Birleşik dayanışma çağrısı: Küresel Sumud Filosuna destek için İtalya'da bir yürüyüş düzenlendi.

Filistin'e destek amacıyla 44'ten fazla ülkenin yan yana verdiği dayanışma, Global Sumud Filosunun (Global Sumud Flotilla) bu sabah Barselona'dan denize açılmasıyla somutlaştı.

Uluslararası sivil yardım filosuna katılacak tekneler, İtalya'dan yola çıkanlar da Cenova Limanı'ndan ayrıldı ve dayanışmayı dünyaya taşıdı.

İtalyan katılımcılar, filosu desteklemek amacıyla liman önünde kısa bir yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüş sırasında Filistin halkına destek mesajları iletildi ve dayanışma sesi yükseldi.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o0e9b7826-c127-424d-8ea7-972454502a2f.webp

İtalya'da Küresel Sumud Filosuna destek yürüyüşü

Fransa'da kamu çalışanları, güvenlik nedeniyle mesajlaşma uygulaması tercihini değiştirmek zorunda kaldı.

Le Figaro’nun haberine göre Fransız hükümeti, kamu personeline Telegram ve WhatsApp gibi popüler uygulamaları güvenlik gerekçesiyle resmen yasakladı.

Genelgeye göre, Bakanlıklar Arası Dijital Direktörlük (Dinum) tarafından geliştirilen Tchap uygulaması, kamu personeli arasında güvenli iletişimin esas aracı olacak.

Genelgede, WhatsApp ve Telegram'ın ana güvenlik garantilerini sağlamadığı ifade ediliyor. Bu nedenle tüm kamu personeline – bakanlar dahil – Tchap kullanma zorunluluğu getirildi.

Ayrıntılarla birlikte, kamu personelinin 1 Eylül'e kadar Tchap’ı indirmesi gerektiği belirtildi.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o40f6864a-7060-4ff7-9f42-a057ba25d1d6.webp

Fransa'da kamu çalışanlarına Tchap ile güvenli iletişim mecburiyeti: WhatsApp ve Telegram yasaklandı

İran'da The Guardian’a konuşan Bekayi, ülkesinin nükleer programına ilişkin 'hukuksuz talepler'i asla kabul etmeyeceklerini açıkladı.

Bekayi, 2015'teki nükleer anlaşmanın Avrupalı tarafları olan İngiltere, Fransa ve Almanya'nın İran'a BM yaptırımlarını geri getirebilecek 'snapback' mekanizmasını işletme kararıyla ilgili görüşlerini paylaştı:

"Avrupalılar Trump'ın kendilerine emrettiğini yapıyorlar. Avrupalıların rolü azalacak. Güvenilir müzakere ortakları olduklarını kanıtlamaya çalıştılar ancak şimdi Avrupalılar, ABD ve İsrail'in vekili olmaya karar verdi. Bu rolü ABD'ye devretmeleri kesinlikle sorumsuzluk." 

Ülkesine BM yaptırımlarının geri getirilmesi halinde NPT'den çekilme yönündeki Meclis'in tasarısının uygulanamaması gerektiği yönündeki sorulara Bekayi, hükümetin bu yasa tasarısını uygulamaya koyamayacağını ve çekilme yetkisinin Meclisin elinde olduğunu belirtti.

Bekayi, İran'ın uranyumunu kendi topraklarında zenginleştirme hakkını koruyan genel bir anlaşmaya varılması halinde, 2015'teki nükleer anlaşmada belirlenen şekilde uranyum zenginleştirme seviyesini yüzde 3,67'ye düşüreceklerini söyledi.

ABD yönetimi, İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini tamamen durdurmasını istiyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oec396253-8c23-4aac-9393-01c5e0960e2a.webp

İran: Nükleer Anlaşma Sağlanırsa Uranyum Zenginleştirme Seviyesini 3,67%'ye Düşürecek

Maduro'dan dünya çapında uyarı: Karayipler'de konuşlanan sekiz ABD savaş gemisinin toplam 1.200 güdümlü füzeyi Venezuela'yı hedeflediği iddiası uluslararası basına yansıdı. Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, bu hareketi kesinlikle suç niteliğinde, kanlı bir tehdit olarak nitelendirdi ve dünyanın Venezuela'da rejim değiştirmeyi amaçladığını savundu.

ABD’nin Karayipler’e sevk ettiği nükleer denizaltı ve destroyerlerden oluşan filo karşısında Maduro, uluslararası topluma yönelik uyarılarını sürdürdü. Dünyanın dört bir yanından gazetecilerin katıldığı basın toplantısında Maduro, sekiz ABD savaş gemisinin taşıdığı füzelerin toplamının 1.200 olduğunu yineledi ve tezi şu sözlerle özetledi: abartılı, haksız, ahlaksız ve kesinlikle suç niteliğinde, kanlı bir tehdit.

Maduro, Venezuela'nın işgal edilemeyeceği görüşünü yineledi; ancak harekâtın hedeflerinin rejim değişikliği olduğuna dikkat çekti. Rubio'yu sorumlu tuttu ve Rubio'nun askeri tehdit yoluyla rejim değişikliği istediğini savundu. Maduro ayrıca ABD yönetiminin Kartel de los Soles iddialarını reddetti ve bu çizgiyi sürdürdü.

ABD’nin Venezuela’ya karşı yürüttüğü operasyonun arka planı uzun zamandır tartışılıyor. Trump yönetimi, 2019’daki kartel suçlamasını güncelleyerek bu kez Cartel de los Soles olarak bilinen örgütü hedef gösterdi ve geçen ay bölgeye 7 savaş gemisi ile 4.400 asker sevk edildi. Venezuela ise 4,5 milyon yedeğini askere çağırarak karşılık verdi.

ABD, Maduro’yu hedef alan ödülü iki katına çıkardı: 50 milyon dolar. İçişleri Bakanı için ise 25 milyon dolar vaadi sürüyor. Yetkililer, operasyonun uyuşturucu kaçakçılığını aşan bir darbe hazırlığı olup olmadığını tartışıyor. Axios’a konuşan ABD’li yetkililer, bölgeye konuşlanan güçlerin standart bir uyuşturucuyla mücadele operasyonunun ötesinde olduğuna dikkat çekti.

Gözler şimdi Rubio’nun Meksika ve Ekvador ziyareti için başlayacak programa çevrildi. Rubio’nun planları ve Maduro karşıtlığı, uluslararası politika sahnesinde yeniden odak noktası haline geldi.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/od37229de-4317-4d38-9a8b-36b0df98762b.webp

Maduro'dan dünya çapında uyarı: ABD savaş gemileri Venezuela'yı hedefliyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD Başkanı Donald Trump arasındaki Alaska’daki görüşmenin ayrıntılarını Kremlin’in resmi kanalından Uşakov’ın açıklamalarıyla aktarıyoruz.

Uşakov, Moskova ziyaretleri sırasında Witkoff’un üzerinde uzlaşılan konuları geliştirmek için iki liderin Alaska’da vardığı anlaşmanın temelini oluşturduğunu söyledi. Witkoff’un beşinci ve özellikle son ziyareti sırasında elde edilen bulguların, Putin ve Trump arasındaki görüşmenin omurgasını oluşturduğunu ve sonrasında liderlerin nasıl ilerleyecekleri konusunda karar verdiklerini belirtti.

Hem ABD hem Rus tarafının bu çerçevede çalıştığını ifade eden Uşakov, bu temaslar kapsamında diğer liderlerle de temasların sürdüğünü belirtti.

Rusya-Ukrayna müzakerelerinin seviyesinin yükseltilmesine yönelik somut bir teklifin şu aşamada olmadığını vurguladı. Bu fikrin, liderler arasındaki bir telefon görüşmesinde konuşulduğunu ve ardından Alaska’daki toplantıda gündeme getirildiğini aktardı.

Uşakov, Amerikalıların bu konuyu kendi aralarında görüşeceklerini ve sonra kendilerine bazı önerilerde bulunacaklarını ifade etti.

Putin ve Trump arasında, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile görüşme konusunda şu anda bir anlaşma olmadığını da sözlerine ekledi. Şimdilik basında yayınlanan haberlerin bizimle aynı tabloyu yansıtmadığına dikkat çekti; üçlü bir görüşme mi yoksa Putin ile Zelenskiy arasında bir görüşme mi konusu olduğuna dair net bir anlaşmanın şu an olmadığını, bildiğim kadarıyla Putin ve Trump arasında bu konuda bir mutabakat bulunmadığını söyledi.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o71751ded-a449-41d4-844f-9785bd31a9d1.webp

Kremlin: Putin-Trump-Zelenskiy üçlü zirve için şu an anlaşma yok

ABD merkezli Truth Social hesabından Washington'daki suç oranlarına ilişkin açıklama yapan Trump, suç oranlarının neredeyse sıfıra indiğini savundu ve şehri 'artık suçsuz bölge' olarak nitelendirdi.

Trump, paylaşımında: "Bunu Chicago, Los Angeles, New York ve hatta suçun kol gezdiği Baltimore için de söylemek güzel olmaz mıydı?" diye sordu.

Şehrin Demokrat Belediye Başkanı Muriel Bowser'ın suç oranlarını sıfıra indirmek için kendisiyle çalıştığını belirten Trump, Bowser'ı bu süreçteki işbirliği dolayısıyla övdü.

Trump, Bowser'ın halk desteğinin kısa sürede yüzde 25 arttığını iddia ederek, "Washington halkı, gittiği her yerde suçu durdurduğu için ona teşekkür ediyor. Bu, bir mucize değil; sıkı çalışma, cesaret ve akıllı hareketler işin anahtarıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Paylaşımında California Valisi Gavin Newsom, Illinois Valisi JB Pritzker, Maryland Eyaleti Valisi Wes Moore ve Chicago Belediye Başkanı Brandon Johnson'ı eleştiren Trump, bu isimlerin şiddet suçlarını meşrulaştırmaya çalıştıklarını ileri sürdü.

Trump, ABD'nin Los Angeles kentinde ocak ayında başlayan ve binlerce dönüm alanın kül olmasına yol açan orman yangınlarına ve "isyanlar" gönderme yaparak bu olaylara, "Erken müdahale etmeseydik Los Angeles Olimpiyatları kaybetmezdi." ifadesini kullandı.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o2b2d0159-0fb3-4112-aa05-f9c72ec6c62b.webp

Trump, Washington'daki Suç Oranlarının Neredeyse Sıfıra İndiğini Açıkladı

ABD Başkanı Donald Trump, Truth Social üzerinden yaptığı açıklamada Kovid-19 salgınıyla mücadelede kullanılan ilaçların etkisini kamuoyunun net bir şekilde görmesini isteyen bir vurgu yaptı.

İlaç firmalarının bu ürünlerin başarısını doğrulamalarının hayati öneme sahip olduğunu söyleyen Trump, "Pfizer ve diğerleri bana olağanüstü veriler gösterdi ama bu sonuçları kamuoyuyla paylaşmıyorlar. Neden?" diye sordu.

Trump, şirketleri verileri derhal CDC ve halkla paylaşmaya çağırdı ve bu veriler ışığında ilaçların etkileri konusundaki tartışmaların son bulması gerektiğini belirtti.

Öte yandan Kennedy Jr. yönetimindeki ABD Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı’nın, aşılara karşı eleştirel bir tavrıyla bilinen Robert F. Kennedy Jr. liderliğindeki kurum, 5 Ağustos’ta COVID-19 dönemi kapsamında başlatılan ve yaklaşık 500 milyon dolar değerindeki mRNA aşı geliştirme çalışmalarının aşamalı olarak sonlandırılacağını duyurdu.

Aynı dönemde Trump yönetimi, Moderna’ya verilen yaklaşık 766 milyon dolarlık aşı geliştirme ödeneğini 29 Mayıs’ta iptal etmişti.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o02b56e4d-635d-48a1-9c9f-3a86a8393061.webp

ABD Başkanı Trump, ilaç firmalarından Kovid-19 verilerinde şeffaflık talep etti

Almanya Federal Hükümeti’nin İnsan Hakları Politikası ve İnsani Yardım Temsilcisi Lars Castellucci, İsrail ve Filistin’e yapacağı resmi ziyaret öncesinde net bir çağrı yayımladı: Esirler derhal serbest bırakılmalı, Gazze’deki insani durum uluslararası hukuk çerçevesinde iyileştirilmelidir.

Castellucci, Hamas’ın 7 Ekim 2023 saldırılarından bu yana bölgede olağanüstü bir durumun sürdüğünü hatırlattı. Hâlen yaklaşık 50 kişinin Hamas’ın elinde rehine olarak tutulduğunu belirtti ve ekledi: “Gazze’de insani durum iyileştirilmelidir, esirler serbest bırakılmalıdır.”

Gazze’de sivillerin çektiği acı tarifsiz. Castellucci, “Gazze’de yaşayanların yarısı çocuk ve hiçbir sorumlulukları yok.” şeklinde konuştu. İsrail hükümeti, insani durumu uluslararası hukuk ve insani ilkelere uygun olarak derhal ve kalıcı şekilde iyileştirmeli.

Uluslararası yardım kuruluşlarının Gazze’ye engelsiz erişimini talep eden Castellucci, Almanya’nın insani yardımlarını artırdığını ancak yardımların gerçekten ihtiyaç sahiplerine ulaşmasının hayati olduğunu vurguladı. “Şimdi ateşkese ve kalıcı bir çözüme yönelik müzakerelere ihtiyaç var,” dedi.

Castellucci ayrıca Almanya’nın İsrail’in güvenliği konusunda özel bir sorumluluğu bulunduğunu belirtti ve barış ve güvenliğin tek yolunun iki devletli çözüm olduğuna işaret etti. Ziyaretinde yalnız resmi temaslarda bulunmayacağını, aynı zamanda barış için çalışan yerel girişimlerle de bir araya geleceğini kaydetti.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/od5ff4c68-11e2-4985-8cc1-195685098548.webp

Alman İnsan Hakları Temsilcisi Castellucci: Gazze’de insani durum iyileştirilmeli, esirler derhal serbest bırakılmalı

Yüzyılların mirasıyla Orta Asya'da kök salan Buhara Emirliği, Kokand ve Hive hanlıklarının izlerini taşıyan Özbekistan, 1991'de bağımsızlık yolunda tarihi bir adım attı. 31 Ağustos 1991'de Özbekistan Yüksek Konseyi Devlet Bağımsızlığı Yasası'nı kabul etti ve 1 Eylül'ü Bağımsızlık Günü olarak kutlama kararı aldı.

Sovyetler Birliği çökerken bağımsızlığını kazanan Özbekistan, pamuk kokan geleneksel tarımdan ekonomik çeşitliliğe yönelmeye başladı. Otomotivden tekstile, gıdadan kimya ve madene kadar birçok sektörde güçlü atılımlar gerçekleştirildi. Pamuk üretiminde geleneksel yönelim değişti; ithaleden ihracata dönüş sağlandı ve tekstilde büyük yatırımlar yapıldı. İlk yıllarda tekstil ürünleri ithal eden ülke olarak adını duyurdu.

Cumhurbaşkanı İslam Kerimov'ın 27 yıl süren yönetimi altında ekonomi daha çok kapalı kaldı. Dış politika Rusya, Çin ve ABD ile mesafeli bir denge izledi; komşu ülkelerle sınır sorunu dahil bazı zorluklar yaşandı.

Kerimov'un Eylül 2016'da hayatını kaybetmesinin ardından cumhurbaşkanı seçilen Şevket Mirziyoyev, ekonomik reformlar, diplomasideki açıklık politikası ve iyi komşuluk ilişkileriyle yeni bir dönemi başlattı. Göreve geldiği ilk günlerden itibaren dış politikada aktif diplomasi izleyen Mirziyoyev, komşularla gerilimi azaltmaya ve sınır sorunlarını çözmeye odaklandı.

Eski Kerimov döneminde, 2001'de yapılan Türkçe Konuşan Devletler Devlet Başkanları Zirvesi'ne meclis başkanı düzeyinde katılım sağlayan Özbekistan, Mirziyoyev ile birlikte Türk Konseyi'ne yeniden ilgi gösterdi ve 2018 Bişkek'teki toplantıya cumhurbaşkanı düzeyinde katılım gerçekleştirdi. Özbekistan 2019'da Konseye üye oldu ve 2022'de yeniden yapılandırılan Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Devlet Başkanları Zirvesi'ne ev sahipliği yaptı.

Mirziyoyev döneminde Özbekistan, bölgeyle tüm sınırlarını kapsayan bir ortaklık vizyonuyla komşularla güven ortamını güçlendirdi ve Orta Asya Devlet Başkanları İstişare Konseyi'nin kurulmasına öncülük etti.

Sahip olduğu genç işgücü ve doğal kaynaklar sayesinde son 10 yılda yıllık ortalama yüzde 6-8 büyüyen Özbekistan'ın GSYH'si bağımsızlık yıllarında 6 kattan fazla artış gösterdi. 1990’da GSYH’si 17,7 milyar dolar olan ülke, 2024’te 115 milyar dolar seviyesine ulaştı ve 2025 yılında 130 milyar dolara çıkması hedefleniyor.

Özbekistan, 364,5 tonla dünyadaki en çok altın rezervine sahip ülkeler arasına girerken 2024’te yaklaşık 120 ton altın üreterek en çok altın çıkaran 10 ülke arasına girdi. Uranyum rezervleri açısından dünyada 11'inci, üretimde ise 7'nci sırada olan ülkede bir yılda yaklaşık 4 ton uranyum elde ediliyor. Dünyanın en çok pamuk üreten ülkelerinden olan Özbekistan’da yıllık ortalama 3 milyon ton ham pamuk üretiliyor; 2020’den itibaren pamuk ihraç edilmiyor ve ham pamuk fabrikalarda işleniyor.

Son yıllarda şeffaflık politikaları, yatırım ortamı ve turizme odaklanma sayesinde Özbekistan, 100’e yakın ülkeye vize kolaylıkları sunuyor. Turizm ve yatırım rakamları önemli ölçüde artarken, 2016’da yaklaşık 4 milyar dolar olan yabancı yatırım 2024’te 34 milyar dolara yükseldi. Turizmde de 2 milyondan fazla ziyaretçi 2024’te 7 milyonu aştı.

Bağımsızlığını 31 Ağustos 1991’de ilan eden Özbekistan ile bağımsızlık kararını 16 Aralık 1991’de tanıyan ilk ülke olan Türkiye arasındaki diplomatik ilişkiler 4 Mart 1992'de tesis edildi. 33. yılı 4 Mart 2025’te kutlandı. Türkiye ilk büyükelçiliğini Taşkent'te açtı; Türkiye’nin Taşkent Büyükelçiliği Nisan 1992’de, Özbekistan’ın Ankara Büyükelçiliği ise Ocak 1993’te faaliyete geçti.

İlişkiler, 2016 sonrası ivmelenen ekonomik ve savunma alanlarındaki iş birliğiyle hız kazandı. Erdoğan’ın Semerkant ziyaretiyle başlayan yeni dönemde Özbekistan’ın Mirziyoyev ile kurduğu yakın dostluk ve siyasi irade, iki ülkeyi stratejik ortaklık seviyesine taşıdı. 2018’de Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi kuruldu; 2020, 2022 ve 2024’te üst düzey toplantılar Ankara ve Taşkent'te gerçekleştirildi.

İş dünyası için de yeni kapılar aralandı: 2016’da 1,242 milyar dolar olan ticaret hacmi 2020’de 2,1 milyar, 2023’te 3,1 milyar ve 2024’te 3,3 milyar dolara çıktı. Hedefler 5 milyar, hatta 10 milyar dolar seviyelerini işaret ediyor.

Türkiye ile Özbekistan arasındaki ticaret ilişkileri 2016 öncesi en çok paya sahip olan Türkiye’nin payını düşürmüş olsa da 2024 itibarıyla Türkiye yüzde 5 payla Özbekistan’ın dördüncü büyük ticari ortağı konumunda. Türkiye ayrıca Özbekistan’da en çok şirket kuran ülkeler arasında da ilk sıralarda yer aldı.

Mirziyoyev’in göreve gelmesinin ardından Türk iş insanları tarafından uzun yıllar dile getirilen sorunlardan vize konusunda önemli adımlar atıldı. 2017’de Türk vatandaşlarına üç gün içinde vize verilmesini öngören kararnameyi imzalayan Özbek hükümeti, 2018’de Türk vatandaşlarına 30 günlük vize muafiyeti tanıdı. Böylece iki ülke vatandaşları arasında ziyaretler arttı; 2016’da yaklaşık 150 bin olan Özbek vatandaşlarının Türkiye’ye gidişi son yıllarda 500 bine yaklaştı.

İki ülke arasında 2016’ya kadar haftada beş kez yapılan tarifeli uçak seferleri son yıllarda önemli ölçüde arttı. Taşkent-İstanbul hattının ötesinde Ankara, İzmir ve Trabzon ile Semerkant, Buhara, Ürgenç, Namangan ve Fergana gibi şehirler arasında da uçuşlar başladı. Günümüzde Özbekistan ile Türkiye arasında haftada yaklaşık 100 tarifeli uçuş gerçekleştiriliyor.

Eğitim alanındaki iş birlikleri giderek güçleniyor. Yunus Emre Enstitüsü'nün Taşkent'te Alişir Nevai Üniversitesi bünyesinde açılması için protokol imzalandı; ayrıca Taşkent'te Uluslararası Türk Devletleri Üniversitesi'nin kurulması planlandı. Üniversite 2025-2026 eğitim yılında mühendislik, inşaat, lojistik, bilgi teknolojileri, sağlık, ziraat ve gıda gibi bölümlerde eğitim verecek.

Şu anda Özbekistan'da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) Taşkent Şubesi, Buhara'da Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) İbn-i Sina Tıp Fakültesi ve İbn-i Sina Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Taşkent'te SBU Hemşirelik Akademisi gibi kurumlar bulunuyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o428d49b3-e6d3-496c-90a4-42fbd7d40381.webp

Özbekistan Bağımsızlığının 34. Yılını Kutluyor: Yeni Bir Dönem

Almanya'da savunma politikası yeniden şekilleniyor. 

Başbakan Friedrich Merz, gerekirse asker sayısını artırmak için zorunlu askerlik uygulamasına dönülebileceğini ve bunun kadınları da kapsayabileceğini belirtti.

Welt gazetesinin haberine göre, hükümet yeni bir “askerlik hizmeti yasa tasarısı” üzerinde çalışıyor. Planın ilk aşamasında genç erkekler için zorunlu yoklama ve sağlık muayenesi yapılacak; hizmet şu an için gönüllülük esasına dayanacak.

Merz, "Eğer gönüllülük yeterli olmazsa, zorunlu askerliğe dönüş için bir mekanizma gerekecek" dedi. "Anayasaya göre şu an kadınları zorunlu askerlik kapsamına alamıyoruz. Ancak aslında kadınlar da bu kapsama dahil edilmeli."

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/ob8ecbb97-5fe0-401d-ba4a-242b94e453c1.webp

Merz: Zorunlu askerlik yeniden gündemde; kadınlar da kapsanabilir

New York Times'ın güvenilir kaynaklarına göre, ABD yönetimi Gazze ile Filistin diasporasından gelenlere yönelik ziyaretçi vizelerini geniş ölçekte askıya aldığını duyurdu.

18 Ağustos'ta Dışişleri Bakanlığı, Batı Şeria ve Filistin diasporasından gelenlerin göçmen olmayan vize başvurularının durdurulması talimatını tüm büyükelçiliklere iletti. Bu adım, Filistinlilere tıbbi tedavi, eğitim, ziyaret ve iş yolculukları gibi amaçlarla ABD'ye giriş için verilen vizeleri doğrudan etkiliyor.

29 Ağustos'ta yapılan açıklamada, 80. BM Genel Kurulu için New York'ta bulunacak Filistinli yetkililerin vizelerinin iptal edildiği belirtildi. Bakanlık sözcüsünün sözleriyle, 'ABD yasalarına uygun olarak Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Genel Kurul öncesinde Filistin Kurtuluş Örgütü ve Filistin Yönetimi üyelerinin vizelerini reddetti veya iptal etti.'

Bu karar Filistin tarafında tepkiyle karşılandı. Öte yandan ABD Dışişleri Bakanlığı, 16 Ağustos'ta Gazze halkına tüm türlerde ziyaretçi vizelerini vermeyi durdurduğunu duyurdu.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oa981a819-e2ff-40f2-a82b-aa3487d663fb.webp

New York Times: ABD Filistin pasaportu sahiplerine vizeleri askıya aldı

Dawn gazetesinin haberine göre, Pencap Afet Yönetim Kurumundan (PDMA) yapılan açıklamada 23-31 Ağustos tarihlerinde meydana gelen sellerde 33 kişinin hayatını kaybettiği, 8 kişinin de yaralandığı belirtildi.

Yaklaşık 2 milyon kişinin etkilendiği sel nedeniyle 506 yardım kampının kurulduğu ve kurtarma ekiplerinin 760 bin kişi ve 516 bin hayvanı güvenli bölgelere taşıdığı aktarıldı.

Pakistan Ulusal Afet Yönetim Kurumundan (NDMA) dün yapılan açıklamada sel felaketinde 23 kişinin yaşamını yitirdiği kaydedilmişti.

Açıklamada, Başkent İslamabad ile Punjab eyaletinin çeşitli bölgelerinde 1-3 Eylül tarihlerinde şiddetli muson yağmurları beklendiği belirtilirken, bölgedeki sel riskinin artabileceği uyarısı yapılmıştı.

Pencap Kıdemli Bakanı Maryam Aurangzeb de söz konusu afeti "Pencap tarihindeki en büyük sel felaketi" olarak nitelerken, su seviyesinin ilk kez bu kadar yükseldiğini vurgulamıştı.

Pakistan genelinde 26 Haziran'dan bu yana meydana gelen sellerde 800'den fazla kişi, Hindistan'ın Himaçal Pradeş eyaletinde ise haziran başından beri yaklaşık 300 kişi hayatını kaybetti.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o8310e8e2-b389-4361-a343-6130b2984357.webp

Pakistan'da Şiddetli Yağışların Yol Açtığı Sellerde Ölü Sayısı 33’e Yükseldi; 2 Milyon Etkilendi

ABD'de Fort Morgan Havalimanı’na inmeye çalışan iki küçük uçak havada çarpıştı.

NBC News'ın Morgan Bölgesi Şerif Ofisi'ne dayandırdığı habere göre olay, her iki uçakta da iki kişinin bulunduğu anda gerçekleşti.

Bir kişinin hayatını kaybettiği ve üç kişinin yaralandığı bildirildi.

Kaza sonrası Ulusal Ulaştırma Güvenliği Kurulu (NTSB) kazayla ilgili soruşturmayı başlattı.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/of3932f7b-98bb-4ad8-a297-4c3baf9e1479.webp

ABD'de İki Küçük Uçak Havada Çarpıştı: 1 Ölü, 3 Yaralı

ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi (USGS), 6,0 büyüklüğündeki depremin merkez üssünün Pakistan sınırı yakınındaki Celalabad'ın yaklaşık 27 kilometre kuzeydoğusunda olduğunu duyurdu.

Depremin yaklaşık 8 kilometre derinlikte gerçekleştiği bildiriliyor. Şu ana kadar can kaybı veya mal kaybı bildirilmedi.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o212e09f2-2268-47c1-bf26-928f21c3a0e8.webp

Afganistan'da 6,0 büyüklüğünde deprem

Vestfalya'daki yerel seçimlerin yaklaşmasıyla Almanya'da siyasi gerilim yeniden yüksekti.

Aşırı sağcı Almanya için Alternatif Parti (AfD), NRW eyaletindeki yerel seçimler öncesi yeniden gündeme çıktı.

Dünyanın en zenginlerinden Tesla CEO'su Elon Musk, sosyal medya üzerinden AfD'ye açık bir destek mesajı yayımladı. 4 Eylül'de yapılacak olan Kuzey Ren-Vestfalya (NRW) yerel seçimleri öncesinde, göç ve İslam karşıtı politikalarıyla bilinen AfD'yi işaret etti.

Musk, Köln'de imzalanan “Fairness Anlaşması”na atıfta bulunarak, "Ya Almanya AfD'yi seçer ya da Almanya'nın sonu gelir" ifadelerini kullandı. Bu anlaşmaya göre yedi parti, seçim kampanyalarında göçmenler üzerinden olumsuz söylem kullanmama konusunda uzlaşmıştı; AfD ise bu süreçte yer almamıştı.

Şubat ayında yapılan erken genel seçimler öncesinde de benzer bir paylaşım yapan Musk, "Almanya'yı ancak AfD kurtarabilir" şeklinde konuşmuş ve Alman kamuoyunda yoğun eleştirilere yol açmıştı.

Öte yandan AfD, önceki NRW seçimlerinde özellikle Gelsenkirchen ve Duisburg gibi kentlerde oylarını yüzde 24,6 oranında artırarak SPD'nin önüne geçmişti.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o2100e570-5f60-4489-9092-8b6c94f11fc9.webp

Elon Musk'tan yeniden AfD desteği: Almanya'da seçimler ve tartışmalar

Aziz Anna Kilisesi, 14 yıl aradan sonra Suriye’nin Idlib ilinde ibadete açıldı. Açılış töreni, ülkenin farklı illerinden gelen davetlilerin dua ve özel dini ritüellerle renklendirdiği anlamlı anlara sahne oldu.

Tören boyunca içten gelen bir sevgi ve huzur havası hakimdi. Katılımcılara, geleneksel tatlılar ikram edilerek kutlama coşkusu paylaşıldı.

Yakubiyye köyü meydanında gerçekleştirilen açılışta konuşan Ani Heyco, AA muhabirine duygularını şöyle dile getirdi: “14 yıl aradan sonra Aziz Anna Kilisesi’nin açılışı tarif edilemez bir mutluluk.”

Heyco, “Bugün hep birlikte toprağımıza, köyümüze ve Yakubiyye’deki kutsal Aziz Anna mabedimize dönüşümüzün sevincini ve coşkusunu yaşıyoruz,” dedi. Misafirlerin köy girişinde karşılanarak ağırlandığını belirten Heyco, onları sevinç nidalarıyla selamladıklarını ve bereket için kurban kestiklerini ifade etti.

Halep’ten gelen Rania Havvam da açılışa katılmaktan duyduğu büyük mutluluğu paylaştı. 14 yıllık özlemin ardından oluşan birleşici havanın son derece özel olduğunu vurgulayan Havvam, “Kutlamalar kapsamında dualar edildi, dini ritüeller yerine getirildi ve katılımcılar açılışı manevi coşkusunu paylaştı,” diye konuştu.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o37c017c2-2236-4880-9a5e-7964285be51b.webp

14 Yıl Sonra Aziz Anna Kilisesi Idlib'de İbadete Açıldı

Washington Post'un haberine göre, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin 'savaş sonrası Gazze' planı, bölgede ABD gözetiminde bir tatil merkezi kurmayı ve Gazze'deki nüfusun tamamını belirli bir ücret karşılığında gönüllü olarak başka bölgelere yerleştirmeyi içeriyor.

Bu plan, Gazze için 38 sayfalık bir taslak olan 'Gazze yeniden inşa, ekonomik ivme ve dönüşüm mütevelliyeti' (TRUST) başlığını taşıyor ve Trump'ın Gazze’nin yönetimini en az 10 yıl boyunca ABD’nin devralması yönündeki düşüncesini ortaya koyuyor.

Ayrıca belgede, Gazze’nin turistik bir tatil ve ileri teknoloji üretim merkezi haline getirilmesi öngörülüyor. Bunun yanı sıra, yeniden inşa sürecinde Gazze'de yaşayan 2 milyon Filistinli nüfusun 'gönüllü' olarak başka ülkelere ya da güvenli, kısıtlı bir bölgeye geçici olarak yerleştirilmesi amaçlanıyor.

Planın uygulanması halinde, bölgenin yeniden inşasını üstlenecek firmanın Gazze’lilere 5 bin dolar nakdi ödeme yapması ve Gazze dışındaki yaşadıkları yerin 4 yıl boyunca kirasını üstlenmesi de öngörülüyor.

Öte yandan TRUST adlı belgede, Gazze’de yardımların dağıtılmasını devralan ve bölgede büyük açlıktan sorumlu tutulan İsrail ve ABD güdümlü 'Gazze İnsani Yardım Vakfı' (GHF) kurulmasını tasarlayan İsraillilerin imzası bulunduğu iddia ediliyor.

İsminin açıklanmasını istemeyen kaynaklar, Washington Post’a verdikleri açıklamada Trump yönetiminin üzerinde çalıştığı birçok plan olduğunu ve henüz onaylanmadığını belirtti. Kaynaklar, söz konusu planın Trump’ın 'Orta Doğu’nun Turizm Merkezi' yapma hedefi üzerine tasarlandığını ifade etti.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o70930f28-ba3d-4c9b-bae7-f415d5807548.webp

Washington Post’a göre Trump’ın Gazze planı: Filistinli nüfusu başka yerlere taşıyıp bölgeyi ABD gözetiminde yeniden inşa etmek

ABD Başkanı Donald Trump, The Daily Caller internet sitesine verdiği özel demeçte, Rusya'nın 2016 başkanlık seçimlerinde kendisini desteklediği iddialarıyla ilgili yürütülen soruşturmalar nedeniyle gözaltına alınmaları halinde düşüncesinin sorulması üzerine şu yanıtı verdi: "Beni hiç rahatsız etmez."

Görüşümü net olarak ifade etmek isterim: "Gözaltına alınmaları gerekiyor." Trump, bu konuda yürütülen soruşturmaya bilerek karışmadığını belirtti.

Ayrıca eski FBI ve CIA başkanlarına yönelik eleştirisini sürdürdü: "Onlar, hile yaptılar, yalan söylediler, bu ülke için çok kötü şeyler yaptılar."

İddialar, Rus hükümetinin 2016 seçimlerini Trump lehine etkilemiş olabileceği yönündeydi. Bu iddialar üzerine 2017'de Robert Mueller özel yetkili savcı olarak görevlendirilmiş ve Trump'ın kampanyasının seçim sürecindeki faaliyetleri soruşturulmuştu.

Soruşturma yaklaşık 2,5 yıl sürdü; sonunda Trump'ı suçlayacak delil bulunamadı ve dosya kapatıldı.

Daha sonra ABD Adalet Bakanlığı, Trump döneminde John Durham'ı özel yetkili savcı olarak atadı ve Rusya soruşturmasının kökenleri araştırılmaya başlandı.

Durham'ın soruşturması kapsamında bugüne kadar iki kişi delillerle oynama itirafında bulundu ve Trump'ı suçlu çıkarmaya çalıştıklarını itiraf etti. Ayrıca Rusya soruşturmasına yol açan Steele dosyasının Demokratlar tarafından finanse edildiği ortaya çıktı.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oecc6da44-0883-4a4a-83b1-00dc33efb135.webp

Trump: Eski FBI ve CIA Başkanlarının Gözaltına Alınması Beni Rahatsız Etmez

Kassam Tugayları'nın Telegram kanalı üzerinden yapılan paylaşımda, "Şehit liderlerin ilk kez yayımlanan fotoğrafları" başlığıyla fotoğraf ve görüntüler paylaşıldı.

Yayımlanan karelerde liderlerin bireysel portreleri ile toplantılardan sahneler yer alıyor.

Eski Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin halefi Yahya Sinvar, Kassam Tugayları Genelkurmay Başkanı Muhammed ed-Dayf, yardımcısı Mervan İsa ve Gazze Tugay Komutanı Basim İsa'nın fotoğrafları listede bulunuyor. Ayrıca Kassam Tugayları komutanı Muhammed Sinvar, Han Yunus Tugayı komutanı Rafi Selame Ebu Muhammed ve lider Raid Sabet Ebu Muhammed’in de görselleri paylaşıldı.

Böylece Hamas, İsrail için 20 yıldır bir sır olan Muhammed ed-Dayf’ın fotoğraflarını da ilk kez yayımlamış oldu. Dayf'ın 30 Ocak'ta İsrail'in düzenlediği saldırıda öldürüldüğü açıklanmıştı.

Fotoğraf ve görüntülerin, İsrail devlet televizyonu KAN’ın dün akşam Gazze kentine düzenlediği hava saldırısında Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde’yi hedef aldığı haberinin ardından yayınlandığına dikkat çekildi. İsrail ordusu ise Gazze kentindeki merkezi bir Hamas liderini hedef aldığını belirtirken, Hamas saldırının sonuçları hakkında açıklama yapmadı.

Kassam Tugayları ayrıca, "Şehitlerin Efendisi" başlıklı 2,5 dakikalık bir video klibi paylaştı. Klipte, ilk kez yayımlanan fotoğraf ve görüntülerin yanı sıra "Topraklarımızdasınız" sloganıyla başlayan bir marş da yer aldı.

Videoda ayrıca Gazze’den İsrail’e yönelik Kassam top atışları, Doğu Kudüs’te Mescid-i Aksa çevresindeki Filistinli kalabalıklar ve 7 Ekim 2023’te düzenlenen "Aksa Tufanı" Harekatı’ndan sahneler bulunuyor.

İsrail’in saldırıları sürerken, Kassam Tugayları neredeyse her gün operasyonlarda İsrail askerlerinin öldürüldüğünü, yaralandığını ve askeri araçların imha edildiğini duyuruyor; bu operasyonların bazı görüntülerini de yayımlıyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o8d8ac24b-868e-448b-a05f-48e7dd9d29b8.webp

Hamas, İsrail saldırılarında hayatını kaybeden liderlerinin fotoğraflarını ilk kez yayımladı

Şanghay İşbirliği Örgütü'nün (ŞİÖ) 25'inci Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi, Çin ve Rusya öncülüğünde 31 Ağustos–1 Eylül tarihlerinde Tianjin'de sahne alıyor. Çin lideri Xi Jinping, zirvede yaklaşık 20 dünya liderini konuk edecek.

Katılımcılar arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan bulunuyor. Zirvenin gövdesini güvenlik konularını kapsayan uzun bir gündem oluşturuyor; ancak son yıllarda ŞİÖ, güvenlik ile ekonomik ve askeri işbirliğini de kapsayan geniş bir işbirliği yelpazesine yayıldı. ŞİÖ, 2001 yılında Çin, Rusya ve dört Orta Asya ülkesi tarafından kuruldu; Batı ittifaklarına alternatif blok arayışında bir dayanışma amacı güdüyordu.

Bu yıl zirvesi, örgütün kuruluşundan bu yana en büyük toplantı olarak nitelendiriliyor ve temaslar, ABD ile süregelen ticaret savaşlarının gölgesinde geçiyor. Pek çok gözlemci için zirve, liderlerin ortak kaygılarını ve çıkarlarını açıkça dillendirebilecek bir platform sunmayı hedefliyor.

Çin, Rusya’yla ilişkileri yakın bir şekilde pekiştirirken, bu zirveyi küresel Güney’i kapsayan bir dayanışma simgesi olarak sunmayı amaçlıyor. Batı medyasında çıkan yorumlar, Xi’nin zirveyi, “ABD liderliğindeki küresel düzenin şeklini göstermek” ve Ukrayna savaşı nedeniyle baskı altındaki Rusya’ya yüksek profilli diplomatik destek sağlamak amacıyla kullanacağını öne sürüyor.

Putin’in zirveye gelişiyle birlikte, Çin devlet medyası ilişkilerin “tarihin en iyi seviyesinde” olduğuna vurgu yapıyor. Putin, Ziyaret öncesi Xinhua’ya verdiği demeçte Batı yaptırımlarını eleştirdi; Moskova’nın küresel ticarette “ayrımcı” tedbirlere karşı Çin’le birlikte duracağını söyledi. Rus ekonomisi, yaptırımlar ve savaş maliyetleri nedeniyle zorlu bir dönemi yaşıyor.

Modi ise, yedi yıl aradan sonra Çin’i ziyaret eden ilk lider olarak zirveye katılıyor ve Xi ile görüşmeler yapmak üzere Tianjin’e ulaştı. Bu ziyaret, Delhi’nin Rusya’dan petrol alımlarına karşılık Hindistan mallarına getirilen sert tarifeler ve Putin’in Ukrayna savaşına dair baskılarla karşı karşı olduğu bir döneme denk geliyor.

Zirve’nin sahnesinde, güvenlik ve terörle mücadeleden ekonomik ve askeri işbirliğine uzanan, geniş kapsamlı bir iş birliği tablosu çizilmesi bekleniyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o6ae73b6e-359e-4feb-ba17-5210a0d23531.webp

ŞİÖ Zirvesi Tianjin’de başlıyor: Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, yaklaşık 20 devlet başkanını ağırlayacak

Pencap Kıdemli Bakanı Maryam Aurangzeb, bölgedeki sel felaketine ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Aurangzeb, eyalette sellerin 2 milyon kişiyi etkilediğini açıkladı ve bunun Pencap tarihindeki en büyük sel felaketi olduğunu vurguladı. Su seviyelerinin eyalette daha önce bu kadar yükselmediğini aktardı.

Yetkililer, eğitim kurumlarını, polis ve güvenlik tesislerini kurtarma merkezlerine dönüştürüyor; vatandaşlar yüksek riskli bölgelerden tahliye edilmeye devam ediyor. Botlarla bile olsa insanların güvenli bölgelere taşındığı bildiriliyor.

Aurangzeb ayrıca Dışişleri Bakanlığı'nın, Hindistan'ın Pakistan'a kasıtlı su saldığı yönünde veri topladığını belirtti. Bu iddia, bölgede artan gerilimi ve karşı tarafla ilişkileri etkileyebilir.

Güney Asya'da haziran-eylül ayları arasındaki muson yağışları, Hindistan öncülüğünde bölge ülkelerinde onbinlerce kişiyi etkileyen doğal afete yol açıyor.

Pakistan'da 26 Haziran'dan bu yana sellerde 800'den fazla kişi hayatını kaybetti; Hindistan'ın Himachal Pradesh eyaletinde ise haziran başından beri yaklaşık 300 kişi hayatını kaybetti.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/of04d285b-b390-48f0-966d-39418c963805.webp

Pakistan'ın Pencap Eyaletinde Tarihin En Büyük Sel Felaketi: Yaklaşık 2 Milyon Kişi Etkilendi

Avustralya'nın çeşitli kentlerinde, 'Avustralya İçin Yürüyüş' adıyla göçmen karşıtı mitingler düzenlendi. Mitinglere katılanlar, göçün durdurulması talebinde bulundu ve ülkedeki politikaların sertleşmesini istedi. Organizasyonlar ülke genelinde eyalet başkentleri ile bölgesel merkezlerde toplandı.

Hükümet ise bu gösterilerin nefret yaymaya çalıştığını savundu ve bazı grupların neo-Nazilerle bağlantılı olduğuna dikkat çekti. Bu açıklama, mitinglerin ardından hükümetin tepkisini gösterdi.

Avustralya basınına göre Sidney'deki mitinge katılım 5 ile 8 bin arasında değişti. Aynı gün, yaklaşık 35 bin kişinin katıldığı bir maraton da kentte düzenlendi ve gösteri Opera Binası önünde tamamlandı. Kentte ayrıca mitinglere karşı bağımsız bir karşı protesto da gerçekleştirildi.

Sidney'deki gösteriler sırasında polis, bazı protestoculara biber gazı ile müdahale etmek zorunda kaldı.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/ocaea87ba-4620-4071-8bc5-3742033a4dfc.webp

Avustralya'da Göçmen Karşıtı Mitingler Binlerce Kişiyi Bir Araya Getirdi: Hükümet Nefret Söylemini Kınadı

Frankfurt'ta Filistin'e destek amacıyla düzenlenen geniş çaplı gösteride yaklaşık 11 bin kişi sahne aldı. 'United 4 Gaza – Soykırımı Durdurun' sloganıyla yapılan yürüyüş Hafenpark'tan başladı ve şehir merkezinde Goetheplatz'da son buldu. Organizatörler 5 bin katılım beklediklerini açıklamıştı; polis ise katılımcı sayısını 11 bine yükseltti.

Belediye gösteriyi potansiyel antisemitik olduğu gerekçesiyle yasaklamış, ancak mahkeme ifade özgürlüğünün anayasal güvence altında bulunduğunu belirterek yürüyüşe izin verdi.

Gösteri büyük ölçüde sorunsuz geçti; maske yasağına uymayanlar hakkında işlem başlatıldı; bazı yasaklı semboller ve suç unsuru taşıdığı değerlendirilen bayraklara el konuldu.

Bir konuşmacının Holokost'u ve Hamas'ın 7 Ekim 2023’teki saldırısını küçümten ifadeler kullandığı öne sürüldü ve gözaltına alındı.

Frankfurt Emniyet Müdürü Stefan Müller, yürüyüş sırasında geniş güvenlik önlemleri alındığını belirterek, 'Antisemitizme ya da nefrete karşı sıfır tolerans göstereceğiz' dedi.

Berliner Caddesi başta olmak üzere birçok yol trafiğe kapatıldı.

Katılımcılar 'Filistin'e özgürlük', 'Soykırımı durdurun', 'Filistin özgür olacak', 'Çocuklar ölmesin' sloganları attı.

Gösteride yapılan konuşmalarda İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları sert şekilde eleştirilirken, uluslararası topluma saldırıların durdurulması ve Filistin topraklarındaki işgalin son bulması çağrısı yapıldı.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o80948b18-a13a-4b9c-a1c8-9b46f3639485.webp

Frankfurt'ta 11 bin kişi Gazze için sloganlarla yürüdü: 'Soykırımı Durdurun'

Bu yılki bağımsızlık kutlamaları, ülkenin üçüncü büyük kenti Celalabad'da büyük bir coşkuyla gerçekleştirildi.

Etkinliklere Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, Başbakan Adılbek Kasımaliyev, Meclis Başkanı Nurlanbek Turgunbekuulu ve Milli Güvenlik Devlet Komitesi Başkanı Kamçıbek Taşiyev katıldı.

Kutlamalar, Celalabad’a 73 kilometre mesafedeki Oş'ta Dışişleri Bakanlığı'nın Oş, Celalabad ve Batken bölgeleri için inşa ettiği yeni temsilcilik binasının açılışıyla başladı.

Cumhurbaşkanı Caparov, Özgen-Mırza-Ake-Kara-Kulca kara yolunun açılışını yaparken çevrimiçi bağlantılarla ülke genelinde inşa edilen 60'tan fazla üretim tesisini hizmete açtı.

Caparov, Celalabad bölgesindeki Min-Oruk köyünde Nişanbay Alıkulov'un adını taşıyan okul ile Celalabad Bölge Sanat Yatılı Okulunun yeni binasının açılışını gerçekleştirdi.

Devlet tarafından inşa edilen 450 dairelik sosyal konut projesinin açılışını yapan Caparov, şehir merkezinde inşa edilen yeni şehir idaresi binasının açılış törenine de katıldı.

Celalabad Şehir İdaresinin önünde 600 dansçı, "Gelecekteki Kırgızistan" gösterisini sundu.

Cumhurbaşkanı Caparov, Bağımsızlık Günü'nün her yıl farklı bölgelerde kutlandığını belirterek, "Daha önce bereketli Çuy Vadisi'nde, ardından kadim Oş kentinde ve şimdi de gelişen Celalabad kentinde kutluyoruz." dedi.

Her bölgede kutlama yapılmasının, ülkenin 7 bölgesine eşit ilgi gösterildiğinin ve Kırgızistan'ın merkez ile bölgeler arasında ayrım gözetmeksizin tek ve bağımsız devlet olduğunu gösterdiğine dikkati çeken Caparov, Türk Devletleri Teşkilatının (TDT), Celalabad kentini 2025 yılı "Türk Dünyası Turizm Başkenti" ilan ettiğini anımsattı.

Geçen sene 100 sosyal ve sanayi işletmesinin hizmete girdiğini anlatan Caparov, bu yıl da toplam 160 tesisin açılışının yapılacağını söyledi.

Ülkenin bağımsızlığının 34. yıl dönümü kutlamaları kapsamında düzenlenen konserde yerli ve yabancı sanatçılar sahne aldı.

31 Ağustos Bağımsızlık Günü vesilesiyle Issık Göl Bölgesi'nde geleneksel at oyunları ve yarışlar düzenleniyor, başkent Bişkek'te de yerli sanatçılar akşam konser verecek.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o409a2898-bc59-4082-87ab-12be7eba62a8.webp

Kırgızistan'da bağımsızlığın 34'üncü yıl dönümü kutlanıyor

Ukrayna'da trajik haber: Eski Parlamento Başkanı Andriy Parubiy, Lviv'de kimliği belirsiz bir saldırganın açtığı ateş sonucunda hayatını kaybetti.

Saldırı sırasında Parubiy, olay yerinde öldü; saldırgan ise hâlâ yakalanmadı.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski, cinayeti 'özenle planlanmış' olarak nitelendirirken, olayın 'dehşet verici bir cinayet' olduğuna vurgu yaptı.

Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola da dahil olmak üzere pek çok Avrupalı yetkili, Parubiy'nin ailesine ve Ukrayna halkına başsağlığı dileklerinde bulundu. Metsola, 'Bu korkunç cinayetten derin şekilde şok oldum' dedi. Estonya ve Polonya'dan da yetkililer kurbana saygılarını iletti.

Ukraynalı milletvekili Iryna Gerashchenko, Parubiy'nin öldürülmesini 'terörizm' olarak nitelendirerek, onu 'meslektaş ve arkadaş, güvenilir bir yoldaş' ve 'ilkelere bağlı, düzgün, vatansever, zeki biri' olarak tanımladı.

Eski Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko ise Parubiy'nin 'Lviv'de canavarlar tarafından vurularak öldürüldüğünü' söyledi ve 'Bu suç sadece bir kişiye ateş edilmesi değildir. Bu, orduya atılan bir kurşundur. Bu, dile atılan bir kurşundur. Bu, inanca atılan bir kurşundur. Bu, Ukrayna'nın kalbine atılan bir kurşundur' dedi.

Parubiy kimdir? 54 yaşında hayatını kaybeden Parubiy, 1990'dan beri Ukrayna siyasetinin aktif ismi olarak öne çıktı. Bağımsızlık hareketlerinden parlamenter siyasete uzanan kariyeri, Euromaidan süreci, güvenlik ve savunma görevleri ve parlamento başkanlığı gibi kritik rolleri kapsıyor. 1991'de Ukrayna Sosyal-Millî Partisi'ni kurdu; daha sonra bu partiden ayrılarak 2007'den ölümüne kadar milletvekili olarak görev yaptı.

Parubiy, 2004'teki Turuncu Devrim'e katıldı; yüz binlerce Ukraynalı'nın katıldığı barışçıl protestolar, kamuoyunda ve siyasette geniş tartışmalara yol açtı.

Kasım 2013'te, dönemin Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç'in Avrupa Birliği ile yıllardır hazırlanan ticaret anlaşmasını imzalamayı reddedip Rusya ile yakınlaşmayı tercih etmesi üzerine başlayan Maidan Devrimi'nde öne çıkan isimlerden biri olarak dikkat çekti.

Üç ay süren devrim boyunca Parubiy, Kiev'in merkezindeki bağımsızlık meydanında kurulu dev çadır kentinin başında bulunan liderlerden biriydi.

Daha sonra 2014 yılında Ukrayna Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi'nin sekreteri olarak görev yapan Parubiy, 2019'da Ukrayna'da bazı kamu sektörlerinde Ukraynaca kullanımını zorunlu hale getiren yasayı imzalayarak 'tarihi bir gün' olarak nitelendirdi.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/obba597d4-ea73-4079-8e08-47647bff8dea.webp

Parubiy suikastı: Ukrayna yetkilileri ‘özenle planlanmış’ dedi

Trump'ın Truth Social hesabından yaptığı paylaşım, Washington DC'den sonra federal güçlerin Chicago'ya da yönlendirilebileceğini ima ediyor.

Geçen hafta sonu Chicago'da 6 kişi vurularak öldü, 24 kişi yaralandı. Trump, 'Illinois'in zayıf ve zavallı Vali JR Pritzker suçu engellemek için yardıma ihtiyacı olmadığını söyledi. Adam delirmiş. Bunları hızlı bir şekilde bir çözüme kavuştursa iyi olur yoksa biz geliyoruz.' dedi.

Başka bir paylaşımında Ulusal Muhafızların görevlendirildiği başkent Washington'a değinen Trump, '(Başkent Washington) Sadece 14 günde tam anlamıyla suçlardan arındırılmış bölge oldu. Burada yaşayan ve çalışan insanlar mest olmuş durumda.' değerlendirmesinde bulundu.

Başkanlık görevine geldiğinden bu yana Trump, başkent Washington yerel yönetimini suç ve evsizlikle mücadelede başarısız olmakla itham etmişti. Kentin güvenli, temiz ve yaşanabilir bir yer olması gerektiğini sık sık vurguluyor ve federal hükümet tarafından devralınması gerektiğini savunuyordu.

11 Ağustos'ta düzenlediği basın toplantısında, başkentte güvenliği sağlamak, suç oranlarını düşürmek ve kenti evsizlerden arındırmak amacıyla bir dizi yeni tedbir aldıklarını duyurmuştu. Trump, Chicago ve New York'ta da benzer bir suçla mücadele hamlesine hazır olduklarını belirtmişti.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o44ef09f2-c84f-4884-819a-53a668839da9.webp

Trump'tan Chicago'daki suçlar için ya bunu çözün ya da biz geliyoruz mesajı

New York Times'ın haberine göre, Donald Trump yönetimi, Amerika'nın Sesi (Voice of America-VOA) haber kuruluşunu kapatma çabalarının ardından yeni bir adım attı.

VOA Direktörü Kari Lake, yönetimin kurumda çalışan 532 gazeteciye işten çıkarma bildirimleri gönderdiğini açıkladı. Lake ayrıca yaklaşık 100 gazeteci ve personelin görevine devam ettiğini belirtti.

Öte yandan çalışanları temsil eden sendikanın başkanı Paula Hickey, işten çıkarılamaların yasa dışı olduğunu ifade ederek, 'Bu durum, yönetimin federal çalışanlara ve hukukun üstünlüğüne duyduğu saygısızlığı gözler önüne seriyor,' dedi.

ABD Başkanı Trump, VOA başta olmak üzere ABD hükümeti tarafından finanse edilen bazı medya kuruluşlarında bütçe ve personel sayısının düşürülmesi talimatını vermişti. Kararda VOA, Özgür Avrupa ve Asya Radyosu ile Küba'ya İspanyolca haber akışı sağlayan Radyo Marti'nin fonksiyonlarının minimum seviyeye çekilmesi öngörülüydü.

Buna göre, ajans bağlı medya kuruluşlarının bütçelerinde kesintiye gidileceği ve personel sayısının azaltılacağı belirtilmiş; ardından VOA'da çalışan gazetecilerin idari izne çıkarıldığı ifade edilmişti.

VOA çalışanları 22 Mart'ta, bu kararlara ilişkin olarak 'hukuka aykırı' oldukları gerekçesiyle Trump yönetimine dava açtıklarını duyurdu. ABD mahkemesi 22 Nisan'da, Başkan Trump yönetiminin devlet bütçesiyle finanse edilen VOA haber kuruluşunu kapatma çabalarının durdurulması gerektiğine hükmetti. Trump yönetiminin bu karara itirazı üzerine dava mayıs başında temyiz mahkemesine taşınmıştı.

Washington yönetimi tarafından finanse edilen bazı medya kuruluşlarında bütçe kesintileri, çalışan sayılarında azalmaya yönelik adımlar doğrultusunda VOA bünyesindeki 600 kişinin işine son verilmişti.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/of23e80ad-1463-4b85-8b3e-01b873e80302.webp

Trump yönetimi VOA'daki gazetecileri işten çıkarma operasyonunu hızlandırdı

Demokrat Senatörler Ruben Gallego, Tim Kaine, Peter Welch, Mark Kelly ve Elizabeth Warren Gazze'deki insani felaket hakkında Dışişleri Bakanı Rubio’ya mektup yolladı. Gazze'de insani yardımların giriş ve dağıtımını zorlaştıran engeller nedeniyle özellikle bebeklerin devasa krizle karşı karşıya olduğuna dikkat çekilen mektupta şu ifadeler yer alıyor:

“Bugün, Gazze'deki krize çözüm bulmak amacıyla, özellikle bebek mamaları da dahil tüm insani yardımı acilen artırmak için ABD'nin tüm gücünü ve yetkisini kullanma çağrısında bulunuyoruz. ABD ve İsrail'in, Filistinlilerin yaşamını tehdit eden korkunç durumla mücadelede ahlaki zorunluluğu var.”

Mektupta, İsrail'in yardım dağıtım sisteminin bebekleri açlık ve ölüme sürüklediği, ABD güdümlü Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın (GHF) paketlerinde bebek mamasının bulunmadığı belirtiliyor.

İsrail, ABD'nin desteğiyle 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze'de katliam, açlık, yıkım ve zorla yerinden edilme gibi soykırım uygulamalarını sürdürüyor; Uluslararası Adalet Divanı'nın saldırıları durdurma yönündeki tüm uluslararası çağrı ve emirlerini ise görmezden geliyor.

Soykırım sonucunda 63 bin 371 Filistinli hayatını kaybetti, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 159 bin 835 kişi yaralandı, 9 binin üzerinde kişi kayboldu, yüz binlerce kişi yerinden edildi ve kıtlık nedeniyle 124’ü çocuk olmak üzere 332 kişi yaşamını yitirdi.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/ob4aa5d1d-5731-48b9-8140-31d22e5ce1e7.webp

Dünya haberleri ve gelişmeler