Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Türkiye ile ABD arasında Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı'nın imzalandığını açıkladı.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump ile 6 yıl aradan sonra bir araya geldi. Görüşmenin ardından taraflar arasında bazı anlaşmalar imzalandı.Bayraktar, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, "Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki köklü ve çok boyutlu ortaklığı nükleer enerji alanında daha da derinleştirecek yeni bir süreci başlattık" ifadelerini kullandı. Görüşme sonrası ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte liderlerin huzurunda Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı'nı imza altına aldık. Anlaşma kapsamındaki çalışmaların önümüzdeki dönemde her iki ülke için de karşılıklı fayda üretmesini diliyorum.

Erdoğan ile Trump Beyaz Saray’da bir araya geldi; Türkiye ile ABD arasında Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı imzalandı. Bayraktar, mutabakatın nükleer enerji alanında ortaklığı derinleştireceğini belirtti.

Türkiye ile ABD arasında Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı imzalandı

<h2>CAATSA nedir ve kapsamı</h2>
CAATSA, Countering America’s Adversaries Through Sanctions Act ifadesinin kısaltmasıdır ve Türkçe’ye 'ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası' olarak çevrilmektedir. 2 Ağustos 2017’de ABD Kongresi’nde kabul edilen yasa, özellikle Rusya, İran ve Kuzey Kore gibi ülkelere karşı yaptırım mekanizması sunarken, bu ülkelerle önemli ticari işlem yapan üçüncü ülkeleri de hedef alabilmektedir.
CAATSA kapsamında toplam 12 farklı yaptırım seçeneği bulunmaktadır. Bu yaptırımlar şu şekildedir:
<ul>
 <li>Yaptırım kapsamına alınan kişi ve kurumlara ihracat-ithalat bankası desteğinin kesilmesi</li>
 <li>Mal ve teknoloji ihracatı ruhsatı verilmemesi</li>
 <li>ABD mali kuruluşlarından kredi sağlanmaması</li>
 <li>Uluslararası mali kuruluşlardan kredi verilmemesi</li>
 <li>Mali kurumlara ABD Merkez Bankası ile doğrudan işlem yapma izni verilmemesi</li>
 <li>Yaptırım kapsamındaki kişi ve kurumlarla ihale ya da sözleşme yapılmaması</li>
 <li>Döviz üzerinden işlem yapılmasının yasaklanması</li>
 <li>Mali kurumlar ve bankalar arasında ödeme veya kredi transferlerinin engellenmesi</li>
 <li>Yaptırım kapsamındaki kişi ya da kurumların ABD topraklarında gayrimenkul sahibi olmasının yasaklanması</li>
 <li>ABD kişi ve kurumlarının yaptırım kapsamına alınan kişi ya da kurumlardan sermaye veya borç alışverişi yapmasının yasaklanması</li>
 <li>Yaptırım kapsamına alınan kişilere ABD’ye giriş yasağı getirilmesi</li>
 <li>Aynı işlevi üstlenen üst düzey görevlilere de yaptırım uygulanması</li>
</ul>
ABD, Türkiye’nin Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ve bazı üst düzey yöneticilerini yaptırım listesine almıştır. Halen yürürlükte olan başlıca yaptırımlar şu şekilde sıralanmaktadır:
<ul>
 <li>SSB’ye ABD’den ihracat lisansı verilmesinin yasaklanması</li>
 <li>ABD finans kuruluşlarının SSB’ye 12 ayda 10 milyon dolardan fazla kredi sağlamasının engellenmesi</li>
 <li>SSB’nin uluslararası finans kuruluşlarından kredi almasına ABD’nin karşı çıkması</li>
 <li>ABD İhracat-İthalat Bankası yardımlarının yasaklanması</li>
 <li>SSB Başkanı ve diğer üst düzey isimlere vize kısıtlamaları ve mal varlığı blokajı uygulanması</li>
</ul>
Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi satın alması CAATSA yaptırımlarını devreye soktu. Donald Trump döneminde yaptırımlar ertelenmiş olsa da Joe Biden yönetimi sürecinde CAATSA uygulamaları başlatıldı. Bu yaptırımlar, yasadaki 231’inci maddeye yani Rus savunma sanayiiyle "önemli ticari işlem" yapılması gerekçesine dayandırıldı.
CAATSA yaptırımları, Türkiye-ABD ilişkilerinde halen kritik bir başlık olarak masada duruyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD yönetimi arasındaki temaslarda bu konunun sık sık gündeme geldiği biliniyor. Resmi olarak kaldırıldığına dair bir karar henüz açıklanmasa da ABD Başkanı Donald Trump yaptırımların kaldırılabileceğini açıkladı.

CAATSA, Amerika’nın Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasasıdır ve Rusya, İran ile Kuzey Kore gibi ülkeler için yaptırımlar içerir. Türkiye, Rusya’dan S-400 satın alımı nedeniyle CAATSA kapsamına alınmış ve Savunma Sanayii Başkanlığı ile ilgili bir dizi yaptırım uygulanmaktadır. Halen süreç ve kaldırılma yönünde net kararın açıklanmadığı belirtilse de Trump döneminde ertelenen yaptırımlar, Biden yönetimiyle yeniden gündeme gelmiştir.

CAATSA yaptırımları: Türkiye’nin S-400 alımı sonrası ABD ile ilişkilerin kilit başlığı

NORAD tarafından yapılan açıklamaya göre 24 Eylül 2025'te Alaska Hava Savunma Tanımlama Bölgesi'nde (ADIZ) görev yapan iki Tu-95 ve iki Su-35 uçağı tespit edilip izlendi.
NORAD, tespit ve müdahale için bir E-3 Sentry, dört F-16 ve dört KC-135 tanker uçağı görevlendirildi.
Rus askeri uçaklarının uluslararası hava sahasında kaldığı, ABD veya Kanada hava sahasına girilmediği bildirildi. Alaska kıyılarındaki bu Rus uçuşlarının düzenli olarak gerçekleştiği ve bir tehdit olarak görülmediği belirtildi.
Açıklamada, NORAD'ın bölgedeki uçakları tespit edip izlemek için uydular, yer tabanlı ve havadan radarlar ile savaş uçaklarından oluşan katmanlı bir savunma ağı kullandığı bilgisi paylaşıldı.

NORAD'ın açıklamasına göre Alaska ADIZ'inde iki Tu-95 ve iki Su-35 tespit edilip izlendi; müdahale için E-3 Sentry, F-16 ve KC-135 uçakları görevlendirildi. Rus uçakları uluslararası hava sahasında kaldı, ABD ve Kanada hava sahasına girmedi; bu tür uçuşlar düzenli olarak gerçekleşiyor ve tehdit olarak görülmedi. NORAD, uydu, karada ve havada radarlar ile katmanlı bir savunma ağı kullanarak bölgedeki uçakları izliyor.

NORAD: Alaska ADIZ'inde Rus savaş uçakları tespit edildi ve müdahale edildi

Starbucks, mali performans hedeflerini karşılayamayan mağazaları kapatma ve yaklaşık 900 kurumsal çalışanını işten çıkarma kararı aldı. ABD ve Kanada'daki yüzlerce mağazanın kapatılması planlanıyor.Seattle merkezli kahve devi, kapatılacak pozisyonlar için yakın zamanda çalışanlara bildirimde bulunacağını açıkladı. CEO Brian Niccol, perşembe günü gönderdiği mektupta bazı kafelerin de müşteri beklentilerini karşılamadığı gerekçesiyle kapanacağını belirtti.İnceleme sonucunda şirket, birçok mağazanın mali hedeflerini tutturamadığını ortaya koydu. Yüzlerce mağazanın kapatılmasıyla birlikte yaklaşık yüzde 1'lik bir çalışan grubu işten çıkarılacak. Kuzey Amerika'daki toplam mağaza sayısı bu yıl sonunda geçen yıla göre 124 azalarak 18 bin 300'e düşecek.Ayrıca işten çıkarılan çalışanlara tazminat ve çeşitli destek paketleri sunulacağı duyuruldu.

Starbucks mali hedeflerini karşılayamayan mağazaları kapatacak ve yaklaşık 900 kurumsal çalışanını çıkaracak. ABD ve Kanada'daki çok sayıda mağazanın kapanması bekleniyor; Kuzey Amerika'daki toplam mağaza sayısı bu yıl sonunda 18,300'e düşecek. Şirket, işten çıkarılanlara tazminat ve destek paketleri sunacağını açıkladı.

Starbucks, Mali Hedeflerini Tutturamayan Mağazaları Kapatıyor ve Yaklaşık 900 Kurumsal Çalışanını İşten Çıkarıyor

Ford Motor Company ABD'de 115.539 aracı ciddi güvenlik riski nedeniyle geri çağırdı. Şirket, geri çağrılacak modelleri yıllara ve modellere göre açıkladı ve arızanın direksiyon hakimiyetini kaybettirebileceğini belirtti; bu durumun yüksek riskli kazalara yol açabileceğini vurguladı.
ABD Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi (NHTSA) arızanın büyük tehlike yaratabileceğini bildirdi. Geri çağrılan araçlar 2020 ve 2021 üretimli F-250, F-350 ve F-450 serilerini kapsıyor; bu seride direksiyon milinin üstünde kusur tespit edildi ve sürüş kontrolünün tamamen kaybedilmesine yol açabilir.
Ford, çağrılan araçları yetkili bayiler aracılığıyla ücretsiz inceleme, tamir ve parça değişimi için geri çağırdı. Müşteriler, çağrıya ilişkin bilgilendirme ve onarım süreci hakkında bayilerden bilgi alabilirler.

Ford, ABD'de 115.539 aracı direksiyon milindeki kusur nedeniyle geri çağırdı. Geri çağrılan modeller 2020-2021 üretimli F-250, F-350 ve F-450 serileri ve arızanın sürüş kontrolünü kaybettirebileceği belirtildi. Yetkili bayiler ücretsiz inceleme ve onarım hizmeti verecek.

Ford ABD'de 115.539 Aracı Direksiyon Kusuru Nedeniyle Geri Çağırdı

Kanserde tablo artık değişti: gençler de risk altında. Geleneksel olarak kanser dendiğinde akla daha çok ileri yaşlar gelse de son yıllarda 50 yaş altındaki yetişkinlerde vakalar dikkat çekici bir şekilde artış gösteriyor.
Normalde hücreler belirli bir düzen içinde bölünür ve ölürken, kanserde bu denge bozulur; hücreler anormal biçimde büyüyerek tümörler oluşturabilir veya vücudun diğer bölgelerine yayılabilir. Genetik faktörler, yaşam tarzı ve çevresel etkenler kanser riskini etkilerken, hastalığın uzun süreli olarak genellikle ileri yaşlarla anıldığı bilinir. Ancak tablo değişti: Kanser giderek daha genç yaşlarda, 50 yaş altı yetişkinlerde kendini göstermeye başladı. 1990’dan 2019’a kadar 14–49 yaş arasındaki bireylerde görülen 29 farklı kanser türünün oranı neredeyse yüzde 80 artmıştır. Sadece 2019 yılında 3,3 milyon genç yetişkin kanser tanısı kaydedildi.
İngiltere’de son 25 yılda 25–49 yaş grubundaki insidans yüzde 22 artış gösterdi. ABD ve Avustralya gibi diğer yüksek gelirli ülkelerde de benzer yükselişler görüldü. Bu artışın en çarpıcı yönleri arasında, artışın özellikle 1990 sonrası dönemde hız kazanması öne çıkıyor.
Birinci etkenler arasında modern yaşam tarzı yer alıyor: daha fazla fast-food tüketimi, daha az hareket, artan obezite, alkol ve sigara kullanımı. Bu davranışlar sindirim sistemiyle ilgili bazı kanser türlerinde artışa katkıda bulunuyor. Ayrıca kadınlarda çocuk sahibi olma yaşının yükselmesi ve emzirme sürelerinin kısalması da risk faktörleri arasında sayılıyor. Mikroskobik boyutta “sonsuz kimyasallar” olarak bilinen mikroplastiklerin bağırsak mikrobiyomunu etkileyebileceği ve bağışıklık ile iltihap süreçlerini tetikleyerek kansere zemin hazırlayabileceği düşünülüyor; ancak kesin kanıtlar henüz netleşmedi.
Erken teşhis yöntemlerinin geliştirilmesi için yapay zeka ve büyük verinin entegrasyonu ele alınıyor. Bu teknolojiler genç yetişkinlerde kanser ipuçlarını yakalarken, devletler önleyici sağlık stratejilerini güncelleyerek yeni nesilleri korumayı hedefliyor.
Bir gerçek var ki, kanser artık sadece yaşlılığın değil, gençliğin de gündeminde. Bu nedenle sağlık sistemlerinin kapasitesi ve politika öncelikleri yeniden şekillenmek zorunda. Çünkü önümüzdeki yıllarda kanserle mücadele, hiç olmadığı kadar genç bir yüzle karşımıza çıkacak.

1990-2019 arasında 14–49 yaş arasındaki kanser türlerinde yaklaşık yüzde 80 artış kaydedildi; 2019’da 3,3 milyon genç yetişkin kanser tanısı bildirildi. İngiltere, ABD ve Avustralya’da benzer yükselişler görüldü ve artış 1990 sonrası hızlandı. Uzmanlar modern yaşam tarzı ve çevresel etkenlere dikkat çekiyor; erken teşhis ve önleyici politikaların güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.

50 Yaş Altı Kanser Vakalarında Artış: Genç Yetişkinleri Tehdit Eden Yeni Tablo

Trump, Truth Social hesabından Rusya-Ukrayna Savaşı'nın gidişatına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Rusya'nın askeri ve ekonomik açıdan iyi durumda olmadığını savunan Trump, “Bence Ukrayna, Avrupa Birliği'nin de desteğiyle savaşıp ülkesinin tamamını geri kazanabilecek bir pozisyonda. Ukrayna ülkesini eski haline getirebilir ve kim bilir belki de daha da ileri gidebilir.” ifadelerini kullandı. Trump, NATO'nun desteğine sahip Kiev'in, savaşın başladığı zamanki sınırlarına dönmesinin çok mümkün olduğunu kaydetti. ABD Başkanı, Rusya'nın kısa sürede kazanabileceği iddia edilen bir savaşı 3,5 yıldır sürdürdüğünü ve halen kazanamadığını belirterek, Rusya için “kağıttan kaplan” nitelemesinde bulundu.
Rusya'nın birçok bölgesinde insanların savaşa ilişkin doğru bilgilere sahip olmadığını ve uzun benzin kuyrukları bulunduğunu öne süren Trump, “Putin ve Rusya büyük ekonomik sıkıntılar içinde. Şimdi Ukrayna'nın harekete geçme zamanı. Her halükarda, her iki ülkeye de başarılar diliyorum.” değerlendirmesini yaptı. ABD olarak Ukrayna'nın faydalanabilmesi için NATO'ya silah satmayı sürdüreceklerine de işaret eden Trump, “Herkese iyi şanslar.” ifadesini kullandı.

Trump Truth Social'de Rusya-Ukrayna Savaşı hakkında Ukrayna'nın AB desteğiyle savaşı kazanabileceğini ve Rusya'nın zayıf durumda olduğunu savundu; Kiev'in NATO desteğiyle savaşın başlangıç sınırlarına dönmesinin mümkün olduğunu belirtti. Rusya'yı uzun süredir kazanamayacak bir güç olarak nitelendirdi ve kağıttan kaplan ifadesini kullandı. ABD'nin Ukrayna için NATO'ya silah satmayı sürdürmesi gereğini yineledi.

Trump: Ukrayna AB Desteğiyle Savaşı Geri Alabilir; Rusya 'kağıttan kaplan'

<h2>New START Uzatma Olasılığı ve Rusya’nın Tutumu</h2>Dmitriy Peskov, başkent Moskova’da gazetecilerin gündemdeki konulara dair sorularını yanıtladı. Rusya’nın New START anlaşmasının 2026’da sona ermesinin ardından bir yıl daha uyum göstermeye hazır olduğunu belirten Peskov, “Bunu yapacağız. Ancak bunun için ABD’nin de aynı tutumu sergilemesi gerekiyor.” dedi.Anlaşmanın uzatılması ihtimalini değerlendiren Peskov, “Anlaşmanın süresi dolmadan yeni bir belge üzerinde uzlaşıya varılması pratikte mümkün değil. Bu çok zor bir konu ve kapsamlı yaklaşım gerektiriyor. Bu koşullarda Rusya bir yıl daha anlaşmadaki kısıtlamalara uymaya hazır. Ancak bunun için ABD’nin bu konuda gerekli tutum sergilemesi ve uygun bir karar alması gerekiyor. Eğer karşı taraf kısıtlamalara uymazsa, elbette, önlem almak zorunda kalacağız.”Peskov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ABD Başkanı Donald Trump ile temaslarında New START anlaşmasını ele aldığını ancak detaylı şekilde istişare edilmediğini aktardı.Polonya’nın “Rus uçaklarını NATO sahasını ihlal etme durumunda vurulması gerektiği” yönündeki açıklamasını değerlendiren Peskov, Rus uçaklarının uluslararası kurallar çerçevesinde uçuş yaptığını savundu.Sözcü Peskov, Rusya’nın İran’da nükleer santralleri için yeni güç ünitelerinin inşa edilmesine ilişkin Tahran ile anlaşma üzerinde çalışıp çalışmadığı yönündeki soruyu ise cevapsız bıraktı.Putin, dün Güvenlik Konseyi ile yaptığı toplantıda, ABD ile yapılan New START anlaşmasının 5 Şubat 2026\'da sona ermesinin ardından bir yıl daha uymaya hazır olduklarını belirterek, “Bu, ancak ABD'nin de benzer şekilde hareket etmesi ve mevcut caydırıcılık potansiyellerin dengesini bozacak adımlar atmaması halinde uygulanabilir.” ifadelerini kullandı.New START anlaşması, Washington ile Moskova arasında yürürlükteki son nükleer anlaşma niteliğini taşıyor ve uzun menzilli nükleer silah başlıkları ile füzelerini sınırlıyor.

Rusya, New START'in 2026 sonrası için bir yıl daha uyum göstermeye hazır olduğunu açıkladı; uzatmanın ABD’nin olumlu tutumuna bağlı olduğunu belirtti. Putin de konuyu Güvenlik Konseyi toplantısında yineledi. Polonya açıklaması ve İran konusundaki belirsizlik ise diğer gündem başlıklarıydı.

Peskov: New START'in 2026 sonrası uzatılması için ABD'nin tutumu belirleyici; Rusya bir yıl daha kısıtlamalara uymaya hazır

Cumhurbaşkanı kararıyla, 2018 yılında ABD menşeli bazı ürünlerin ithalatına uygulanan ek vergiler kaldırıldı. Resmi Gazete’de yayımlanan düzenleme, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayıyla yürürlüğe girdi ve 1567, 474, 3283, 4458, 2976 ile 4067 sayılı kanunların ilgili maddeleri çerçevesinde alındı. Kararla birlikte alkollü içecekler, otomobiller, makyaj malzemeleri ve yaprak tütün de ek vergi yükümlülüğünden muaf tutuldu.Ticaret Bakanlığı, ABD menşeli bazı ürünlerin ithalatında ek mali yükümlülüklerin kaldırılmasına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, 2018’de ABD’nin çelik ve alüminyum ürünlerine getirdiği ek vergilere karşı Türkiye’nin Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kuralları çerçevesinde tedbirler aldığı hatırlatıldı. Sürecin, iki ülke arasında DTÖ bünyesinde sürdürülen paneller ve müzakereler çerçevesinde değerlendirildiği belirtilirken, “Olumlu ilerleyen müzakereler ve danışmalar sonucunda ABD menşeli bazı ürünlerdeki ek mali yükümlülükler sona erdirilmiştir” ifadelerine yer verildi. Bu adımın, taraflar arasında ticari ilişkilerin normalleşmesine katkı sağlaması hedefleniyor.Ticaret Bakanlığı ayrıca otomobil ithalatına ilişkin de yeni bir düzenleme açıkladı. Buna göre, Avrupa Birliği ülkeleri ve Türkiye ile serbest ticaret anlaşması bulunan ülkeler dışından getirilecek binek otomobillere ek mali yükümlülük uygulanacak. Uygulanan ek vergiler, aracın tipine göre değişiklik gösterecek.

2018'de ABD menşeli bazı ürünlere uygulanan ek vergiler kaldırıldı. Karar alkollü içecekler, otomobiller, makyaj malzemeleri ve yaprak tütünü için muafiyet getiriyor. Ayrıca otomobil ithalatında AB ülkeleri ve Türkiye ile serbest ticaret anlaşması bulunan ülkeler dışından getirilecek araçlara ek mali yükümlülük uygulanacak ve bu yükümlülük aracın tipine göre değişecek; bu adımlar, ticari ilişkilerin normalleşmesini hedefliyor.

ABD Ürünlerinden Ek Vergiler Kaldırıldı; Otomobil İthalatında Yeni Düzenleme Başladı

ABD, İsrail'e 30 AH-64 Apache saldırı helikopteri ve 3.250 piyade zırhlı aracı satmayı planlıyor; toplam değerler 3,8 milyar dolar ile 1,9 milyar dolar olarak öne sürülüyor.Teslimatın en erken 2-3 yıl içinde başlayabileceği ifade ediliyor ve satışın ABD'nin dış askeri yardım programı kapsamında finanse edileceği belirtiliyor. Satış planının, Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi ile Senato Dış İlişkiler Komitesi liderlerinin onayından sonra Kongre'ye sunulacağı ve kamuoyuna resmi bildiriminin yapılacağı ifade ediliyor.Ayrıca, söz konusu satış planının İsrail'in Katar'daki Hamas liderlerine yönelik saldırısından yaklaşık bir ay önce Kongre liderlerine iletildiği belirtiliyor. Satışın gerçekleşmesi halinde İsrail'in mevcut Apache filosunun neredeyse iki katına çıkacağı kaydediliyor.

ABD, İsrail'e 30 AH-64 Apache helikopteri ve 3.250 piyade zırhlı aracı satmayı planlıyor; teslimat en erken 2-3 yıl sonra başlayabilir ve ABD dış askeri yardım programı kapsamında finanse edilecek. Plan, Temsilciler ve Senato Dış İlişkiler Komitelerinin liderlerinin onayından sonra Kongre'ye sunulacak ve kamuoyuna bildirilecek. Eğer satış gerçekleşirse İsrail'in Apache filosu mevcut seviyesinin yaklaşık iki katına çıkacak.

ABD, İsrail'e 30 AH-64 Apache Helikopteri ve 3.250 Piyade Zırhlı Aracı Satışı Planını Öne Sürüyor

Mortgage Bankers Association'ın (MBA) açıkladığı verilere göre, 12 Eylül'de sona eren haftada mortgage başvuruları önceki haftaya kıyasla yüzde 29,7 artış kaydetti. Konut satın almaya yönelik başvurular yüzde 3 yükselirken, yeniden finansman başvuruları yüzde 58 arttı.
30 yıl vadeli mortgage için ortalama faiz oranı geçen hafta yüzde 6,49'dan yüzde 6,39'a geriledi. Aynı dönemde 15 yıl vadeli mortgage için ortalama faiz oranı yüzde 5,70'ten yüzde 5,63'e indi.
MBA Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Başekonomisti Mike Fratantoni, zayıflayan iş gücü piyasası göstergesi ve Fed'den faiz indirimi beklentisiyle geçen hafta 30 yıl vadeli mortgage için ortalama faiz oranının Ekim 2024'ten bu yana en düşük seviyeye gerilediğini belirtti. Fratantoni, yeniden finansman başvurularının hacminin önceki haftaya göre yaklaşık yüzde 60 arttığını ifade ederken, ortalama kredi tutarının anketin 35 yıllık tarihinde en yüksek seviyeye çıkmasıyla büyük kredisi olan ev sahiplerinin ilk harekete geçenler olduğunu söyledi.

Mortgage başvuruları geçen hafta yüzde 29,7 arttı; konut satın alma başvuruları %3 yükseldi, yeniden finansman başvuruları yaklaşık %60 arttı. 30 yıl vadeli kredilerin faizi 6,39'a, 15 yıl vadeli kredilerin faizi 5,63'e indi. Fratantoni, zayıflayan iş gücü göstergeleri ve Fed'in faiz indirimi beklentisinin bu düşüşü desteklediğini, büyük kredili ev sahiplerinin de bu dönemde ilk harekete geçtiğini belirtti.

MBA Verileri: Mortgage Başvuruları Geçen Hafta Yüzde 29,7 Artarken Faizler Düşüş Gösterdi

<h2>Gelişmeler</h2>
ABD Başkanı Donald Trump, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada ikinci bir saldırı emri verdiğini duyurdu. Buna göre, Karayipler'de uluslararası sularda Venezuela kaynaklı olduğundan şüphe edilen bir teknenin uyuşturucu taşıdığına dair kayıtlı kanıtlar bulunduğu iddia edildi ve teknenin imha edildiği belirtildi. Bu saldırı sonucunda teknedeki üç kişinin hayatını kaybettiği kaydedildi.
Trump, “son derece şiddetli uyuşturucu kartelleri ve narkoteröristlere” yönelik operasyonların ikinci aşamasını başlattığını ifade etti ve olayla ilgili olarak kamuoyuna bilgi verdi.
Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro ise saldırıyı uluslararası hukuka aykırı ve açık bir saldırı olarak nitelendirdi. Maduro, iki ülke arasındaki iletişimin tamamen kapandığını vurgulayarak yalnızca ABD’de yaşayan Venezuelalıların geri dönüşünü kolaylaştıracak sınırlı temasların sürdüğünü belirtti; bu durumun sadece gerilim olmadığını, topyekün bir saldırı olduğunu ifade etti.
<h2>İletişim ve askeri hareketlilik</h2>
İki ülke arasındaki iletişim kanallarının tamamen kapandığını vurgulayan Maduro, bölgede artan askeri hareketlilik ve devam eden tartışmalar nedeniyle uluslararası hukuk ve insan hakları konularına dikkat çekti. ABD, Karayipler'in güneyine savaş gemileri göndermeye devam ettiğini ve Porto Riko'ya F-35 uçakları konuşlandırdığını bildirdi.
2 Eylül'de gerçekleştirilen önceki saldırıda Venezuela'dan yola çıktığı iddia edilen bir teknenin hedef alınması sonucunda 11 kişinin hayatını kaybettiği kaydedildi. Hukukçular, bu tür uluslararası sularda gerçekleştirilen saldırıların insan hakları ve deniz hukuku açısından tartışmalı olduğuna işaret ediyor. 
ABD Kongresi'nde Demokrat üyeler, Trump yönetiminden saldırının hukuki gerekçelerini açıklamasını talep etti. Venezuela Dışişleri Bakanı Yván Gil, ABD donanmasına ait bir destroyerin Venezuela'nın özel ekonomik bölgesi içindeki bir balıkçı teknesine el koyduğunu ve teknenin küçük ve zararsız olduğunun belirtildiğini, 8 saat boyunca yasa dışı şekilde alıkonulduğunu ileri sürdü. Washington ise Maduro yönetimini uyuşturucu kaçakçılığına destek vermekle suçluyor ve Maduro'yu Cartel of the Suns adlı örgütün lideri olmakla itham ediyor; bu örgüt için 50 milyon dolar ödül konulduğu ifade ediliyor.
Geçen yıl Temmuz ayındaki başkanlık seçimlerini tanımayan Batı ülkeleriyle birlikte, Maduro yönetiminin iktidarda kalma çabaları ve ABD’nin müdahale iddiaları gündemde kalmaya devam ediyor. Maduro, Washington’u rejim değişikliği amacıyla emperyalist müdahale planlamakla suçluyor ve halka hükümet yanlısı milislere katılma çağrısı yaptığını da hatırlattı.

ABD Başkanı Donald Trump, Karayipler'de uluslararası sularda Venezüellalı uyuşturucu kaçakçılarına ait olduğu iddia edilen bir teknenin imha edildiğini ve üç kişinin öldüğünü açıkladı. Maduro bunu saldırı olarak nitelendirdi ve gerilim sürüyor; iletişim hatları tamamen kesildi ve iki ülke arasındaki askeri hareketlilik artıyor. Konuyla ilgili olarak bölgesel ve uluslararası hukuk tartışmaları ve siyasi gerilim devam ediyor.

Trump, Karayipler'de Venezuelalı kaçakçı teknesinin imha edildiğini açıkladı; Maduro'dan ağır eleştiri

ABD basınında yer alan bilgilere göre, İsrail'in Gazze'ye yönelik operasyonlarında yeni bir aşama başlarken tanklar Gazze'ye giriyor ve hava saldırıları artıyor.İsrailli esirlerin aileleri, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun Gazze kentini işgal ederek İsrailli esirleri kurban etmeyi seçtiğini ve bu gecenin onların son gecesi olabileceğini belirtti.ABD basını, İsrailli yetkililere dayandırdığı haberinde Gazze kent merkezine yeni geniş çaplı saldırının başladığını yazdı. Habere göre katil İsrail tankları Gazze merkezine girdi ve hava saldırıları da arttı.Haber, ABD Başkanı Trump'ın harekatı desteklediğini ancak bir an önce tamamlanmasını istediğini belirten İsrailli yetkililerin Axios'a yaptığı açıklamalarla geldi.8 Ağustos'ta İsrail hükümeti, Eli kanlı Başbakan Netanyahu'nun önerisiyle Gazze’nin kademeli olarak işgalini öngören planı onayladı. İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Gazze'ye yönelik yoğun saldırıların ardından "Gazze yanıyor" dedi.Gazze kentindeki saldırıların yoğunlaştığı yönündeki haberlerin ardından İsrailli esir yakınlarının kurduğu çatısı platformdan yazılı açıklama yapıldı: "Bu akşam Gazze'ye yoğun saldırılara başlandığı yönündeki haberlerden derin endişe duyduk. Gazze'de 710. gece, hayatta kalmayı başaran esirlerin son gecesi olabilir. Cesetlerin bulunup defnedilmeleri için de son gece olabilir." Açıklamada, Gazze'de halen çok sayıda canlı esir olduğuna değinildi ve Netanyahu'nun esirleri, siyasi kaygılar uğruna kasıtlı olarak kurban etmeyi seçtiği kaydedildi. Açıklamada, İsrailli esirlerin hayatından Netanyahu'nun sorumlu olduğu ve İsrail halkının esirler ile askerlerin kurban edilmesini bağışlamayacağı aktarıldı.

İsrail'in Gazze'ye yönelik operasyonlarında yeni bir aşama başlatıldığı bildiriliyor; tanklar Gazze merkezine girerken hava saldırıları artıyor. İsrailli esirlerin aileleri, Netanyahu'nun Gazze'yi işgal ederek esirleri kurban etmeyi seçtiğini ve bu gecenin onların son gecesi olabileceğini ifade ediyor. ABD basını ve yetkililer, gelişmelere ilişkin endişelerini paylaşırken operasyonun siyasi boyutları ve kararlar üzerine tartışmalar sürüyor.

Gazze'ye Yönelik Saldırılarda Yeni Aşama: Tanklar Giriyor, Hava Saldırıları Artıyor; Esir Yakınları Netanyahu'yu Sorumlu Tutuyor

Başkent Caracas’ta uluslararası basın mensuplarına konuşan Maduro, ABD Başkanı Donald Trump'ın Venezuela'ya yönelik askeri tehditlerine tepki gösterdi. Maduro, ülkenin dört bir yanında 2,5 milyon asker ve milis gücünün savunma için görevlendirildiğini belirterek, "Eğer silahlı bir mücadeleye girmek zorunda kalırsak, buna fazlasıyla hazırız." dedi.
Trump’ın Venezuela’yı uyuşturucu kartelleriyle ilişkilendirmesine değinen Maduro, "Trump'ın uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili verdiği rakamlar yalandır. Trump, elindeki bilgileri teyit etmeden video yayımlıyor, bu ciddi bir durum." ifadelerini kullandı.
Maduro, ABD ordusunun Venezuelalı bir balıkçı teknesine hukuksuz şekilde saldırdığını savunarak, "ABD, Venezuela kara sularında balıkçılara saldırarak askeri bir olay yaratmaya çalıştı. Balıkçı teknesine yapılan bu saldırı tam bir rezalet." diye konuştu.
Ülkesinin şanlı bir tarihe sahip olduğunu dile getiren Maduro, "Venezuela, kendi bağımsızlığını kendi gücüyle kazandı. Venezuela halkını birleştirdik, güçlendirdik, eğittik ve ülkemizin her köşesinde, sokağında ve adasında gerçeğimizi savunmaları için hazırladık." dedi.
Maduro, Trump'ın 3 Eylül'de paylaştığı "uyuşturucu yüklü gemiye yönelik saldırı" videosunu hatırlatarak, konuyla ilgili ABD Kongresi üyelerinin bilgi talebinde bulunduğunu ancak durumun netleşmediğini söyledi.
ABD Başkanı Trump, Latin Amerika kökenli uyuşturucu kartelleriyle yerinde mücadele gerekçesiyle ordunun daha fazla ve etkin kullanılması talimatını imzaladı. Ağustos sonlarında Venezuela kıyılarına USS Gravely, USS Jason Dunham ve USS Sampson savaş gemilerini göndermişti.
Venezuela Devlet Başkanı Maduro da buna karşılık ülkede 4,5 milyonluk milis gücünü seferber ettiğini ve herhangi bir saldırıyı püskürtmeye hazır olduğunu açıkladı. ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth ise ülkesinin ordusunun Venezuela'da rejim değişikliği operasyonuna hazır olduğunu söyledi.

Maduro, Caracas'ta yaptığı açıklamada Trump'ın tehditlerine karşı 2,5 milyonluk asker ve milis gücünün savunmaya hazır olduğunu belirtti. Trump'ın uyuşturucu kartelleriyle ilgili iddialarını reddeden Maduro, ABD’nin balıkçı teknesine saldırısı ve savaş gemilerini bölgeye konuşlandırmasıyla gerilimin sürdüğünü vurguladı. Ayrıca 4,5 milyonluk milis gücünün seferber edildiğini ve rejim değişikliği operasyonuna hazır olduklarını söyledi; Hegseth ise bununla ilgili açıklamalarda bulundu.

Maduro: Venezuela, Trump'ın tehditlerine karşı 4,5 milyonluk milis gücünü seferber etti ve savunmada kararlı

<h2>Madrid'deki görüşmelerin ardından Çin-ABD ticaret müzakereleri gündemde</h2>
İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen müzakerelerin ardından Çin heyeti basın toplantısı düzenledi. Heyette yer alan Uluslararası Ticaret Temsilcisi Li Çınggang, görüşmelerde iki ülkenin karşılıklı kaygı konularını ele alırken samimi, derin ve yapıcı iletişim kurulduğunu söyledi.
Li, Çinli ByteDance şirketinin hakim ortağı olduğu TikTok ile bağlantılı olan sorunun işbirliği içinde çözümü için ABD ile temel çerçeve mutabakatına vardıklarını belirtti. Çin'in teknoloji ve ekonomi-ticaret konularının siyasallaştırılmasına ve araç haline getirilmesine karşı olduğunu vurguladı; ABD'nin Çinli şirketlere baskı uygularken kendilerinden kaygılarını gidermesini beklememesi gerektiğini ifade etti. Çin, kendi ilkeleri, şirketlerinin çıkarları ve uluslararası eşitlik ile adalet pahasına bir anlaşmaya varmaya çalışmayacağını söyledi.
ABD Temsilciler Meclisi, 13 Mart 2024'te yaptığı oylamada Amerikalıları Yabancı Düşmanlarca Kontrol Edilen Uygulamalardan Koruma Yasası başlıklı tasarıyı büyük çoğunlukla kabul etmişti. Tasarı, 24 Nisan 2024'te dönemin ABD Başkanı Joe Biden'ın imzasıyla yürürlüğe giren uygulamaları kapsıyordu. Yasa, Ulusal güvenlik tehdidi gerekçesiyle TikTok'un yasaklanmasını öngören hükümler içeriyordu ve ByteDance'in platformu ABD'li bir şirkete devretmesini, aksi halde uygulamanın ABD'deki yasaklanmasını öngörüyordu. ABD Kongresi bu devri zorunlu kılıyor; ByteDance'in kontrol hissesini 19 Ocak'a kadar devretmeme ihtimali halinde yasağa yol açan kararlar, ABD Yüksek Mahkemesi tarafından onanmıştı; ancak 20 Ocak'ta göreve başlayan yeni Başkan Donald Trump, bu son tarihi üç kez uzatmıştı.
Yasağın savunucuları, ByteDance'in TikTok üzerinden Amerikan vatandaşlarının bilgilerine Çin hükümetinin erişebileceğini savunuyor; bunun veri güvenliği riskinin yanı sıra ulusal güvenliği tehdit ettiğini ileri sürüyor. Buna karşı çıkanlar ise TikTok'un ABD vatandaşlarının verilerini topladığı iddiasının kanıtlanması gerektiğini ve uygulamanın yasaklanmasının ifade özgürlüğünün kısıtlanması anlamına geleceğini belirtiyor. TikTok yönetimi ise veri güvenliğinin ihlallerinin iddialarının gerçeği yansıtmadığını, ABD'de faaliyetlerini tamamen Amerikan yasalarına uygun yürüttüklerini ileri sürüyor.
Madrid'deki ticaret müzakerelerinin yeni turu dün başladı; heyetler arasında ticaret ve teknoloji alanındaki sorunların yanı sıra sosyal medya uygulaması TikTok'un durumu da toplantı gündeminde yer aldı. İki ülkeden yetkililer, Mayıs'taki Cenevre görüşmeleri, Haziran'daki Londra görüşmeleri ve Temmuz'daki Stockholm görüşmelerinin ardından bu toplantının gerçekleştirildiğini kaydetti.
İki ülkeden yetkililer, daha önce Mayıs'ta Cenevre'de, Haziran'da Londra'da ve Temmuz'da Stockholm'de bir araya gelmişti.

Madrid'deki görüşmelerin ardından Çin-ABD ticaret müzakereleri sürerken Li Çınggang, tarafların kaygılar üzerinde samimi ve yapıcı iletişim kurduğunu belirtti. TikTok konusunda ABD ile temel çerçeve mutabakatına varıldığı ve ByteDance'in ABD'deki konumuna ilişkin tartışmaların sürdüğü vurgulandı. Görüşmeler Mayıs-Cenevre, Haziran-Londra ve Temmuz-Stockholm turuyla devam ediyor.

Madrid'deki Çin-ABD müzakereleri sonrası Li Çınggang TikTok için temel çerçeve mutabakatına vardıklarını söyledi

Devlet kanalı VTV’ye konuşan Lopez, ABD ordusunun Karayipler bölgesindeki askeri hareketliliğine ilişkin görüşlerini paylaştı. Eylül ayında her gün ve dünkü gece istihbarat uçakları ile tankerlerin havada yakıt ikmali yaptığı bilgisini aktaran Lopez, Ağustos ayında Venezuela’ya karşı istihbarat ve keşif operasyonlarının üç katına çıktığını belirtti.ABD’nin uçuş planlarını bildirmemesi nedeniyle hava kazaları konusunda endişeli olduklarını ifade eden Lopez, Silahlı Kuvvetler’in her türlü olasılığa hazırlıklı olduğunu vurguladı.Lopez ABD uçaklarının Karayipler bölgesi ve Venezuela’ya yakın bölgelerde istihbarat uçuşları yaptığını savundu. Hangi bilgiyi topladıkları kendilerine ait bir konu; biz ise kendi iç istihbarat süreçlerimizi yürütüyoruz. Hazırlıklıyız ve her uçuşa bireysel veya toplu olarak müdahale edebiliyoruz; ne yaptıklarını biliyoruz. Karayipler’deki konuşlanmalarının savaş çıkarma niyeti taşıdığını biliyoruz.Milis güçlerinin ülke çapındaki askeri eğitim programlarına değinen Lopez, Maduro’nun talimatıyla her cumartesi eğitimlerin devam edeceğini ve milislerin ABD’nin olası saldırganlığına karşı hazır tutulacağını söyledi.ABD Başkanı Donald Trump daha önce Latin Amerika kökenli uyuşturucu kartelleriyle yerinde mücadele gerekçesiyle ordunun daha fazla ve etkin kullanılması talimatını imzalamıştı. Ağustos ayı sonlarında ABD Venezuela kıyılarına USS Gravely, USS Jason Dunham ve USS Sampson savaş gemilerini göndermişti.Venezuela Devlet Başkanı Maduro ise bu gelişmelere karşılık ülkede 4,5 milyon milis gücünü seferber ettiğini ve herhangi bir saldırıyı püskürtmeye hazır olduğunu açıkladı. ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth ise ülkesinin ordusunun Venezuela'da rejim değişikliği operasyonuna hazır olduğunu söyledi.

Lopez Karayipler'deki ABD hareketliliğini ve Ağustos ayında artan istihbarat operasyonlarını bildirdi. Maduro yönetimi milis güçlerini seferber ederek eğitimleri sürdürürken Venezuela, olası ABD saldırılarına karşı hazır olduğunu belirtti; ABD ise bölgeye gemi göndermiş durumda. Trump'ın talimatları ve Hegseth'in rejim değişikliği hazırlığı açıklamaları tansiyonu yükseltti.

Lopez: Karayipler'deki ABD hareketliliği ve Venezuela’ya yönelik istihbarat operasyonları artıyor

BM Genel Kurulu İsrail ile Filistinliler arasında iki devletli çözüme yönelik somut, takvime bağlanmış ve geri dönüşü olmayacak adımları öngören bir deklarasyonu ezici çoğunlukla onayladı.Yedi sayfalık deklarasyon temmuz ayında Suudi Arabistan ve Fransa'nın ev sahipliğinde BM'de düzenlenen ABD ve İsrail tarafından boykot edilen uluslararası konferansın ardından kabul edildi.Karar tasarısı 142 lehte, 10 aleyhte ve 12 çekimser oyla kabul edildi. Deklarasyon, dünya liderleri zirvesinin 22 Eylül'de yapılacağı marjında açıklanan metin olarak öne çıktı ve 7 Ekim 2023'te Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırılarını kınadı. Gazze'de sivillere ve sivil altyapıya yönelik saldırılar, kuşatma ve aç bırakma uygulamaları da kınandı ve bu uygulamaların insani felakete yol açtığı vurgulandı.Metinde ayrıca Gazze'deki savaşın derhal sona ermesi çağrısı yapılırken BM Güvenlik Konseyi tarafından yetkilendirilecek geçici bir uluslararası istikrar misyonunun bölgeye konuşlandırılması öngörüldü.ABD oylamayı yanlış yönlendirilmiş ve zamansız bir tanıtım gösterisi olarak nitelendirdi. ABD'li diplomat Morgan Ortagus, kararın Hamas'a karşı bir adım olarak görüldüğünü ve barışı teşvik etmekten çok çatışmayı uzatacağını söyledi. İsrail'in BM Daimi Temsilcisi Danny Danon ise kararın Hamas'tan yarar sağlayacağını savundu.Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, onaylanan kararın Hamas'ın uluslararası alanda izole edilmesini sağladığını söyledi. Fransa'nın liderliğinde karar Körfez Arap ülkelerinin büyük bölümünün destek verdiği bir tabloyla kabul edildi. Karara karşı oy kullananlar arasında ABD ve İsrail'in yanı sıra Arjantin, Macaristan, Mikronezya, Nauru, Palau, Papua Yeni Gine, Paraguay ve Tonga yer aldı.

BM Genel Kurulu iki devletli çözüme yönelik somut ve takvime bağlı adımlar içeren bir deklarasyonu onayladı. Deklarasyon Gazze savaşının derhal sona ermesini ve bölgeye geçici bir uluslararası istikrar misyonunun konuşlandırılmasını öngörüyor; Hamas'ın izolasyonunu hedefliyor. Oylama 142 lehte, 10 aleyhte, 12 çekimser olarak sonuçlandı; karar dünya liderleri zirvesi öncesinde kabul edildi.

“ABD” ile ilgili sonuçlar