Netflix, her yeni yapımıyla izleyiciyi büyülemeye devam ediyor. Son bombası: İspanyol mini dizi İki Mezar. Yayınlandığı ilk günlerden itibaren listelerde hızlıca yükseldi; kısa sürede milyonlarca kişinin dikkatini çekti.

Üç bölümden oluşan bu mini dizi, sürükleyici ve gerilim dolu atmosferiyle ekran başına kilitliyor. Başrolde, La Casa de Papel’de Profesör rolüyle hafızalara kazınan Alvaro Morte bulunuyor.

Dizinin kadrosu ve kısa formatı, en çok konuşulan konulardan biri oldu. İspanyol yapımının kısa sürede geniş kitlelere ulaşması, üç bölümden oluşmasıyla yakaladığı tempo sayesinde.

Eleştirmenler dizinin temposu ve oyunculuk performanslarını övgüyle karşılıyor. İzleyiciler ise özellikle yoğun atmosferi ve tek oturuşta bitebilen gerilimini öne çıkarıyor.

Kaynak: Independent

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o4b3cff94-50c9-46f4-98ef-bb2ed065ebd0.webp

Netflix’in Yeni İspanyol Dizisi Zirveyi Zorluyor: La Casa de Papel’in Profesörü Yeniden Başrolde!

Wednesday'ın 2. sezonu ekranlara geliyor ve bu kez sürpriz konukla daha da renkleniyor: Lady Gaga.
Netflix'in duyurusu sosyal medyada dalga dalga yayıldı; hayranlar ve Gaga fanları heyecandan yazdı.
Müzik dünyasında ve sinemada pek çok başarıya imza atan Gaga, şimdi Wednesday’da izleyicilerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor.
O sadece karakterleri oynamıyor; onları adeta yaşatıyor. Rosaline Rotwood, Gaga ile birlikte efsaneleşmeye aday.
Çok gururlu olduğunu söyleyen Gaga, bu role yakıştığını ifade ediyor. İzleyiciler ilk bakışta onun enerjisini hissedebiliyor ve paylaşılan görüntüler bu enerjiyle öne çıkıyor.
Diziyi kesin izlenecekler listesine alan yorumlar artıyor. Harika görünüyor; en iyi konuk oyuncu gibi değerlendirmeler yapılıyor. Güzel bir görünüm ve gelecek vaat eden bir performans sinyali var. Şimdiden Emmy için tezahüratlar geliyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o892818a4-8f1f-42a0-92b7-e359abf9fdac.webp

Wednesday'a Katılan Lady Gaga, Rosaline Rotwood’a Büründü: İzleyiciler Şimdiden Heyecanlandı

Netflix için hazırlanan Organize İşler: Karun Hazinesi dizisi için heyecan sürüyor. BKM imzalı yapımın çekimlerine 25 Eylül'de başlanacak.

Daha önce açıklanan geniş oyuncu kadrosuna şimdi yeni isimler eklendi. Detayları Birsen Altuntaş aktardı. Kadrodaki yeni isimleri şimdi birlikte keşfedelim:

Yönetmen koltuğunda Şenol Sönmez otururken, başrol yine Yılmaz Erdoğan’a emanet. Önceden duyurulan isimler arasında Demet Akbağ, Kıvanç Tatlıtuğ, Uraz Kaygılaroğlu, Selim Bayraktar, Bensu Soral, Atakan Çelik, Burcu Özberk, Rıza Kocaoğlu ve Ekin Türkmen yer alıyor.

Usta oyuncu Menderes Samancılar “Meftun Baba” karakterini canlandıracak. Şükran Ovalı ise dizide “Efsun” rolüyle izleyiciyle buluşacak. Onur Akbay, “Ferit” karakterinde, Ersin Korkut ise “Şahbaz” olarak hikayeye dahil oluyor.

Böylece deneyimli ve genç oyuncuların buluştuğu kalabalık bir ekip ortaya çıktı. Çekimlerin kasım ayının son haftasında tamamlanması planlanıyor. Netflix’te yayınlanacak dizi, yeni isimleriyle ve geniş kadrosuyla sezonun en iddialı projelerinden biri olmayı hedefliyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o79a8ec98-3c97-4993-a9bb-096e19e4156a.webp

Yılmaz Erdoğan’lı Organize İşler: Karun Hazinesi Dizisinin Kadrosu Yıldızlarla Şenlendi

Geri Dönüyor! Tutku Oyunları'nda Melis Sezen Başrolde

Yönetmenliğini Mert Baykal'ın üstlendiği, senaryosunu Tuğba Doğan'ın kaleme aldığı Tutku Oyunları adlı proje Netflix'te ekranlarda yerini alacak. Dizinin yapımı PD Yapım'a ait.

Ressam Funda ile mimar eşi İlker ve dadı Nazlı'nın çarpıcı hikayesi için cast çalışmaları sürüyor. Birsen Altuntaş'ın açıklamasına göre İlker rolünü hangi oyuncunun üstleneceği netleşti.

Dadı Nazlı'ya hayat verecek olan Melis Sezen, Funda ve İlker çiftinin kabusu olacak. Kendini en son Deha dizisinde izlediğimiz Sezen, Aras Bulut İynemli ile olan partnerliğinin de beğenildiğini hatırlattı.

Funda karakterine kimin hayat vereceği ise hâlâ merak konusu. Çiftin evlerine dadı olarak gelen Nazlı, kısa sürede bu dünyanın dengesini altüst eden olayların merkezinde olacak.

Dizinin hikayesi, aile içi dengelerin kırılgan yapısını ve sırların ortaya çıkışını gerilim dolu bir dille kuruyor.

Tutku Oyunları kadrosu ve konusuyla şimdiden sezonun en çok konuşulan dizilerinden biri olmaya aday. Detayları ilerleyen günlerde paylaşılacak!

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o15580b5c-0ce6-4cf7-8671-cde155418d5f.webp

Geri Dönüyor! Tutku Oyunları'nda Melis Sezen Başrolde

Netflix’in yeni gerilim filmi Gece Elbet Çöker kısa sürede dünya çapında ses getirdi.

Platform verileri, pek çok ülkede filmi ilk 10’a yükselenler arasına adını yazdırdı ve ABD ile İngiltere gibi kritik pazarlarda ikinci sıraya tırmandı.

Bu yapım yalnızca izleyicileri etkilemekle kalmadı; eleştirmenler de yılın öne çıkan gerilimlerinden biri olarak gösteriyor. Şimdi gelin ayrıntılara göz atalım.

Hikaye, bir gecede servetini kurtarmaya çalışan bir karakterin etrafında dönüyor. Hızlı ve ritmik anlatım, izleyiciyi sürekli tansiyonun içinde tutuyor.

Vanessa Kirby’nin performansı bir kez daha ustalığını kanıtlıyor; sahnelerin her anında karakterin kırılganlığı ve kararlılığı bir araya geliyor.

Gerilim arayanlar için bu film adeta bir çağrı niteliğinde. Sürprizlerle ve güçlü bir atmosfere sahip olan Gece Elbet Çöker, sizleri de içine çekmeye aday. Bir şans verin; hikaye ve Kirby’nin oyunculuğu sizi büyüleyecek.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o6c6b9da2-08db-40bc-ae53-b952941d93f6.webp

Netflix'in Yeni Gerilim Filmi Zirveyi Zorluyor: 90 Ülkede İlk 10’a Girdi

Geri Döndü: sesi soluğu çıkmayan Cem Yılmaz, sosyal medyada yaptığı paylaşım ile hayranlarını adeta büyüledi!

Bir süredir sessizliğe bürünen Cem Yılmaz, Serenay Sarıkaya ve Necla Karahalil’le yaşadığı aşk serüvenlerinin ardından elini eteğini sosyal medyadan çekmişti. Ancak film projeleriyle meşgul olduğu sanılıyordu.

Fakat bugün her şey değişti. 'Üzgünüm, daha fazla bekleyemem' diyen Yılmaz, devam filminin adının GORA 4 GORA olacağını açıkladı ve Netflix'te yayınlanacağını duyurdu. Ayrıca filmde rol alacak isimlerden bazıları da kısa süre önce netleşti.

Heyecanla beklenen GORA 4 GORA'nın tamamlanmış senaryo kitapçığını, eliyle kapatıp paylaşmasıyla kimse şaşırmadı; daha da büyük bir heyecan dalgası yükseldi. Biz şimdiden hazırlanalım çünkü bir cisim yaklaşıyor efendim! Hem de çok yakında!

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/od0c23ecc-2830-4d20-b0e3-660e86840da1.webp

Geri Döndü: Cem Yılmaz'ın GORA 4 GORA Müjdesi Sosyal Medyada Fırtına Estirdi

Nevermore’un o tekinsiz havasını, kara mizahını ve sırlarla dolu dünyasını sevdiyseniz yalnız değilsiniz.

Wednesday izleyenleri büyüledikten sonra, benzer tatta yapımlar aramak kaçınılmaz oldu. İşte tam da bu yüzden, o karanlık ve gizem dolu atmosferi taşıyan dizileri bir araya getirdik. Cinayet gizemleri, doğaüstü bilmeceler, gotik kahkahalar ve kayıp ruhlar bir arada. Nevermore’un kapıları yeniden açılana dek, bu diziler size iyi birer yol arkadaş olabilir!

The Haunting of Hill House (Shirley Jackson’ın romanından uyarlanan dizi)
Şirley Jackson’ın romanından uyarlanan bu dizi, gotik aile draması ve ürperten doğaüstü hikâyelerle dolu. Lanetli bir malikanede başlayan olaylar, aile bireylerinin yetişkinliklerinde bile peşlerini bırakmıyor. Karanlık ev atmosferi ve geçmişin sırları Wednesday severlerin ilgisini çekecek türden. Burada kara mizah yerini derin bir melankoliye bırakıyor, ama ürperti asla eksik olmuyor. Aile bağları ve kayıp duygusuna güçlü dokunuşlar yapan bir alternatiftir.

 Buffy the Vampire Slayer
Sarah Michelle Gellar’ın oynadığı Buffy, hem lise öğrencisi hem de vampir avcısı. Karanlık ve tuhaf bir okul atmosferinde, arkadaş dayanışması ve yalnızlık temaları öne çıkıyor. Hem zekice diyaloglar hem de mizahi anlar, Wednesday’in sivri dilini hatırlatıyor. Kült klasik, genç bir kızın karanlıkla baş etme hikâyesine odaklanan bir klasiktir. Aşk üçgenleri ve güçlü kadın karakter anlatımı farklı bir boyut katıyor.

 The Umbrella Academy
Birbirinden farklı süper güçlere sahip kardeşler, babalarının gizemli ölümünü çözmek için yeniden bir araya geliyor. Aile içindeki karanlık sırlar, tuhaf ilişkiler ve kara mizah, Wednesday atmosferine yakın hissettiriyor. Zaman yolculuğu ve fantastik öğelerle dolu bu dizi, hem eğlenceli hem karanlık bir dünya sunuyor. Gizli yetenekler ve ters köşeli olaylarla dolu. Genç kahramanların kişisel mücadeleleri de ön planda.

 The Sandman
Neil Gaiman evreninden gelen bu yapımda Edwin ve Charles, ölü ama meraklı dedektifleri canlandırıyor. Doğaüstü suçları çözmeye çalışırken gotik görsellik ve kara mizah ön planda. Wednesday’in sivri zekası ve bağımsız ruhunu andıran karakterlerle dolu. Hem eğlenceli hem ürkütücü bir hava, bu dizide de güçlü şekilde hissediliyor. Uyumsuz ama akıllı karakterler ve tuhaf atmosferle izleyeni içine çekiyor.

 Sabrina (Chilling Adventures of Sabrina)
Yarı insan, yarı cadı Sabrina, kendini şeytani güçlerle mücadele ederken buluyor; bir yandan da ailesiyle baş etmeye çalışıyor. Gotik atmosfer, cadı imajı ve karanlık mizah tam Wednesday ruhunda. Netflix’te yayınlanan bu dizi, karanlık ve espriyi dengede tutmayı başarıyor. Gizemli okul ve doğaüstü öğelerle örülü bir dünya sunuyor.

 The Midnight Club
Brightcliffe adlı bakımevinde kalan gençler, ölümün gölgesinde her gece korku hikâyeleri paylaşarak hem kendi sonlarıyla yüzleşiyor hem de birbirlerine destek oluyor. Wednesday’in gotik havasını seviyorsanız, bu dizi kasvetli atmosferi ve sır dolu sohbetleriyle ilginizi çekecek. Hikâyeler ürkütücü ama aynı zamanda dokunaklı bir yerden; dostluk ve ölüm arasında ince bir çizgi anlatılıyor.

 A Good Girl’s Guide to Murder (Pip Fitz-Amobi dizisi)
Bu dizi, zeki ve kararlı genç Pip Fitz-Amobi’nin yıllar önce örtbas edilen bir cinayetin izini sürerken kendini tehlikeli bir gizemin içinde bulmasını anlatıyor. Emma Myers, Wednesday’deki sıcaklığı burada da yansıtıyor; ama bu kez dedektiflik tutkusu ön planda. Dizi, izleyiciyi hikâyeye dahil eden bir tempo ve sürprizlerle dolu. Okul koridorlarında değil ama sırlarla örülü bir kasabada, merakın peşine düşüyorsunuz. Hem tanıdık bir samimiyet hem de cinayetle örülü bir heyecan sunuyor.

 Riverdale
Riverdale Lisesi’nde Jason Blossom’ın ölümüyle başlayan karanlık cinayet, kasabanın iç yüzünü adım adım ortaya çıkarıyor. İlk başta lise draması izlenimi verse de pek çok sır, gençlerin hayatlarını tamamen değiştiriyor. Zamanla doğaüstü öğeler de giriyor devreye; sıradışı bağlantılar, paralel gerçeklikler ve gizemli olaylar atmosferi daha da yoğunlaştırıyor. Wednesday’in gotik kara komedisini direkt yansıtmayabilir; ama dram, entrika ve genç karakterlerin kimlik arayışı açısından oldukça yoğun bir çekiciliği var.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o71b9a1f4-a574-4c2a-9bb5-0632a9a84e76.webp

Wednesday’a Benzer 8 Dizi

Wednesday’in Gizemli Dünyasını Sevenlere: Gotik ve Karanlık Tarzda 8 Dizi Önerisi!

Netflix'in en çok konuşulan dizilerinden Emily in Paris, 5. sezon için hazırlıklarını tamamladı. Bu kez hikayeyi büyülü bir İtalyan şehir olan Venedik'e taşıyor, izleyiciyi kanallar ve tarihi dokuyla dolu yeni bir atmosfere çağırıyor.

Paris'in romantik sokaklarından sonra Venedik'te şekillenen bölümler, Emily'nin kariyer adımlarını ve duygusal dünyasını yeniden yazacak. Yapımcı Darren Star, her sezon olduğu gibi bu sezonda da romantizm ve mizahı ön plana taşıdıklarını belirtti.

Ekipte Ashley Park, Lucas Bravo, Philippine Leroy-Beaulieu ve Samuel Arnold gibi sevilen isimler yer alıyor. Venedik'in zengin tarihi atmosferi, hikayeye taze bir romantik dokunuş katacak.

Roma'dan sonra İtalya'nın başka bir büyüleyici şehrine taşınan serinin bu sezonu, izleyicilerde yeni bir heyecan yarattı. Emily'nin kariyerindeki yükselişi ile özel hayatındaki karışıklıklar iç içe geçerken, her sezon olduğu gibi bu sezonda da dengeli bir karışım bizi bekliyor.

İzlerken içimizin kıpır kıpır olduğu bu maceranın yayın gününü sabırsızlıkla bekliyoruz!

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o314dc061-6189-49e7-8edd-31bd2bafb5a1.webp

Emily in Paris 5: Venedik

Emily in Paris 5. Sezon Yayın Tarihi Açıklandı: Yeni Durağı Bu Kez Venedik!

Yabancı ünlüler ile Türk oyuncuların birbirine benzediğini duymak artık sürpriz değil. X platformunda kullanıcılar tarafından başlatılan bir thread, akıl almaz benzerlikleri gözlerimizin önüne kattı.

Hollywood’dan Netflix yıldızlarına uzanan paylaşımlar, bazı benzetmeleri o kadar çarpıcı yapıyor ki kahkaha ile şaşkınlık arasında gidip geliyor. Hazır olun; kimleri gördüğünüzde şaşıracak, kimleri görünce gülümsecek benzetmeler sizi bekliyor.

Göz yapısı, gülüşü veya yüz hatları… en ince farklar bile bazen akraba mı dedirtiyor. Bu tür karşılaştırmalar sosyal medyada da sık konuşuluyor. En ikonik örneklerden biri, Oscar ödüllü Leonardo DiCaprio ile Türk televizyonunun hafızalara kazınan ismi Arda Kural arasındaki benzerlik. Bir dönemin Türkiye’nin DiCaprio’su olarak anılan Arda Kural, bu karşılaştırmanın en popüler sahnelerinden biri oldu.

Gelen yanıtlar ise adeta görsel bir şölen: Hollywood yıldızlarından Netflix fenomenlerine kadar pek çok ünlünün Türk karşılıklarına uzanan benzetmelere yer veriliyor. Thread’in patlama noktası ise Çağlar Ertuğrul ile Amerikalı oyuncu Jake Gyllenhaal arasındaki şaşırtıcı benzerlikti.

Sizce bu benzerlikler gerçekten birbirlerini anımsatıyor mu? Siz hangi isimleri birbirine benzetiyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o08bb5619-374e-46de-acd1-0254592ab5c3.webp

Akraba Gibileri

Akraba Gibiler: X Kullanıcılarının Benzettiği Ünlülerle Göz Atalım

Geceyi karanlıkla aydınlatan bir keşfe çıkıyoruz: vampirler, canavarlar ve bitmeyen maceralarla dopdolu bir listeyle karşınızdayız.

2024–2025 sezonunun en çarpıcı yapımları bu dünyaya dalmamızı sağlıyor; hem büyüleyici dünyalar hem de adeta koltuktan fırlatacak aksiyonlar var. Biraz korku, biraz romantizm, bolca macera arıyorsanız doğru yerdesiniz. Şimdi bu vampirli ve canavarlı dizileri birlikte inceleyelim.

-The Institute (Stephen King uyarlaması): Küçük yaşlarda sahip oldukları özel güçlerle fark yaratan çocuklar, gizli bir tesise kapatılır. Burada onları “aile” gibi gören ama aslında korkunç deneyler yapan yetişkinler vardır. Kaçmaya çalışanlar, sırları çözmeye çalışanlar ve kendi güçleriyle baş etmeye çalışan çocukların hikâyesi, canavarlar ve insanın içsel karanlığı arasındaki ince çizgiyi gözler önüne seriyor. Psikolojik gerilim dorukta; bir oturuşta tüm bölümleri bitirmek isteyeceğiniz bir seri.

-Grotesquerie (Ryan Murphy): Karanlık bir atmosferin içinde, sıradan bir seri cinayeti beklenirken olaylar “gözle görmediğimiz bir şey”in işin içinde olduğuna işaret ediyor. Başlarda polisiye gibi ilerleyen dizi, doğaüstü gerilime dönüştükçe ekrana kilitliyor. Kanlı sahneler, gizemli karakterler ve Murphy’nin karanlık anlatımıyla nefesinizi kesecek bir deneyim.

-Silence (İspanya): Bu mini dizi vampirlik fikrini bambaşka bir açıdan ele alıyor. Orta Çağ’daki Kara Veba’dan HIV/AIDS’in toplumsal etkilerine uzanan bir arka plan; merkezde queer kadın vampirler var. Kimlik ve hayatta kalma mücadelesi güçlü bir şekilde işleniyor; karanlık atmosfer ve cesur anlatımla vampirliği toplumsal metafora dönüştüren özgün bir yapım.

-Dr. Rowan Fielding (Anne Rice evreni): Vampirler yerine cadılar, büyü ve doğaüstü bir miras ekseninde ilerleyen bu seri, Rowan’ın karanlık mirasıyla yüzleşmesini konu alıyor. İlk sezonda mirasın gölgeleri beliriyor; ikinci sezonda yeni gizemler ve Lasher hâlâ peşlerinde.

-Reginald (komedik vampirlik): Karanlık atmosferin yerine mizah ve içtenlik taşıyan bu seri, vampir dünyasının sıradan ve absürt yanlarını kahkahalar eşliğinde anlatıyor. İkinci sezonda vampir dünyasının kuralları ve yeni düşmanlar daha net görünüyor; Reginald’ın insanlığını koruma mücadelesi sıcak bir dille işleniyor.

-Gyeongseong Creature (Netflix): Korkuyu tarihsel drama ile birleştiren etkileyici bir yapım. 1945’te işgal altındaki Gyeongseong’da laboratuvar deneyleriyle yaratılan yaratıklar ve direnişin karanlık mücadelesi. İkinci sezon günümüze uzanıyor ve bu korkunun hâlâ peşimizi bırakmadığını gösteriyor.

-Juliette: Ölümün eşiğinden vampir olarak doğan Juliette’in intikam dolu hikâyesine adım atıyoruz. Kocasıyla olan hesaplaşma ve adalet arayışı, insan mı canavar mı olduğunun sınırında ilerliyor. Kısa ama yoğun bölümlerle vampir mitolojisini farklı bir pencereden sunan bir mini dizi.

-Godzilla evreni: Titan canavarları eksenindeki bu yapım, iki zaman dilimini bir araya getiriyor. Geçmişte bir bilim insanı ve ailesine başlayan macera ile günümüzde bu mirası takip eden kardeşlerin hikâyesi, aile ile kaos arasındaki kırılgan dengeyi inceleyerek duyguyu da ön plana çıkarıyor.

-The Strain: 2014–2017 arasındaki efsane seri The Strain’in yeni uyarlaması Resurrection adıyla 2025’te geri döndü. New York’u kasıp kavuran vampir salgını, bilimsel açıklamalı doğaüstü dehşet ve hayat mücadelesiyle sürükleyici bir tempo sunuyor.

-Count Abdulla: Londra’da yaşayan genç bir doktorun vampire dönüşmesiyle başlayan ve yüzyıllar boyunca süren aşk ile güç mücadelesini anlatan farklı bir vampir öyküsü. Korku ile mizahı harmanlayan bu seri, alışılmışın dışında bir vampir yolculuğu vadediyor.

-Theo ve Heather ( kısa seri): Theo adlı bir vampir ve yetim Heather arasındaki ani “kan bağı” ile kurulan aşk ve hayatta kalma savaşı, duygusal ve gerilimli bir anlatımla ilerliyor.

-Carmie: 13 yaşında yarı vampir olduğunu öğrenen genç bir kızın, okul ve kimlik mücadelesiyle baş etme sürecini konu alıyor. Gençlik enerjisi, mizah ve fantastik unsurlar bir arada.

-Count Abdulla ve The Walking Dead: The Ones Who Live: Rick Grimes ve Michonne’un gölgede kalan dönüşü, zombilerle dolu bir dünyanın ötesinde aşk ve bağlılığın sınandığı bir yolculuk sunuyor.

-Werewolf by Night (in Color): Marvel’ın özel yapımlarından olan Werewolf by Night, siyah-beyaz atmosferden renkli dünyaya geçiş yapıyor. Gizemli bir av partisinin ardındaki karanlık sırlar ve kurtadam başkahramanın destansı macerası, gotik bir tatla karşımıza çıkıyor.

Bu liste, korku, gerilim, romantizm ve macerayı iç içe geçiren farklı tonlarda dizileri bir araya getiriyor. Hangi dünyaya girmek isterdiniz? Keyifli izlemler dileriz.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o1451ebc9-f25c-4673-81e0-a90471a68af8.webp

Efsane 15 Diziyle Korku ve Macera

Vampirlerin, Canavarların ve Bitmeyen Maceraların İçine Düşüp Kendinizi Kaybedeceğiniz Efsane 15 Dizi

Efsanevi "Organize İşler" serisi bu kez dizi olarak ekranlara gelmeye hazırlanıyor. Sürpriz bir katılımla kadro güçlenirken, izleyicilerin merakı iyice kabardı.

Birsen Altuntaş'ın aktardığı bilgilere göre, ünlü oyuncu diziye dahil oldu. Yönetmen koltuğunda Şenol Sönmez'in oturacağı bu yapım, güçlü kadresiyle şimdiden dikkat çekiyor.

Dizinin sürprizleri arasında yıllar sonra ekibe geri dönen Demet Akbağ ile başarılı oyuncu Selim Bayraktar öne çıkıyor. Ancak sürprizler bununla sınırlı değil!

Netflix'in yeni sezonu için en iddialı yerli projelerinden olan Organize İşler: Karun Hazinesi, eylül başında sete çıkacak. Son olarak projeye katılan flaş isim ise Burcu Özberk oldu; Özberk, dizide merak uyandıran "Ceylan" karakterini canlandıracak.

Organize İşler çekimlerinin eylül ayında başlayıp kasım sonunda tamamlanması planlanıyor. Yılmaz Erdoğan ise bu projenin ardından yoğun ilgi gören İnci Taneleri dizisinin yeni bölümleri için çalışmalara başlayacak.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oc796c04b-7f2b-430d-a806-68bbc5474ad6.webp

Organize İşler'e Yeni Oyuncu

Yılmaz Erdoğan'ın \"Organize İşler\" Dizisine Ünlü Oyuncu Dahil Oldu!

Türk televizyon tarihinin en unutulmaz çiftlerinden biri olan Beren Saat ve Kıvanç Tatlıtuğ, Aşkı Memnu dizisiyle kalplere kazınmıştı.
Behlül ile Bihter’in yasak aşkı, yıllar geçse de hâlâ konuşuluyor.
Geçmişteki romantik ekip, Netflix’in İstanbul İçin Son Çağrı dizisiyle yeniden ekranlarda buluşurken, sosyal medyada dolaşan eski bir Aşkı Memnu kesiti yüzleri tekrar ekrana taşıdı.
Altına yapılan “Beren ve Kıvanç’ın birbirine aşık olması gerekiyordu” yorumu, bir X kullanıcısının aklına Beren Saat’in eski sevgilisini getirdi.
Hemen paylaşılan fotoğraf, gündemi ikiye böldü: Bir kesim, Beren’in o dönemde bu yakışıklı ismiyle birlikte olduğunu şaşkınlıkla karşılarken, diğerleri “Bu yakışıklı Kıvanç’ı sollardı!” diye tepki gösterdi.
Eski aşk iddiası kısa sürede gündemin merkezine oturdu ve sosyal medya bu iddia ile çalkalandı.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/od16e456d-1a13-4726-90b8-1d2308939243.webp

Bihter-Behlül Aşkı Gündemde

Bihter ve Behlül Aşkı Tartışmasının Ardından X’te Beren Saat’in Eski Sevgilisi Gündemde

Son dönemin en gözde oyuncularından Boran Kuzum, yeni projesiyle adından söz ettiriyor.

Serenay Sarıkaya, Metin Akdülger ve Hakan Kurtaş’ın rol aldığı Kimler Geldi Kimler Geçti’deki başarısını hatırlatan Kuzum, sürpriz bir adımla Netflix’in merakla beklenen dizisi Big Mistakes’in kadrosuna katıldı.

Big Mistakes, Emmy Ödüllü Dan Levy’nin imzasını taşıyan aile suç komedisi olarak öne çıkıyor. Kuzum, dizide Yusuf karakterine hayat verecek. Projede Levy’nin yanı sıra Taylor Ortega, Laurie Metcalf, Elizabeth Perkins, Jacob Gutierrez, Mark Ivanir ve Josh Fadem gibi isimler de yer alıyor.

Boran Kuzum’un bu yeni projeyle izleyici karşısına yine etkileyici bir performans sunması bekleniyor; ayrıca Feyyaz rolüyle Kimler Geldi Kimler Geçti dizisindeki unutulmaz anıları da akıllarda.

Kuzum’un Big Mistakes’teki varlığı, hayranlarda büyük heyecan yarattı.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/ob133c4d1-0966-4e1b-af79-ab7ffa5819f2.webp

Boran Kuzum Big Mistakes'te

Boran Kuzum, Emmy Ödüllü Dan Levy'nin Netflix Dizisi 'Big Mistakes'in Kadrosuna Dahil Oldu!

Kore dizilerinin büyüsünü anlatmak için tek bir kelime yeter: bağımlılık. Bölümler su gibi akar; “bir bölüm daha izleyeyim” derken saatler geçer ve sonunda kendini ekranın kilitli olduğunu fark etmezsin. Romantizm, dram, aksiyon, fantastik… hangi tür olursa olsun o sürükleyici hava her yerde hissedilir.

Şimdi birlikte en güncel ve en sürükleyici 15 Kore dizisini inceleyelim. Bakalım senin favorin hangisi olacak?

Bu dizi öyle sıradan bir romantik değil, adeta duygu sağanağı. Kim Soo-hyun ve Kim Ji-won’u bir arada izlemek zaten başlı başına bir olay. Evli bir çiftin “bitti” sandıkları aşkın, ardına gelen krizlerle nasıl yeniden filizlendiğini izliyorsun. Hem güldürüyor hem de “bu sahnede ağlamazsam hiçbir zaman ağlamam” dedirtiyor. Reyting rekoru kırdı, Netflix’te haftalarca zirvede kaldı.

Jeju Adası’nın o turuncu mandalina bahçeleri ve deniz kokusu ekranın içinden yüzüne vuruyor resmen. IU ve Park Bo-gum’un oynadığı bu hikâye, çocukluk arkadaşlığından yetişkinliğe uzanan bir aşkı anlatıyor. Arada zaman atlamaları var, geçmişle bugün sürekli iç içe geçiyor; o yüzden hem nostaljik hem de “şimdi ne olacak?” diye merak ettiren bir havası var. Karakterlerin küçüklükten beri taşıdıkları yaralar, bastırdıkları duygular, birbirlerine hiç söyleyemedikleri sözler… Hepsi tek tek ortaya çıkıyor. Hem sıcacık hem hüzünlü; öyle ki bir bölüm izleyip oraya ışınlanasın geliyor.

Bu diziye başlarken sakın çayını kahveni alıp “rahat rahat izlerim” deme, çünkü bir bakmışsın koltuğun ucunda, nefesini tutmuşsun. So Ji-sub burada bambaşka bir karakterde: karanlık geçmişi olan, adalet ve intikam arasında gidip gelen bir adam. Her bölümde “yok artık, bunu da yapmaz” diyorsun ama yapıyor! Silahlar, planlar, beklenmedik ihanetler… Aksiyon sahneleri öyle hızlı ve net ki, durdurup geri sarasın geliyor. Arada öyle derin diyaloglar var ki, bu sadece çatışma dizisi değil, bayağı psikolojik bir yolculuk. İzlemeye başlayınca “bir sonraki bölüm ne zaman?” diye saat saydırıyor.

Hastane dizisi ama başka bir olay. Genç asistan doktorların hem hayat kurtarmak için verdikleri mücadeleyi hem de kendi hayatlarının karmaşasını izliyorsun. Bir bölümde kahkahalarla gülerken diğerinde gözlerin doluyor. Ameliyathane sahneleri o kadar gerçekçi ki, sanki sen de orada masanın başındasın. Doktorların dostluğu, rekabeti, bazen de aşk kıvılcımları, hikâyeyi iyice sarıyor. Grey’s Anatomy’nin Kore versiyonu gibi düşün, ama daha samimi, daha sıcak.

Yaşlı bir kadın, ölen kocasıyla cennette tekrar buluşma şansı yakalıyor ve hikâye burada başlıyor. Ama bu öyle düz bir romantizm değil; her bölümde geçmişten anılar, pişmanlıklar, yarım kalmış sözler yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Görseller zaten bir tablo gibi; bulutların üzerinde geçen sahneler resmen huzur veriyor. Arada öyle duygusal diyaloglar oluyor ki, bir bakmışsın gözünden yaş süzülmüş. Hem sevginin her yaşta mümkün olduğunu gösteriyor hem de “keşke” dediğimiz şeylere kocaman bir ayna tutuyor.

Bir grup insan, hiç beklemedikleri şekilde yolları kesişmiş halde buluyor kendini ve hepsinin ortak bir geçmiş bağı var. Ama bu bağın ne olduğu, bölüm bölüm açığa çıkıyor. Hikâye hem polisiye hem psikolojik, o yüzden sürekli tahmin yapıyorsun ve çoğu zaman yanılıyorsun. Karakterlerin geçmişiyle şimdiki zamanı harmanlayan flashback’ler, diziyi daha da sürükleyici yapıyor. Final sahnesinde ise öyle bir ters köşe var ki, hemen başa dönüp detay yakalamak istiyorsun.

Başarılı ama geçmişi karanlık bir cerrahın, hastaları kurtarırken aynı zamanda kendi sırlarını gizleme mücadelesini izliyorsun. Her ameliyat sahnesi öyle detaylı ve tempolu ki, “hadi hadi yetişin” diye ekrana fısıldayasın geliyor. Ama asıl olay, tıbbi dramın arkasına gizlenmiş suç hikâyesi. Her bölümde bir parça daha açığa çıkan entrikalar, “yok artık” dedirten plot twist’ler var. Hem ameliyathane ışıkları hem gölge gibi dolaşan tehlike… Bu ikisi birleşince bırakmak imkânsız oluyor.

Okulda zorbalık, tehdit ve haksızlık yapanlar, karşılarında hiç beklemedikleri bir ekibi buluyor. Bu ekip, görünürde sıradan öğrencilerden oluşuyor ama perde arkasında planlı, stratejik ve cesur hareket ediyorlar. Her bölümde farklı bir olayla uğraşıyorlar: bir arkadaşlarını zorbalardan kurtarmak, bir öğretmenin haksız not vermesini ortaya çıkarmak ya da okulun karanlık sırlarını açığa çıkarmak gibi.

Dev şirketlerde, milyon dolarlık anlaşmaların ve gizli pazarlıkların döndüğü bir dünyadaysınız. Ana karakterimiz, zekâsı ve soğukkanlı tavırlarıyla masadaki herkesi alt eden bir müzakere ustası. Ama bu iş sadece sözle kazanılmıyor; arka planda oyunlar, tehditler ve çıkar çatışmaları var. Her bölümde yeni bir anlaşma masaya geliyor ve her defasında “bu iş tamam” derken işler tersine dönüyor.

Hapisten yeni çıkan ana karakterimiz, geçmişinde kendisine ihanet edenlerden tek tek hesap sormaya karar veriyor. Ama bu hesaplaşma sadece kaba kuvvetle yürümüyor; zekice planlar, ittifaklar ve bazen de düşmanla dost olma zorunluluğu devreye giriyor. Dövüş sahneleri öyle sert ve hızlı ki, izlerken yumrukların sesini hissediyorsun. Karanlık atmosfer, yağmurlu sokaklar ve sürekli tetikte olma hâli dizinin temposunu hiç düşürmüyor. Arada gelen flashback’lerle karakterin neden bu kadar öfkeli olduğunu öğrendikçe, ona hak vermeye başlıyorsun.

Lee Jong-suk’un canlandırdığı karizmatik avukat, genç yaşına rağmen hem mahkeme salonunda hem de medyada adından söz ettiriyor. Her dava, sadece hukuki bir mücadele değil; aynı zamanda insanların hayatına dokunan, duygusal tarafı da olan hikâyeler taşıyor. Şehirdeki güç dengeleri, kirli ilişkiler ve “kazanmak için her yol mubahtır” anlayışına karşı verdiği mücadele, her bölümde gerilimi yükseltiyor. Bir yandan adalet peşinde koşuyor, bir yandan da kendi özel hayatında fırtınalar kopuyor. Başroldeki kadın karakterimiz öyle bir dolandırıcı ki, kurbanları dolandırıldıklarını fark ettiklerinde bile ona hayran kalıyorlar. Yaptığı her iş, adeta bir sanat eseri gibi planlanmış; sahte kimlikler, mükemmel kurgulanmış senaryolar, kusursuz kaçış planları… Ama olaylar sadece eğlenceli bir “soygun” havasında değil; arka planda geçmişinden gelen, onu bu hayata iten karanlık bir hikâye var.

Fransız bir şef bir anda kendini Joseon Hanedanı’nda buluyor! Mutfakta modern Fransız teknikleriyle, o dönemin geleneksel Kore yemeklerini harmanlıyor. Tabii ki bu sadece yemek değil; saray entrikaları, aşk üçgenleri ve “bu adam nereden çıktı?” bakışlarıyla dolu bir hikâye. Her bölümde öyle lezzetli sahneler var ki, izlerken canın yemek çekiyor. Romantizm dozu da tam kararında; yavaş yavaş gelişen ilişkiler, tatlı atışmalar ve yasak aşkın getirdiği gerilim seni iyice içine çekiyor. Hem gözün hem gönlün doyuyor diyebilirim.

Bir seri katil, işlediği cinayetlerde geride neredeyse hiç iz bırakmıyor. Olayları çözmeye çalışan dedektif ise bu katille sanki satranç oynar gibi ilerliyor. Her hamleye karşı yeni bir hamle, her ipucuna karşı yeni bir tuzak… Bölümler ilerledikçe ikili arasındaki psikolojik savaş öyle yoğunlaşıyor ki, izlerken kimin bir adım önde olduğunu kestirmek zorlaşıyor.

Her bölümde farklı bir dava görüyoruz ama asıl vurucu olan, bu davaların avukatların ve müvekkillerin hayatlarına nasıl dokunduğu. Bazen adalet yerini buluyor, bazen sistemin boşlukları yüzünden işler sarpa sarıyor. Ana karakterimiz, kendi geçmişindeki hataları telafi etmeye çalışırken bir yandan da en zorlu davalarda dimdik durmaya çalışıyor. Diyaloglar o kadar gerçekçi ki, izlerken sanki sen de mahkeme salonundasın.

Hazır mısın? Bu 15 Kore dizisiyle geceyi sabaha bağlamaya...

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o08e7b7aa-0de5-4fac-8a69-d56566f4428d.webp

Bir Bölüm Daha: 15 Kore Dizisi

‘Bir Bölüm Daha’ Deyip Geceyi Sabaha Bağlayacağınız Sürükleyici 15 Kore Dizisi!

İlk sezonuyla dünya çapında ses getiren Wednesday dizisinin ikinci sezonu nihayet izleyicilerle buluştu. Heyecanlı bekleyiş bugün son buldu ve Wednesday’in ikinci sezonu 6 Ağustos'ta yayına girdi. Ancak bu kez tüm bölümler tek seferde değil, ilk dört bölüm izleyiciyle buluştu. Kalan bölümlerin ise 3 Eylül'de yayınlanacağı duyurulmuştu. Şimdiyse Netflix, ikinci yarı için fragman yayınladı. Gelin detaylara geçelim!

İkinci sezonun iki kısım halinde yayınlanacak olması ilk etapta tepki toplamıştı. Ancak bölümler izlenince heyecan yükseldi. Bakalım hikaye nasıl devam edecek? 3 Eylül'ü merakla bekliyoruz!

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oe5487f3c-0b5a-4d3d-ad72-f49dbcf4f955.webp

Wednesday 2. Sezon Fragmanı

Wednesday’in 2. Sezonunun 2. Kısmından İlk Fragman Yayınlandı!

Bir bölüm izler, dünya durur ya da öyle hissedersin. Dizi hayatımızın her anına dahil olur, ruhumuza işler ve stresten aniden uzaklaştırır. Karakterlerle birlikte güler, onların heyecanını paylaşırız. Şimdi gelin, en sürükleyici ve en güncel 16 yabancı diziye birlikte göz atalım.

1) 1600’lerin Japonya’sında geçen bu dönem dizisi, kılıçlar çekildi, entrikalar başladı tadında bir atmosfer sunar. İngiliz denizci John Blackthorne’un Japonya’ya ayak basmasıyla başlayan hikâye kendini feodal savaşların, politik ittifakların ve samuray onurunun tam ortasında bulur. Arka planda Tokugawa Ieyasu’dan esinlenen Toranaga, taht kavgasının kilit ismidir. Görselliği film kalitesinde olan her sahnede Japon kültürü, gelenekler ve sert kurallar hissedilir. Hem tarih meraklılarını hem de entrika sevenleri ekran başına kilitler.

2) Netflix’in suç ve dramı harmanladığı bu yapım, küçük bir kasabada lise öğrencisi bir kızın ölümünü merkez alır. Olay, aynı okulda okuyan beş yakın arkadaşın hayatını altüst eder. Her bölümde bu gençlerin geçmişleri, birbirleriyle olan bağları ve sakladıkları sırlar açığa çıkarken sürükleyici bir gerilim doğar. Katilin kimliğini bulma süreciyle ergenlik dönemi kimlik arayışını aynı anda işleyen dikişsiz bir akış, tek-sekans çekim tekniğiyle izleyiciye adeta olayların içindeymiş hissi verir.

3) Dizi, 18. yüzyıl Hawai’sinde geçer. Halkını birleştirmeye çalışan savaş lideri Ka’iana’yı takip eder. Batılı tüccarlar adalara geldiğinde gelenekler ile yeni düzen arasındaki çatışma büyür. Ka’iana hem kendi kabilesi içinde hem de rakip kabilelerle diplomasi, savaş ve ihanet dolu bir mücadele verir.

4) Pittsburgh’taki büyük bir travma hastanesinin acil servisinde geçen bu dizi, tek bir vardıyayı – tam 15 saati – adım adım anlatır. Her bölüm, vardiyanın yaklaşık bir saatini kapsar ve izleyiciyi gerçek zaman hissiyle içine çeker. Kısıtlı kaynaklarla çalışan doktorlar, hemşireler ve asistanlar, trafik kazalarından silahlı yaralanmalara, kalp krizlerinden beklenmedik doğumlara kadar onlarca kritik vakayla uğraşır. Tıbbi aciliyetin yanında ekip üyelerinin kişisel sorunları, mesleki çatışmaları ve etik ikilemler de hikâyeye ekstra gerilim katar.

5) İsveç yapımı bu suç draması, soğuk bir cinayet dosyasının yıllar sonra yeniden açılmasını konu alır. Merkezde genetik soy araştırmalarında uzman bir bilim insanı ile tecrübeli bir polis yer alır. İkili, DNA verilerini kullanarak belirsiz bir katili bulmaya ve yıllardır kapanmamış bir davayı çözmeye çalışır. Soruşturma ilerledikçe eski tanıklar, aile sırları ve toplumun karanlık yüzü ortaya çıkar. Gerçek olaylardan esinlenen hikâye, polisiye merakını ve bilimsel detayları dengeli biçimde sunar.

6) Camilla Läckberg imzalı bu mini dizi, İsveç’in sakin kıyı kasabasında işlenen gizemli bir cinayetle açılır. Olayın merkezinde, geçmiş travmalarıyla yüzleşememiş bir kadın polis ile kasabada herkesin sırlarını bilen ama kimseye güvenmeyen bir gazeteci vardır. İkili cinayeti çözmeye çalışırken kasabanın karanlık ilişkileri gün yüzüne çıkar.

7) Danimarka yapımı bu suç draması, Kopenhag polisi tarafından yıllardır çözülememiş dosyaları ele alan özel bir birimde geçer. Birimin başındaki dedektif Carl Mørck, yardımcısı Assad ile tozlu dosyalardaki cinayetleri ve kayıp vakalarını yeniden araştırır. Her dosya, geçmişten günümüze uzanan karanlık sırlar ve beklenmedik bağlantılar ortaya çıkarır.

8) Eski hayatını geride bırakıp sessizliğe sığınan emekli bir suikastçı Julie, yıllar sonra kapısında beliren oğlu Edward’la geçmişine yeniden çekilir. Ancak bu karşılaşma yalnızca aile hasreti değildir; eski düşmanlar da uyanır ve eski hesaplar tekrar gündeme gelir. Bir ailenin düğümlenen geçmişiyle yüzleşme hikâyesi sürükleyici bir ilerleyişle ekrana taşınır.

9) Yunanistan’ın dingin sahillerinde başlayan hikâye, kısa sürede silah sesleri, hesaplaşmalar ve saklı sırlarla dolu bir kovalamacaya dönüşür. Karanlık geçmişler ve ihanetler, peş peşe gelen sürprizlerle bir araya gelir.

10) Netflix’in politik-gerilim dizisi Hostage Londra’da bir akşamüstü başbakanın katıldığı bir etkinliğin silahlı baskınla altüst edilmesiyle başlar. Saldırganlar içeridekileri rehin alırken dışarıda güvenlik güçleri ve hükümet arasında gergin bir pazarlık başlar. Olayın merkezinde kriz anını yöneten Başbakan ve rehinelerin güvenliğinden sorumlu başmüzakereci yer alır.

11) FBI ajanı Peter Sutherland Beyaz Saray’ın bodrum katındaki acil telefon hattını korumakla görevlidir. İlk sezonda ülke çapında bir komplonun içine çekilir; ikinci sezonda ise Avrupa’ya uzanan tehlikeli bir suikast planını ortaya çıkarmak için çalışır. Yeni müttefikler, güvenilmez iş birlikleri ve geçmişin gölgeleri adım adım hem davayı hem de hayatını tehdit eder.

12) Aynı isimli efsanevi video oyun serisinden uyarlanan Fallout, nükleer felaket sonrası Vault adı verilen bir sığınakta yaşayan insanların hikâyesini anlatır. 200 yıl sonra dışarı çıkmak zorunda kalan sakinler, radyasyonla bozulmuş yaratıklar, çorak topraklarda hayatta kalmaya çalışan gruplar ve tehlikeli haydutlarla yüzleşir. Ana karakter Lucy, ailesini bulmaya ve hayatta kalmaya çalışır.

13) Liu Cixin’in ödüllü bilim kurgu romanından uyarlanan dizi, Çin Kültür Devrimi sırasında yapılan bir bilimsel keşfin, on yıllar sonra tüm insanlığı etkileyen bir krize dönüşmesini konu alır. Dünya dışından gelen bilinmeyen bir uygarlıkla temas, bilim insanlarının peş peşe karşı karşıya kaldığı gizemleri ve fizik kurallarının bozulduğu olaylar zincirini doğurur. Grubun amacı, bu kaosu durdurmak için zamanla yarışmaktır.

14) Patricia Highsmith’in ünlü romanından uyarlanan bu psikolojik gerilim, küçük dolandırıcılıklarla hayatını sürdüren Tom Ripley’in zengin bir adamın oğlunu geri getirmek üzere işe alınmasıyla başlar. Ancak Ripley kendine özgü oyunlar kurar ve hem kimliği hem de hayatını ele geçirme planı yapar. Gri tonlardaki sinematografi, yavaş yükselen gerilim ve karakterlerin psikolojik çatışmaları izleyeni İtalya’nın dar sokaklarında dolaştırır.

15) 2005 yapımı filmin modern uyarlaması olan bu Prime Video dizisi, birbirini tanımayan iki ajanın sahte bir evlilik kimliği altında tehlikeli görevler yürütmesini konu alır. John ve Jane Smith, farklı geçmişlere sahip olsalar da aynı çatı altında yaşamayı sürdürür ve dünyanın dört bir yanındaki yüksek riskli operasyonları tamamlamak zorunda kalır. Aksiyon sahneleri yüksek tempo ile ilerlerken, çiftin dinamikleri hikâyeye eğlenceli bir hava katar.

16) Guy Ritchie’nin aynı isimli filminden uyarlanan bu Netflix dizisi, lüks malikânelerin ve İngiliz aristokrasisinin görkemli dünyasının altında dönen kirli işlere odaklanır. Eddie Horniman, babasından devasa bir malikaneyi miras aldığında bunun sadece gösterişli bir ev olmadığını, aynı zamanda büyük bir uyuşturucu imparatorluğunun kalbi olduğunu öğrenir. Eddie, bu tehlikeli mirası kontrol altında tutmaya çalışırken rakip çeteler, entrikalar ve beklenmedik ittifaklar arasında sıkışır.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o1ab1768e-f508-4512-a344-3d9dbe3851cd.webp

En Sürükleyici 15 Dizi

Ekrana Yapışma ve Bütün Planları İptal Etme Garantili En Sürükleyici 15 Yabancı Dizi

Quentin Tarantino, uzun süredir merakla beklenen son filmi The Movie Critic’i iptal ettiğini açıkladı.

Usta yönetmen, projeyi yazarken keyif aldığını ancak filme dönüştürme aşamasında aynı heyecanı hissetmediğini söyledi.

İşte detaylar:

- Tarantino, kararının ardındaki sebepleri The Church of Tarantino adlı podcast’te paylaştı.

- Hikâyeyi önce sekiz bölümlük bir dizi olarak yazdığını, sonra da uzun metrajlı filme dönüştürdüğünü belirtti. Ancak pre-prodüksiyon sürecinde heyecanın azaldığını ifade etti: 'Aslında yazdığım şeyi çok beğeniyordum ama dramatize ederken aynı tatmini bulamadım. Yazarken çok keyif aldım fakat filme dönüştürme aşamasında beklediğim gibi olmadı. Bu yüzden fişi çektim.'

- Senaryodaki karakter, ünlü olmayan fakat bir dergi için film eleştirileri yazan biri olarak tasvir ediliyordu. Tarantino, bu hikâyeyi kendine meydan okuma olarak gördüğünü söyledi ancak 'bir film eleştirmenini ilgi çekici kılmanın sınırlı bir cazibesi olduğuna' dikkat çekti.

- The Movie Critic, dönemi ve atmosferiyle Once Upon a Time… in Hollywood’un ruhani bir devamı olarak tasarlanmıştı; ancak Tarantino, iki film arasında herhangi bir karakter bağlantısı olmadığını vurguladı ve 'Cliff Booth’un orada olduğu falan tamamen uydurma' dedi, söylentileri net şekilde yalanladı.

- Şu anda yönetmen yeniden çizim tahtasına dönüyor. Bu arada Brad Pitt, Once Upon a Time… in Hollywood’daki Cliff Booth rolünü David Fincher’ın Netflix yapımı The Adventures of Cliff Booth filminde yeniden canlandırmaya hazırlanıyor.

- Tarantino’nun sinemaya vereceği nihai veda için hangi projeyi seçeceği ise şimdilik gizemini koruyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/odbd0a244-c796-411d-8967-9d69d587dcdb.webp

Quentin Tarantino İptal Kararı

Quentin Tarantino 10. Filmi The Movie Critic’i Neden İptal Ettiğini Açıkladı

Bir aşk itirafı, bakışlar ve çiçekler... İzledikçe hayallerimize yolculuk ediyoruz. Yanaklarımız kızarıyor, heyecanımız artıyor. İşte bu hissi arayanlara en güzel hediye: 15 romantik, aşk dolu dizi! İzlerken aşık hissetmek garanti.

Bu seçkide kalp kırıklığından sonra yeniden ayağa kalkmayı konu alan hikâyeler var. Jessica, New York’taki acı dolu bir ayrılığın ardından Londra’ya taşınıyor ve geçmişinden kaçmaya çalışan müzisyen Felix ile tanışıyor. Aralarındaki çekim o kadar güçlü ki duvarlar yavaş yavaş çözülüyor; şehirlerin kaosu ve kasvetli Londra atmosferi aşkı renklendiriyor. Bu dizi romantik komedi havasını korurken “fazla olmak” mı yoksa “az kalmak” mı gerektiğini tatlı bir biçimde düşündürüyor.

Kitty Song Covey’nin aşk hayatı da tıpkı dalgalar gibi karmakarışık. Kore’de yaşanan çalkantılardan sonra Kitty kendi kimliğini keşfetmeye devam ederken kalbinin peşinden gitmeye daha cesur kararlar alıyor. Eski aşk üçgenleri ve yeni sürpriz aşklar, bol kahkaha ve bakışla dolu sahneleriyle öne çıkıyor; Peter Kavinsky’nin sahneye dönüşü ise nostalji fırtınası estiriyor. Gençlik enerjisiyle “ilk aşkın tatlı telaşı” hâlâ ekranda.

Dizi iki ayrı aşk hikâyesini paralel olarak anlatıyor: İskoçya’da 18. yüzyılda yasak ve tutkulu bir aşk; İngiltere’de ise sınıf farklarını aşmaya çalışan ince ve derin bir romantizm. Bu çiftlerin yolu, Claire ve Jamie’nin büyük aşkının kader gibi göründüğünü hissettiriyor.

Joanne, kendine has tavırları olan bir podcast sunucusu; Noah ise sürpriz bir şekilde “cool” bir rahip. İkisi karşılaştığında adeta zıt kutuplar gibi görünseler de aşk bu zıtlıkları kendiliğinden birbirine yaklaştırır. İkili arasındaki diyaloglar kahkahalarla dolu olduğu kadar “bu ikisi olmayacak gibi ama tam da olacak” dedirten bir büyü taşır. Dizi aşkı, inancı ve kalbin durduğu noktayı sorgulayan sahnelerle dolu ve izlerken kahkaha atarken bu iki kalbin uyumunu da fark ediyorsun.

Avustralya yapımı bu mini dizi nostalji ve aşkı bir araya getiriyor. 80’lerde birbirine aşık olan iki lise öğrencisinin, yıllar sonra eski bir kaset aracılığıyla yeniden karşılaşmasıyla başlayan hikâye; o kasetteki parçalar, geçmişte yarım kalan duyguları yeniden canlandırıyor. Gençlik aşkının masumiyeti ve yıllar sonra bile kalpte bıraktığı izler samimi bir dille anlatılıyor. Yetişkinlik sorunlarıyla gençlik günlerine dönüş arasındaki geçişler, izleyiciyi içine çekiyor.

Güney Kore yapımı bu dizi romantizmi fantastik bir dokuyla buluşturuyor. Uzun yıllar evli kaldıktan sonra eşini kaybeden bir kadının, öte dünyada genç hâliyle yeniden karşılaşması üzerinde yükselen hikâye; aşk, zamanı ve ölümü aşabildiğini gösterir nitelikte. Gökyüzü ve hayaletli atmosferler masalsı bir hava katarken geçmişle hesaplaşmalar ve yeniden sevmeyi öğrenme duygusal derinlik sağlıyor.

Bu dizi, uzun süre dolu dolu aşk yaşamış iki kişinin yeniden karşılaşmasını anlatır. Yıllar sonra tesadüfi bir şekilde karşılaştıklarında eski duyguların sönmediğini keşfederler; ancak bu defa hayaller, pişmanlıklar ve yeniden başlama cesareti de devreye girer. Sadece romantik sahneler değil, karakterlerin içsel yolculukları da hikâyeyi zenginleştirir.

Sıradan bir kadının hayatına beklenmedik biçimde giren ünlü bir televizyon sunucusu Belfast’ta yaşayan Janet’in yaşamını farklı bir boyuta taşıyor. Londra’dan gelen kuralcı bir adamla arasındaki çekim o kadar kuvvetli ki farklılıklarına rağmen iki kalp birbirinden ayrışmıyor. Oldukça samimi bir dizi bu.

David Nicholls’ın çok satan romanından uyarlanan bu dizi, aşkı zamana yayarak en dokunaklı hâlini sunuyor. Emma ve Dexter, üniversite mezuniyet gecesinde tanışıyor ve aralarındaki bağ her yıl aynı tarihte yeniden sınanıyor. Farklı şehirler, farklı hayatlar derken kader onları hep yeniden buluşturuyor. Romantik bir dönem draması havasında yürüyen bu hikâye, duygusal yoğunluğunu koruyor.

1348’de veba salgını hüküm sürerken Floransa yakınlarındaki bir villada toplanan aristokratlar, kaçış ve hayatta kalma çabalarının ötesinde aşk, tutku ve sınıf çatışmalarını yansıtıyor. Karakterlerin gizli ilişkileri ve yasak aşklar, izleyiciyi sürükleyici bir atmosferin içine çekiyor.

İlk sezonu 2023’te ses getiren bu dizi, 2025’te ikinci sezonuyla geri dönüyor. Ailesini kaybettikten sonra Colorado’ya taşınan Jackie’nin, Walter ailesinin 10 erkek çocuğu arasındaki hayatı ve çıkmazları; ikinci sezonda Jackie ile Alex ve Cole arasındaki duygusal gerilimler derinleşiyor. Klasik gençlik romantizmini samimi bir aile atmosferiyle harmanlayan bu dizi, aşk üçgeni arayanlar için ideal.

Jenny Han’ın romanından uyarlanan bu gençlik dizisi 2025’te üçüncü sezonuyla geri dönüyor. Belly’nin iki kardeş arasında yaşadığı aşk üçgeni ve yaz aşklarının özgür havası, bu sezonda da kendini gösteriyor. Karakterler olgunlaşıyor, kararlar sonuçlarını ödüyor ve yazın tadı daha da yoğunlaşıyor.

İspanya kökenli bu romantik komedi, aşkı hem eğlenceli hem de duygusal biçimde ele alıyor. Kalp hastalığıyla mücadele eden içe dönük bir adam ve yıllardır arkadaşı olan pozitif bakışlı bir kadının karşılaşması, başlangıçta arkadaşlık gibi görünürken zamanla gerçek bir aşka dönüşüyor. Aşkın beklenmedik anlarda nasıl doğduğunu, hayatın zorluklarına rağmen sevmenin ne kadar güçlü olduğunu sıcak bir dille anlatıyor.

Lise yıllarında yarım kalmış bir aşkın yıllar sonra yeniden alevlenişi bu dizinin odak noktasını oluşturuyor. Eski sınıf arkadaşlarının tesadüfe karşı karşıya gelmesiyle başlayan hikâye, geçmişte söyleyemedikleri duygularla yüzleşmeyi ve yeni başlangıçları getiriyor. Aşkı sadece gençlik heyecanıyla değil, olgunlukla da ele alarak derinleşen bir yolculuk sunuyor.

Queen of Tears, 2024’ün en çok konuşulan Kore dizilerinden biri olarak, evlilikte aşk biter mi sorusunu yepyeni bir bakışla ele alıyor. Lüks bir yaşam içinde evlilikleri çatırdayan bir çiftin, aşklarına yeniden sahip çıkma serüveni başlıyor. Kim Soo-hyun ve Kim Ji-won’un büyüleyici uyumu bu diziyi izleyen her kalbi titretiyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o98b0b881-155f-4f86-ba7a-8fa1ff349484.webp

Hayaller Aşkla Dansıyor

İzlerken Hayallere Dalıp Aşık Olmak İsteyeceğiniz 15 Romantik Dizi!

Netflix'in en yeni komedi dizisi kısa sürede dikkat çekiyor.

Başrolde, son yıllarda stand-up gösterileriyle adından söz ettiren Leanne Morgan yer alıyor. Ona eşlik eden iki Emmy ödüllü Kristen Johnston ile ekibi güçlendiriyor.

İlk bölümler bazı eleştirmenlerden farklı notlar alsa da dizi, kısa sürede listelerin üst sıralarına tırmanmayı başardı.

Konu, dağınık hayatıyla dikkat çeken Carol, asi kızı Josie ve idealist oğlu Tyler’ın etrafında şekilleniyor. Aile bağlarını öne çıkaran yapım, sıcak ve samimi bir hikaye ile seyirciye hem kahkaha hem de dokunaklı anlar vadediyor.

Guardian ilk bölümde eleştiri yaparken, ilerleyen bölümlerde dizinin kendi tonunu bulduğunu söyledi. Hollywood Reporter ise nostaljik bir hava taşıdığını ve beğeni topladığını ifade etti.

İlk sezonu çoğu izleyici tarafından tek oturuşta bitirilen yapım, şimdi ikinci sezonu heyecanla bekletiyor. Şu ana kadar yaklaşık 5 milyon kez izlenen dizi, Netflix’in yükselen yapımları arasına adını yazdırdı.

Kaynak: Independent

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o9ff60dd5-74f1-4ed4-b961-68fc679845a9.webp

Netflix'in Yeni Komedisi Zirvede

Leanne Morgan ve Kristen Johnston’lı Yeni Netflix Komedisi Liste Zirvesine Yükseliyor

Netflix’in merakla beklenen yeni dizisi Platonik: Mavi Dolunay Oteli, şimdiden sohbetlere konu oluyor. Gupse Özay’ın kaleminden çıkan bu hikâye, Alaçatı’nın büyülü atmosferinde aşk, kader ve aile bağına romantik bir bakış atıyor.

Gupse Özay hem senaryoyu yazıyor hem de başrolü üstleniyor; Kerem Bürsin ve Öykü Karayel ise hikâyeyi iki güçlü kalple canlandırıyor. Yönetmenliğini Onur Bilgetay’ın üstlendiği dizi, sıcak butik otel hissini ve karakter çeşitliliğini öne çıkarıyor.

Hikâye iki kardeşin, annelerinden kalan küçük ama samimi bir oteli ayakta tutma çabasıyla başlıyor. Yıllardır birlikte çalıştıkları otel, kasabanın gündemine giren gizemli bir iş insanının farklı bir kimlikle otele yerleşmesiyle sarsılır. Kaan adındaki yabancı kısa sürede kardeşlerden birinin kalbini kazanır; biri onun ruh eşi olduğuna inanırken diğeri kaderin karşısına çıkardığı kişiyi bulduğunu düşünür. Bu aşk ve kader çatışması, otelin geleceğini belirleyen kritik kararları tetikler. Kasaba halkı, aile dostları ve otelin müdavimleri, hikâyeyi daha zorlu ve katmanlı hâle getirir.

Dizinin dikkat çeken ismi Gülten’i canlandıran Gupse Özay’a eşlik eden Kerem Bürsin, kasabaya gizemli biçimde gelen iş insanı Kaan rolünde sahneler atıyor. Öykü Karayel ise Gülten’in kardeşi Nedret olarak öne çıkıyor. Emel’e Feri Baycu Güler, Avni’ye Ali İpin, Nebahat’e Pınar Çağlar Gençtürk, Hidayet’e Ülkü Duru, Ömer’e Mehmet Özgür ve Mehtap’a Ayşima Ateşeduran gibi isimler de kadroya renk katıyor. Ayrıca Yener Özer ile Eda Akalın da dizideki Akış ve Renk karakterleriyle izleyiciye farklı tonlar sunuyor.

Dizi Netflix’te izlenebilecek tek platform olacak. 18 Eylül 2025 tarihinde yayınlanacak olan Platonik: Mavi Dolunay Oteli 1 sezon olarak planlanmış durumda ve toplamda 8 bölümden oluşacak.

Sevdiğin vibe ile uyumlu olabilecek benzer öneriler: Aşk 101, Emily in Paris, Virgin River, Sweet Magnolias, Kuş Uçuşu, Firefly Lane, Hotel Del Luna.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o51ee3949-9ac2-4d25-b344-73cc4170bf2a.webp

“netflix” ile ilgili sonuçlar