu, filoda hareket eden son tekne olduklarını ifade etti. Akılotu, Sumud Filosu'nun tekraren hareket eden son Marinette gemisi kaldı. Bir umut olarak Gazze sahiline ulaşmak istiyoruz. Desteklerinizi bekliyoruz.Akılotu, geri dönmelerinin söz konusu olmadığını belirterek İsrail'in, kendilerine yönelik bir müdahalesinin olmadığını söyledi. Birkaç teknenin Gazze kara sularına geçtiğini ancak onlardan haber alamadıklarını belirten Akılotu, 'Ne noktadalar bilemiyoruz. Bizim de bağlantımız kesildi. Biz tabii geminin bir teknik arızasından dolayı geriden geliyorduk. Şu anda Gazze kara sularına yaklaşık 135 mil kadar var.' dedi.

İsrail güçlerinin Gazze'ye insani yardım taşıyan Küresel Sumud Filosu'na müdahalesi sırasında 48 Türk aktivistin yasa dışı alıkonulduğu açıklandı. Alıkonulanların isimleri gemi bazında listelendi ve Marinette gemisi dışındaki aktivistlerin Aşdod Limanı'na götürüldüğü belirtildi. Türkiye, konuyu konsolosluk himayesiyle takip ediyor ve aileler bilgilendiriliyor; Marinette'de bulunanlar dışında iletişim kesildi.

İsrail'in Gazze'ye insani yardım taşıyan Küresel Sumud Filosu'na yönelik müdahalesinde 48 Türk aktivist yasa dışı alıkonuldu

<h2>THY Boeing'ten rekor uçak siparişi duyurdu</h2>
Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın Washington'daki görüşmesinin ardından Boeing'den 225 uçaklık sipariş verdiğini açıkladı. THY'nin Kamuyu Aydınlatma Platformu'na (KAP) yaptığı açıklamada, 50 adet Boeing 787 Dreamliner için kesin sipariş, 25 adet için opsiyon ve 100 adet 737 MAX için anlaşma, ayrıca 50 adet opsiyon bulunduğu belirtildi. Toplam sipariş 150 kesin ve 75 opsiyonel uçakla 225 olarak kayda geçti; teslimatlar 2029-2034 yılları arasında yapılacak ve filo 2035'e kadar yeni nesil uçaklardan oluşacak şekilde planlandı.
Siparişin zamanlaması dikkat çekti. Erdoğan ile Trump arasındaki görüşmede enerji, F-16 ve F-35 programı, yaptırımlar ve bölgesel konuların yanı sıra Boeing uçaklarının alımına ilişkin gündemin de tartışıldığı belirtiliyordu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul'daki bir mitingde Erdoğan'ın Trump'ın oğlu Donald Trump Jr. ile İstanbul'da gizlice görüştüğünü ve Boeing siparişi sözü verdiğini iddia etmişti. Özel, 'Erdoğan, Bana bir randevu ayarlarsanız Trump'la canlı yayında bütün dünyanın önünde Amerika'dan 300 tane Boeing uçağı almanın sözünü veriyorum' dedi.
Muhalefet, THY'nin uçak alımını Erdoğan'ın Washington ziyaretinin bir pazarlık unsuru olarak kullandığını öne sürerken, ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın bu hafta yaptığı konuşmada, 'Erdoğan'ın asıl ihtiyacı meşruiyet ve Trump ona bunu verdi' dediği belirtiliyor ve tartışmaları alevlendirdi.

THY, Boeing'ten 225 uçaklık sipariş verdi, 150'si kesin ve 75'i opsiyonel. Sipariş, Erdoğan'ın Washington ziyareti sonrasında duyuruldu ve teslimatlar 2029-2034 yılları arasında yapılacak; filo 2035'e kadar yeni nesil uçaklardan oluşacak. Muhalefet, siparişin siyasi pazarlık unsuru olduğuna dikkat çekiyor ve konuyla ilgili tartışmalar sürüyor.

THY'den Boeing'e rekor sipariş: 225 uçakla filo yenileniyor

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'yı ilhak etmesine izin vermeyeceğini söyledi. Beyaz Saray'daki Oval Ofis'te konuşan Trump şu ifadeleri kullandı: İsrail'in Batı Şeria'yı ilhak etmesine izin vermeyeceğim. Buna izin vermeyeceğim. Bu olmayacak.Bir muhabirin Trump'ın Netanyahu ile görüşüp görüşmediği sorusuna yanıt veren Trump, Konuşmuş olsam da olmasam da görüştüm, ama İsrail'in Batı Şeria'yı ilhak etmesine izin vermeyeceğim. Yeterince oldu, artık durmanın zamanı geldi.

ABD Başkanı Donald Trump, Oval Ofis'te İsrail'in Batı Şeria'yı ilhakına izin vermeyeceğini belirtti. Netanyahu ile görüşüp görüşmediği sorusuna verdiği yanıtında da aynı kararlılığı sürdürdüğünü ifade etti.

Trump: İsrail'in Batı Şeria'yı ilhakına izin vermeyeceğim

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Türkiye ile ABD arasında Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı'nın imzalandığını açıkladı.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump ile 6 yıl aradan sonra bir araya geldi. Görüşmenin ardından taraflar arasında bazı anlaşmalar imzalandı.Bayraktar, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, "Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki köklü ve çok boyutlu ortaklığı nükleer enerji alanında daha da derinleştirecek yeni bir süreci başlattık" ifadelerini kullandı. Görüşme sonrası ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte liderlerin huzurunda Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı'nı imza altına aldık. Anlaşma kapsamındaki çalışmaların önümüzdeki dönemde her iki ülke için de karşılıklı fayda üretmesini diliyorum.

Erdoğan ile Trump Beyaz Saray’da bir araya geldi; Türkiye ile ABD arasında Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı imzalandı. Bayraktar, mutabakatın nükleer enerji alanında ortaklığı derinleştireceğini belirtti.

Türkiye ile ABD arasında Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı imzalandı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen “Can Holding” soruşturması kapsamında firari durumda olan Kemal Can, İstanbul İl Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından gözaltına alındı. Kemal Can, suç örgütü kurmak, vergi kaçakçılığı, dolandırıcılık ve kara para aklama suçlarıyla ilgili soruşturma kapsamında İl Jandarma Komutanlığı’nda tutuluyor. Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma ilerleyen süreçte İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na devredildi. Küçükçekmece Başsavcılığı, Can Holding’in yöneticisi 10 kişi hakkında gözaltı kararı vermiş, bunlardan 6’sı daha önce yakalanmıştı.

Can Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Can, firari konumdayken İstanbul İl Jandarma ekipleri tarafından gözaltına alındı. Soruşturma, suç örgütü kurmak, vergi kaçakçılığı, dolandırıcılık ve kara para aklama suçlarını kapsıyor. Soruşturma, Küçükçekmece Başsavcılılığı’ndan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na devredildi; Can Holding yöneticilerine yönelik gözaltı kararları kapsamında 6 kişi daha önce yakalanmıştı.

Can Holding Başkanı Kemal Can, İstanbul İl Jandarma Tarafından Gözaltına Alındı

<h2>AYM Kararı ve Olayın Özeti</h2>
Anayasa Mahkemesi (AYM), Gezi Direnişi sırasında polisin müdahalesi sonucu hayatını kaybeden Ahmet Atakan'ın yaşam hakkının ihlal edildiğine karar verdi. AYM, Atakan ailesine 225 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti ve dosyayı yeniden ele alınması için Adana Bölge İdare Mahkemesi'ne gönderdi.
Olay, 10 Eylül 2013 tarihinde Hatay'ın Armutlu Mahallesi'nde polisin gaz kapsülü başına isabet etmesiyle hayatını kaybetmesiyle başlamıştı. Soruşturmayı yürüten Hatay Valiliği, olayla ilgili soruşturma izni vermemiş; aile bu karara itiraz etmişti. 2017 yılında Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı yeniden soruşturma izni talep etmiş, valilikten yine izin çıkmamıştı. Aile, 2021 yılında AYM'ye başvurmuştu.
Kararda, “İncelenen başvuruda İdari Dava Dairesinin Anayasa'nın 17. maddesinin gerektirdiği dikkatli ve özenli inceleme şartını yerine getirmemesi nedeniyle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiği” ifadesine yer verildi. AYM, toplantı ve gösteri hakkı başvurusunu ise yetkisizlik nedeniyle kabul etmedi. Ayrıca AYM, Atakan ailesine manevi tazminat olarak 225 bin TL ödenmesini kararlaştırdı; karar gerekçesinde “eski hale getirme kuralı” çerçevesinde ihlalin tüm sonuçlarının giderilmesi gerektiği belirtildi.

AYM, Gezi Direnişi’nde hayatını kaybeden Ahmet Atakan’ın yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verdi ve ailesine 225 bin TL manevi tazminat ödenmesini kararlaştırdı. Karar, dosyanın Adana Bölge İdare Mahkemesi’ne yeniden incelenmesi için gönderildi. Toplantı ve gösteri hakkı başvurusu ise yetkisizlik nedeniyle kabul edilmedi.

AYM, Gezi Direnişi'nde Ahmet Atakan'ın yaşam hakkı ihlali olduğuna karar verip 225 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti

<h2>CAATSA nedir ve kapsamı</h2>
CAATSA, Countering America’s Adversaries Through Sanctions Act ifadesinin kısaltmasıdır ve Türkçe’ye 'ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası' olarak çevrilmektedir. 2 Ağustos 2017’de ABD Kongresi’nde kabul edilen yasa, özellikle Rusya, İran ve Kuzey Kore gibi ülkelere karşı yaptırım mekanizması sunarken, bu ülkelerle önemli ticari işlem yapan üçüncü ülkeleri de hedef alabilmektedir.
CAATSA kapsamında toplam 12 farklı yaptırım seçeneği bulunmaktadır. Bu yaptırımlar şu şekildedir:
<ul>
 <li>Yaptırım kapsamına alınan kişi ve kurumlara ihracat-ithalat bankası desteğinin kesilmesi</li>
 <li>Mal ve teknoloji ihracatı ruhsatı verilmemesi</li>
 <li>ABD mali kuruluşlarından kredi sağlanmaması</li>
 <li>Uluslararası mali kuruluşlardan kredi verilmemesi</li>
 <li>Mali kurumlara ABD Merkez Bankası ile doğrudan işlem yapma izni verilmemesi</li>
 <li>Yaptırım kapsamındaki kişi ve kurumlarla ihale ya da sözleşme yapılmaması</li>
 <li>Döviz üzerinden işlem yapılmasının yasaklanması</li>
 <li>Mali kurumlar ve bankalar arasında ödeme veya kredi transferlerinin engellenmesi</li>
 <li>Yaptırım kapsamındaki kişi ya da kurumların ABD topraklarında gayrimenkul sahibi olmasının yasaklanması</li>
 <li>ABD kişi ve kurumlarının yaptırım kapsamına alınan kişi ya da kurumlardan sermaye veya borç alışverişi yapmasının yasaklanması</li>
 <li>Yaptırım kapsamına alınan kişilere ABD’ye giriş yasağı getirilmesi</li>
 <li>Aynı işlevi üstlenen üst düzey görevlilere de yaptırım uygulanması</li>
</ul>
ABD, Türkiye’nin Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ve bazı üst düzey yöneticilerini yaptırım listesine almıştır. Halen yürürlükte olan başlıca yaptırımlar şu şekilde sıralanmaktadır:
<ul>
 <li>SSB’ye ABD’den ihracat lisansı verilmesinin yasaklanması</li>
 <li>ABD finans kuruluşlarının SSB’ye 12 ayda 10 milyon dolardan fazla kredi sağlamasının engellenmesi</li>
 <li>SSB’nin uluslararası finans kuruluşlarından kredi almasına ABD’nin karşı çıkması</li>
 <li>ABD İhracat-İthalat Bankası yardımlarının yasaklanması</li>
 <li>SSB Başkanı ve diğer üst düzey isimlere vize kısıtlamaları ve mal varlığı blokajı uygulanması</li>
</ul>
Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi satın alması CAATSA yaptırımlarını devreye soktu. Donald Trump döneminde yaptırımlar ertelenmiş olsa da Joe Biden yönetimi sürecinde CAATSA uygulamaları başlatıldı. Bu yaptırımlar, yasadaki 231’inci maddeye yani Rus savunma sanayiiyle "önemli ticari işlem" yapılması gerekçesine dayandırıldı.
CAATSA yaptırımları, Türkiye-ABD ilişkilerinde halen kritik bir başlık olarak masada duruyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD yönetimi arasındaki temaslarda bu konunun sık sık gündeme geldiği biliniyor. Resmi olarak kaldırıldığına dair bir karar henüz açıklanmasa da ABD Başkanı Donald Trump yaptırımların kaldırılabileceğini açıkladı.

CAATSA, Amerika’nın Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasasıdır ve Rusya, İran ile Kuzey Kore gibi ülkeler için yaptırımlar içerir. Türkiye, Rusya’dan S-400 satın alımı nedeniyle CAATSA kapsamına alınmış ve Savunma Sanayii Başkanlığı ile ilgili bir dizi yaptırım uygulanmaktadır. Halen süreç ve kaldırılma yönünde net kararın açıklanmadığı belirtilse de Trump döneminde ertelenen yaptırımlar, Biden yönetimiyle yeniden gündeme gelmiştir.

CAATSA yaptırımları: Türkiye’nin S-400 alımı sonrası ABD ile ilişkilerin kilit başlığı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’daki Oval Ofis'te görüşmeye başladı.Gündeme ilişkin ayrıntılar şu anda paylaşılmıyor; ilerleyen saatlerde açıklanması bekleniyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump Beyaz Saray'da Oval Ofis'te görüşmeye başladı. Detaylar henüz paylaşılmadı; ilerleyen saatlerde açıklama yapılması bekleniyor.

Erdoğan ve Trump Beyaz Saray’da Oval Ofis'te Görüşmeye Başladı

Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. (BEDAŞ), 26 Eylül 2025 Cuma günü planlı bakım ve onarım çalışmaları kapsamında İstanbul’un 23 ilçesinde elektrik kesintisi uygulanacağını açıkladı. Özellikle Şişli, Beyoğlu ve Kağıthane ilçelerinde kesintiler 10 saate kadar sürecek. BEDAŞ’ın açıklamasına göre kesintilerin uygulanacağı ilçeler arasında Arnavutköy, Bağcılar, Bahçelievler, Esenyurt, Avcılar, Küçükçekmece ve daha birçok ilçe bulunuyor.
Kesintinin uygulanacağı ilçeler şunlar: Şişli, Beyoğlu, Kağıthane, Arnavutköy, Bağcılar, Bahçelievler, Avcılar, Esenyurt, Küçükçekmece, Güngören, Zeytinburnu, Fatih, Bakırköy, Bayrampaşa, Sultangazi, Gaziosmanpaşa, Eyüpsultan, Sarıyer, Beşiktaş, Esenler, Başakşehir, Silivri, Büyükçekmece.

BEDAŞ’a göre 26 Eylül Cuma günü İstanbul’da 23 ilçede planlı elektrik kesintisi uygulanacak. Üç ilçede kesintiler 10 saat sürerken, diğer ilçelerde kesinti süreleri değişen saat aralıklarında yapılacak. Kesinti listesinde Şişli, Beyoğlu, Kağıthane ile Arnavutköy, Bağcılar, Bahçelievler, Esenyurt, Avcılar, Küçükçekmece ve diğer ilçeler yer alıyor.

BEDAŞ: 26 Eylül Cuma günü İstanbul’da 23 ilçede planlı elektrik kesintisi uygulanacak

<h2>İstanbul'da fahiş fiyat artışı ve stokçuluk denetimlerinde 9 aylık süreç</h2>
İstanbul Valiliği, kentte fahiş fiyat artışı, stokçuluk ve etiket denetimlerinin yılbaşından bu yana sürdüğünü bildirdi.
Açıklamada, Ticaret Bakanlığı'na bağlı İstanbul Ticaret İl Müdürlüğü tarafından kentte toptan ve perakende satış yapan işletmelere yönelik denetimlerin devam ettiği belirtildi.
İstanbul'da 2025 yılının 9 ayında fiyat etiketleri, fahiş fiyat artışları ve stokçuluk uygulamaları başta olmak üzere toptan ve perakende satış yapan işletmelere denetimler yapıldığı aktarılan açıklamada, 58 bin 284 işletme denetlendi, 7 milyon 131 bin 56 ürün incelendi ve denetlenen ürünlerden 101 bin 493'ünde aykırılık tespit edildi iken, toplam 321 milyon 326 bin 883 lira idari para cezası uygulandı.
Açıklamada, fahiş fiyat ve stokçulukla haksız kazanç sağlayan kişi ve kurumlarla mücadeleye kararlı bir şekilde devam edileceği vurgulandı.

İstanbul Valiliği, İstanbul Ticaret İl Müdürlüğü denetimlerinde yılbaşı itibarıyla fahiş fiyat artışı, stokçuluk ve etiket denetimlerine devam edildiğini açıkladı. 58 bin 284 işletme denetlenirken 7 milyon 131 bin 56 ürün incelendi ve 101 bin 493'ünde aykırılık tespit edildi; toplam 321 milyon 326 bin 883 lira idari para cezası uygulanmıştır. Mücadele kararlı biçimde sürdürülecek.

İstanbul'da 9 ayda fahiş fiyat artışı ve stokçuluk denetimlerinde 321 milyon 326 bin 883 lira idari para cezası

Rekabet Kurulu, çevrim içi müzik akış hizmetleri pazarında faaliyet gösteren Spotify hakkında soruşturma açılmasına dair açıklama yayımladı.Açıklamaya göre, Spotify’ın müzik eserlerini çalma listelerine ekleme, bu listelerin sıralanması, görünürlük ve öneri algoritmalarında hak sahipleri arasında ayrım yapıp yapmadığının inceleneceği kaydedildi.Ayrıntılar ilerleyen saatlerde paylaşılacak.

Rekabet Kurulu, Spotify hakkında soruşturma başlattı. Soruşturma, Spotify’ın çalma listeleri, sıralama, görünürlük ve öneri algoritmalarında hak sahipleri arasında ayrım yapıp yapmadığını inceleyecek. Ayrıntılar ilerleyen saatlerde paylaşılacak.

Rekabet Kurulu Spotify hakkında soruşturma başlattı

İddianame Özlem Öz ve eşi Tayyar Öz ile şirketlerinin ortakları İbrahim Karaorhanlı hakkında hazırlandı. İddianamede Özlem Öz, Tayyar Öz ve İbrahim Karaorhanlı hakkında 'mal varlığı değerlerinin gayri meşru kaynağını gizlemek' suçundan 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldığı belirtildi. Öz çiftinin suçlamaları reddettiği kaydedildi.MASAK raporu dosyadaki sanıklar ve firmaların suç işlemek amacıyla örgüt kurulduğu yönünde veri içerip içermediğine dair bir bulgu sunmadı. Raporda, sanıkların yöneticisi olduğu Medelina Sağlık ve Reklam Hizmetleri Ltd. Şti.'nin kozmetik ürün satışlarının büyük bölümünü e-ticaret kanalıyla yaptığı ve bu satışların uydurma işlemler olduğuna dair kanıt bulunmadığı ifade edildi.Vergi ve deliller Sanıklar hakkında 'resmi belgede sahtecilik', 'suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma' ve 'kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında dolandırıcılık' suçlarından takipsizlik kararı verildiği kaydedildi. İddianamede ayrıca Medelina şirketi hakkında vergi suçu raporu düzenlendiği ve bu şirket üzerinden vergi kaçakçılığı yapıldığı iddiasıyla kamu zararı olarak 10 milyon lira yükümlülüğünün ortaya çıktığı belirtildi; zararın cezai boyutu olarak 51 milyon lira olduğunun vurgulandığı ifade edildi.Sonuç Özlem Öz, Tayyar Öz ve İbrahim Karaorhanlı hakkında 'mal varlığı değerlerinin gayri meşru kaynağını gizlemek' suçundan 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Sanıklar 19 Kasım’da hakim karşısına çıkacaklar.

Özlem Öz, Tayyar Öz ve İbrahim Karaorhanlı hakkında mal varlığı değerlerinin gayri meşru kaynağını gizlemek suçundan dava açıldı ve 3 ile 7 yıl arasında hapis isteniyor. MASAK raporu örgütlü suç iddiasını desteklemiyor. Sanıklar 19 Kasım'da hakim karşısına çıkacak.

Özlem Öz, Tayyar Öz ve İbrahim Karaorhanlı Hakkında Mal Varlığı Değerlerinin Gayri Meşru Kaynağını Gizlemek Suçundan Dava

DEM Parti Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyelerinin ortak yazılı açıklamasında, Kürt meselesinin demokratik ve barışçı çözümüne vurgu yapılarak, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın Komisyon tarafından dinlenmesinin kalıcı çözüm için bir gereklilik olarak ele alınması gerektiği ifade edildi.
Meclis açılışıyla birlikte siyasal ve toplumsal aşama olarak nitelendirilebilecek birinci aşama, bu süreçte yerini hukuk aşamasına bırakacağını belirten açıklamada, Komisyon'un varlık gerekçesi sürecin gerektirdiği yasa düzenlemelerine ilişkin tavsiyeler ve taslaklar oluşturmaktır. Yeni yasama yılının açılışıyla birlikte Komisyon’a üye veren partilerin ilgili başlıklarda somut öneriler sunması ve bu öneriler üzerinde ortaklaştırma hedefiyle çalışılması ikinci aşamanın en temel görevidir.
DEM Parti Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyeleri Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meral Danış Beştaş, Hakkı Saruhan Oluç, Celal Fırat ve Cengiz Çiçek'in 24 Eylül'de yapılan 12. toplantının ardından ortak yazılı açıklama yaptığını belirtti. Açıklamada, Komisyon'un 5 Ağustos 2025 tarihinden itibaren faaliyetlerine devam ettiği ve Kürt meselesinin demokratik ve barışçı çözümüne katkı sunacak hukuki ve siyasi zeminin tesisi amacıyla kurulduğu ifade edildi.
Açıklamada ayrıca, Komisyon'un dinlemelerde öne çıkan önerilerin faydalanması gerektiğine vurgu yapıldı. Komisyon çalışmalarındaki birinci aşamanın tamamlandığı ve dinlemelerin sonuna yaklaşıldığı kaydedildi. Farklı çevrelerden kişi ve kurumların barışa ve çözüme dair düşünce ve önerilerinin değerli bulunduğu belirtildi; partimiz açısından dinleme safhasının ana çıktısının Kürt sorunun demokratik ve barışçı çözümünün kaçınılmazlığı olduğuna dikkat çekildi.
Negatif ve pozitif barış arasındaki farkın önemi, adaletin tesisi, toplumsal güvenin inşası, eşitliğin kurumsallaşması ve farklı kimliklerin barış içinde yaşama iradesinin ortaya konulması gerekliliği gibi tespitler önemli bulundu ve bu önerilerden yararlanılması gerektiğinin altı çizildi.
Komisyon'un Sayın Öcalan'ı dinlemesi, mevcut sürecin başarıyla nihayete erdirilmesi açısından belirleyici öneme sahiptir. Sorumuzu siyasal, kültürel, toplumsal ve ekonomik boyutlarıyla ele alarak kalıcı çözümün geliştirilmesi gerektiği, ve bu bağlamda Öcalan'ın dinlenmesinin süreç açısından bir gereklilik olduğu belirtildi. Bu adımın sorunun kalıcı çözümüne katkı sağlayacağı vurgulandı.
Meclis açılışıyla birlikte birinci aşama, ikinci aşamaya geçişte hukukun tesisi ve yasa önünde eşitliğin sağlanmasının en önemli adımlarından biri olarak görüldü. Komisyon'un varlık gerekçesi, Geçiş Dönemi Kanunu, İnfaz Kanunu, TMK, TCK ve CMK'de gerekli değişikliklerin yapılması; ayrıca kayyım düzenlemesi ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve demokratikleştirilmesi; ayrımcılıkla mücadele ve anadilinde eğitim gibi başlıklar üzerinde çalışmalar yapılmasıdır. Yeni yasama yılının açılışıyla birlikte Komisyon’a üye veren partilerin somut öneriler sunması ve bu öneriler üzerinde ortaklaştırma hedefiyle çalışılması ikinci aşamanın temel görevidir; çünkü çatışmanın kalıcı olarak ortadan kaldırılmasının en önemli adımlarından biri hukukun tesisidir.
Kürt meselesinin demokratikleşme perspektifiyle ele alınması kaçınılmazdır ve bu, zihniyet dönüşümünü gerektirir. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 17 Eylül 2025 tarihli kararı, Barış ve Demokratik Toplum Süreci'ne atıf yaparak umut hakkına dair komisyon ve parlamentonun görevlerini hatırlatması dikkate değerdir. Türkiye'de ilgili siyasal ve hukuki adımlara işaret edilen bu ortamda, umut hakkı çerçevesinde sürecin gerekli adımlarını atmak, inisiyatifleri almak ve bunu bir ilke olarak benimsemek Kürt sorununda adil, eşit, demokratik ve toplumsal çözümün en hayati gelişmelerinden biri olacaktır.
DEM Parti için hedef, Kürt sorununu çatışma zemininden uzaklaştırarak hukuki ve siyasi çözüm olanaklarını yaratmaktır. Kürt meselesinin demokratikleşme perspektifiyle ele alınması ve bunun gerektirdiği zihniyet dönüşümü kaçınılmazdır. Dinlemeler esnasında bir akademisyenin belirttiği gibi 'Her barış demokrasiyle sonuçlanmayabilir, ancak Kürt sorunu çözülmeden Türkiye'ye demokrasi gelmeyecektir.'

DEM Parti’nin Milli Dayanışma Komisyonu, Öcalan’ın dinlenmesini kalıcı çözüm için gerekli görürken ikinci aşamada hukukun tesisi için yasa taslaklarına odaklanılması gerektiğini belirtti. Komisyon üyelerinin 24 Eylül toplantısında ortaya koyduğu görüşler, Geçiş Dönemi Kanunu, İnfaz Kanunu, TMK, TCK ve CMK gibi yasa değişikliklerinin hazırlanması gerektiğini vurguladı. Kürt sorununun demokratikleşme perspektifiyle ele alınması ve Avrupa Konseyi kararlarının umut hakkı bağlamında süreci desteklemesi gerektiği ifade edildi.

DEM Parti Komisyonu: Öcalan'ın Dinlenmesi ve Hukuki Reformlarla Kürt Sorununda Kalıcı Çözüm Vurgusu

AFAD verilerine göre merkez üssü Aşkale olan 4,4 büyüklüğünde bir sarsıntı kaydedildi. Depremin derinliği 7 kilometre olarak belirlendi.

AFAD’a göre Aşkale merkezli 4,4 büyüklüğünde deprem kaydedildi ve derinliği 7 kilometre olarak belirlendi.

Aşkale'de 4,4 büyüklüğünde deprem kaydedildi; derinlik 7 kilometre

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği konserlerde kamu zararı oluştuğu iddiasıyla 13 kişi gözaltına alınmıştı. ABB’ye yapılan operasyonun genişleyeceği de iddia ediliyordu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel Evrensel Gazetesi’nden Dilan Temiz’e verdiği röportajda ABB operasyonuyla ilgili olarak, “Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu’nun aday olamaması durumunda Cumhurbaşkanlığı için en güçlü aday” ifadesini kullandı.
Özel, Evrensel Gazetesi’yle yaptığı röportajda şu ifadeleri de dile getirdi: “Ankara Büyükşehir Belediyesine yönelik bir operasyon gerçekleştirildi. Şöyle bir yorum da var biliyorsunuz: Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu gibi, cumhurbaşkanı adaylığı için adı geçenlerden biri… Bir tür ‘rakip tasfiyesi’ gibi de görülüyor. Melih Gökçek’in operasyonu 8 saat önce sosyal medyadan duyurması da var.” Bu açıklamaların ardından “Bu operasyonun bütün amacı Mansur Yavaş’a ve CHP’ye zarar vermek. Ama Melih Gökçek’in duyurduğu bir operasyon olduktan sonra, bunun bir hukuki operasyon olmadığı ortada.” diye devam etti. Ayrıca “Mansur Yavaş’ın kimliği açısından baktığınızda, Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olmaması, olamaması durumunda en kuvvetli aday olarak görülüyor; anketlerde Erdoğan’ı geçiyor. Onu yenebilecek isim.” ifadesini paylaştı. Ve “E şimdi Ekrem İmamoğlu, Erdoğan’ı yenme suçunu üç kez üst üste işledi diye ve bir kez daha niyeti var diye içeri atıldığına göre; Mansur Yavaş’ın da aynı gayeyle hedefe konmaya çalışıldığı ortada.” ayrıca “o kadar zayıflar ki, soruşturma konusu olanların hepsi Mansur Yavaş’tan önceki dönemde memuriyete girmiş kişiler. Bu konuda defalarca denetim geçirmişler ve hiçbir suçları olmadığı hem Sayıştay tarafından hem iç denetçiler tarafından tespit edilmiş.” “Yine İstanbul’da olduğu gibi, suçu bulup da suçluyu aramak yerine kimi suçlayacaklarını bulmuşlar, suç arıyorlar! Milletin gönlünde asla karşılık bulmayan İstanbul’daki çabaların Ankara ayağıyla karşı karşıyayız.” “Ama insanlar İstanbul’da da Ankara’da da yargının siyasete alet edilmesini doğru bulmuyor. Önümüzde bir araştırma var: Dört kişiden sadece biri bu süreçlerin hukuki olduğuna inanıyor. Yüzde 25. AKP ile MHP’nin kendi seçmenleri bile inanmıyor yani.”

Ankara’daki ABB soruşturması kapsamında 13 kişi gözaltına alındı; operasyona ilişkin tartışmalar ve Özgür Özel’in açıklamaları öne çıktı. Özel, operasyonun amacı olarak Mansur Yavaş ve CHP’ye zarar vermeyi gösterdi ve Melih Gökçek’in duyurusunun hukuki niteliğini sorguladı. Yargının siyasete alet edilmesine dair eleştiriler sürerken, operasyonun siyasi boyutları ve adaylık tartışmaları gündemde kaldı.

ABB operasyonunda 13 gözaltı: Özgür Özel'den Mansur Yavaş ve CHP’ye zarar verme iddiası

Türkiye'de iflas bayrağını çeken firmalara bir yenisi daha eklendi. Tekstil sektöründeki ekonomik darboğaz, iki büyük oyuncunun iflasıyla netleşti. Türkiye'nin iki tekstil devi olan Lider Cansu Tekstil (Tekirdağ) ve Ceres Tekstil (İstanbul) için mahkeme, iflas kararını verdi.
Mahkeme, iki firma için de iflas kararı verdi. Lider Cansu Tekstil için konkordato talebinin reddedildiğini ve iflas kararı verildiğini açıkladı; firma mali darboğaz nedeniyle konkordato talep etmişti, mahkeme bir yıl mühlet kararı vermişti ancak bu talep reddedildi.
İstanbul'da faaliyet gösteren Ceres Tekstil için İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, daha önce şirkete verilen tedbir kararını kaldırdı ve şirketin iflasına karar verdi.

Tekirdağ'daki Lider Cansu Tekstil ile İstanbul'daki Ceres Tekstil için mahkeme iflas kararı verdi. Lider Cansu Tekstil için konkordato talebi reddedildi ve iflas kararı çıktı; Ceres Tekstil'in ise tedbir kararı kaldırılarak iflası kararlaştırıldı. Krizin tekstil sektöründeki etkisi sürüyor.

Tekstilde İflas Kararı: Lider Cansu Tekstil ve Ceres Tekstil İçin Mahkeme Kararı Verildi

<h2>81 ilde ruhsatsız silah taşıyanlara yönelik operasyonlar</h2>
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 81 ilde ruhsatsız silah taşıyan şahıslara yönelik operasyonlarda 2 bin 82 şüpheli hakkında işlem yapıldığını, 1 bin 867 adet silah ele geçirildiğini bildirdi. Bakan Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
Son 1 hafta içinde 81 ilde ruhsatsız silah taşıyan şahıslara yönelik düzenlenen operasyonlarımızda; 766 adet ruhsatsız tabanca, 428 adet kurusıkı tabanca, 649 adet av tüfeği, 24 adet uzun namlulu silah olmak üzere toplam bin 867 adet silah ele geçirildi. 2 bin 82 şüpheli hakkında işlem yapıldı.
Bu kabine dönemimizde düzenlenen operasyonlarımızda toplam 139 bin 878 adet ruhsatsız tabanca, 39 bin 665 adet kurusıkıdan çevrilme tabanca, 65 bin 315 adet ruhsatsız av tüfeği ve 3 bin 745 uzun namlulu silah olmak üzere toplam 248 bin 603 adet silah ele geçirildi. 278 bin 564 şüpheli hakkında işlem yapıldı.

81 ildeki operasyonlarda 2,082 şüpheli hakkında işlem yapıldığı ve 1,867 silahın ele geçirildiği bildirildi. Son 1 haftada 766 ruhsatsız tabanca, 428 kurusıkı tabanca, 649 av tüfeği ve 24 uzun namlulu silah olmak üzere toplam 1,867 silah kaydedildi. Kabine döneminde 278,564 şüpheli hakkında işlem yapıldı ve 248,603 silah ele geçirildi.

İçişleri Bakanı Yerlikaya: 81 ilde ruhsatsız silah taşıyanlara yönelik operasyonlarda 2 bin 82 şüpheli hakkında işlem yapıldı, 1 bin 867 silah ele geçirildi

<h2>Filistin'e Destek için Eyüpsultan Meydanı</h2>
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Gazze'deki insanlık dramına dikkat çekmek için Eyüpsultan'da düzenlenen ve Filistin için dayanışmayı amaçlayan mitinge katıldı. Özel, Netanyahu'ya savaş kahramanı denildiğini ve Gazze'yi boşaltacağı yönündeki iddiaların arkasında yatan politik hesapları eleştirdi; Gazze'nin önündeki hidrokarbon yataklarına çökmek isteyen yaklaşımı da hatalı buldu. Trump'ın İsrail'e açık destek vermesinin, Filistin'e yönelik zulmü büyüten bir etken olduğuna dikkat çekti ve bu tutum karşısında kayıkçı kavga ile randevu arayanların bu zulme engel olamayacağını belirtti.
İstanbul Eyüp'te Fetih duasının kabul edildiği topraklar olarak vurgulanan semt-i Mukaddes'in kalbinde bulunmaktan duyulan millet vicdanını ve dayanışmayı ifade eden Özel, 710 gündür Gazze'de devlet eliyle sürdürülen soykırıma karşı duruş çağrısı yaptı. Gazze'de 65 bin Filistinli'nin hayatını kaybettiğini, 165 bin yaralı ve gazi bulunduğunu; 147'si çocuk olmak üzere çok sayıda Filistinli'nin açlıktan öldüğünü vurguladı. Birleşmiş Milletler'in kıtlık ilanına dikkat çekti, yardımların engellendiğini ve yardım dağıtım sıralarında uzaktan keskin nişancılarla çoğu çocuk ve kadın için temel gıda ararken evlatlarını bekleyen annelerin ve babaların bulunduğunu hatırlattı. Sumud Filosu'nun Gazze'ye doğru ilerlediğini ve dün Girit açıklarında saldırıya uğradığını aktardı.
Dünya genelinde tepkilerin yükseldiğini anımsatan Özel, İngiltere, Fransa, Kanada, Avustralya gibi ülkelerin de dahil olduğu 150'den fazla ülkenin iki devletli çözümü savunmaya başladığını belirtti. Sumud için yürütülen uluslararası çabaları desteklemek amacıyla Sosyalist Enternasyonal'de üst düzey çalışmalara devam edeceklerini söyledi; Filistinli kardeşlerimizin yanında olmaya kararlı olduklarını belirtti.
Çok tartışılan konulardan olan İsrail ve Trump ilişkilerine değinen Özel, Netanyahu'ya savaş kahramanı denilmesini ve Gazze'nin boşaltılmasıyla hidrokarbon yataklarına yönelik planları eleştirdi. İsrail zulmüne karşı ortak duruş sergilemezlerse Filistin'in kardeşi olamayacaklarını ifade etti ve Türkiye'de 719 gündür iktidarı uyarıyor olduklarını belirterek, İsrail ile ticareti kesmeye yönelik çağrılarına rağmen kayıtsız kalındığını hatırlattı. Türkiye'nin İsrail ile ticaretinin 2024 yılında İsrail'e en çok ihracat yapan beşinci ülke olduğuna dair eleştiriyi hatırlattı; Filistin için yapılan eylemlerin yasaklandığına ve yürüyüşlerin izin verilmediğine değindi.
Bogota Bildirgesi ile ilgili olarak Türkiye'nin imza atmaması eleştirildi; İsrail'in uluslararası alanda meşrulaştırılmasına karşı daha kararlı adımlar beklediğini söyledi. Meclis'te tüm muhalefetin birlikte hareket etme çağrısını yineledi; Filistin'e destek için birlikte hareket etmek üzere bütün genel başkanlarını ziyaret etmek ve Filistin'e destek adına ortak adımlar atmak için çağrılar yaptı. Erdoğan'dan herhangi bir adım gelmemesi nedeniyle Trump'a karşı eleştiri yapılmadığının altını çizdi.
Türkiye'den Trump'a yönelik jest olarak vergilerden 150 milyon doların kaldırıldığı ve Boeing siparişleriyle randevu karşılığı bir pazarlık yapıldığı iddialarını anımsatarak, bu tür adımların ülkenin kaynaklarını boşaltmaması gerektiğini söyledi. Erdoğan'a seslenerek Trump'ın fiili tutumunu eleştirmek ve Netanyahu'nun savaş suçlusu olduğunu ifade etmek için adımların atılmasını talep etti. Trump'a karşı çıkmanın ve İsrail zulmüne karşı ortak duruş sergilenmesi gerektiğini vurguladı; Filistin halkının yanında durmaya devam edeceğini belirtti.
Bu mitingin amacı Filistin'e destek olmak ve Türkiye'nin dış politika meselelerinde Filistin yanlısı bir tutum sergilemesini teşvik etmek olarak açıklandı. Özel, Filistin için dayanışmanın sürdürülmesi gereken bir mücadele olduğunu ve Sumud ilkesi doğrultusunda Filistinli kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceklerini ifade etti.

Özgür Özel Eyüpsultan’da Filistin’e Destek mitinginde Gazze’deki insani kayıplara dikkat çekti ve dayanışma çağrısı yaptı. Trump ile Netanyahu’yla ilgili eleştirilerini ifade ederek, İsrail zulmüne karşı daha kararlı bir duruş ve Erdoğan yönetiminin bu konudaki tutumunu sertçe eleştirdi. Sumud Filosu ve uluslararası tepkiler bağlamında Filistin’e destek için daha güçlü adımlar çağrısında bulundu.

Özgür Özel: Netanyahu savaş suçlusudur; Filistin'e destek için meydanlarda kararlı duruş

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde düzenlenen İklim Zirvesi'nde Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadeledeki hedeflerini ve politikalarını açıkladı. Konuşmasında emisyon azaltımı, yenilenebilir enerji kullanımı ve uluslararası işbirliği konularındaki kararlılığını vurguladı.
Erdoğan, emisyon ticaret sistemi kurma, yeşil finans stratejisini uygulama ve ulusal yeşil taksonomi oluşturma çabalarının sürdüğünü söyledi. Politikalar enerji, sanayi, binalar, ulaştırma, atık, tarım ve ormancılık olmak üzere yedi sütun üzerinde yükseliyor. İkinci ulusal katkı beyanı tüm sektörleri ve sera gazlarını kapsayacak şekilde belirlendi.
Kurulu güç içerisinde yenilenebilir enerjinin payı %60'ın üzerine çıktı.
2035 yılında 466 milyon ton emisyon azaltımı sağlanması ve emisyonların 643 milyon tona düşürülmesi hedefleniyor. Yenilenebilir enerji payını ve enerji verimliliğini artırırken sanayide düşük karbonlu teknolojilerin yaygınlaştırılması hedefleniyor. Bu yıl itibariyle toplam kurulu güç içinde yenilenebilir enerji payı %60'ın üzerine çıktı.
Demiryolu yatırımlarına öncelik veriliyor. Elektrikli araç üretimi başta olmak üzere altyapıyı hızla güçlendiriyor, demiryolu yatırımlarına öncelik veriyoruz. 2053 yılı için net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda kilit sektörlerimizi dönüştürmeye devam edeceğiz. Bu hedefleri gerçekleştirmek için uluslararası finansman erişim ve teknoloji alanındaki işbirlikleri elzemdir.
Sıfır atık hareketinin iklim değişikliği ile mücadelemizde kritik rolü olduğunu özellikle vurgulamak isterim. Su verimliliği seferberliğimiz ile küresel düzeye taşınan eşim Emine Erdoğan'ın himayesindeki sıfır atık hareketinin iklim değişikliği ile mücadelemizde kritik rol oynadığını da belirtmek isterim. 2026 yılında ev sahipliği yapmayı hedeflediğimiz 31. COP Taraf Devletler Konferansı'yla bütün bu çabalarımızı temenni ediyoruz.

Türkiye, İklim Zirvesi'nde 2035 için 466 milyon ton emisyon azaltımı ve 643 milyon tonluk toplam emisyon hedefini açıkladı; net sıfır hedefi için 2053 yılı planlarını belirledi. Yenilenebilir enerji payını yüzde 60'ın üzerine çıkarma, enerji verimliliğini artırma ve demiryolu ile altyapıyı güçlendirme taahhütlerinde bulundu. Sıfır atık hareketinin kritik rolü vurgulandı ve COP 31 için 2026’da ev sahipliği hedefi dile getirildi.

Erdoğan: Türkiye’nin İklim Hedefleri Net Sıfır İçin Yol Haritasını Belirledi ve Yenilenebilir Enerji Payını Artırdı

CHP İstanbul İl Olağanüstü Kongresi Beşiktaş’taki Süleyman Seba Kültür ve Sanat Merkezi’nde yapıldı. Tek aday olan Özgür Çelik, 414 delegeden 386’sının oyunu alarak yeniden İstanbul İl Başkanı seçildi.
İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP’nin 2023 kongresinin iptali istemiyle açılan davada il yönetimini geçici olarak görevden uzaklaştırıp kayyum Gürsel Tekin’i atamıştı. Bu kararın ardından olağanüstü kongre kararı alınmıştı. Kongrenin başlamasına kısa bir süre kala mahkeme, kongrenin durdurulması için İstanbul Valiliği ve Sarıyer 1. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı’na yazı yazdı; ancak kongre Beşiktaş’taki salonda başladı.
Kongre salonunda, yaşamını yitiren Altan Öymen ile tutuklular olan Ekrem İmamoğlu, Aykut Erdoğdu, Baki Aydöner, Hasan Mutlu, İnan Güney, Özgür Kabadayı, Hasan Akgün, Utku Caner Çaykara, Hakan Bahçetepe, Mehmet Murat Çalık, Resul Emrah Şahan, Alaattin Köseler, Ahmet Özer ve Rıza Akpolat’ın fotoğraflarının yer aldığı şövaleler ile “İmamoğlu’na özgürlük” pankartları salonda yer aldı. Kongrenin Divan Başkanı olarak Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek seçildi.
YSK Başkanı Ahmet Yener, öğleden sonra yaptığı açıklamada, “başlamış olan kongre sürecinin durdurulması mümkün değildir” dedi ve kongrenin devamına karar verildiğini belirtti. Bunun üzerine oy kullanma işlemi başladı ve saat 17.00’de sona erdi.
Çelik’in tek aday olarak girdiği seçimde 414 delegeden 386’sının oyunu almasıyla yeniden İstanbul İl Başkanı seçildi. Çelik, törende partide ilçe başkanlarının, il başkanlarının ve genel başkanın kim olacağına partililerin karar vereceğini vurguladı. Ayrıca parti içi demokrasinin Türkiye’nin demokratikleşmesinin teminatı olduğuna işaret etti ve CHP olarak bu ilke doğrultusunda hareket edeceklerini belirtti.
Çelik, kongrenin bir “sonuç” değil, “yepyeni bir başlangıç” olduğunu vurguladı ve delegelerin imzasıyla gerçekleşen olağanüstü İstanbul İl Kongresi’nin İstanbul’a ve ülkeye hayırlı olmasını diledi. Bu süreçte on gün boyunca il binasında kayyumu püskürtmek için mücadele veren partililere ve İstanbullulara da teşekkürlerini iletti.

CHP İstanbul İl Olağanüstü Kongresi’nde tek aday Özgür Çelik, 386 oyla yeniden il başkanı seçildi. Mahkeme kararlarıyla kayyum süreci yaşanan süreçte, YSK’nin sürecin devamına karar vermesiyle kongre gerçekleştirildi. Çelik, parti içi demokrasiyi ve bu kongrenin yeni bir başlangıç olduğunu vurguladı.

Özgür Çelik, CHP İstanbul İl Başkanı olarak yeniden seçildi

Amaçlı bir basın toplantısı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, 2021-2024 yılları arasında ABB’nin konser harcamalarıyla kamu zararına yol açıldığı iddiası kapsamında yürütülen soruşturma çerçevesinde 13 kişinin gözaltına alınmasının ardından ABB Konferans Salonu’nda basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, konuyla ilgili olarak şeffaflık ve hesap verebilirlik talebi yinelendi.

İmar ve FETÖ iddiaları Yavaş, İrem Asma Bahçeleri olarak bilinen bölgenin imara açılmaması gerektiğini vurguladı ve bölgede FETÖ bağlantılı kişilerin bulunduğunu iddia etti. Bölgede yedi kez imar değişikliği yapıldığına dikkat çekerek rant temasıyla ilgili şüphelerini dile getirdi ve sürecin savcılar tarafından yeterince etkili yürütülmediğini, bazı dosyaların zaman aşımına uğradığını belirtti. Ankara’da FETÖ soruşturmasına kimler çağrılırsa çağrılması gerektiğini ifade eden Yavaş, Melih Gökçek ile ilgili olarak dosyada yargı sürecinin ilerletilmediğini ve bazı kayıtların takipsizlikle sonuçlandığını kaydetti. Darbe girişimiyle ilişkili olarak Gökçek’in tutumunu eleştiren Yavaş, onunla ilgili iddiaların kamuoyunda gündeme getirildiğini ve Meclis üyelerinin bir kısmının mevcut durumda kaçak durumda olduğuna vurgu yaptı.

Öne çıkan dosyalar ve kamu zararı Yavaş, Belbeton AŞ’nin özelleştirilmesini, 2012’deki süreçteki usulsüzlük iddialarını ve bu süreçte şirket değeriyle ilgili yapılan hesaplamaları ele aldı. Şirketin değerinin, iddia edilen savunmalar doğrultusunda artışlar karşısında yanlış belirtildiğini ve kamu zararının 1,2 milyar liraya ulaştığını söyledi. Bu zararların hesabının sorulması gerektiğini belirtti ve göreve geldiğinden beri hesap sorulması için çalışacağını ifade etti. Ayrıca belediyenin helikopter kiralama dosyası, 15 milyon liralık karaçam fidanı ve mobilya alımı gibi konulara da değinerek, bu ihlallerin çete kurma amacıyla soruşturulması gerektiğini belirtti. 

Kamu malına saygı ve hesap verecekler Yavaş, belediyenin lojmanında oturanların, belediye araçlarını kullananların ve görevi devralınca bile malları kendi ailesine doğru yönlendirenlerin hesap vereceğini söyledi. Evinin kendilerine ait olmadığını savunan bir yaklaşımı eleştirdi ve belediyenin malını kendi malı gibi kullanmanın milletin parasıyla bağdaşmayacağını ifade etti. Son olarak, Ankara halkının malına sahip çıkmaya devam edeceklerini belirterek, bugün konser soruşturması adı altında yürütülen sürecin adil bir şekilde yürütülmesi gerektiğini ve varsa cezaların çekilmesini talep etti. Adaletin anayasa gereği herkes için eşit uygulanması ve kamu zararını yapanların yakasına yapışılması çağrısını yineledi.

Mansur Yavaş, ABB’nin konser harcamalarıyla ilgili soruşturma kapsamında 13 kişinin gözaltına alınmasının ardından basın toplantısı düzenledi. Melih Gökçek’e yönelik iddialar üzerinden imar değişiklikleri, FETÖ bağlantıları ve kamu kaynağının kötüye kullanımı konularına değinen Yavaş, adaletin herkese eşit uygulanmasını ve hesap sorulmasını vurguladı. Ankapark, Belbeton AŞ özelleştirmesi ve Umre/özel harcamalar gibi konular üzerinden kamu zararının hesabını soracaklarını belirtti ve Ankara halkının malına sahip çıkmaya devam edeceklerini söyledi.

Mansur Yavaş’tan Melih Gökçek’e Yolsuzluk İddiaları ve Ankara Halkının Malına Sahip Çıkma Çağrısı

Çorum Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil servisi ile gözlem bölümünde tedavi gören hasta ve yakınlarına Cuma namazı sonrası dualarla birlikte kek dağıtıldığı iddia edildi. Hasta ve yakınıların tedavi gördüğü perdeli ve ayrılmış kabinlere izinsiz girildiğine dair iddialar da gündeme geldi. Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Derya Uğur bu duruma sert tepki gösterdi. Uğur, "Çorum Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil serviste ve gözlemde yatan hasta ve yakınlarına hostesler tarafından 'okunmuş kek' dağıtılması, sağlık hizmetlerini hurafelere teslim etmektir. Tam anlamıyla bir utanç vesikasıdır. Sağlık kurumları; dualı keklerin, muskaların, hurafelerin değil, çağdaş bilimin, aklın ve modern tıbbın uygulanacağı yerlerdir!" “Hastaların tedavi aldığı ortamda yapılan bu gerici uygulama bilime ihanettir” diyen Uğur, hastaların tedavi gördüğü alanlarda, olası sağlık riskleri göz ardı edilerek yürütülen bu uygulamayı laiklik karşıtı ve Cumhuriyet değerlerine meydan okuyan bir hareket olarak nitelendirdi. Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk’ün aklın ve bilimin yolunu emanet ettiğini hatırlatan Uğur, bu emaneti ucube uygulamalara kurban ettirmeyeceklerini vurguladı. Genel Sağlık-İş, bu olaya karşı net tavırlarını sürdüreceklerini belirterek, gerici zihniyete karşı mücadele ederek laik, bilimsel ve çağdaş sağlık sistemini savunmaya, Cumhuriyet’in kazanımlarına sahip çıkmaya devam edeceklerini ifade etti.

Genel Sağlık-İş Başkanı Derya Uğur, Çorum'daki hastane acil servisi ve gözlem bölümünde 'okunmuş kek' dağıtıldığı iddiasına sert tepki gösterdi. Uğur, bu uygulamanın bilime, laikliğe ve Cumhuriyet değerlerine aykırı olduğunu belirtti ve hastaların tedavi gördüğü ortamda bu tür ritüellerin uygulanmasını eleştirdi. Laik, bilimsel ve çağdaş sağlık sisteminin savunulması yönündeki duruşunu yineledi.

Genel Sağlık-İş Başkanı Derya Uğur'dan sert tepki: Acil serviste dağıtılan 'okunmuş kek' bilime ve Cumhuriyet değerlerine aykırı

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, belediyeye yönelik soruşturma kapsamında 13 kişinin gözaltına alınmasına sert tepki gösterdi. Basın toplantısında açıklamalarda bulunan Yavaş, konser harcamalarında kamu zararı iddialarını reddederek, “Bizim yaptığımız teftişte herhangi bir kamu zararı çıkmadı. Hesabı neye göre yaptılar?” dedi. Şehrin eski belediye başkanı Melih Gökçek’i işaret eden Yavaş, “Gökçek ve ailesi yargılanmadan adaletten bahsedilemez” çıkışını yaptı.ABB’nin 2021-2024 yıllarında düzenlediği konserlerde “kamu zararı” oluştuğu iddiasıyla başlatılan soruşturmada dün sabah 13 kişi gözaltına alındı. Soruşturmada mevcut ve eski belediye yetkililerine “görevi kötüye kullanma” ve “ihaleye fesat karıştırma” suçlamaları yöneltildi.Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, bugün belediye konferans salonunda yaptığı açıklamalarda hem iddialara hem de operasyonun yöntemine tepki gösterdi. “Konser işiyle başlayalım, defalarca açıklama yaptık. Tek tek incelettik. Bizim yaptığımız teftişte herhangi bir kamu zararı çıkmadı. Mülkiye müfettişleri de incelemeler yaptılar. Bunların uzmanlık alanı bu konuyla ilgili değildi. Oysa bilirkişilerin uzman kişilerden oluşması gerekirdi.” “Müfettişler dosyayı savcılığa göndermiş, o da yeni bir bilirkişi heyeti tespit etmiş. Hesabı neye göre yaptılar, bilmiyoruz.” “Kaç yıldır çalışan insanları ifadeye çağırsanız gelmeyecekler mi? Sabaha karşı gözaltına alınmaları kabul edilemez. Artık bu usulün Türkiye’den kalkması lazım.” “Ankara’nın en büyük trolü, en büyük hırsızı o tweeti attı. Sonra tepki görünce ‘kastetmedim’ dedi. Ben diyorum ki bu ülkede Gökçek ve ailesi yargılanmadan asla adaletten bahsedilemez.” “Biz Ankara’yı temiz yöneteceğiz. Çalmayacağız, çaldırmayacağız. Ben hayatım boyunca haram lokma yemedim.”

Mansur Yavaş, ABB’ye yönelik soruşturma kapsamında 13 kişinin gözaltına alınmasına tepki gösterdi ve teftişlerde kamu zararı bulunmadığını savundu. Yavaş, operasyonun yöntemini eleştirirken Gökçek ailesinin adalet önünde hesap vermesi gerektiğini vurguladı. Soruşturma kapsamında mevcut ve eski belediye yetkilileri görevi kötüye kullanma ve ihaleye fesat karıştırma suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı.

Güncel haberler ve gelişmeler