Almanya merkezli teknoloji ve otomotiv tedarik devi Bosch, 2030 yılına kadar Almanya'daki 13.000 çalışanının işine son vermeyi planladığını açıkladı.Şirket, özellikle otomotiv tedarik bölümlerinde yapılacak kesintilerin yılda 2,5 milyar euro tasarruf sağlamayı hedeflediğini belirtti.İşten çıkarmaların farklı dönemlerde gerçekleşeceği ve sürecin 2030 yılı sonuna kadar tamamlanmasının planlandığı ifade edildi.Kararın, Almanya'daki otomotiv sektöründe yaşanan kriz, elektrikli araçlara geçiş süreci ve sanayi üretimindeki zayıflama nedeniyle alındığı kaydedildi.IG Metall sendikası karara tepki gösterdi. IG Metall Başkanı Christiane Benner, "Bu kararlar Bosch'un kurucusu Robert Bosch'u mezarında ters döndürür. Şirketin güvenilirlik, sorumluluk ve adil iş birliği gibi değerleri yok sayılıyor" dedi.Sendika, işten çıkarmaların özellikle Baden-Württemberg eyaletindeki binlerce çalışanı ve ailelerini olumsuz etkileyeceğini, bölgedeki ekonomik yapı ve tedarik zincirlerini zayıflatacağını belirterek, Bosch yönetimini alternatif çözümler için masaya oturmaya çağırdı. IG Metall kararın geri çekilmesi için mücadele edeceğini duyurdu.

Bosch, Almanya'da 2030 sonuna kadar 13.000 çalışanını işten çıkarmayı planlıyor ve otomotiv tedarik bölümlerinde yılda 2,5 milyar euro tasarruf hedefliyor. Karar, otomotiv krizine, elektrikli araçlara geçiş sürecine ve sanayi üretimindeki zayıflamaya bağlanıyor. IG Metall ise kararı eleştiriyor ve geri çekilmesi için mücadele edeceğini duyurdu.

Bosch, Almanya'da 2030 Sonuna Kadar 13.000 İşten Çıkarmayı Planlıyor; IG Metall Tepkili

ABD Başkanı Donald Trump Oval Ofis'te TikTok'un güvenlik gerekliliklerini yerine getirerek ülkede faaliyet göstermeye devam etmesini sağlayacak kararnameyi imzalarken konuyu değerlendirirken çeşitli açıklamalarda bulundu. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile “çok iyi” bir görüşme yaptıklarını hatırlatan Trump, ona çok saygı duyduğunu belirterek TikTok ve diğer konular üzerinde konuştuklarını ve Çin tarafının onay verdiğini söyledi.
 Trump, Dell Technologies CEO’su Michael Dell, Fox yöneticisi Rupert Murdoch ve Oracle kurucusu Larry Ellison gibi “ABD’yi seven” dört‑beş yatırımcının girişime dahil olduğunu belirtti ve Oracle’ın güvenlik açısından önemli bir rol üstleneceğini ifade etti.
 ABD Başkan Yardımcısı JD Vance ise Çin tarafında bir miktar direnç olsa da TikTok’un ülkede faaliyet göstermeye devam etmesini arzu ettiklerini belirtti. Vance, Amerikalıların veri gizliliğini yasaların gerektirdiği şekilde korumayı amaçladıklarını vurgulayarak, “Bu anlaşma, Amerikalıların TikTok’u geçmişe göre daha güvenli bir şekilde kullanabileceği anlamına geliyor; veriler güvende olacak ve vatandaşlarımıza karşı propaganda silahı olarak kullanılmayacak.” dedi ve şirketin değerinin yaklaşık olarak 14 milyar dolar olduğunu ifade etti.
 Beyaz Saray tarafından paylaşılan kararnamede yer alan plana göre, TikTok’un ABD operasyonları, ABD merkezli yeni bir ortak girişim tarafından yürütülecek; ortak girişimin çoğunluğu Amerikalı yatırımcıların kontrolünde olacak ve ByteDance ile bağlı şirketlerin payı yüzde 20’nin altında kalacak. Algoritmalar, veri depolama ve yazılım güncellemelerinin denetimi ABD’de kurulacak yeni yapının kontrolünde olacak. Amerikalı kullanıcı verileri yalnızca ABD’li bir şirketin bulut ortamında saklanacak ve güvenlik ortakları tarafından denetlenecek. Ayrıca Adalet Bakanlığı, 120 gün boyunca TikTok’un yasaklanmasının önünü açan yasağı uygulamayacak.
 Üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisi hafta başında Oracle ve özel sermaye şirketi Silver Lake’in TikTok’un ABD operasyonlarını kontrol edecek yatırımcı konsorsiyumunda yer alacağını açıklamıştı. ABD Temsilciler Meclisi, 13 Mart 2024’te yaptığı oylamada “Amerikalıları Yabancı Düşmanlarca Kontrol Edilen Uygulamalardan Koruma Yasası” tasarısını büyük çoğunlukla kabul etmişti. Tasarı, Senate’den geçtikten sonra 24 Nisan 2024’te Joe Biden döneminde yürürlüğe girdi. Yasa, ByteDance’in ana ortak konumunda olması nedeniyle şirketin varlıklarının büyük çoğunluğunu ABD’li ortaklara devretmemesi halinde ABD’de yasaklanmasını öngörüyordu. Kongre’nin ByteDance’in hisselerini 19 Ocak 2025’e kadar devretmemesi halinde uygulamanın tüm ülkede yasaklanmasına dair kararı, ABD Yüksek Mahkemesi tarafından onanmış olsa da 20 Ocak’ta göreve başlayan yeni Başkan Donald Trump, bu son tarihi, sonuncusu 16 Eylül’de olmak üzere başkanlık kararnameleriyle dört kez uzatmıştı.
 Trump ile Şi Cinping arasındaki 19 Eylül telefon görüşmesinde TikTok’un durumu ele alınmış; Trump, görüşmenin ardından Truth Social üzerinden verimli bir görüşme yaptıklarını ve Çin liderinin anlaşmaya onay verdiğini belirtti.

Trump, TikTok için güvenlik odaklı bir ortak girişimle ABD'de faaliyet göstermeyi sağlayan kararnameyi imzaladı ve Çinli lider Şi Cinping ile olumlu bir görüşme yaptıklarını açıkladı. Kararnamede ByteDance hisselerinin ABD’li ortaklarca kontrolü, algoritmalar ve veri depolamanın ABD tabanlı denetim altında olması, kullanıcı verilerinin ABD’de saklanması ve Adalet Bakanlığı’nın 120 gün boyunca yasağı uygulamama yönündeki düzenlemeler yer alıyor. Ayrıca Kongre süreci ve 2025’e kadar olan devri erteleme kararları ile TikTok’un ABD’deki geleceğine ilişkin çerçeve netlik kazanıyor.

Trump, TikTok için güvenlik odaklı ortak girişimle ABD'de faaliyetleri sürdürme kararnamesini imzaladı

NORAD tarafından yapılan açıklamaya göre 24 Eylül 2025'te Alaska Hava Savunma Tanımlama Bölgesi'nde (ADIZ) görev yapan iki Tu-95 ve iki Su-35 uçağı tespit edilip izlendi.
NORAD, tespit ve müdahale için bir E-3 Sentry, dört F-16 ve dört KC-135 tanker uçağı görevlendirildi.
Rus askeri uçaklarının uluslararası hava sahasında kaldığı, ABD veya Kanada hava sahasına girilmediği bildirildi. Alaska kıyılarındaki bu Rus uçuşlarının düzenli olarak gerçekleştiği ve bir tehdit olarak görülmediği belirtildi.
Açıklamada, NORAD'ın bölgedeki uçakları tespit edip izlemek için uydular, yer tabanlı ve havadan radarlar ile savaş uçaklarından oluşan katmanlı bir savunma ağı kullandığı bilgisi paylaşıldı.

NORAD'ın açıklamasına göre Alaska ADIZ'inde iki Tu-95 ve iki Su-35 tespit edilip izlendi; müdahale için E-3 Sentry, F-16 ve KC-135 uçakları görevlendirildi. Rus uçakları uluslararası hava sahasında kaldı, ABD ve Kanada hava sahasına girmedi; bu tür uçuşlar düzenli olarak gerçekleşiyor ve tehdit olarak görülmedi. NORAD, uydu, karada ve havada radarlar ile katmanlı bir savunma ağı kullanarak bölgedeki uçakları izliyor.

NORAD: Alaska ADIZ'inde Rus savaş uçakları tespit edildi ve müdahale edildi

<h3>Protesto çağrısı ve eylem planı</h3>
FNSEA Başkanı Arnaud Rousseau bugün ve yarın ülkede protesto düzenleneceğini açıkladı. FNSEA ile Genç Çiftçiler'in çağrısıyla çiftçiler, traktörleriyle yol kapatacak ve farklı noktalarda mitingler yapacak.
<h3>Endişeler ve tartışmalar</h3>
Fransız ve Avrupalı çiftçiler, AB ile MERCOSUR arasındaki ticarette uygulanacak gümrük vergilerinin büyük kısmının kaldırılmasına ve AB içindeki otomotiv, makine, kimya ve tıbbi ürünlere yönelik tarife yükünün düşürülmesine karşı duruyor. Tarım ürünlerinin Avrupa standartlarına uygun olmayabileceğini savunan eleştirilere göre, GDO"ler, pestisitler ve büyüme hormonlarının AB içinde serbest dolaşıma girecek olması, halk sağlığına yönelik tehdit oluşturabilir.
Ayrıca çiftçiler, MERCOSUR ülkelerinin sağlık ve çevre mevzuatlarının daha esnek olması ve tarım işgücünün daha ucuz olması nedeniyle anlaşmanın Güney Amerikalı çiftçilere avantaj sağlayacağını ileri sürüyor.
AB’nin tarım kimyasalları ve karbon emisyonları dahil pek çok koruma tedbirini uyguladığını hatırlatan çiftçiler, Güney Amerika ürünlerinin AB pazarında yerli üretime karşı haksız rekabet yaratacağını savunuyor.
AB ile MERCOSUR arasındaki ticaret görüşmeleri 2000 yılında başlamış ve yaklaşık yirmi yıl süren müzakerelerin ardından 2019'da uzlaşma kaydedildiğini duyurmuşlardı. Ancak anlaşma imzalanamadı ve yürürlüğe girmedi.

FNSEA ve Genç Çiftçiler'in çağrısıyla bugün ve yarın Fransa'da protestolar düzenlenecek; çiftçiler, MERCOSUR ile AB arasındaki serbest ticaret anlaşmasına ve AB standartlarına uymayan ürünlerin ithalatına karşı çıkıyor. GDO, pestisitler ve büyüme hormonlarının AB içinde serbest dolaşıma girebileceği endişesiyle haksız rekabet kaygısı dile getiriliyor. Anlaşmanın 2000'lerden beri süren müzakere süreci ve 2019'daki uzlaşmaya rağmen henüz imzalanmadığı ve yürürlüğe girmediği belirtiliyor.

FNSEA Başkanı Arnaud Rousseau: MERCOSUR Anlaşmasına Karşı Protestolar ve AB Standartlarına Uymayan Ürünler Endişesi

ABD Jeolojik Araştırma Merkezi (USGS), depremin merkez üssünün Venezuela'nın Zulia eyaletine bağlı Mene Grande kasabası olduğunu duyurdu.Yerin 7,8 kilometre derinliğinde meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem, Venezuela'nın büyük kısmında ve Kolombiya'nın sınır bölgelerinde hissedildi.Depremin ardından henüz can ve mal kaybına ilişkin açıklama yapılmadı.

USGS, depremin merkezinin Mene Grande, Zulia, Venezuela olduğunu açıkladı. Depremin büyüklüğü 6,2 ve derinliği 7,8 kilometre olarak kaydedildi; Venezuela'nın geniş alanlarında ve Kolombiya sınır bölgelerinde hissedildi. Can ve mal kaybına ilişkin açıklama henüz yapılmadı.

USGS: Depremin Merkezi Mene Grande, Zulia, Venezuela; 6,2 Büyüklüğünde ve 7,8 Kilometre Derinliğinde

İran resmi haber ajansı IRNA'ya göre, İslami, Moskova'daki resmi ziyareti kapsamında Likhachev ile bir araya geldi.
Görüşmede iki ülke arasında nükleer faaliyetlerin geliştirilmesine yönelik işbirliği ele alındı; İran'da küçük nükleer santraller inşa etmek için mutabakat zaptı imzalandı.
Mutabakatın hayata geçirilmesi doğrultusunda küçük ölçekli modüler reaktörler (SMR) temelinde santrallerin tasarımı ve inşası için iki tarafın ilgili kurumları arasında çalışmaların yürütüleceği belirtildi.
İki ülke hükümetleri arasındaki anlaşma kapsamında Rusya'nın sekiz nükleer santral inşa etmesi öngörülüyor; bunlardan dördü Buşehr'de bulunuyor. Sözleşmeye göre İran, sonraki santrallerin inşasını Rus tarafına bildirmekle yükümlü.
İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı İslami, geçtiğimiz günlerde, "Daha önce bu nükleer santrallerin inşaat alanları ziyaret edildi, sözleşme müzakereleri yapıldı ve bu hafta imzalanacak anlaşmayla birlikte tasarım, mühendislik ve tamamlayıcı çalışmalar için fiilen operasyonel aşamaya geçilecektir." açıklamasında bulunmuştu.

İran ve Rusya, Moskova ziyaretinde nükleer işbirliğini artırmaya yönelik bir mutabakat zaptı imzaladı. Mutabakat, SMR teknolojisine dayalı santrallerin tasarımı ve inşası için karşılıklı çalışmalar başlatılacağını gösteriyor; plan dahilinde Rusya sekiz santral inşa edecek ve dört tanesi Bushehr'de bulunacak. İslami, sözleşmenin ilerlediğini belirterek tasarım ve mühendislik aşamalarının fiilen başlayacağını ifade etti.

İran ve Rusya SMR Temelli Nükleer Santraller İçin İşbirliğini Geliştiriyor; Rusya Sekiz Reaktör İnşa Edecek

Kanada hükümeti ABD'de veri güvenliği endişeleri nedeniyle devredilmesi veya kapatılması gündemde olan TikTok’a yönelik bir soruşturmanın raporunu yayımladı.
Raporda, TikTok’un kullanıcıya özel içerikleri ve reklamları belirlemek amacıyla kişisel verileri toplama ve kullanma biçimlerinin Kanada'nın gizlilik yasalarına uygunluğunun incelendiği belirtildi.
Reşit olmayan yüz binlerce Kanada vatandaşının platformu kullandığı kaydedilen raporda, birçok eyaletin 13 yaşın altındaki kişiler için belirlediği erişim yasağının uygulanması için TikTok'un yeterli önlemleri almadığı ifade edildi.
Raporda, TikTok'un yetersiz yaş güvenlik önlemleri sonucunda şirketin çok sayıda Kanadalı çocuğun hassas olduğu değerlendirilenler de dahil kişisel verilerini topladığı ifadesi kullanıldı.
TikTok'un topladığı veriler arasında yüz ve ses gibi biyometrik bilgilerin de bulunduğu açıklanan raporda, her yıl yaklaşık 500 bin reşit olmayan kullanıcının platformdan engellendiği ancak yaş tespit mekanizmasındaki yetersizlikler nedeniyle muhtemelen çok fazla çocuğun fark edilmediği vurgulandı.

Kanada hükümeti, TikTok’un veri toplama uygulamaları ile yaş güvenliği önlemlerini inceleyen bir raporu yayımladı. Rapor, 13 yaşın altındaki kullanıcılar için uygulanan yasağın yeterince uygulanmadığını ve biyometrik veriler de dahil olmak üzere kişisel verilerin toplandığını belirtiyor. Ayrıca yaş doğrulama eksiklikleri nedeniyle birçok çocuğun tespit edilmemiş olabileceğine dikkat çekiliyor.

Kanada Hükümeti TikTok’un Gizlilik Uygunluk Soruşturması Raporunu Yayımladı

Volodymyr Zelenskiy, Telegram hesabından yaptığı paylaşımda, Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu dolayısıyla New York'ta İsviçre Konfederasyonu Başkanı Karin Keller-Sutter ile görüştüğünü bildirdi. İkili görüşmede savaşın sona erdirilmesi yönünde atılması gereken adımlar üzerinde durulduğunu aktaran Zelenskiy, “Rus tarafıyla liderler düzeyinde bir görüşmeye hazırım. İsviçre'nin böyle bir görüşmeye ev sahipliği yapmaya hazır olmasını takdir ediyoruz. Ancak şimdiye kadar Rusya'nın savaşı sona erdirmek istediğine dair herhangi bir adım atılmadığını görüyoruz.”
 Kanada Başbakanı Mark Carney ile başkanlık ettiği ve yaklaşık 30 ülkeden heyetlerin katıldığı programda Zelenskiy, savaş nedeniyle Ukrayna'dan Rusya'ya “binlerce Ukraynalı çocuğun zorla götürüldüğünü” ifade etti. “Binlerce çocuğumuz Rusya'nın çifte suçunun kurbanı oldu. Rusya önce onları kaçırıp sınır dışı etti, şimdi ise kültürlerini, karakterlerini, aileleriyle bağlarını ve kimliklerini, içlerindeki her şeyi çalmaya çalışıyor.”
 Bu konudan dolayı Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e yönelik tutuklama kararı çıkardığını söyleyen Zelenskiy, “Bu önemlidir, bu affedilemez.” dedi.
 Çocukların ülkelerine geri getirilmesi için daha önce Bring Kids Back UA (Çocukları Ukrayna'ya Geri Getir) adlı programın oluşturulduğunu anımsatan Zelenskiy, “Bring Kids Back UA girişimi sayesinde 1625 Ukraynalı çocuk geri getirildi.” diye konuştu.
 Zelenskiy, “Her dönüş bir başarıdır, kurtarılmış bir çocuk demektir. Ama aynı zamanda bir zorluktur, çünkü çocuğun yeniden topluma kazandırılması ve yaşadığı travmadan korunması gerekir.” ifadelerini kullandı.
 Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sona erdirilmesi için Türkiye'nin ev sahipliğinde İstanbul'da gerçekleşen görüşmeler sırasında Rus tarafına 339 Ukraynalı çocuğun listesini ilettiklerini aktaran Zelenskiy, bu konuda Rusya'dan henüz bir dönüş olmadığını dile getirdi.
 Çocukların başka bir ülkeye zorla götürülmesinin suç olduğunu vurgulayan Zelenskiy, “Bu yıl, çocukların kaçırılmasını ve sınır dışı edilmesini kınayan bir karar tasarısı (BM'ye) sunacağız.” şeklinde konuştu.
 Savaş nedeniyle Rusya'da bulunan Ukraynalı çocukların geri getirilmesiyle ilgili benzer bir zirvenin daha sonra Brüksel'de yapılacağını belirten Zelenskiy, “Lütfen, bu koalisyon toplantısının çocuklarımızı bulma, geri getirme ve yeniden topluma kazandırma girişimlerine destek sağlanmakla sonuçlanmasını sağlayalım.” dedi.
 Zelenskiy'nin eşi Olena Zelenska da burada yaptığı konuşmada, her bir çocuğun Ukrayna'ya geri getirilmesi için aylar boyunca çalıştıklarını ifade ederek, böyle devam ettiği sürece tüm çocukların ülkelerine dönebilmeleri için 50 yıla ihtiyaç duyulacağını kaydetti.

Zelenskiy, BM Genel Kurulu kapsamında New York’ta İsviçre Cumhurbaşkanı Keller-Sutter ile görüşerek savaşın sona erdirilmesi için adımlar üzerinde durdu ve Rusya ile liderler düzeyinde görüşmeye hazır olduğunu belirtti. Ayrıca binlerce Ukraynalı çocuğun Rusya’ya zorla götürülmesini gündeme getirerek UCM’nin Putin hakkında kararını ve Bring Kids Back UA programını vurguladı; İstanbul ve Brüksel’de çocukların iadesi için uluslararası çabaların sürdürüleceğini kaydetti. Zelenskiy’nin eşi Olena Zelenska, tüm çocukların geri dönebilmesi için uzun bir süreç gerektiğini ifade etti.

Zelenskiy: Rusya ile liderler düzeyinde görüşmeye hazırım; çocukların iadesi ve BM tasarıları ön planda

Trump, Truth Social hesabından Rusya-Ukrayna Savaşı'nın gidişatına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Rusya'nın askeri ve ekonomik açıdan iyi durumda olmadığını savunan Trump, “Bence Ukrayna, Avrupa Birliği'nin de desteğiyle savaşıp ülkesinin tamamını geri kazanabilecek bir pozisyonda. Ukrayna ülkesini eski haline getirebilir ve kim bilir belki de daha da ileri gidebilir.” ifadelerini kullandı. Trump, NATO'nun desteğine sahip Kiev'in, savaşın başladığı zamanki sınırlarına dönmesinin çok mümkün olduğunu kaydetti. ABD Başkanı, Rusya'nın kısa sürede kazanabileceği iddia edilen bir savaşı 3,5 yıldır sürdürdüğünü ve halen kazanamadığını belirterek, Rusya için “kağıttan kaplan” nitelemesinde bulundu.
Rusya'nın birçok bölgesinde insanların savaşa ilişkin doğru bilgilere sahip olmadığını ve uzun benzin kuyrukları bulunduğunu öne süren Trump, “Putin ve Rusya büyük ekonomik sıkıntılar içinde. Şimdi Ukrayna'nın harekete geçme zamanı. Her halükarda, her iki ülkeye de başarılar diliyorum.” değerlendirmesini yaptı. ABD olarak Ukrayna'nın faydalanabilmesi için NATO'ya silah satmayı sürdüreceklerine de işaret eden Trump, “Herkese iyi şanslar.” ifadesini kullandı.

Trump Truth Social'de Rusya-Ukrayna Savaşı hakkında Ukrayna'nın AB desteğiyle savaşı kazanabileceğini ve Rusya'nın zayıf durumda olduğunu savundu; Kiev'in NATO desteğiyle savaşın başlangıç sınırlarına dönmesinin mümkün olduğunu belirtti. Rusya'yı uzun süredir kazanamayacak bir güç olarak nitelendirdi ve kağıttan kaplan ifadesini kullandı. ABD'nin Ukrayna için NATO'ya silah satmayı sürdürmesi gereğini yineledi.

Trump: Ukrayna AB Desteğiyle Savaşı Geri Alabilir; Rusya 'kağıttan kaplan'

<h2>New START Uzatma Olasılığı ve Rusya’nın Tutumu</h2>Dmitriy Peskov, başkent Moskova’da gazetecilerin gündemdeki konulara dair sorularını yanıtladı. Rusya’nın New START anlaşmasının 2026’da sona ermesinin ardından bir yıl daha uyum göstermeye hazır olduğunu belirten Peskov, “Bunu yapacağız. Ancak bunun için ABD’nin de aynı tutumu sergilemesi gerekiyor.” dedi.Anlaşmanın uzatılması ihtimalini değerlendiren Peskov, “Anlaşmanın süresi dolmadan yeni bir belge üzerinde uzlaşıya varılması pratikte mümkün değil. Bu çok zor bir konu ve kapsamlı yaklaşım gerektiriyor. Bu koşullarda Rusya bir yıl daha anlaşmadaki kısıtlamalara uymaya hazır. Ancak bunun için ABD’nin bu konuda gerekli tutum sergilemesi ve uygun bir karar alması gerekiyor. Eğer karşı taraf kısıtlamalara uymazsa, elbette, önlem almak zorunda kalacağız.”Peskov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ABD Başkanı Donald Trump ile temaslarında New START anlaşmasını ele aldığını ancak detaylı şekilde istişare edilmediğini aktardı.Polonya’nın “Rus uçaklarını NATO sahasını ihlal etme durumunda vurulması gerektiği” yönündeki açıklamasını değerlendiren Peskov, Rus uçaklarının uluslararası kurallar çerçevesinde uçuş yaptığını savundu.Sözcü Peskov, Rusya’nın İran’da nükleer santralleri için yeni güç ünitelerinin inşa edilmesine ilişkin Tahran ile anlaşma üzerinde çalışıp çalışmadığı yönündeki soruyu ise cevapsız bıraktı.Putin, dün Güvenlik Konseyi ile yaptığı toplantıda, ABD ile yapılan New START anlaşmasının 5 Şubat 2026\'da sona ermesinin ardından bir yıl daha uymaya hazır olduklarını belirterek, “Bu, ancak ABD'nin de benzer şekilde hareket etmesi ve mevcut caydırıcılık potansiyellerin dengesini bozacak adımlar atmaması halinde uygulanabilir.” ifadelerini kullandı.New START anlaşması, Washington ile Moskova arasında yürürlükteki son nükleer anlaşma niteliğini taşıyor ve uzun menzilli nükleer silah başlıkları ile füzelerini sınırlıyor.

Rusya, New START'in 2026 sonrası için bir yıl daha uyum göstermeye hazır olduğunu açıkladı; uzatmanın ABD’nin olumlu tutumuna bağlı olduğunu belirtti. Putin de konuyu Güvenlik Konseyi toplantısında yineledi. Polonya açıklaması ve İran konusundaki belirsizlik ise diğer gündem başlıklarıydı.

Peskov: New START'in 2026 sonrası uzatılması için ABD'nin tutumu belirleyici; Rusya bir yıl daha kısıtlamalara uymaya hazır

İspanya hükümeti, Bakanlar Kurulu'nun haftalık olağan toplantısında İsrail'e karşı yaptırımlarla ilgili eksik kalan kararnamelerin onaylandığını duyurdu. Basın toplantısında kamuoyunu bilgilendiren Carlos Cuerpo, İsrail'e tam bir silah ambargosu için Kraliyet kararnamesinin onaylandığını ve bu kararın savunma ekipmanlarının ve çift kullanımlı ürün ve teknolojilerin İsrail'e ihracatının ve ithalatının yasaklanmasını içerdiğini belirtti.
 Cuerpo, Gazze'deki insani kriz ve Filistin halkına destek adına İsrail'e karşı alınan yaptırımların hükümetin, İspanya'nın ve Başbakan Pedro Sánchez'in uluslararası liderliğinin, insan haklarına saygı konusundaki siyasi kararlılığının bir kanıtı olduğunu savundu. Yaptırımlar kapsamında ayrıca İsrail ile bağlantılı askeri amaçlı kullanım potansiyeli bulunan uçak yakıtlarına ilişkin transit başvurularının reddedilmesi ve işgal altındaki Filistin topraklarındaki yasa dışı yerleşim yerlerinden kaynaklanan ürünlerin ithalatının ve bu ürünlerin reklamlarının yasaklanmasına ilişkin kararnamelerin de onaylandığını açıkladı.
 İsrail'e karşı bu kararlar İsrail hükümetine karşı baskıyı artırmayı ve Gazze'deki soykırımın durdurulması amacıyla atıldığını vurgulayan Cuerpo, İsrail üzerindeki siyasi baskıların artması için adımlar atıldığını belirtti. Yasa dışı yerleşim yerlerinden gelen ürünlerin ithalatının İspanya için kayda değer bir etkiye sahip olmayacağını ancak burada İsrailli şirketler için daha anlamlı bir etkiye sahip olabileceğini ifade etti. Ayrıca bu önlemleri Gazze'deki soykırımın durması için aldıklarını sözlerine ekledi.
 Hükümetin İsrail'e karşı yaptırımlarla ilgili kararlar hakkında kamuoyunu her üç ayda bir bilgilendireceğini belirten Cuerpo, İsrail'in Gazze'deki soykırımını kınamaya devam ettiklerini ve Hamas'ın rehineleri hemen serbest bırakmasını talep ettiklerini kaydetti. Ayrıca bu yaptırımlarla ilgili hukuki kapsamın bugün onaylanan kararnamelerle güvence altına alındığını ifade etti.
 Diğer yandan Hükümet Sözcüsü ve Eğitim Bakanı Pilar Alegria da Başbakan Sánchez'in BM'de altını çizdiği gibi Filistin Devleti'ni tanımanın acil gereklilik olduğuna vurgu yaptı. Alegria, İspanya'nın mayıs ayında bunu yaptığını ve şimdi Fransa, Portekiz, Kanada, İngiltere ve Avustralya gibi ülkelerin de benzer adımlar attığını söyledi. İspanya'nın İsrail ve Filistin'in iki devletli çözümde birlikte yaşamı için kilit rol oynadığını belirtti.
 İspanya hükümeti, 9 Eylül'de aldığı kararla İsrail'e karşı 9 maddelik yaptırım açıklamış, bunlardan İsrail'e tam silah ambargosu ve diğer askeri konularla ilgili olan maddelerin onaylanmasını teknik ve hukuki gerekçelerden bugüne kadar bekletmişti.

İspanya, İsrail'e karşı silah ambargosu ve yasa dışı yerleşimlerden kaynaklanan ürünlerin ithalatının ve reklamlarının yasaklanmasını içeren yaptırımları onayladı. Kararlar Gazze'deki kriz ve Filistin halkına destek amacıyla alındı; üç ayda bir kamuoyuna bilgi verilecek ve hukuki kapsam kararnamelerle güvence altına alınacak. Ayrıca hükümet, Gazze'deki soykırım iddialarını kınamaya ve Hamas'ın rehineleri serbest bırakmasını talep etmeye devam ediyor; Başbakan Sánchez de bu süreçte uluslararası liderlik konumunu sürdürdü.

İspanya İsrail'e Karşı Silah Ambargosu ve Yasadışı Yerleşim Ürünleriyle İlgili Yaptırımları Onayladı

İspanyol özel denizcilik şirketi Balearia, eylül başında Fas ile İspanya arasında elektrikle çalışan iki yolcu gemisinin üretimine başlandığını duyurdu. Her biri 804 yolcu ve 225 araç kapasiteli olacak gemilerin, 2027 yılına kadar faaliyete geçmesi hedefleniyor. Gemi güç kaynağı olarak elektrik kullanılacak ve böylece sürdürülebilir deniz taşımacılığını teşvik etmek amaçlanıyor.
Şirketin açıklamasında, İspanya ile Fas arasında kurulan yeşil deniz hattının karbon emisyonuna yol açmayacağı belirtildi. Tarifa limanı ile Fas'ın Tanca kenti arasını bağlayacak proje, Afrika ile Avrupa kıtalarını birbirine bağlayacak ilk yeşil deniz koridoru olma özelliğini taşıyor.
Balearia Şirketi Başkanı Adolfo Utor, projenin düşük karbonlu ve sürdürülebilir deniz taşımacılığına doğru ilerlemede önemli bir adım olduğunu ifade etti. Faslı coğrafya ve limanlar konusunda uzman Bedreddin Muhammed er-Ravvas, AA muhabirine projenin Tanca Limanı’ndaki temiz enerji altyapısını güçlendireceğini söyledi. Ravvas, projenin sürdürülebilir ve karbonsuz deniz taşımacılığı ile Akdeniz’in iki kıyısı arasında yeşil koridorlar oluşturulması çerçevesinde değerlendirildiğini belirtti.

Balearia, Fas ile İspanya arasında elektrikli yolcu gemileri üretimine başladığını duyurdu; gemiler 804 yolcu ve 225 araç kapasitesine sahip ve 2027’de faaliyete geçmesi planlanıyor. Proje, Tarifa–Tanca arasında karbon emisyonu olmadan çalışacak ilk yeşil deniz koridorunu hedefliyor. Yetkililer, projenin düşük karbonlu ve sürdürülebilir deniz taşımacılığı için önemli bir adım olduğunu ve Tangra Limanı’nın temiz enerji altyapısını güçlendireceğini belirtti.

Balearia, Fas-İspanya arasında elektrikli yolcu gemileriyle yeşil deniz koridorunu hedefliyor

Abela, Malta Cumhuriyeti Başbakanı olarak, Fransa ve Suudi Arabistan'ın öncülüğünde BM çatısı altındaki Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans’ta bir konuşma yaptı.
Konuşmasının hemen başında, "Malta Cumhuriyeti, Filistin Devleti’ni resmen tanıdığını gururla teyit etmektedir. Bunu, her iki halkın da geleceğini güvence altına alacak tek çözüm olan gerçek ve barışçıl iki devletli çözüme yönelik somut bağlılığımızın bir göstergesi olarak yapıyoruz." dedi.
Malta'nın İsrail'in demokratik bir Filistin Devleti ile var olma hakkını da aynı şekilde açıkça desteklediğini dile getiren Abela, Hamas’ın Filistin’de yeri olmaması gerektiğini ileri sürdü. Abela, Filistin'in tanınmasının Hamas için bir zafer anlamına geldiği iddiasına da katılmadığını söyledi.
Başbakan Abela, Hamas'ın elindeki esirlerin koşulsuz serbest bırakılması çağrısını yineledi; Malta'nın acil ve kalıcı ateşkes istediğini, çatışmaların artık durması gerektiğini vurguladı. Abela, Filistinlilerin tek devlet, tek hükümet yaklaşımını desteklediklerini dile getirerek, şöyle devam etti: "Aynı şekilde İsrail hükümetlerinin de acil sorumlulukları var. Sivillere ve altyapıya yönelik saldırıları derhal durdurulmalıdır. Batı Şeria'daki yasa dışı yerleşimci işgali ve beraberindeki şiddet de derhal durdurulmalıdır. Gazze'de açlık yaşanıyor ve acınası miktardaki gıda yardımına ulaşmaya çalışan aç sivillerin ölümlerine izin verilemez."
Malta Başbakanı Abela, Gazze’de mevcut trajedinin derinliği karşısında sessiz kalamayacaklarını sözlerine ekledi.

Malta Başbakanı Robert Abela, Malta'nın Filistin Devleti’ni resmen tanıdığını açıkladı ve iki devletli çözüme bulunan bağlılığını vurguladı. Hamas’ın Filistin’deki varlığına karşı net bir duruş sergileyen Abela, esirlerin serbest bırakılması ve acil, kalıcı ateşkes ile Gazze’deki insani krizin çözülmesi çağrısını yineledi. Ayrıca Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşimlerin durdurulması ve sivillerin korunması talebinde bulundu.

Malta Başbakanı Abela, Filistin Devleti’ni Resmen Tanıdıklarını ve İki Devletli Çözüm Bağlılıklarını Vurguladı

Küresel Sumud Filosu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada filonun birden fazla insansız hava aracı tarafından takip edildiğini duyurdu. Dronların kaynağının belli olmadığını belirten filo üyeleri, bu durumun kendilerini tedirgin ettiğini ifade etti.
Filo ayrıca Gazze'ye ulaşmalarına yaklaşık 715 deniz mili kaldığını bildirdi. Gazze'ye yaklaşırken yüksek riskli bölgeye yaklaşan filolar birleşerek yoluna devam ediyor. Filonun açıklamasında tanıklığınız bizim korumamızdır mesajı paylaşıldı ve gazze'ye odaklılık vurgusu yapıldı: Gözlerinizi Gazze'den ayırmayın.
Filostaki tekneler, 31 Ağustos'ta İspanya'nın Barselona şehrinden Gazze'ye doğru yola çıktı. İspanya'dan yola çıktıktan sonra 7 Eylül'de Tunus'a ulaşmaya başlayan filo, 8-9 Eylül tarihlerinde dron saldırısına uğradı ve can kaybı olmadan atlatıldı; bu olay paniğe yol açtı.
Greta Thunberg, filonun liderlik komitesinden çıkarıldı ve yürütme komitesinin bulunduğu Family Boat gemisinden Alma gemisine geçti. Thunberg, duruma ilişkin yaptığı açıklamada yönetim komitesiyle ilgili olmadığını belirtti; organizatör ve katılımcı olarak kalacağını ifade etti. Thunberg, filoyla yolculuğa devam ediyor ve Alma gemisiyle Gazze'ye ilerledi.

Küresel Sumud Filosu, kendisini takip eden birden çok insansız hava aracı olduğunu bildirdi. Gazze'ye ulaşmalarına yaklaşık 715 deniz mili kaldığı belirtildi; filo yüksek riskli bölgeye yaklaşırken birlik içinde ilerledi. Greta Thunberg liderlik komitesinden çıkarıldıktan sonra Alma gemisine geçti ve yolculuk Gazze'ye doğru sürüyor.

Küresel Sumud Filosu: Dron Takibi ve Gazze'ye Kalan Mesafe ile Yoluna Devam Ediyor; Greta Thunberg Liderlik Komitesinden Çıkarıldı

Ulusal basında yer alan bilgilere göre Fransa, Birleşmiş Milletler bünyesinde Filistin Meselesine Çözüm Bulunması ve İki Devletli Çözümün Hayata Geçirilmesi Konulu Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans öncesi Filistin Devleti’ni tanıma kararını açıklaması bekleniyor. Bu gelişme, ülkedeki siyasi ve belediye düzeyindeki tartışmaları da tetikledi.
Hükümete bağlı belediyeler ise Filistin bayraklarını göndere çekti. Aralarında Nantes, Stains ve Saint-Denis’in de bulunduğu 21 belediye, İçişleri Bakanlığı’nın yasağına rağmen binalarına Filistin bayrağı astı.
Sosyalist Parti (PS) Genel Sekreteri Olivier Faure, ABD merkezli X platformundan geçen hafta yaptığı açıklamada Fransa’nın Filistin Devleti’ni tanıyacağı 22 Eylül’de, “Filistin bayraklarının belediyelerde dalgalandırılması” çağrısı yapmıştı.
İçişleri Bakanı Bruno Retailleau ise böylesi bir hareketin kamu hizmeti veren kurumların uyması gereken tarafsızlık ilkesine aykırı olduğunu savunarak, valilere Filistin bayrağı asacak belediyeleri şikayet etmeleri talimatını verdi.
Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo ise Bluesky üzerinden Eyfel Kulesi’nin fotoğrafını paylaşarak, “Paris, Filistin Devleti’nin tanınması için Fransa Cumhurbaşkanı tarafından Birleşmiş Milletlere taşınan girişimi destekliyor.” ifadelerini kullandı. Hidalgo, Eyfel Kulesi’nin fotoğrafında İsrail bayrağının da yansıtılması nedeniyle iki devletli çözümden geçen barıştan yana olduğunu vurguladı.
Öte yandan İçişleri Bakanlığı belediyelerin Filistin bayrağını asmasını yasağa neden olurken Eyfel Kulesi’ne Filistin bayrağı ile İsrail bayrağının yan yana yansıtılması tepkilere yol açtı.

Fransa'da Filistin Devleti’nin tanınması yönündeki süreç, belediyelerde Filistin bayraklarının asılmasıyla gündeme damgasını vurdu. İçişleri Bakanlığı bu hareketleri tarafsızlık ilkesine aykırı bulup belediyeleri uyardı; Paris Belediye Başkanı Hidalgo ise iki devletli çözüme destek verdi. Eyfel Kulesi’nde bayrakların yan yana gösterilmesi ise tartışmaları artırdı.

Fransa’da Filistin Devleti’nin Tanınması Gündemi Belediyelerde Filistin Bayraklarının Asılmasına Yol Açtı

Estonya dün sabah Rus savaş uçaklarının hava sahasını ihlal ettiğini iddia etti ve bu gelişmenin ardından NATO üyesi ülkelerle acil istişare talebinde bulundu. Estonya hükümetine göre, üç Rus MiG-31 savaş uçağı izinsiz olarak Estonya semalarına girdi ve toplamda 12 dakika boyunca Finlandiya Körfezi üzerinde kaldı. İtalya, Finlandiya ve İsveç, NATO'nun doğu kanadını güçlendirme misyonu kapsamında jetlerini havalandırdı. Ancak Rusya ihlal iddialarını reddetti; Rusya Savunma Bakanlığı jetlerinin planlı bir uçuşta olduğunu, uluslararası hava sahası kurallarına tam uygun hareket ettiklerini ve başka devletlerin sınırlarını ihlal etmediklerini savundu. Polonya ve Romanya da son dönemde Rus insansız hava araçlarının hava sahalarını ihlal ettiğini belirtmişti. Polonya, Rusya'ya ait bir insansız hava aracının konut binasına isabet ettiğini ileri sürmüş, daha sonra bunun Polonya'nın hava savunma sistemine ait bir füze olduğu anlaşılmıştı. Estonya'nın NATO'dan acil istişare talebinde bulunması ay içinde ikinci kez 4. madde kapsamında talepte bulunulması anlamına geliyor. NATO Antlaşması'nın 4. Maddesi, ittifak içinde acil istişarelerin resmi olarak başlatılmasını gerekli kılıyor. Estonya Başbakanı Kristen Michal, "NATO'nun herhangi bir provokasyona yanıtı birlik içinde ve güçlü olmalıdır... Müttefiklerimizle ortak durum farkındalığını sağlamak ve atılacak ortak adımları kararlaştırmak için istişareyi gerekli görüyoruz" diye ifade etti. Sınır komşusu olan Estonya, bu yıl beşinci kez hava sahası ihlali yaşandığını belirtti.

Estonya, Rus savaş uçaklarının hava sahasını ihlal ettiğini iddia ederek NATO'dan acil istişare talep etti. Rusya iddiaları reddederken, İtalya, Finlandiya ve İsveç doğu kanadını güçlendirme amacıyla jetlerini konuşlandırdı. Bu ay içinde 4. madde kapsamındaki istişare talebinde bulunan ikinci NATO üyesi olan Estonya, olayların artan gerilimine işaret ediyor.

Estonya, NATO'dan Acil İstişare Talep Etti: Rus Hava Sahası İhlali İddiaları ve Doğu Kanadı Tansiyonu

Portekiz Dışişleri Bakanlığı yarın itibarıyla Filistin devletini resmen tanıyacağını duyurdu. Böylece daha önce Fransa, Birleşik Krallık, Kanada ve Avustralya'nın benzer adımlar atmasının ardından Portekiz de Filistin devletini tanıyan Batılı ülkelere katılmış oldu.İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bu kararın “7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısının ardından terörü ödüllendirmek anlamına geldiğini” savundu ve kararı kınadı. ABD Başkanı Donald Trump da bu hafta Birleşik Krallık’a yaptığı resmi ziyaret sırasında Filistin’in tanınmasına karşı olduğunu belirtmişti.BM’nin 193 üyesinin yaklaşık dörtte üçü hâlihazırda Filistin devletini tanıyor. Filistin, 2012’de BM’de “üye olmayan gözlemci devlet” statüsünü kazanmıştı. Dünya liderleri 23 Eylül Salı günü BM Genel Kurulu’nda toplanmaya hazırlanırken, İsrail tankları ve birlikleri Gazze’de kara harekâtını sürdürüyordu; bu operasyon binlerce Filistinlinin yerinden edilmesine yol açtı. Gazze Sağlık Bakanlığı’na göre, 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail saldırılarında en az 65.141 kişi hayatını kaybetti.

Portekiz, gelecek hafta New York’ta toplanacak BM Genel Kurulu öncesinde Filistin devletini resmen tanıyacağını açıkladı. Karar, bazı Batılı ülkelerin benzer adımlarının ardından geldi; İsrail ve ABD’den tepkiler geldi. Bu gelişme Gazze’deki çatışmaların ve sivil kayıpların sürmesiyle uluslararası konjonktürde önemli bir adım olarak kayda geçti.

Portekiz Filistin Devletini Tanıdığını Resmen Açıkladı

Ateybe bölgesinde dün sivillerin yürüyüşü sırasında ortaya çıkarılan toplu mezarda Suriye Afet Bakanlığına bağlı ekipler çalışmaları sürdürüyor.Yürütülen çalışmalara, yakınlarını kaybeden veya yıllardır haber alamayan siviller de katılıyor. Ekipler, bugünkü çalışmalarında toplu mezarda 75 kişiye ait cesede daha ulaştı. Böylece toplu mezardan şu ana kadar 175 ceset çıkartıldı.13 yıl önce devrik Baas rejimi güçlerince alıkonulan 15 yaşındaki oğlunu arayan Ayşe Derviş, AA muhabirine, "Oğlumu arıyorum. Üzerinde siyah pantolon ve zeytin yeşili bir kazak vardı. Mezarda oğluma ait olabileceğini düşündüğüm kıyafetler gördüm. Onu bulmak için geldim ama henüz bekliyoruz."Toplu mezar alanına gelen Gassan Dibo da yıllar önce lisedeyken kaybolan oğlunu aradığını belirterek, "Oğlumu üzerindeki kıyafetlerden tanıyabileceğimi düşündüm. Bu nedenle geldim ancak henüz ona dair bir iz bulamadım."

Ateybe'deki toplu mezarda bugün 75 cesede daha ulaşıldı; toplam 175 ceset çıkartıldı. Yaşanan olaylar nedeniyle kayıp yakınları hâlâ yakınlarını arıyor ve 13 yıl önce Baas rejimi güçleri tarafından alıkonulan kişilerin izlerini sürüyor.

Ateybe'de toplu mezarda 175 cesede ulaşılınca kayıp yakınları hâlâ arayışlarını sürdürüyor

ABD, İsrail'e 30 AH-64 Apache saldırı helikopteri ve 3.250 piyade zırhlı aracı satmayı planlıyor; toplam değerler 3,8 milyar dolar ile 1,9 milyar dolar olarak öne sürülüyor.Teslimatın en erken 2-3 yıl içinde başlayabileceği ifade ediliyor ve satışın ABD'nin dış askeri yardım programı kapsamında finanse edileceği belirtiliyor. Satış planının, Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi ile Senato Dış İlişkiler Komitesi liderlerinin onayından sonra Kongre'ye sunulacağı ve kamuoyuna resmi bildiriminin yapılacağı ifade ediliyor.Ayrıca, söz konusu satış planının İsrail'in Katar'daki Hamas liderlerine yönelik saldırısından yaklaşık bir ay önce Kongre liderlerine iletildiği belirtiliyor. Satışın gerçekleşmesi halinde İsrail'in mevcut Apache filosunun neredeyse iki katına çıkacağı kaydediliyor.

ABD, İsrail'e 30 AH-64 Apache helikopteri ve 3.250 piyade zırhlı aracı satmayı planlıyor; teslimat en erken 2-3 yıl sonra başlayabilir ve ABD dış askeri yardım programı kapsamında finanse edilecek. Plan, Temsilciler ve Senato Dış İlişkiler Komitelerinin liderlerinin onayından sonra Kongre'ye sunulacak ve kamuoyuna bildirilecek. Eğer satış gerçekleşirse İsrail'in Apache filosu mevcut seviyesinin yaklaşık iki katına çıkacak.

ABD, İsrail'e 30 AH-64 Apache Helikopteri ve 3.250 Piyade Zırhlı Aracı Satışı Planını Öne Sürüyor

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Rusya’ya yönelik 19. yaptırım paketinin ayrıntılarını açıkladı. Rusya’nın diploması ve uluslararası hukuka saygı göstermediğini vurguladı ve Kiev’deki AB temsilciliğine yapılan saldırıyı anımsattı.Son iki haftada Rus Şahid İHA’ları Polonya ve Romanya üzerinde hava sahasını ihlal etti; von der Leyen, bu tür eylemlerin barış isteyen bir ülkeden gelmediğini ifade etti. Vladimir Putin’in gerilimi tırmandırdığını belirten von der Leyen, Avrupa’ya karşı baskıyı artırdıklarını ve bugün 19. yaptırım paketini sunduklarını söyledi.Enerji alanında yeni adımlar da açıklandı. Rus LNG’sinin Avrupa pazarlarına girişinin yasaklanacağı belirtildi. Amaç, Rusya’nın savaş ekonomisini fosil yakıt gelirleriyle ayakta tutan yapıyı azaltmak; musluğun kapatılmasının zamanı geldiği ifadeleriyle sinyal verildi.Rusya ham petrolüne yönelik tavan fiyatı 47,6 dolara kadar düşürüldüğü belirtildi. Gölge filodan 118 gemiye daha yaptırım uygulanacağı ve toplamda 560’tan fazla geminin AB yaptırımları kapsamına alındığı kaydedildi. Rosneft ve Gazpromneft’e tam işlem yasağının uygulanacağı; diğer şirketlerin varlıklarının da dondurulacağı ifade edildi.İfadelerin devamında; yaptırımların ihlal edilerek petrol satın alımı ile Rusya’nın savaşını körükleyenlerin hedef alınacağı ve Çin dahil üçüncü ülkelerdeki rafineriler, petrol tüccarları ve petrokimya şirketlerinin de kapsama alınacağı belirtildi.Üç yıl içinde Rusya’nın Avrupa’daki petrol gelirlerinin yüzde 90 oranında azaldığı belirtildi; artık bu sayfanın tamamen kapatıldığı ifade edildi. Ayrıca Rusya’daki diğer bankalara ve üçüncü ülkelerdeki bankalara yönelik işlemleri yasaklayacak, yaptırımların çevresinden dolaşılmasına karşı mücadeleyi güçlendirecek adımlar açıklandı.Kripto işlemlerine de yaptırım uygulanacağına işaret edildi. Kripto platformlarını ilk kez etkileyecek ve kripto para birimlerinde işlemleri yasaklayacak önlemlerin yanı sıra Rus alternatif ödeme hizmet sistemlerine bağlı yabancı bankaların listeleneceği ve özel ekonomik bölgelerdeki kuruluşlarla yapılan işlemlerin kısıtlanacağı belirtildi.Savaş alanında kullanılan ürün ve teknolojilere yönelik ihracat kısıtlamalarının da geliştirildiği aktarıldı. Rusya’nın askeri sanayi kompleksine doğrudan veya dolaylı olarak destek sağlayan Rusya ve üçüncü ülkelerdeki 45 şirketin yaptırım listesine eklendiği kaydedildi.AB yaptırımlarının Rusya ekonomisini ciddi şekilde etkilediği savunuldu ve Rusya’ya Ukrayna ile adil ve kalıcı bir barış için müzakere masasına oturana kadar yaptırımların uygulanmaya devam edeceği belirtildi. Ayrıca Ukrayna’nın savunma çabalarını finanse etmek için, dondurulmuş Rus varlıklarını temel alan yeni bir çözüm üzerinde çalışıldığı kaydedildi. Bu, Rusya’nın savaşıdır ve bedelinin ödenmesi gerektiği düşüncesiyle, varlıklara dokunulmayacak şekilde bir tazminat kredisi önerisinin yakın zamanda sunulacağı ifade edildi.Bu yaptırım paketinin yürürlüğe girebilmesi için AB üyesi 27 ülkenin oybirliği gerekeceği ifade edildi. AB’nin şimdiye kadar 18 yaptırım paketini hayata geçirdiği ve ticaret, finans, enerji, sanayi, teknoloji, ulaşım, çift kullanımlı ürünler, lüks ürünler ile altın ve elmas dahil geniş kapsama sahip yaptırımlar uyguladığı anlatıldı. Deniz yoluyla Rusya’dan Avrupa’ya ham petrol ile bazı petrol ürünlerinin gönderilmesine yönelik yasağın, bazı Rus bankalarının SWIFT sistemiinden çıkarılması ve çok sayıda yayın kuruluşunun faaliyetlerinin askıya alınması gibi sonuçlar da yer alıyor. AB’nin yaptırım listesinde 2 bin 500’den fazla kişi ve kurum bulunuyor.

AB Komisyonu Başkanı von der Leyen, Rusya'ya karşı 19. yaptırım paketinin ayrıntılarını açıkladı ve enerji alanında Rus LNG’sinin Avrupa pazarlarına girişini yasaklama adımlarını duyurdu. Paket, petrol tavanı, ek bankacılık ve kripto kısıtlamalarıyla Rusya ekonomisini hedef alıyor; ayrıca üçüncü ülkeler ve rafineriler üzerinden baskıyı genişletiyor. Yaptırımların yürürlüğe girmesi için AB’nin 27 üye ülkesinin oy birliği gerekiyor ve alternatif finansmanla Ukrayna’ya tazminat kredisi gibi çözümler üzerinde de çalışılıyor.

AB'den Rusya'ya yönelik 19. yaptırım paketi: LNG yasağı ve petrol tavanı ile baskılar güçleniyor

<h2>Filistin Devleti Tanınması Tasarısına Destek</h2>
Oregon Senatörü Jeff Merkley, Senato tarihinde ilk kez sunulan Filistin tasarısı hakkında yazılı açıklama yayımladı. Tasarı, 7 Demokrat ve bir bağımsız senatör tarafından destekleniyor ve Başkan Trump'tan Filistin devletinin tanınması talebinde bulunuyor.
Tasarı, iki devletli çözümün Filistin ve İsrail'in güvenliği ve refahı için kaçınılmaz olduğunu vurguluyor ve 1967 sınırlarına atıf yapan 242 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararına dikkat çekiyor. Ayrıca uluslararası hukuk ve iki devletli çözüm ilkeleri uyarınca ABD'nin güvenli bir İsrail ile birlikte silahsızlandırılmış bir Filistin devletini tanımasını öngörüyor.
Tasarı aynı zamanda Filistin yönetiminin Avrupa ülkelerine verdiği sözleri yerine getirmesi ve 2026'da seçim yapması yönünde çağrısı içeriyor; Hamas'a da silah bırakma çağrısı bulunuyor.
Merkley, tasarının amacı hakkında, Filistin devletinin tanınmasının ABD’nin Filistinliler ve İsraillilerin özgürlük, haysiyet ve güvenlik içinde yaşayabilecekleri bir gelecek inşa etmek için atılacak pratik bir adım olduğunu, Amerika liderlik etme sorumluluğuna sahip olduğunun ve şimdi harekete geçme zamanının geldiğinin altını çizdi. Ayrıca bu kararın farklı bir yol izlenmesini gerektirdiğini; öncelikle ateşkesin sağlanması, tüm rehineğin iade edilmesi ve yardımların ulaştırılması gerektiğini, ancak sonrasında gelecek için barış ve refahın temelinin atılması için tek geçerli yolun iki devletli çözüm olduğunun vurgulandığını belirtti. Tasarıya Demokrat senatörler Chris Van Hollen, Tim Kaine, Peter Welch, Tina Smith, Tammy Baldwin, Mazie Hirono ile bağımsız Bernie Sanders'in imza attığını ifade etti.

Jeff Merkley öncülüğündeki tasarı, 7 Demokrat ve 1 bağımsızın desteğiyle Senato'ya sunuldu ve ABD'nin Filistin devletini tanımasını talep ediyor. Tasarı, iki devletli çözümün gerekliliğini vurguluyor ve 242 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararına atıf yapıyor; ayrıca Filistin yönetiminin sözlerini yerine getirmesi ve Hamas'a silah bırakma çağrısını içeriyor. Tasarının imzacıları arasında Chris Van Hollen, Tim Kaine, Peter Welch, Tina Smith, Tammy Baldwin, Mazie Hirono ve Bernie Sanders bulunuyor.

Jeff Merkley Öncülüğündeki Filistin Tasarısı: ABD'nin Filistin Devleti Tanıması İçin Çağrı

ABD Jeolojik Araştırma Merkezi (USGS) 6,1 büyüklüğündeki depremin merkez üssünün Nabire bölgesinin 28 kilometre güneyinde olduğunu açıkladı. Yerin 10 kilometre derinliğinde gerçekleşen depremde can veya mal kaybı bildirilmedi; deprem sonrası tsunami uyarısı yapılmadı.
Endonezya hükümetine bağlı Meteoroloji, İklim ve Jeofizik Ajansı (BMKG) ise depremin büyüklüğünü 6,6 olarak duyurdu.
Toplam 130 aktif yanardağa sahip Endonezya, Pasifik Ateş Çemberi'nde yer alıyor ve dünyanın sismik açıdan en aktif ülkeleri arasında gösteriliyor.

USGS, Nabire bölgesinin 28 kilometre güneyinde 10 kilometre derinlikte meydana gelen depremde can kaybı olmadığını bildirdi. BMKG büyüklüğü 6,6 olarak açıkladı. Endonezya'nın 130 aktif yanardağa sahip olduğu ve Pasifik Ateş Çemberi üzerinde bulunduğu hatırlatıldı.

USGS Nabire yakınında 6,1 büyüklüğünde deprem açıkladı; BMKG 6,6 olarak duyurdu

İngiltere'ye düzenlediği resmi ziyaretinin son gününde ABD Başkanı Donald Trump, İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile ortak basın toplantısı düzenledi ve Filistin'in tanınması konusundaki bir değerlendirmesini paylaştı. Bu konuda Başbakan Starmer ile aynı fikirde değilim; bu, az sayıdaki fikir ayrılıklarımızdan biridir.
Hamas'ın elindeki esirlerin tamamının derhal serbest bırakılmasını istediğini belirtti.
İsrail'in Gazze'deki soykırımı konusunda ise herhangi bir değerlendirme yapmadı.
ABD Başkanı, konuyla ilgili daha önceki açıklamalarında da Filistin devletini tanıma kararı alan İngiltere, Fransa ve Kanada gibi ülkelerin kararlarına katılmadığını ifade etmişti.

ABD Başkanı Trump, Starmer ile ortak basın toplantısında Filistin'in tanınması konusundaki görüş ayrılıklarını dile getirdi. Hamas'ın esirlerin derhal serbest bırakılması gerektiğini vurguladı; İsrail'in Gazze'deki operasyonları hakkında herhangi bir değerlendirme yapmadı. Önceki açıklamalarda da İngiltere, Fransa ve Kanada'nın Filistin devleti tanıma kararlarına katılmadığını belirtmişti.

Trump, Starmer ile Ortak Basın Toplantısında Filistin'in Tanınması Konusunda Fikir Ayrılığını Açıkladı

<h2>Arnavutluk'ta Rama hükümeti güvenoyu aldı; Yapay Zeka Bakanı Diella gündeme damgasını vurdu</h2>
Arnavutluk'ta genel seçimde oyların yüzde 53,29'unu alarak zafer ilan eden Sosyalist Parti (PS) Genel Başkanı Edi Rama'nın başbakanlığındaki hükümetin güvenoyu oylaması 140 sandalyeli Arnavutluk Meclisi'nde yapıldı. Oturuma katılan milletvekillerinin 82'si "evet" oyu verdi, muhalefet milletvekilleri ise oylamaya iştirak etmedi. Böylece yeni hükümet güvenoyu alarak kuruldu.
Başbakan Rama, ülke gündemine oturan Yapay Zeka Devlet Bakanı Diella'nın Meclis'te video mesajının gösterilmesini talep etti; muhalefetten tepki geldi. Ülkenin en büyük muhalefet partisi Demokratik Parti (PD) milletvekilleri, Diella'nın mesajının gösterilmesinin anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Bakanlar Kurulu üyelerine yabancı cisim fırlattı.
Rama, yaptığı konuşmada bu dönemi ülkesinin en büyük sınavı olarak nitelendirdi. Bu sınavın süresinin, Arnavutluk'u birleşik Avrupa ailesinin masasına oturtmayı amaçlayan iddialı ulusal planın süresiyle örtüştüğüne işaret ederek, "Bu hükümetin ana başlığı Arnavutluk, 2030'da Avrupa Birliği'nde" dedi.
Rama'nın Meclis'te onaylanan kabinesinde şu isimler yer aldı: Yapay Zeka Devlet Bakanı Diella, Başbakan Yardımcısı ve Altyapı ile Enerji Bakanı Belinda Balluku, İçişleri Bakanı Albana Koçiu, Avrupa ve Dışişleri Bakanı Elisa Spiropali, Maliye Bakanı Petrit Malaj, Ekonomi ve İnovasyon Bakanı Delina Ibrahimaj, Eğitim Bakanı Mirela Kumbaro Furxhi, Adalet Bakanı Besfort Lamallari, Savunma Bakanı Pirro Vengu, Sağlık ve Sosyal Refah Bakanı Evis Sala, Turizm, Kültür ve Spor Bakanı Blendi Gonxhja, Çevre Bakanı Sofjan Jaupaj, Tarım ve Kırsal Kalkınma Bakanı Andis Salla, Kamu İdaresi ve Yolsuzlukla Mücadele Bakanı Adea Pirdeni, Yerel Yönetimler Bakanı Ervin Demo, Parlamento ile İlişkiler Bakanı Toni Gogu, AB Başmüzakerecisi ve Devlet Bakanı Majlinda Duka.
Yapay Zeka Devlet Bakanı Diella tarafından paylaşılan video mesajında, "Asistanınız olarak gösterdiğim özverili çalışma sayesinde yeni hükümette Yapay Zeka Devlet Bakanı olarak seçildim." ifadesi kullanıldı. Diella, görevinin hükümetin işini her geçen gün daha da kolaylaştırmak olduğunu vurgulayarak, "Endişelenmeyin, size doğrudan hizmet etme çabam bir an bile durmayacak." dedi. Rama, geçen hafta Diella'nın Kamu İhalelerinden Sorumlu Sanal Bakan olacağını duyurmuştu.
Öte yandan yeni kabine, Cumhurbaşkanlığında düzenlenecek yemin töreninin ardından resmen göreve başlayacak. Rama, ülkede 4. kez başbakanlık görevini yürütecek.

Rama liderliğindeki yeni hükümet Meclis'te güvenoyu alarak kuruldu; 82 'evet' oyuyla onaylandı ve muhalefet oylamaya katılmadı. Yapay Zeka Devlet Bakanı Diella'nın Meclis'teki video mesajının gösterilmesi konusundaki tartışma, muhalefetle iktidar arasında gerginliğe yol açtı. Kabine, 2030 AB hedefiyle ilerleyecek ve yemin töreni Cumhurbaşkanlığı'nda yapılacak; Rama dört kez başbakan olacak.

Arnavutluk'ta Rama hükümeti güvenoyu alırken Yapay Zeka Bakanı Diella gündeme damgasını vurdu

Almanya'da ailelere yapılan çocuk parası (Kindergeld) ve çocuk ek yardımı (Kinderzuschlag) ödemeleri 2024 yılında rekora ulaştı. Merkezi Nürnberg'de bulunan Federal İş Ajansı'na bağlı aile kasası, toplam ödeme tutarını 57,5 milyar euro olarak açıkladı.
Verilere göre, 17,62 milyon çocuk için yaklaşık 54,54 milyar euro çocuk parası ödendi. Çocuk ek yardımı (Kinderzuschlag) içinse 2,96 milyar euro harcandı. Bu yardım, geliri kendi geçimini sağlamaya yeten ama çocuklar için yetersiz kalan ailelere veriliyor.
2024 yılında 1,33 milyondan fazla çocuk bu ek yardımdan yararlandı.
2024'te aylık çocuk parası 250 euro iken, 2025'te bu miktar 255 euroya yükseltildi. Çocuk ek yardımı ise gelir durumuna göre en fazla 297 euro olarak ödeniyor.
Federal İş Ajansı, yasal düzenlemeler ve yardımın daha fazla tanınması sayesinde son yıllarda ek yardım başvurularında büyük artış yaşandığını bildirdi. 2019'da 270 bin çocuk için ödenen ek yardım, 2024 sonunda 1,33 milyon çocuğa kadar yükseldi. Ancak kurum, 2025 itibarıyla başvuru sayısının artık küçük artışlar gösterdiğini belirtti.

2024 yılında Almanya’da çocuk parası ve ek yardım ödemeleri rekor kırdı; toplam ödeme 57,5 milyar euroya ulaştı. 17,62 milyon çocuk için 54,54 milyar euro çocuk parası ödendi; Kinderzuschlag için 2,96 milyar euro harcandı ve 1,33 milyon çocuk bu yardımdan yararlandı. 2024’te çocuk parası aylık 250 euroydu, 2025’te 255 euroya yükseldi; Kinderzuschlag için en çok 297 euro ödeniyor ve başvurular 2019’dan bu yana artış gösterdi, ancak 2025 itibarıyla büyüme yavaşladı.

Almanya'da 2024'te Çocuk Parası ve Kinderzuschlag Ödemeleri Rekor Seviyeye Ulaştı

<h2>Avustralya'dan petrol tavan fiyatı ve yaptırımlar açıklaması</h2>
Avustralya Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan açıklamada, Rusya'dan deniz yoluyla taşınan ham petrol için uygulanan tavan fiyatın varil başına 60 dolardan 47,60 dolara indirildiği belirtildi. Bu adımın, Rus ham petrolünün piyasa değerinin düşürülmesi ve Moskova'nın savaş ekonomisinin petrol gelirlerinden mahrum edilmesinin hedeflendiğini gösterdiği ifade edildi.
Açıklamada, Rusya'nın işgalini finanse etme kabiliyetini zayıflatmak için petrol gelirlerinin kısıtlanmasını da kapsayan kararlı ve eşgüdümlü adımlar atılmaya devam edileceği vurgulandı. Ayrıca Rusya'ya savaşı derhal sona erdirme ve yasa dışı ilhak ettiği topraklardan çekilme çağrısı yapılırken, Ukrayna için kapsamlı, adil ve kalıcı bir barışın desteklenmeye devam edeceği belirtildi.

Rusya'nın yaptırımları aşmak üzere kurduğu eski ve elverişsiz tankerlerden oluşan gölge filo gemilerinden 95'inin yaptırım listesine alındığı aktarıldı. Canberra yönetiminin Haziran 2025'ten bu yana uyguladığı yaptırım sayısının 150'nin üzerine çıktığı kaydedildi.

Gölge filo, Rusya'nın petrol ve diğer mallarını saklı şekilde taşımak amacıyla kullanılan bir ağ olarak tanımlanıyor. Bu gemilerin, bayrak değiştirerek, takip sistemlerini devre dışı bırakarak ve yetersiz sigorta kapsamında faaliyet göstererek uluslararası yaptırımları delmeye çalıştığı vurgulanıyor. Bu durum, çevre ve deniz güvenliği açısından ciddi riskler oluşturuyor.

Avustralya, Rusya'dan deniz yoluyla taşınan ham petrol için tavan fiyatını varil başına 60 dolardan 47,60 dolara indirdi. Açıklama, bu adımla Rus petrol gelirlerinin azaltılarak savaş ekonomisinin zayıflatılmasının hedeflendiğini vurguluyor. Ayrıca 95 gölge filo gemisinin daha yaptırım listesine alınmasıyla toplam yaptırım sayısı 150'yi aştı; Canberra, Rusya'nın işgalini sonlandırması ve Ukrayna için barışın kalıcı olması için baskıyı sürdürüyor.

Avustralya, Rusya'nın deniz yoluyla taşıdığı ham petrol için tavan fiyatını 60'tan 47,60 dolara indirdi; gölge filo ve yaptırımlar artırılıyor

ABD'de dört aile Boeing ve Honeywell’e karşı ihmal iddiasıyla dava açtı. Dava, hatalı yakıt anahtarlarının kazaya yol açtığını ve uçak tasarımındaki risklerin bilinmesine rağmen şirketlerin gerekli önlemleri almadığını öne sürüyor.BBC'nin haberine göre 12 Haziran'da Gujarat eyaletindeki Ahmedabad'dan Gatwick yönüne kalkış yapan Air India uçağı Meghani Nagar yakınlarında düştü ve yolcu ile mürettebat dahil toplam 260 kişi hayatını kaybetti.Kazayla ilgili kamuoyuna sunulan ön raporda, uçağın her iki motoruna giden yakıt akışının kalkıştan saniyeler sonra kesildiğini ve bunun motorların durmasına ve itiş gücünün kaybedilmesine yol açtığını belirtilmişti.Hindistan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (DGCA), ülkedeki tüm Boeing 787 ve 737 tipi uçakların yakıt anahtarlarının 21 Temmuz'a kadar incelenmesini talimat vermişti. Air India ise motorlara giden yakıt akışının kesildiğinin tespit edildiğini ve yakıt anahtarlarına ilişkin başlatılan kontrollerin tamamlandığını, herhangi bir sorun bulunmadığını duyurdu.

ABD'de dört aile Boeing ve Honeywell’e karşı ihmal iddiasıyla dava açtı. Dava, hatalı yakıt anahtarlarının kazaya yol açtığı ve tasarım risklerinin bilinmesine rağmen önlem alınmadığı iddiasını içerir. DGCA, Hindistan'daki Boeing 787 ve 737 uçaklarının yakıt anahtarlarının incelenmesini 21 Temmuz'a kadar emretti.

ABD'deki Aileler Air India Kazası İçin Boeing ve Honeywell'e Karşı Dava Açtı

Mortgage Bankers Association'ın (MBA) açıkladığı verilere göre, 12 Eylül'de sona eren haftada mortgage başvuruları önceki haftaya kıyasla yüzde 29,7 artış kaydetti. Konut satın almaya yönelik başvurular yüzde 3 yükselirken, yeniden finansman başvuruları yüzde 58 arttı.
30 yıl vadeli mortgage için ortalama faiz oranı geçen hafta yüzde 6,49'dan yüzde 6,39'a geriledi. Aynı dönemde 15 yıl vadeli mortgage için ortalama faiz oranı yüzde 5,70'ten yüzde 5,63'e indi.
MBA Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Başekonomisti Mike Fratantoni, zayıflayan iş gücü piyasası göstergesi ve Fed'den faiz indirimi beklentisiyle geçen hafta 30 yıl vadeli mortgage için ortalama faiz oranının Ekim 2024'ten bu yana en düşük seviyeye gerilediğini belirtti. Fratantoni, yeniden finansman başvurularının hacminin önceki haftaya göre yaklaşık yüzde 60 arttığını ifade ederken, ortalama kredi tutarının anketin 35 yıllık tarihinde en yüksek seviyeye çıkmasıyla büyük kredisi olan ev sahiplerinin ilk harekete geçenler olduğunu söyledi.

Mortgage başvuruları geçen hafta yüzde 29,7 arttı; konut satın alma başvuruları %3 yükseldi, yeniden finansman başvuruları yaklaşık %60 arttı. 30 yıl vadeli kredilerin faizi 6,39'a, 15 yıl vadeli kredilerin faizi 5,63'e indi. Fratantoni, zayıflayan iş gücü göstergeleri ve Fed'in faiz indirimi beklentisinin bu düşüşü desteklediğini, büyük kredili ev sahiplerinin de bu dönemde ilk harekete geçtiğini belirtti.

Dünya haberleri ve gelişmeler