Polonya'da devam eden MSPO 2025 fuarı, Roketsan'ın geniş ürün yelpazesiyle dikkat çekti. Şirket, bugün başlayan ve 5 Eylül'e kadar sürecek etkinlikte Avrupa ülkeleriyle işbirliklerini güçlendirmek için görüşmeler yürütüyor.

Roketsan, fuarda SİHA mühimmatı grubundan MAM-L IIR, MAM-T IIR ve İHA-230 Havadan Karaya Balistik Süpersonik Füzesi gibi çözümlerini sergiliyor. Anti-tank ürünleri arasındaki CIRIT Lazer Güdümlü Füze, KARAOK Kısa Menzilli Tanksavar Silahı, L-OMTAS Lazer Güdümlü Orta Menzilli Tanksavar Silah Sistemi ve UMTAS-GM Uzun Menzilli Tanksavar Füze Sistemi de görülebilir durumda.

Ayrıca seyir füzeleri SOM ve ÇAKIR ile hava savunma Sistemlerinden SUNGUR Hava Savunma Füze Sistemi, topçu sistemlerinden LG-155 Lazer Güdümlü Topçu Mühimmatı, TR-122 füzesi, TRLG-230 füzesi ve BORA füzesini ziyaretçilere tanıtıyor. Hassas güdümlü mühimmat kategorisinde ise TEBER Kanatlı Güdüm Kiti öne çıkıyor.

Fuarda ayrıca ÇNRA Çok Namlulu Roketatar Silah Sistemi, KMC-U Taktik Füze Silah Sistemi ve BURÇ Mobil Hava Savunma Sistemi gibi platformlar da sergilenenler arasındaydı.

Murat İkinci: “Saha deneyimiyle kanıtlanan savunma sistemleri birçok modern ordunun ihtiyaçlarını karşılamaya devam ediyor. Türkiye'nin NATO'daki müttefiklerinden biri olan Polonya ile güçlü savunma işbirliğimiz, MSPO Fuarı’nın özellikle Avrupa pazar payını genişletmesi için önemli bir fırsat sunuyor.” dedi.

İkinci ise son dönemde savunma gücüne yaptığı büyük yatırımlarla öne çıkan Polonya başta olmak üzere tüm Avrupa ülkelerine ve MSPO’nun katılımcılarına savunma sistemlerini tanıtarak Türkiye’ye bu alanda yeni kazanımlar hedeflediklerini ekledi.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o182c6e17-f2ff-401d-b0ab-ff1c9038f7ff.webp

Roketsan MSPO 2025'te Polonya'da Ürün Yelpazesini Sergiliyor

The Economist'in son analizinde, silah sanayinin dinamikleri yeniden çiziliyor. Küresel savunma harcamaları ve tedarik zincirleri üzerine yapılan düzenlemeler, iki ülkeden özellikle söz ettiriyor: Güney Kore ve Türkiye. Bu iki ülke, küresel silah ihraçlarında yükselen güçler olarak öne çıkıyor.

Güney Kore'nin yükselişi
- ABD, Avrupa ve Rusya başta olmak üzere geleneksel tedarikçi dengeleri salgın sonrası yeniden şekilleniyor. ABD hâlâ NATO ülkelerine en büyük silah ihracatçısı konumunda, ancak Güney Kore ve Fransa, ABD’den sonra ikinci basamakta yer alıyor. Kore, özellikle tank ve top konularında ABD’yi geride bırakırken, savaş uçaklarında da ABD ve Fransa’nın ardından üçüncü sıraya yükseliyor.
- Kore’nin satışları geniş bir yelpazeye yayılıyor: Suudi Arabistan’a 3,2 milyar dolarlık Cheongung–II kara-hava füze sistemi, Peru’ya 460 milyon dolarlık savaş gemisi ve Romanya’ya 1 milyar dolarlık kendi kendine hareket eden obüsler.
- En büyük anlaşma ise Polonya ile 2022’de imzalanan 22 milyar dolarlık sözleşme oldu. Bu çerçevede Polonya’da kısmen üretilen çeşitli silah sistemleri satılacak: 180 adet K2 Black Panther tankı, 672 obüs, 48 FA-50 savaş uçağı ve 288 K239 roketatar gibi unsurlar bulunuyor.
- Güney Kore’nin en iddialı programı KF-21 savaş uçağı; şu anki sürümü 4,5. nesil olarak hizmet verirken, gelecek güncellemeyle tamamen 5. nesil, kendi motorlarıyla donatılmış bir savaş uçağı haline gelmesi hedefleniyor. Bu adım, Kore’nin F-35 gibi gelişmiş ABD programlarıyla rekabet edebilme kapasitesini test edecek.

Türkiye, yükselen bir güç konumunda
- Türkiye, savunma sanayii alanında “bir diğer yükselen güç” olarak değerlendiriliyor. Son beş yılda silah ihracatı, yaklaşık 2 milyar dolardan 7 milyar doları aşacak biçimde güçlü bir artış gösterdi. Baykar’ın ürettiği TB2 insansız hava araçları, Çin modelleriyle rekabet edebiliyor; Türkiye’nin 500’ün üzerinde TB2 sabit kanatlı modeli 30’dan fazla ülkeye satıldı.
- Suudi Arabistan, daha gelişmiş Acinki dronunun ortak üretimi için 3 milyar dolarlık bir anlaşma yaparken, Baykar’ın Leonardo ile ortak girişimi ve Kızılelma drone projesi dikkat çekiyor. Leonardo’nun altıncı nesil GCAP savaş uçaklarıyla birlikte uçacak olan Kızılelma, Türkiye’nin kendi üzerinde geliştirdiği savunma ekosisteminin satanışı olarak öne çıkıyor.
- Türkiye’nin ürün çeşitliliği genişliyor: Altay tankı, toplar, füzeler, hava savunma sistemleri, radarlar, MILGEM sınıfı fırkateyn ve muhripler, Hurjet hafif taarruz/eğitim uçağı, ATAK helikopteri, silahlı dronlar ve elektronik harp sistemleri; hepsi bir arada Türkiye’nin ihracat portföyünü zenginleştiriyor.
- Stratejik iş birlikleri ve sözleşmeler de artıyor: Bu yıl başlarında Türkiye ile İspanya, 30 adet Hürjet için 1,6 milyar dolarlık ortak üretim anlaşmasına vardı. Romanya’ya 930 milyon dolarlık Otokar Cobra II zırhlı araçlar satışı ve Portekiz’e deniz ikmal gemileri için 134 milyon dolarlık sözleşme de kayda değer gelişmeler arasında.
- Avrupa Gökyüzü Kalkanı İnisiyatifi kapsamında Almanya’nın etkisiyle gelen davetler ve Türkiye’nin füzeler geliştirme kapasitesi, ülkenin Avrupa savunma tarafında da görünürlüğünü artırıyor.
- Küresel rekabette Türkiye, beşinci nesil savaş uçağı programı anlayışıyla da dikkat çekiyor: TUSAŞ Kaan projesi, Türk Hava Kuvvetleri’nin mevcut F-16 filosunun yerini almanın ötesinde, Endonezya, Azerbaycan, Suudi Arabistan ve Pakistan gibi ülkelere uygun maliyetli bir F-35 alternatifi olarak sunulabilir boyutta izleniyor.

Küresel silahlanma yarışının dinamikleri
- The Economist, Rusya’nın Ukrayna saldırısı sonrasında askeri ekipman kayıplarını telafi için kendi ordusuna yöneldiğini, Batı yaptırımlarının ise Rus firmalarının gelişmiş platformlar üretmesi için gerekli kritik bileşenleri temin etmesini güçleştirdiğini belirtiyor. 2022 karşılaştırmalı verilerde Rusya’nın silah ihracatı yaklaşık yüzde 50 geriledi; Hindistan, Vietnam ve Mısır gibi konumlardaki müşteriler ise alternatif tedarikçilere yöneldi.
- Avrupa’daki silah üreticileri, Soğuk Savaş sonrası kaybettikleri kapasiteyi geri kazanmak ve Ukrayna’ya yapılan bağışlarla tükenen stokları yeniden kurmak için zamana ihtiyaç duyuyor. Ancak bu tablo, iki iddialı orta güç olarak tanımlanan Güney Kore ve Türkiye’nin küresel pazarda avantaj elde etmesini sürdürüyor.
- Dünya genelinde silah talebindeki artış, stokların güvence altına alınması ve tedarik zincirlerinin güçlendirilmesi gerekliliğini ortaya koyuyor. Bununla birlikte, beyin gücü göçü, maliyet kısıtlı hükümetlerin harcama pratikleri ve bazı gelişmiş teknolojilere erişimde yaşanan kısıtlamalar, bu yarışın zorluklarını da gösteriyor.

Küresel bağlam ve gelecek öngörüleri
- 2027 yılına kadar Güney Kore’nin dünyanın dördüncü büyük silah ihracatçısı konumuna yükselebileceği öngörüleri dillendiriliyor. 2022’de 17,3 milyar doları bulan satışlar, bu yıl yaklaşık 23 milyar dolara çıkabilir. Ancak Kore’nin üretim akışında Amerikan bileşenlerinin onay süreçleri ve ABD ile olan lojistik-düzenleyici bağları da dikkat edilmesi gereken unsurlar arasında yer alıyor.
- Türkiye için tablo daha çok çeşitlilik, ihracat hedefleri ve stratejik ortaklıklar üzerinden öne çıkıyor. F-16 endüstriyel dönüşüm süreci, yerli üretimlerin değeri ve Avrupa ile yakın iş birlikleri, Türkiye’nin savunma sanayisini küresel piyasaya taşıyan ana faktörler olarak görülüyor.

Sonuç olarak, küresel silahlanma yarışında Güney Kore ve Türkiye, kendi özgün güç katmanlarını kurarken, geleneksel güç dengelerinin yeniden şekillendiğini gösteriyor. Bu dinamikler, yalnızca savunma sanayisini değil, uluslararası politikayı ve güvenlik mimarisini de şekillendiriyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/offa49b32-180e-4ddc-bc60-de06f3b7f615.webp

The Economist: Güney Kore ve Türkiye, küresel silahlanmada yükselen güçler

Anadolu Ajansı, Global İletişim Ortağı olarak TEKNOFEST Mavi Vatan’ı hayata geçirirken, yürütücülüğünü Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) üstleniyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı iş birliğiyle İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nda gerçekleşen bu buluşma, gençleri bir araya getiriyor.

Roketsan, etkinliğin en dikkat çekici noktalarından biri olan Su Altı Roket Yarışması’nı yürütüyor. Bu özel yarışma, genç mühendis adaylarına su altı roket sistemleri tasarlama, geliştirme ve görevlerini başarıyla tamamlama imkanı sunuyor.

Türkiye’de ilk kez düzenlenen yarışma, katılımcıların mühendislik becerilerini ortaya koymalarını sağlıyor ve geleceğin savunma teknolojilerine yön verecek yenilikçi fikirler için zemin hazırlıyor.

TEKNOFEST Yönetim Kurulu ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün ve Roketsan Genel Müdürü Murat İkinci, Su Altı Roket Yarışması alanına giderek gençlerin heyecanına ortak oldular.

Etkinlikle ilgili olarak İkinci, 'Türkiye’nin savunma sanayisindeki öncü rolünü denizlere taşıyacak gençlerimiz için bu yarışma çok kıymetli bir fırsat. Su altı roket teknolojileri, geleceğin stratejik alanlarından biri. Roketsan olarak biz de genç mühendislerimizin yanında olmaktan, onları cesaretlendirmekten gurur duyuyoruz.' ifadelerini kullandı.

TEKNOFEST Mavi Vatan kapsamında ayrıca İnsansız Su Altı Sistemleri Yarışması ve İnsansız Deniz Aracı Yarışması gibi heyecan verici yarışmalar da gerçekleştiriliyor.

Milli teknolojilerin denizlerdeki yansımasını gözler önüne seren TEKNOFEST Mavi Vatan, denizcilik kültürünü genç nesillere aktarmayı ve Türkiye’nin denizlerdeki mühendislik gücünü tüm dünyaya göstermeyi hedefliyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o9734d2ef-62d6-4301-ac47-87a102eac3e0.webp

Roketsan, TEKNOFEST'te Mavi Vatan'ın geleceğini gençlerle inşa ediyor

Londra'daki Büyükelçilik Rezidansı, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı onurlandıran özel bir resepsiyona sahne oldu. Türkiye'nin Londra Büyükelçisi Osman Koray Ertaş ile Silahlı Kuvvetler Ataşesi Albay Gökhan Tozman'ın ev sahipliğinde, İngiltere'de bulunan farklı ülkelerin üst düzey askeri temsilcileri, Türk sivil toplum kuruluşu (STK) başkanları, Büyükelçilik çalışanları ve basın mensupları katıldı.

Resepsiyon, saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı ve İngiliz milli marşının okunmasıyla başladı.

Büyükelçi Ertaş, misafirlere Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 30 Ağustos Zafer Bayramı mesajını okudu. Ertaş, konuşmasında 30 Ağustos 1922'de Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde Türk ordusunun Kurtuluş Savaşı'nda kesin zafer kazandığını vurgulayarak, bu günün aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetleri Günü olarak da kutlandığını ifade etti.

Ertaş, TSK'nın gücü ve ülke savunması sanayisinin artan kapasitesiyle gurur duyduklarını belirterek, TSK'nın Türkiye'yi korumaya, bölgesel ve küresel güvenliğe katkıda bulunmaya hazır olduğunu kaydetti. Ertaş, bu zaferden bir yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin ilan edildiğini, modern ve demokratik bir devletin temellerinin atıldığını söyledi. Türkiye'nin kurulduğu günden bu yana İngiltere ile güçlü ilişkiler kurduğunu vurgulayan Ertaş, iki ülke arasındaki ortaklığın özellikle savunma ve güvenlik alanlarında geliştiğini söyledi.

Geçen ay Türkiye'ye Typhoon savaş uçaklarının teslimatı konusunda imzalanan mutabakat zaptının, bu yakın ilişkilerin somut bir göstergesi olduğuna dikkat çekti. İki NATO müttefiki olarak Avrupa ve ötesinde barış ve istikrar için birlikte çalışmaya devam edeceğiz.

Ertaş, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk ile bu ülke için büyük fedakarlıklar yapan tüm şehitler ve gazilere saygılarını sundu.

Programda, Albay Gökhan Tozman da günün anlam ve önemine ilişkin kısa bir konuşma yaptı.

Resepsiyon kapsamında, Milli Savunma Bakanlığı (MSB) tarafından TSK Günü dolayısıyla hazırlanan özel video klip gösterildi.

Konuşmaların ardından davetlilere Türk mutfağından lezzetler ikram edildi.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/ob359655b-bacc-4d5f-86ac-077d6b1de33e.webp

Londra'da 30 Ağustos Zafer Bayramı Resepsiyonu Coşkuyla Kutlandı

Bugün çok heyecanlı ve gururlu olduklarını belirten Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Çelik Kubbe'nin 47 unsurunun ordu envanterine teslim edilmesinin arkasında büyük emek olduğunu söyledi.

Çelik Kubbe projesi, yıllardır Türkiye'nin savunma hava savunma sistemlerinin üzerine koya geldiği, 'sistemler sistemi' olan ve yapay zekanın yoğun olarak kullanıldığı bir yapı olarak vurgulandı. Özellikle havadan gelecek tehditleri erken tespit etmek, ardından bunları bertaraf edecek önlemleri maliyet etkin şekilde yapay zeka ve karar destek mekanizmalarıyla hayata geçirmek hedefindeyiz. Bugün Çelik Kubbe'yi ordumuza envanterimize teslim ediyor durumdayız.

Görgün, ASELSAN'ın bugün 14 yeni tesisinin devreye alındığını söyleyerek, böylece şirketin üretim kapasitesinin yüzde 40 artacağını ve 4 bin yeni istihdamın yaratılacağını belirtti.

Oğulbey yerleşkesinin temelinin atılmasının, bugünkü üçüncü mutlulukları olduğunu dile getiren Görgün, Akyol ve ekibinin emeğiyle devletin çeşitli kurumlarıyla sağlanan temaslar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın izin ve onayının alınmasıyla bugünlere geldiklerini aktardı.

Görgün, ASELSAN'ın savunma sanayisinin omurga şirketi olduğunu ve zaman içinde tüm teknolojik sorumlulukları yerine getirdiğini söyledi. Yüksek teknolojileri üretmenin, geliştirmenin ve daha iyisini yapmanın ancak insan ile mümkün olduğunu vurgulayarak şunları ekledi:

'Tüm sektörlerde çalışanlarımızın ortalama yüzde 98'i Türk üniversitelerinden mezun. İhtiyaç duyduğumuz teknolojileri geliştirmek için yetenekleri ve yetkinlikleri şimdiden planlamamız gerekiyor. Bu planlama çerçevesinde, ihtiyaç duyulan teknolojiler için yetkinlikleri hazırlayacak standartlar ve programlar kapsamında eğitim kademelerinin her seviyesinde SSB'nin savunma sanayi teknolojilerinin beklentilerini karşılayacak şekilde çalışmalar yapmak gerekir. Yaklaşık bir yıldır formal ve informal eğitim programlarıyla bu gelecekte ihtiyaç duyulan yetkinlik setlerini hangi birikimlerle elde edeceğimizi çalışıyoruz. Ayrıca savunma sanayisinin parçası olmak, katkı sağlamak ve yurda dönmek isteyen tüm insan kaynağımıza ortam sağlayarak dönüşleri hızlandırıyoruz. ASELSAN, bu dönüşlerin içinde en çok tercih edilen şirketlerimizden. Özellikle son 1,5 yılda yurtdışından dönüşler inanılmaz bir seviyede arttı.'

'TBugün teslim ettiğimiz sistemler sahada önemli bir ihtiyacı karşılayacak. Tedbirlerin de mevcut sistemlere göre kendini yenileyebilmesi gerekir.'

Görgün, bu yapının hacimsel ve fonksiyonel ihtiyaçlar açısından dünyanın her yerinde ülkelerin çalıştığı ve yatırım yaptığı bir alan olduğunu vurgulayarak devam etti:

'Çelik Kubbe projesiyle ihtiyaç duyulan tüm unsurları özellikle yerli, milli data linki ile geliştiriyoruz ve unsurlar arasındaki koordinasyonu farklı tehditlerden koruyacak şekilde tasarlıyoruz. Biz savunma sanayisi ve üretim tarafındayız; ülkemizin bütün ihtiyaç duyduğu her sistemi üretmekle sorumluyuz. Başkanlığımız ve sektördeki yaklaşık 3 bin 500 firma ile 100 bini aşkın teknolojik ordunun ihtiyaçları için çalışıyoruz.'

ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol da ASELSAN'ın Türk milletinin bir emaneti olduğunu vurgulayarak, çok donanımlı bir kadroyla devletin koyduğu hedefleri ve milletin beklentilerini hızlıca karşılamanın gayreti içinde olduklarını belirtti. Mevcut tesis ve altyapı ile Çelik Kubbe'yi ördüklerini ve 47 unsurun bu kapsamda teslim edildiğini hatırlatan Akyol,

'Gelecek 50 yılın vizyonunu ortaya koyduğumuz, ASELSAN'ın mevcut kapasitesinin yerleşke olarak 7-8, üretim kapasitesi olarak 2 katı büyüklüğünde bir yer başlatmış olduk. Avrupa'nın en büyük hava savunma tesisinin, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin tek seferdeki en büyük savunma sanayi yatırımının temellerini Cumhurbaşkanımızla attık.'

Kapasite artışlarıyla Çelik Kubbe'yi daha hızlı üretmeyi ve zor teknolojileri geliştirmeyi başaracaklarını belirtti. Gençlerin dikkatini çeken projelerle yurtdışına çıkan mühendislerin tekrar Türkiye'ye dönmesinin sevindirici olduğuna değinen Akyol, 'Bu sene gelen mühendis sayımız, ayrılanların iki katına ulaştı. Bu, milli teknoloji hamlesine ve ürettiğimiz ürünlere milletimizin ve gençlerimizin nasıl sahip çıktığını gösteriyor. Projeler büyüdükçe, teknoloji altyapıları geliştirildikçe bütün gençler burada dünyaya, burada yaptıkları ürünlerle teknolojiyi sunar hâle gelecekler. Dönen arkadaşlarımıza tekrar teşekkür ediyorum. Mevcut yeteneklerin yaygınlaştırılması da yüksek bir tempoyla devam ediyor. Milletimizin beklentilerini karşılayacak imkan ve kabiliyetlere ulaştığımızı ve her geçen gün daha fazlasını şanlı ordumuza vereceğimizi rahatlıkla söyleyebilirim.'

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o08945331-fc1e-4a4d-a0f6-af77dcf3ae5e.webp

Çelik Kubbe Teslimatıyla Savunma Sanayisinin Omurgası Güçleniyor: Görgün ve Akyol'dan Değerlendirmeler

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, bugün temelini attığımız Oğulbey Teknoloji Üssü'nün geleceğin komuta kontrol sistemlerinin, ileri haberleşme ağlarının, kuantum teknolojilerinin ve yapay zeka tabanlı savunma algoritmalarının geliştirileceği öncü bir merkez olacağını açıkladı.

Gelecek 50 Yıla Atılan Temeller: Çelik Kubbe teslimatları, tesis açılışları ve Oğulbey Teknoloji Üssü temel atma töreni, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iştirak ettiği bir altyapı gösterisiyle ASELSAN'ın Gölbaşı yerleşkesinde gerçekleştirildi.

Görgün, savunma sanayinde yerlilik oranının yüzde 83'lere yükseldiğini ve 7,5 milyar dolara yaklaşan yıllık ihracat hacmiyle 185 ülkede kullanıcı ağı kurulduğunu belirtti. Toplam 3 bin 500'den fazla firma ve 100 bine yakın çalışanla 1380'den fazla proje üzerinde çalışıldığını vurgulayan Görgün, savunma sanayisinin 100 milyar doların üzerinde proje hacmiyle örnek gösterilen bir ekosisteme sahip olduğunu ifade etti.

Teslimatı gerçekleşen sistemler arasında HİSAR O 100 ve SİPER Hava Savunma Sistemleri, ALP 300-G ve 100-G Radar Sistemleri, PUHU ve REDET Elektronik Harp Sistemleri ile KORKUT Yakın Saha Hava Savunma Araçları bulunuyor. Görgün, “Bu ürünler Türk mühendisliğinin imzasını taşıyor ve yalnızca sahada güvenlik güçlerimizin omuzlarını güçlendirmekle kalmıyor, milletimizin yüreğini de güçlendiriyorlar.” dedi.

Çelik Kubbe bileşenlerinin teslimatı, yalnızca teknolojik değil aynı zamanda stratejik bir duruşu temsil ediyor. Yerlilik oranı, entegrasyon gücü ve operatif çevikliğin NATO standartlarını aştığını söyleyen Görgün, bir ülkenin kendi gökyüzünü kendi evlatlarının ürettiği sistemlerle korumasının gururunu vurguladı.

Bugün ayrıca toplam yatırım tutarı 280 milyon doların üzerinde olan 165 bin metrekareyi aşan kapalı alana yayılan 14 yeni ASELSAN tesisinin açılışını kutluyoruz. Bu tesislerle ASELSAN'ın üretim kapasitesi yüzde 40 artacak; 4 bin kişiye ilave istihdam sağlanacak ve 23 bin metrekare temiz oda ve laboratuvar altyapısıyla ileri test ve entegrasyon süreçleri desteklenecek.

Açılışı yapılan her yapı, savunma sanayisi teknolojimizin katma değerini yükselten önemli yatırım halkalarıdır. Bunları sadece üretim merkezi olarak değil, aynı zamanda stratejik inovasyon merkezleri olarak görmek doğru olacaktır. Bugün temelini attığımız Oğulbey Teknoloji Üssü, geleceğin komuta kontrol sistemlerinin, ileri haberleşme ağlarının, kuantum teknolojilerinin ve yapay zeka tabanlı savunma algoritmalarının geliştirileceği öncü bir merkez olacaktır. Toplam yatırım tutarı 1,5 milyar dolar olan bu yeni üs, 8 bin kişiye istihdam sağlayacaktır. Burada yalnızca teknolojiyi değil, geleceğin sistemlerini de üreteceğiz. Burada sadece mühendislik değil, stratejik akıl inşa edeceğiz. Oğulbey, yeni nesil mühendislik çözümleri için bir üs ve Türkiye'nin teknolojik atılımı için stratejik bir sıçrama noktası olacaktır.”

Görgün, bugün geleceğe doğru atılan mühendislik adımlarına, savunma altyapılarına kazandırılan yatırımlara, yerli ve milli üretimin gururuna birlikte tanıklık ettiklerini ifade etti. Türkiye Yüzyılı, Türk mühendisliğinin yüzyılı olacaktır inancını paylaşarak, savunma sanayisinin bu yüzyılın omurgası olması gerektiğini belirtti.

Törene Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Genelkurmay Başkanı Selçuk Bayraktaroğlu, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ercümend Arvas ve Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar katıldı.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o6a1deb2b-1a96-4659-af87-060c505ac8e5.webp

Görgün'den Geleceğin Savunma Teknolojisine Adım: Oğulbey Teknoloji Üssü, Çelik Kubbe Teslimatları ve Yeni Tesisler

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, sosyal medya hesabından paylaştığı açıklamada ŞİMŞEK K platformunun yeni testine değindi.

Savunma sanayimiz, kritik kabiliyetlere bir yenisini daha ekledi. TUSAŞ tarafından geliştirilen ŞİMŞEK K, roket destekli kalkış sistemiyle (RATO) ilk kez yerden havalanarak hem hedef uçak hem de kamikaze görevlerinde kullanılabilir hale geldi.

Bu adım, operasyonel esnekliğimizi artıran ve caydırıcılığımızı güçlendiren, tamamen milli imkanlarla geliştirilen teknolojilerin somut bir göstergesidir. Geleceğin savunma ihtiyaçlarına yenilikçi çözümler üretme kararlılığımızla yolumuza devam ediyoruz.

Bu başarıya katkı sunan TUSAŞ ailesine, mühendislerimize ve tüm savunma sanayisi ekosistemimize teşekkür ediyoruz.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oeac7f8e2-359e-4192-8f45-b8d268e14ec1.webp

“savunma sanayii” ile ilgili sonuçlar