Abela, Malta Cumhuriyeti Başbakanı olarak, Fransa ve Suudi Arabistan'ın öncülüğünde BM çatısı altındaki Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans’ta bir konuşma yaptı.
Konuşmasının hemen başında, "Malta Cumhuriyeti, Filistin Devleti’ni resmen tanıdığını gururla teyit etmektedir. Bunu, her iki halkın da geleceğini güvence altına alacak tek çözüm olan gerçek ve barışçıl iki devletli çözüme yönelik somut bağlılığımızın bir göstergesi olarak yapıyoruz." dedi.
Malta'nın İsrail'in demokratik bir Filistin Devleti ile var olma hakkını da aynı şekilde açıkça desteklediğini dile getiren Abela, Hamas’ın Filistin’de yeri olmaması gerektiğini ileri sürdü. Abela, Filistin'in tanınmasının Hamas için bir zafer anlamına geldiği iddiasına da katılmadığını söyledi.
Başbakan Abela, Hamas'ın elindeki esirlerin koşulsuz serbest bırakılması çağrısını yineledi; Malta'nın acil ve kalıcı ateşkes istediğini, çatışmaların artık durması gerektiğini vurguladı. Abela, Filistinlilerin tek devlet, tek hükümet yaklaşımını desteklediklerini dile getirerek, şöyle devam etti: "Aynı şekilde İsrail hükümetlerinin de acil sorumlulukları var. Sivillere ve altyapıya yönelik saldırıları derhal durdurulmalıdır. Batı Şeria'daki yasa dışı yerleşimci işgali ve beraberindeki şiddet de derhal durdurulmalıdır. Gazze'de açlık yaşanıyor ve acınası miktardaki gıda yardımına ulaşmaya çalışan aç sivillerin ölümlerine izin verilemez."
Malta Başbakanı Abela, Gazze’de mevcut trajedinin derinliği karşısında sessiz kalamayacaklarını sözlerine ekledi.

Malta Başbakanı Robert Abela, Malta'nın Filistin Devleti’ni resmen tanıdığını açıkladı ve iki devletli çözüme bulunan bağlılığını vurguladı. Hamas’ın Filistin’deki varlığına karşı net bir duruş sergileyen Abela, esirlerin serbest bırakılması ve acil, kalıcı ateşkes ile Gazze’deki insani krizin çözülmesi çağrısını yineledi. Ayrıca Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşimlerin durdurulması ve sivillerin korunması talebinde bulundu.

Malta Başbakanı Abela, Filistin Devleti’ni Resmen Tanıdıklarını ve İki Devletli Çözüm Bağlılıklarını Vurguladı

<h2>Uluslararası tanıma ve amaç</h2>
Kanada, Avustralya ve Birleşik Krallık Filistin Devleti'ni resmen tanıdıklarını açıkladı. Kanada bu adımı, iki devletli çözümün korunması ve uluslararası koordineli çabanın parçası olarak gördüğünü belirtirken; İsrail'in yerleşim politikaları ve Gazze'deki saldırılar nedeniyle Filistin Devleti'nin tanınmasının bölgedeki barış sürecine katkı sağlayacağını ifade etti. Avustralya, Filistin'in kendi devletine sahip olma hakkını tanıdığını ve Hamas'ın hiçbir rolde olmaması gerektiğini bir kez daha vurguladı. İngiltere ise barış umudunu canlandırmak ve iki devletli çözümü ilerletmek amacıyla Filistin'i tanıdığını duyurdu.
<h2>Gelişmeler ve açıklamalar</h2>
Üç ülke de bu adımı uluslararası koordineli çabalar ve Filistin Yönetimi'nin reform taahhütleriyle desteklenen bir barış sürecinin parçası olarak değerlendirdi. Kanada Başbakanı Carney, mevcut İsrail hükümetinin Filistin Devleti'nin kurulmasına engel olma yönündeki tutumunu eleştirdi; Batı Şeria'da yerleşim genişletme politikalarının uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve Gazze'ye yönelik saldırılar sonucu sivillerin öldüğünü, milyonlarca kişinin yerinden edildiğini ve süregelen insani krizleri hatırlattı. Kanada, bu tanımanın iki devletli çözüm olasılığını korumaya yönelik uluslararası çabanın bir parçası olduğunu kaydetti ve bu adımı kendi kaderini tayin ve insan hakları ilkeleriyle uyumlu olarak değerlendirdi.
Avustralya, bu tanınımla Filistin'in devlet olarak tanındığını açıkladı; 21 Eylül 2025 itibarıyla yürürlüğe girdiğini belirtti ve Hamas'ın Filistin'de hiçbir rol olmaması gerektiğini yineledi. Avustralya'nın tanıması, iki devletli çözüme uzun süredir devam eden bağlılığını yansıtırken; Gazze'de ateşkesin sağlanması ve 7 Ekim 2023'teki rehine krizinin çözümüne yönelik uluslararası çabaların bir parçası olarak görüldü. Ayrıca Filistin Yönetimi Başkanı'nın reform taahhütlerinde ilerleme beklenmektedir.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer ise Filistin Devleti'ni resmen tanıdıklarını belirtti ve bu adımı barış umudunu canlı tutmak amacıyla attıklarını ifade etti. Starmer, Hamas'ın hükümette ya da güvenlik güçlerinde rolü olmaması gerektiğini vurguladı; rehinelerin serbest bırakılması, Gazze'deki insani krizin hafifletilmesi ve iki devletli çözüm çerçevesinde ilerlenmesi konularına odaklanılacağını söyledi. Ayrıca bu kararın güvenlik ve barışçıl gelecek için uluslararası işbirliğini güçlendireceğini belirtti.

Kanada, Avustralya ve Birleşik Krallık, Filistin Devleti'ni resmen tanıdı. Açıklamalar, iki devletli çözümün korunması ve Filistin Yönetimi'nin reform taahhütleriyle desteklenen bir barış sürecinin amaçlandığını vurguladı. Kararın ardından Kanada Başbakanı Carney, Avustralya Başbakanlığı ve İngiltere Başbakanı Starmer, Hamas'ın rolu olmaması gerektiğini ve insan hakları ile insani yardımların önemini tekrar değerlendirdi.

Kanada, Avustralya ve Birleşik Krallık Filistin Devleti'ni resmen tanıdı ve iki devletli çözüm hedefini güçlendirdi

ABD, İsrail'e 30 AH-64 Apache saldırı helikopteri ve 3.250 piyade zırhlı aracı satmayı planlıyor; toplam değerler 3,8 milyar dolar ile 1,9 milyar dolar olarak öne sürülüyor.Teslimatın en erken 2-3 yıl içinde başlayabileceği ifade ediliyor ve satışın ABD'nin dış askeri yardım programı kapsamında finanse edileceği belirtiliyor. Satış planının, Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi ile Senato Dış İlişkiler Komitesi liderlerinin onayından sonra Kongre'ye sunulacağı ve kamuoyuna resmi bildiriminin yapılacağı ifade ediliyor.Ayrıca, söz konusu satış planının İsrail'in Katar'daki Hamas liderlerine yönelik saldırısından yaklaşık bir ay önce Kongre liderlerine iletildiği belirtiliyor. Satışın gerçekleşmesi halinde İsrail'in mevcut Apache filosunun neredeyse iki katına çıkacağı kaydediliyor.

ABD, İsrail'e 30 AH-64 Apache helikopteri ve 3.250 piyade zırhlı aracı satmayı planlıyor; teslimat en erken 2-3 yıl sonra başlayabilir ve ABD dış askeri yardım programı kapsamında finanse edilecek. Plan, Temsilciler ve Senato Dış İlişkiler Komitelerinin liderlerinin onayından sonra Kongre'ye sunulacak ve kamuoyuna bildirilecek. Eğer satış gerçekleşirse İsrail'in Apache filosu mevcut seviyesinin yaklaşık iki katına çıkacak.

ABD, İsrail'e 30 AH-64 Apache Helikopteri ve 3.250 Piyade Zırhlı Aracı Satışı Planını Öne Sürüyor

İngiltere'ye düzenlediği resmi ziyaretinin son gününde ABD Başkanı Donald Trump, İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile ortak basın toplantısı düzenledi ve Filistin'in tanınması konusundaki bir değerlendirmesini paylaştı. Bu konuda Başbakan Starmer ile aynı fikirde değilim; bu, az sayıdaki fikir ayrılıklarımızdan biridir.
Hamas'ın elindeki esirlerin tamamının derhal serbest bırakılmasını istediğini belirtti.
İsrail'in Gazze'deki soykırımı konusunda ise herhangi bir değerlendirme yapmadı.
ABD Başkanı, konuyla ilgili daha önceki açıklamalarında da Filistin devletini tanıma kararı alan İngiltere, Fransa ve Kanada gibi ülkelerin kararlarına katılmadığını ifade etmişti.

ABD Başkanı Trump, Starmer ile ortak basın toplantısında Filistin'in tanınması konusundaki görüş ayrılıklarını dile getirdi. Hamas'ın esirlerin derhal serbest bırakılması gerektiğini vurguladı; İsrail'in Gazze'deki operasyonları hakkında herhangi bir değerlendirme yapmadı. Önceki açıklamalarda da İngiltere, Fransa ve Kanada'nın Filistin devleti tanıma kararlarına katılmadığını belirtmişti.

Trump, Starmer ile Ortak Basın Toplantısında Filistin'in Tanınması Konusunda Fikir Ayrılığını Açıkladı

İsrail Ordusu, Gazze Şehri’nin kuşatma ve işgal sürecinin 6 Ekim’e kadar tamamlanacağını bildirdi. Ordu, Gazze’deki kara operasyonunu genişletirken Filistin kaynakları son 24 saatte 99 kişinin yaşamını yitirdiğini söyledi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ise ateşkes ve insani yardım tasarısını bugün oylayacak.
İsrail merkezli Yedioth Ahronoth gazetesi bir istihbarat yetkilisine dayanarak Gazze Şehri’nin kuşatılması, tamamen işgali ve bölgede yaşayan Filistinlilerin tahliyesinin 6 Ekim’e kadar tamamlanacağını bildirdi. Yetkili, Gazze Şehri’nde 7 bin 500 militan bulunduğunu tahmin ettiklerini söyledi.
Filistinli kaynaklar daha önce İsrail ordusunun Gazze ile iletişimini tamamen kestiğini açıkladı.
Birleşik Arap Emirlikleri merkezli El Arabiya ile Suudi Arabistan merkezli El Hadath ise İsrail askeri araçlarının Gazze’nin kuzeybatısına ilerlediğini, Şeridin kuzeyindeki bölgelerde tuzaklı robotları patlattığını aktardı.
WAFA haberine göre son 24 saatte Gazze'de 99 kişi öldü; 77’sinin Gazze Şeridi kuzeyinde yaşamını yitirdiğine dikkat çekildi. Yetkililer ayrıca İsrail güçlerinin yerinden edilmiş kişilerin çadırları, evleri ve konut kulelerini hedef aldığını, sivillerin toplanma alanları ile yardım bekleyen insanların da bulunduğunu ifade etti.
İsrail Ordusu, yaklaşan insani felakete ilişkin uyarılar sonrası kara harekatını genişletiyor. Şehrin kuzeyinde yaşayanlara yönelik uyarılar yoğunlaştırıldı; insanlar şehrin terk edilip Şeridin güneyindeki insani bölgeye taşınmaları çağrısı yapılıyor. Filistinli medya İsrail’in Gazze Şehri’nin kontrolünü ele geçirmek amacıyla bir saldırı başlatmaya hazırlandığını belirtiyor.
Hamas ise İsrail’in kentteki askeri operasyonlarını genişletmesini Gazze halkına karşı yürütülen soykırım ve etnik temizlik savaşında yeni bir sayfa olarak nitelendirdi.
BM Güvenlik Konseyi bugün Gazze için oylama yapacak. Tasarı Gazze’de derhal ve koşulsuz ateşkes ile insani yardım ulaştırılmasını öngörüyor. Ayrıca tasarı insani yardımların girişine getirilen kısıtlamaların kaldırılmasını talep ediyor ve Gazze’de derhal, koşulsuz ve kalıcı ateşkes ile rehinelerin derhal ve koşulsuz serbest bırakılmasını öngörüyor. Tasarı, ABD’nin vetolarına rağmen savaşı çözmek için harekete geçmeye çalışan üye devletlerin çoğunluğu tarafından destekleniyor. BM’nin Gazze Şeridi’nde kıtlık yaşandığını resmen ilan etmesinin ardından tasarının tartışmaları geçen ay sonunda başladı.

Gazze Şehri’nin kuşatmasının 6 Ekim’e kadar tamamlanacağı iddia edildi ve İsrail Ordusu kara operasyonlarını genişletiyor; son 24 saatte Gazze’de 99 kişinin hayatını kaybetti. BM Güvenlik Konseyi bugün Gazze için derhal ve koşulsuz ateşkes ile insani yardım tasarısını oylayacak; taslak insani yardımların girişine getirilen kısıtlamaların kaldırılmasını ve rehinelerin serbest bırakılmasını öngörüyor. Hamas bu operasyonları Gazze halkına karşı yürütülen soykırım ve etnik temizlik savaşında yeni bir sayfa olarak görüyor.

Gazze Şehri kuşatması 6 Ekim'e kadar tamamlanacak iddiası ve BM tasarısı için oylama

ABD Başkanı Donald Trump, Oval Ofis'te gazetecilerin sorularını yanıtlarken İsrail'in Katar'a düzenlediği hava saldırısına ilişkin açıklamalarda bulundu. Katar çok iyi bir müttefik olduğunu ve birçok insanın bunu bilmediğini söyledi; İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Katar'a tekrar saldırmayacağını belirtti. Trump, Netanyahu'nun Katar'ı vurmayacağını, belki de onların (Hamas'ın) peşine düşeceğini ifade etti.

Ayrıca, ABD merkezli Axios'ta ismi açıklanmayan İsrailli yetkililere dayandırılan bir haber, ABD'nin Katar saldırısından “son dakika değil” daha önce haberdar olduğunu iddia etmişti.

İsrailli yetkililer ise Netanyahu'nun ABD saatiyle 08.00'de Trump'ı aradığını, Katar'a saldırının ise 08.51'de gerçekleştiğini ve Trump'ın saldırıya hayır demediğini kaydetti.

ABD'li yetkililer füzelerin havada görüldüğünü ve İsrail'den izahat istediklerini savunmuştu; Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un Katar'ı bilgilendirmek istediği ancak geç kaldığı iddia edilmişti.

İsrail ordusu 9 Eylül'de Doha'da Hamas müzakere heyetinin bulunduğu binaya savaş uçaklarıyla saldırı düzenledi. Saldırıda Hamas Siyasi Büro üyesi Halil el-Hayye'nin oğlu ile 4 Hamas mensubu ve bir Katar polisi olmak üzere 6 kişi yaşamını yitirdi.

İsrail Başbakanı Netanyahu ise 10 Eylül'de yaptığı açıklamada Katar'a, Ya onları sınır dışı edersiniz ya da adalete teslim edersiniz; Bunu yapmazsanız, biz yapacağız. ifadesiyle yeni bir saldırı tehdidinde bulundu.

Trump, Katar'ın İsrail'in çok iyi bir müttefiki olduğunu vurguladı ve Netanyahu'nun Katar'a saldırmayacağını belirtti. Haberler, ABD'nin saldırıdan önce haberdar olduğu yönündeki iddiaları gündeme getirdi. Netanyahu ise Katar'a yönelik tehditte bulundu.

Trump Katar'ın İsrail'in Çok İyi Bir Müttefiki Olduğunu Vurguladı ve Netanyahu'nun Katar'a Saldırmayacağını Belirtti

BM Genel Kurulu İsrail ile Filistinliler arasında iki devletli çözüme yönelik somut, takvime bağlanmış ve geri dönüşü olmayacak adımları öngören bir deklarasyonu ezici çoğunlukla onayladı.Yedi sayfalık deklarasyon temmuz ayında Suudi Arabistan ve Fransa'nın ev sahipliğinde BM'de düzenlenen ABD ve İsrail tarafından boykot edilen uluslararası konferansın ardından kabul edildi.Karar tasarısı 142 lehte, 10 aleyhte ve 12 çekimser oyla kabul edildi. Deklarasyon, dünya liderleri zirvesinin 22 Eylül'de yapılacağı marjında açıklanan metin olarak öne çıktı ve 7 Ekim 2023'te Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırılarını kınadı. Gazze'de sivillere ve sivil altyapıya yönelik saldırılar, kuşatma ve aç bırakma uygulamaları da kınandı ve bu uygulamaların insani felakete yol açtığı vurgulandı.Metinde ayrıca Gazze'deki savaşın derhal sona ermesi çağrısı yapılırken BM Güvenlik Konseyi tarafından yetkilendirilecek geçici bir uluslararası istikrar misyonunun bölgeye konuşlandırılması öngörüldü.ABD oylamayı yanlış yönlendirilmiş ve zamansız bir tanıtım gösterisi olarak nitelendirdi. ABD'li diplomat Morgan Ortagus, kararın Hamas'a karşı bir adım olarak görüldüğünü ve barışı teşvik etmekten çok çatışmayı uzatacağını söyledi. İsrail'in BM Daimi Temsilcisi Danny Danon ise kararın Hamas'tan yarar sağlayacağını savundu.Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, onaylanan kararın Hamas'ın uluslararası alanda izole edilmesini sağladığını söyledi. Fransa'nın liderliğinde karar Körfez Arap ülkelerinin büyük bölümünün destek verdiği bir tabloyla kabul edildi. Karara karşı oy kullananlar arasında ABD ve İsrail'in yanı sıra Arjantin, Macaristan, Mikronezya, Nauru, Palau, Papua Yeni Gine, Paraguay ve Tonga yer aldı.

BM Genel Kurulu iki devletli çözüme yönelik somut ve takvime bağlı adımlar içeren bir deklarasyonu onayladı. Deklarasyon Gazze savaşının derhal sona ermesini ve bölgeye geçici bir uluslararası istikrar misyonunun konuşlandırılmasını öngörüyor; Hamas'ın izolasyonunu hedefliyor. Oylama 142 lehte, 10 aleyhte, 12 çekimser olarak sonuçlandı; karar dünya liderleri zirvesi öncesinde kabul edildi.

BM Genel Kurulu iki devletli çözüme yönelik somut adımları onayladı

İsrail'in Katar'ın başkenti Doha'da bulunan Hamas heyetini hedef almasının yankıları sürüyor. İsrail’e Dışişleri Bakanlığı’ndan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da tepki gösterdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NSosyal hesabından yaptığı açıklamada, “Ne pahasına olursa olsun barışı, uluslararası hukuku ve Filistin halkının özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
“İsrail’in bugün Katar’daki Hamas müzakere heyetine yönelik saldırısı, gözü dönmüş Netanyahu hükûmetinin çatışma ve istikrarsızlığı derinleştirme amacında olduğunu bir kez daha açıkça ortaya koymuştur. Uluslararası hukukun ve Katar’ın egemenliğinin açık ihlali olan bu saldırı, kardeş ülke Katar’ın da güvenliğini ve huzurunu hedef almıştır. Bu saldırıyı lanetliyorum.”
Türkiye, tüm imkânlarıyla Filistinli kardeşlerinin ve müttefiki, stratejik ortağı ve dostu Katar Devleti’nin yanındadır. Terörizmi bir devlet politikası haline getirenler hedeflerine asla ulaşamayacaktır. İsrail’in, kendisiyle birlikte tüm bölgeyi felakete sürüklemeyi amaçlayan haydutlukları karşısında dirayetli ve kararlı duruşumuzu koruyacak; ne pahasına olursa olsun barışı, uluslararası hukuku ve Filistin halkının özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz.

İsrail'in Katar'daki Hamas heyetine yönelik saldırısı uluslararası hukuk ve Katar egemenliğinin ihlali olarak nitelendirildi; Türkiye'den sert tepki geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, barış, uluslararası hukuk ve Filistin halkının özgürlüğünün savunulacağını belirtti; Türkiye ise Filistinli kardeşlerinin yanında olduğunu açıkladı.

“Hamas” ile ilgili sonuçlar