RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, TELE1'e verilen 5 günlük yayın durdurma kararına ilişkin açıklamasında net mesajını şu sözlerle verdi:

'Konu basın özgürlüğü, ifade hürriyeti, gazetecilik, eleştiri hakkı değildir. Konu, Yeter ki bu iktidar gitsin, gerekirse darbe olsun mantığıdır. Memleket meselelerini dahi iktidarda hangi partinin olduğuna göre yorumlayanların, yasaları uygulayan üst kurulumuza yönelik yaptıkları saldırılar beyhude ve anlamsızdır. RTÜK, Anayasa, kanun ve ilgili yönetmeliklerden aldığı güçle görevini bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sürdürecektir.'

Şahin, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada üst kurulun meşruiyetinin ve gücünün yasalardan geldiğini vurgulayarak, 'yine bir algı operasyonu ile karşı karşıya olduğumuzu' belirtti.

'Bazı kişiler televizyon ekranlarında ve klavye başında RTÜK hakkında asılsız suçlamalarda bulunuyor. Gerçeği görmezden gelerek kurumumuza yönelik haksız ve peşin hükümlü yorumlar yapıyorlar' diye ekledi. Şahin, şu sorularla eleştirilere yanıt verdi:

'Sizler için ilgili cezaya konu olan ifadeler gerçekten basın ve düşünce özgürlüğü mü? Sorumlu yayıncılık mı? Toplumu kin ve düşmanlığa tahrik etmek mi? Darbe yapmaya kalkışan hain terör örgütüne arka çıkmamak mı?'

Devlete ve millete karşı yapılan hain darbe girişiminin bastırılmasıyla ilgili olarak 'Ben 15 Temmuz'da kutlanacak bir an görmüyorum' diyenlere tek bir eleştiri bile getiremeyenlerin bugün yasaları uygulayan ve milletin hukukunu koruyan RTÜK'e saldırmalarını gayet iyi anlıyoruz. Çünkü konu basın özgürlüğü, ifade hürriyeti, gazetecilik ve eleştiri hakkı değildir. Konu, Yeter ki bu iktidar gitsin, gerekirse darbe olsun mantığıdır. Memleket meselelerini dahi iktidarda hangi partinin olduğuna göre yorumlayanların, yasaları uygulayan üst kurulumuza yönelik yaptıkları ve yapacakları saldırılar beyhudedir. RTÜK, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da Anayasa, kanun ve ilgili yönetmeliklerden aldığı güçle görevini yapmaya devam edecektir.


https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o136cf3c8-5f84-4777-a1e2-73496e6a7110.webp

RTÜK Başkanı Şahin'den TELE1'e verilen 'ekran karartma' cezasına ilişkin açıklama

RTÜK üyesi Tuncay Keser, TELE1'e verilen 5 günlük ekran karartması kararına tepkisini gösterdi. Keser, ifade özgürlüğü, halkın haber alma hakkı ve çok seslilik açısından kaygı verici bir tablo çizildiğini; bu ilkenin bir kez daha ihlal edilmesinin medya kuruluşları için lisans iptali riskini taşıdığını belirtti. Bu tabloyu, demokratik bir toplumla ve çok seslilikle bağdaştıramayız.

Keser, açıklamalarını sosyal medya hesabından sürdürdü. RTÜK'ün yaptırım kararı nedeniyle Tele 1 ekranlarının dün gece itibariyle karardığını söyledi. Tele 1'e verilen 5 günlük yayın durdurma kararına karşı oy kullanmasının gerekçelerini; gerekçelendirme yükümlülüğü, hukuki belirlilik, ölçülülük ve ifade özgürlüğü ilkelerine aykırılık olarak açıkladı.

Tele 1, SZC TV'den sonra bu yıl içinde kararan ikinci ekran oldu. İfade özgürlüğü, halkın haber alma hakkı ve çoğulculuk açısından kaygı verici bir durum olduğunun altını çizdi; bu ilkenin tekrar ihlali, medya kuruluşları için lisans iptali riskini de taşıyor.

Bu durum, sadece bir ekranın karartılmasıyla sınırlı değildir. Toplumun haber alma hakkının, eleştirel düşüncenin ve demokratik tartışma alanının felç edilmesidir. Basın özgürlüğünün, gazetecinin değil toplumun özgürlüğü olduğunun altını çizdi.

Ayrıca Anayasa Mahkemesi (AYM) ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına değinerek, ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğünün demokratik bir toplum için zorunlu temeller olduğunu vurguladı.

Bu bağlamda ifade ve basın özgürlüğünün korunması, çoğulculuk, hoşgörü ve açık görüşlülük gibi demokratik değerlerin temel kaynağıdır.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o9fa5749b-5858-44e9-994d-7536d84df2b1.webp

TELE 1'e Uygulanan Ekran Karartması: RTÜK Üyesi Keser'den Demokratik Toplum ve Çok Seslilik Uyarısı

Diyarbakır Barosu Başkanı Abdulkadir Güleç, 2025-2026 Adli Yılı'nın açılışını Diyarbakır Adalet Sarayı önünde avukatlarla birlikte kutladı. Bugünün ana mesajı, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının bugün karşı karşıya olduğumuz en temel sorun olduğu; hukukun üstünlüğünün tesis edilemediği yönündeydi. İfade özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin sistematik şekilde ihlal edildiğini vurguladı.

Güleç, geçmişten gelen bir hatırlatmayı da beraberinde taşıdı; 2013 yılında adli yıl açılışında yaptığı konuşmayı anımsatarak, Tahir Elçi’nin yargı bağımsızlığı ve insan hakları ihlalleri konusundaki mesajını paylaştı. Elçi’nin cinayetinin üzerinden on yılı aşkın süre geçmesine rağmen faillerin ortaya çıkarılamadığını, bazı polisler hakkında açılan davaların ise beraatla sonuçlandığını belirtti. Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvurunun hâlâ sonuçlanmadığını söyleyerek, bu durumun cezasızlıkla mücadelede önemli bir sorun olduğunun altını çizdi. Diyarbakır Barosu olarak, gerçek failler yargılanıp cezalandırılıncaya kadar hukuk mücadelesinin süreceğini vurguladı.

Kürt sorununun çözümüne ilişkin yeni anayasa ihtiyacını da dile getiren Güleç, demokratik, çoğulcu ve herkesin eşit yurttaş olarak kabul edildiği bir Anayasa ile ancak çözüme ulaşmanın mümkün olduğunu belirtti. Ekim 2024’te başlayan yeni siyasi sürecin umut verici olduğunu fakat süreçte atılması gereken bazı adımların halen atılmamış olması, toplumda çözüm umudunu zayıflatıyor. Kürt hukukçu ve siyasetçiler lehine verilen AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmaması, “umut hakkı”nın gözetilmemesi ve cezaevi yönetimi ile gözetim kararlarının süreci aksattığına işaret etti.

Güleç, temel hak ve özgürlüklerin sistematik olarak ihlal edildiğini yineledi. Türkiye’de ifade özgürlüğü, barışçıl toplantı hakkı, adil yargılanma ve insan onuruna aykırı muameleye karşı korunmanın zayıfladığına dikkat çekti. Çevre ve doğa haklarının da tehdit altında olduğunu vurguladı: Şeffaflık eksikliği, halkın itiraz haklarının engellenmesi ve ekolojik tahribat, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını ve gelecek nesillerin haklarını zayıflatıyor.

AİHM kararlarının uygulanması konusuna da değinen Güleç, Türkiye’nin yaklaşık 70 bin bireysel başvurudan yüzde 20’sinin kaynağı olduğuna dikkat çekti. İfade özgürlüğü ihlallerine ilişkin kararların en çok Türkiye aleyhine çıktığını hatırlatarak, Anayasa’nın 90. maddesi ve AİHS’in 46. maddesi gereği AİHM kararlarının derhal uygulanmasının hukukun üstünlüğünün zorunlu bir gereği olduğunu vurguladı. Adil, bağımsız ve tarafsız bir yargı ile güçlü bir savunmanın olmadan hukuk devletinin ve demokrasinin varlığının mümkün olmadığını belirtti. Yeni adli yılın, hukukun üstünlüğünün, yargı bağımsızlığının ve avukatlık mesleğinin güçlenmesine hizmet etmesini diledi.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oa8d46ea7-9899-437d-aa74-039cda12a73e.webp

“İfade Özgürlüğü” ile ilgili sonuçlar

RTÜK Başkanı Şahin'den TELE1'e verilen 'ekran karartma' cezasına ilişkin açıklama

TELE 1'e Uygulanan Ekran Karartması: RTÜK Üyesi Keser'den Demokratik Toplum ve Çok Seslilik Uyarısı

2025-2026 Adli Yılı Başladı: Diyarbakır Baro Başkanı Güleç'ten Yargı Bağımsızlığı ve İnsan Hakları Çağrısı