<h2>AYM Kararı ve Olayın Özeti</h2>
Anayasa Mahkemesi (AYM), Gezi Direnişi sırasında polisin müdahalesi sonucu hayatını kaybeden Ahmet Atakan'ın yaşam hakkının ihlal edildiğine karar verdi. AYM, Atakan ailesine 225 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti ve dosyayı yeniden ele alınması için Adana Bölge İdare Mahkemesi'ne gönderdi.
Olay, 10 Eylül 2013 tarihinde Hatay'ın Armutlu Mahallesi'nde polisin gaz kapsülü başına isabet etmesiyle hayatını kaybetmesiyle başlamıştı. Soruşturmayı yürüten Hatay Valiliği, olayla ilgili soruşturma izni vermemiş; aile bu karara itiraz etmişti. 2017 yılında Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı yeniden soruşturma izni talep etmiş, valilikten yine izin çıkmamıştı. Aile, 2021 yılında AYM'ye başvurmuştu.
Kararda, “İncelenen başvuruda İdari Dava Dairesinin Anayasa'nın 17. maddesinin gerektirdiği dikkatli ve özenli inceleme şartını yerine getirmemesi nedeniyle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiği” ifadesine yer verildi. AYM, toplantı ve gösteri hakkı başvurusunu ise yetkisizlik nedeniyle kabul etmedi. Ayrıca AYM, Atakan ailesine manevi tazminat olarak 225 bin TL ödenmesini kararlaştırdı; karar gerekçesinde “eski hale getirme kuralı” çerçevesinde ihlalin tüm sonuçlarının giderilmesi gerektiği belirtildi.

AYM, Gezi Direnişi’nde hayatını kaybeden Ahmet Atakan’ın yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verdi ve ailesine 225 bin TL manevi tazminat ödenmesini kararlaştırdı. Karar, dosyanın Adana Bölge İdare Mahkemesi’ne yeniden incelenmesi için gönderildi. Toplantı ve gösteri hakkı başvurusu ise yetkisizlik nedeniyle kabul edilmedi.

AYM, Gezi Direnişi'nde Ahmet Atakan'ın yaşam hakkı ihlali olduğuna karar verip 225 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, CHP’nin 22’nci Olağanüstü Kurultayı öncesinde ANKA Haber Ajansı’na değerlendirme yaptı. Olağanüstü bir dönemde kurultayı yapmanın zorunlu olduğunu ifade eden Başarır, Türkiye’nin hukuk ve adaletinin bu durumdan etkilenmiş olduğunu söyledi ve yargının üzerimize oynadığı oyunlar bulunduğunu belirtti.
Başarır, yargının görevinin bu ülkede suç örgütleriyle, mafya ve uyuşturucu kaçakçılarıyla, katillerle mücadele etmek olduğunu, siyasete yön vermek olmadığını kaydetti; siyasete elinizi çekin sözünü tekrarladı. Artık siyaset kurumundan elinizi çekin.
Bakın Ekrem Bey’in davası, “ahmak davası” olarak görüldü; bugün Yargıtay’a geliyor ve önemli dosyalar Anayasa Mahkemesi’nden Yüksek Mahkeme’ye gelecek. Yüksek Mahkeme’nin önünde bir seçenek olduğunu belirten Başarır, Yargıtay’ın, Anayasa Mahkemesi’nin ve Danıştay’ın diploma davasında ya bu hukuksuzluğa ya da bu adaletsizliğe bu çirkinliklere dur diyeceğini ya da ülkeyi daha karanlığa götüreceğini ifade etti.
Siyaset kurumu olarak işimizi yapmak, görevimizi ifa etmek istediklerini vurgulayan Başarır, rakiplerle meydanlarda, olması gereken yerde tartışmayı sürdürmek istediklerini kaydetti. “Benim muhatabım cübbe giyen bir hakim değil, bir savcı değildir” sözlerini yineleyen Başarır, tarihte darbe ve tehditleri gördüklerini hatırlattı. 1980’de iki genel başkanın hapse atıldığını belirten Başarır, bir hukukçu olarak rakibinin yargıç olduğunu görmekten utanacağını ifade etti. Bu nedenle Olağanüstü Kurultay’da delege iradesini ortaya koyacaklarını ve ardından kurultayın yapılacağını belirtti; partinin iradesinin üzerinden elinizi çekin, mertçe ve ahlaklı şekilde halkın karşısına çıkıp siyaset yapalım dedi.

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, olağanüstü dönemde kurultayın zorunlu olduğunu vurguladı ve Türkiye’nin hukuk ve adaletinin bu durumdan etkilendiğini söyledi. Yargının suç örgütleriyle mücadele etmesi gerektiğini, siyasete yön vermemesi gerektiğini belirtti ve halkı siyaset kurumu üzerinden konuşmaya çağırdı. Ayrıca yargının tarafsızlığına dikkat çekti ve kurultay sonrası delege iradesinin ortaya konulmasını istedi.

Ali Mahir Başarır: Yargının Görevi Suç Örgütleriyle Mücadele Olmalı; Siyasete Yön Vermek Değil

CHP, 21 Temmuz 2025 tarihli ve 7557 sayılı “Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un yürürlüğünün durdurulması ve iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) dava açtı.
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, konuyla ilgili açıklamasını sosyal medya hesabından paylaştı. İfadesinde şu sözler yer aldı:
“CHP Grubu olarak, özel hastane açma ve işletme dahil özel sektöre gördürülecek işlerde açık artırma ile lisans verme esası getiren, buna ilişkin kural koyma yetkisini Sağlık Bakanlığı'na devreden, buradan elde edilecek gelirin yüzde 75'ini Sağlık Hizmetleri AŞ'ne aktaran, yeterli kontrol ve denetim önlemleri oluşturmadan kenevir ekimini kolaylaştıran, aile hekimlerinin çalışma koşullarını daha da zorlaştıran, eşdeğer alan ayrılmaksızın ve imar değişikliği yapılmaksızın belediye parklarında Şehircilik Bakanlığı'nca sağlık tesisleri için yer tahsisi yapan... 7557 sayılı sağlıkla ilgili kanunlarda değişiklik yapan düzenlemenin öncelikle yürürlüğünün durdurulması ve her halükarda iptali için AYM'ye başvurduk.”
Başvuru, 7557 sayılı Kanun'un yürürlüğünün durdurulması ve iptali talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne iletildi.

CHP, 21 Temmuz 2025 tarihli 7557 sayılı Kanun'un yürürlüğünün durdurulması ve iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Başvurunun gerekçesinde, özel sektöre yönelik lisanslama, yetki devri, gelir paylaşımı ve kenevir ekimini kolaylaştıran düzenlemeler eleştirildi. AYM incelemesiyle yürürlüğün durdurulması ve iptali talep ediliyor.

CHP, 7557 Sayılı Sağlıkla İlgili Kanun Değişikliklerinin Yürürlüğünün Durdurulması ve İptali İçin AYM'ye Başvurdu

İleyda ÖZMEN / Kameraman: Dursun ALKAYA (ANKARA) - Cumhur İttifakı dışındaki partiler ile bağımsız milletvekillerinin de bulunduğu 260 milletvekilinin imzasıyla, zeytinlikleri madencilik faaliyetlerine açan 7554 sayılı kanunun yürürlüğünü durdurma ve iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde dava açıldı.
Başvuruya destek için farklı illerden sivil toplum kuruluşları (STK) temsilcileri de AYM önüne geldi. Doğa ve Yaşam Platformu’ndan Ebru Oktay, Türkiye’nin hiçbir yerinde bir karış toprağımızı, bir ağacımızı bu yağmacı düzene vermeyeceğiz diye konuştu ve “Sonuna kadar mücadele edeceğiz. AKP elini toprağımızdan çek” diye ifade etti.
Başvuruyu yapmak üzere CHP, Demokrat Parti, Demokratik Bölgeler Partisi, DEVA Partisi, Emek Partisi, Gelecek Partisi, DEM Parti, İYİ Parti, Saadet Partisi, Türkiye İşçi Partisi, Yeniden Refah Partisi, Yeşil Sol Parti ile beş bağımsız milletvekili toplam 260 imza ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Başvuruya destek amacıyla farklı illerden STK temsilcileri de AYM önünde bulundu.
Eskişehir’den Doğa ve Yaşam Platformu üyesi Ebru Oktay, ANKA Haber Ajansı’na verdiği demeçte şu ifadeyi kullandı: “Maden çöplüğüne dönüştürmeye çalışan ülkemiz, tıpkı ikiz köylüler gibi, Samandağ’da kendi tapulu arazilerini çadır kurarak savunan yurttaşlarımız gibi biz de Eskişehir’de ve Türkiye’nin hiçbir yerinde bir karış toprağımızı, bir ağacımızı bu yağmacı düzene vermeyeceğiz. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. AKP elini toprağımızdan çek.”
Sağlık açısından önemli bir konuya dikkat çeken Salih Usta ise şöyle konuştu: “24 Temmuz’da Resmi Gazete’de yayınlanan yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruyoruz; bu yasa çok kısa ifadesiyle yağma, talan ve işgal yasasıdır. Türkiye işgal ediliyor. Bir avuç zenginin ve yabancı sermayenin çıkarı için ülkenin toprakları, ormanları, zeytinlikleri, meraları talan ediliyor. Bu yasa karşısında elimizden geldiğince mücadele edeceğiz.”
Ali Şükrü Kibar da şu değerlendirmeyi paylaştı: “Artvin dağlarından ses getirdik ve Reşit Kibar’ın sözünü, ‘Hiç kimseye bir ağaç dahi vermeye niyetimiz yok’ sözünü hatırlattık. Bu yasa asla kabul edilemez ve bugün de bu yasaya karşı birliğimizi göstermek için buradayız.”
Çorum Sungurlu’dan Servet Demirkaya ise, “Şüpheli kararlar veren ÇED raporlarını yok sayanlar, köyümüze taşocağı yapılmak istenmesini gördüğümüz için bu süreçte ÇED’e gerek yoktur diye imza verenleri esefle kınıyorum. Bu süreçte de yasa değişmedikçe mücadelemiz sürecek” dedi.
Ordu Çevre Derneği Başkanı Ertuğrul Gönül, “Bu yasa ülkeye ihanet yasasıdır. Zaten önceki dönemde bilimsel verilere dayanmayan kararlar alınmıştı; şimdi bu kararlar dahi değiştiriliyor” ifadelerini kullandı ve iptalin gerçekleşmesini umduğunu belirtti.
Gerede Çayı Temiz Aksın Platformu (GEÇTAP) Koordinatörü Mehmet Emin Aslan, “Ülkenin taşını, toprağını korumak için bu davayı destekliyoruz. Zeytinlikler ve tarım alanları için mücadele veriyoruz. Muhalefet partilerinin desteğiyle Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda adalet ve hukuku tesis etmesini bekliyoruz” diye konuştu.
Karadere Vadisi ve Yerlilerini Koruma Derneği’nden Kasım Güven, “Amacımız tüm çevre severlerle yaşam alanlarımızı, akarsularımızı ve köylerimizi korumak. Anayasa Mahkemesi’nin adalet ve hukuku tescil etmesini bekliyoruz” dedi.
 Tekirdağ Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi Özgür Aksun, “Trakya’daki tarım ve su kaynaklarını korumak için buradayız. Hak, hukuk, adalet diyoruz ve Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı olumlu yönde vereceğini umuyoruz” ifadelerini kullandı.
Yatağan Çevre ve Kültür Derneği’nden Muammer Bahçeli ise, “Bu yasa doğa ve tarih düşmanı. Davalar neticesinde yeraltına girmek zorunda kaldılar; şimdi mezarlıklarımız dahi tehlikeye girdi. Bu nedenle iptal bekliyoruz.” dedi.
Rize İkizdere ve Doğu Karadeniz bölgesinden temsilcilerle gelen Karınca Kararınca Derneği ise, “Karadeniz coğrafyasını etkileyen bu yasa, Karadeniz’deki 8 şehir için maden ruhsatlandırması anlamına geliyor. Topraksız vatan olmaz; toprak, su ve dağlar için mücadele çağrısı yapıyoruz. Karadenizli olarak dört ayrı bölgede Meclis önüne geldik; bu yasaya karşı mücadelemiz sürüyor.” ifadelerini paylaştı.

260 milletvekilinin imzasıyla 7554 sayılı yasanın yürürlüğünün durdurulması ve iptali için Anayasa Mahkemesi'nde dava açıldı. Yasanın zeytinlikleri madencilik faaliyetlerine açması muhalefet partileri ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu tarafından eleştirildi; destekçileri, toprak, su ve doğal yaşamın korunması gerektiğini vurguladı. Yapılan açıklamalarda, karşıt görüşler ve bölgelerden gelen temsilciler, adaletin tesisi ve çevre güvenliği çağrısını yinelerken, muhalefet ile STK’ların bir araya gelerek mücadeleyi sürdürmesi gerektiğini belirtti.

260 Milletvekilinin Başvurusuyla 7554 Sayılı Yasanın Yürürlüğünün Durdurulması ve İptali İçin Anayasa Mahkemesi’ne Dava

<h2>260 milletvekilinin başvurusu: 7554 sayılı kanunun yürürlüğünün durdurulması ve iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuru</h2>

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Anayasa Mahkemesi’nin iki önemli görevini hatırlattı: öncelikle derhal yürütmeyi durdurma kararı verilsin ve ardından gecikmeksizin iptal kararı çıkarılsın. Günaydın, “Bu memleket hepimizin. Toprağımıza, suyumuza, meramıza, ormanımıza, zeytinimize sahip çıkmaya devam edeceğiz” dedi.

CHP, Demokrat Parti, Demokratik Bölgeler Partisi, DEVA Partisi, Emek Partisi, Gelecek Partisi, DEM Parti, İYİ Parti, Saadet Partisi, Türkiye İşçi Partisi, Yeniden Refah Partisi, Yeşil Sol Parti ile 5 bağımsız milletvekilinin imzasıyla 260 milletvekilinin yer aldığı başvuru, zeytinlikleri madencilik faaliyetlerine açan 7554 sayılı yasa için yürürlüğün durdurulması ve iptali talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne sunuldu. Başvurunun ardından SOL Parti, KESK ve birçok sivil toplum örgütü destek verdi.

Başvuru sonrasında CHP Grup Başkanvekili Günaydın ile diğer parti temsilcileri açıklama yaptı. Günaydın şunları söyledi: “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, zeytinlik alanlarımıza, meralarımıza, ormanlarımıza, tarım alanlarımıza ve tüm ekosistemimize büyük bir saldırı niteliğindeki bir yasayı geçirdiler. Bu yasa için gece 3’te dahi yoklama istemekle bile Meclis’te akışın nasıl sağlandığı görüldü. Bu durum, sermayenin Cumhur İttifakı’na ne ölçüde egemen olduğunun en açık göstergesidir. Bugün demokrasi için önemli bir gün, çünkü Cumhur İttifakı dışında bulunan tüm siyasi partiler, Meclis’te temsil edilen tüm siyasi partiler birlikte Anayasa Mahkemesi önündeyiz ve bu iptal davasına birlikte imza attık” ifadelerini kullandı.

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Koçyiğit ise açıklamasında, “Anayasa Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma ve iptal kararını birlikte alıyoruz. Adrese teslim firmalara yasa çıkaran bir AKP iktidarıyla karşı karşıyayız; birkaç şirketin kârı için zeytin ağaçlarını kökünden söküp götürmeye çalışıyorlar.”

Selçuk Özdağ (Yeni Yol Grubu) ise bu yasa için “sermayeye Türkiye’nin yeraltı kaynaklarını peşkeş çekme yasası” diyerek, AKP’nin Anayasa’ya uymasını ve hudutları korumasını talep etti. Özdağ, Anayasa Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararı vereceğine inandığını belirtti.

Demokrat Parti İzmir Milletvekili Haydar Altıntaş ise, muhalefetin uzun süren çalışması sonrası çıkan kanunun millet vicdanında karşılık bulmadığını söyledi ve “Millet vicdanında karşılık bulmayan kanunların uygulaması ancak zorbalıkla olur” dedi. Altıntaş, hukuka başvurduklarını ve bu itirazın Anayasa Mahkemesi’nde ele alınacağını belirtti.

Yeniden Refah Partisi İstanbul Milletvekili Doğan Bekin, “Bu konunun yürütmeyi durdurması ve iptali için en hızlı karar önemlidir; geç verilecek bir karar Türkiye’de büyük cerahatlere yol açacaktır” diye konuştu ve muhalefet olarak birlikte hareket edeceklerini ifade etti.

EMEK Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, “yerli ve milli” propagandasına karşı gerçek çıkarların korunması gerektiğini vurguladı ve yasa nedeniyle adaletsiz bir sömürü düzeninin kurulduğunu söyledi. Bayhan, “YK Enerji ve İçtaş başta olmak üzere bazı AKP tüccar siyasetiyle adrese teslim bir yasa çıktı” dedi ve yasağın hukuksuzluklarının kaldırılmasını talep etti.

Sol Parti Sözcüsü İlknur Başar, “emperyalist tekellere, sermaye ve şirketlere verecek bir karış toprağımız yok” diyerek Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapıldığını belirtti ve hukukun tek adam rejiminin aracı haline getirildiğini ifade etti. Başar, mahkemenin halk lehine karar vereceğini umduğunu söyledi.

Halime Şaman (Toprağı Vermiyoruz İnsiyatifi) ise “toprağına sahip çıkan yurttaşlar olarak Anayasa Mahkemesi önündeyiz” dedi. Şaman, 7554 sayılı düzenlemenin maden ve enerji şirketlerine süper talan yetkisi verdiğini ve bir yasa değil, mülksüzleştirme planı niteliğinde olduğunu belirtti. Şaman, toplu imzaların bir dilekçe olarak bırakılmayacağını, her haneye ulaşacak şekilde yayılacağını ifade etti ve “Toprağımızı Vermiyoruz” mesajını yineledi.

260 milletvekili ve bağımsızlar, 7554 sayılı kanunun yürürlüğünü durdurulması ve iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Başvuruda zeytinlikler, meralar ve ormanlar başta olmak üzere ekosistemi tehdit eden yasa değişiklikleri eleştirilirken, yürütmenin durdurulması ile iptal kararının ivedilikle verilmesi talep edildi. Parti temsilcileri ve sivil toplum örgütleri eşgüdümlü şekilde ortak hareket ederek halkın doğa ve tarım alanlarını koruma çağrısı yaptı.

260 Milletvekilinin Anayasa Mahkemesi’ne başvurusu ile 7554 sayılı yasa zeytinlikleri madenciliğe açmaya karşı yürütmenin durdurulması ve iptali talep edildi

<h2>CHP Genel Başkanı Özgür Özel'ın Tandoğan Meydanı'ndaki konuşması</h2>
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, AK Parti'nin 31 Mart yerel seçimleri sonrası demokrasinin gerilemesine işaret ederek demokrasinin treninden indiğini söyledi. Demokrasiye sandığın gücüyle sahip çıkılması gerektiğini vurguladı; seçimli otoriterliğin kurulmaya çalışıldığını, seçimsiz bir diktatörlüğe geçilebilmesi ihtimalinin bulunduğunu ifade etti. Atatürk'ten miras cumhuriyet ve çok partili rejimin saldırıya uğradığını belirten Özel, bu iktidarın demokrasiyi istemediğini, adalet, barış ve sandıktan çıkamama düşüncesinin altını çizdi; bu değerlere sahip çıkacaklarını ve bu meydanlardan bu mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi.
Özel, tarihe atıfta bulunarak bu meydanda geçmiş mitinglerin hatırlandığını ve serbest seçimler için eylemde olduklarını belirtti. Türkiye İttifakı'nın tüm renkleriyle kol kola olduğumuz mesajını verdi ve vesayet yerine siyasetin savunulduğunu vurguladı. 19 Mart darbesinden sonra bu meydanda direnenler olduğunun altını çizdi ve kayyıma, darbeye hayır dedi.
Adnan Yücel'in Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek isimli şiirini okudu; yarına dayanışmayla sahip çıkacaklara selam gönderdi. Muğla'daki dayanışmayı örnek gösterdi ve zeytine, doğaya sahip çıkma çağrısı yaptı; 28 Eylül'de Muğla'ya davet etti. Meydandaki dayanışmanın demokrasinin tarafında olduğunu belirterek otokratları korkuttuğunu ifade etti. Türkiye'nin demokratlarının demokrasinin tarafında olduğunu söyledi ve CHP'nin köklerinin Kuvayı Milliye'den, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin birleşiminden geldiğini hatırlattı; ancak iktidarın demokrasiyi araç olarak görmesini eleştirdi.
31 Mart yenilgisinin ardından iktidarın demokrasi karşıtı yaklaşımını sürdürdüğünü ancak halkın direnişinin büyüdüğünü söyledi. 260 imzayla Anayasa Mahkemesi'ne gideceklerini belirtti ve kayyıma karşı direnişin meydanlarda sürdürüleceğini ifade etti. Son olarak, bu meydanın kazanacağını ve Türkiye'nin demokratlarının zaferini vurguladı.
<h3>Seçimsiz diktatörlüğe karşı birliğin önemi</h3>

Özgür Özel, Tandoğan Meydanı’nda yaptığı konuşmada AK Parti iktidarının demokrasiyi tehdit ettiğini savundu; demokrasi, adalet ve barış için mücadeleyi vurguladı. Demokrasiyi savunan geniş bir muhalefet bloğunun birleşmesi gerektiğini ifade etti ve kayyıma karşı direnişin sürmesi için 260 imzayla Anayasa Mahkemesi’ne gidileceğini duyurdu. Meydanda dayanışmanın güçlendirilmesi çağrısı yaparak Türkiye'deki demokratların birlikteliğini pekiştirdi.

“Anayasa Mahkemesi” ile ilgili sonuçlar

AYM, Gezi Direnişi'nde Ahmet Atakan'ın yaşam hakkı ihlali olduğuna karar verip 225 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti

Ali Mahir Başarır: Yargının Görevi Suç Örgütleriyle Mücadele Olmalı; Siyasete Yön Vermek Değil

CHP, 7557 Sayılı Sağlıkla İlgili Kanun Değişikliklerinin Yürürlüğünün Durdurulması ve İptali İçin AYM'ye Başvurdu

260 Milletvekilinin Başvurusuyla 7554 Sayılı Yasanın Yürürlüğünün Durdurulması ve İptali İçin Anayasa Mahkemesi’ne Dava

260 Milletvekilinin Anayasa Mahkemesi’ne başvurusu ile 7554 sayılı yasa zeytinlikleri madenciliğe açmaya karşı yürütmenin durdurulması ve iptali talep edildi

Özgür Özel: Demokrasi için Tandoğan'da birleşiyoruz, seçimsiz diktatörlüğe karşı direniş