Pekin Üniversitesi ile Hong Kong City Üniversitesi'nden bilim insanları, 0,5 ile 115 gigahertz arasındaki tüm kablosuz frekansları tek bir küçük çipte barındırmayı başardı.

Yüksek hızlı veri aktarımını mümkün kılan bu 'tam frekanslı' 6G çip, artık önceki tasarımlarda dokuz ayrı radyo sistemi gerektiren işlevleri tek bir çiple sunuyor.

Bu teknoloji, uzak bölgelerde kullanılan frekans bantları dahil olmak üzere tüm kablosuz spektrum üzerinde saniyede 100 gigabitten fazla mobil internet hızı vadediyor.

Bir başka deyişle, 50 GB'lık 8K çözünürlüklü bir filmin saniyeler içinde iletilebilmesi mümkün hale geliyor.

Çip, elektromanyetik ortamda kendisini otomatik olarak ayarlayarak veri iletiminin kesintisiz devamını sağlar. Böylece kalabalık ortamlarda, konserler veya spor karşılaşmaları gibi durumlarda bile sinyal paraziti en aza indirgenir.

6G’nin tüm gereksinimlerini karşılayacak biçimde tasarlanan bu çip, iletişim kalitesinin spektrumun her noktasında sorunsuz ve istikrarlı kalmasını garanti ediyor.

Ayrıca sanal gerçeklik, uzaktan cerrahi operasyonlar ve yapay zeka destekli ağlar gibi alanlarda da çığır açıcı potansiyele sahip olduğu belirtiliyor.

Araştırmanın sonuçları Nature dergisinde yayımlandı.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oa9fef8a5-c865-432e-96ca-6fac25848713.webp

Dünyanın İlk Tam Frekanslı 6G Çipi: Çinli Bilim İnsanları Devrim Niteliğinde Bir Adım Attı

Teknoloji gündeminin başında yer alan bir konuya dalıyoruz: Metaverse!
Hayatın her alanına sızan bu dünyaya karşı yapay zekanın söylediklerini keşfe çıkalım. Peki bu dönüşümler sınırlı mı yoksa metaverse hayatımızı tamamen ele geçirecek mi?

İlk adım: Metaverse nedir? Yapay zeka destekli bu deneyim, fiziksel dünyaya çok yakın bir ortam sunuyor. Nasıl mı? Sanal gerçeklik gözlükleri ve beyin-bilgisayar arayüzleriyle!

Geldikleri noktaya baktığımızda şaşırıyoruz; fakat yapay zeka, kusursuz çalışmanın şu anda teknik bazı eksiklikler nedeniyle zor olduğunu söylüyor. Enerji tüketimi, bağlantı altyapısı ve geniş erişim gibi konular hâlâ çözüm bekliyor. Yine de gelişim sürdükçe, “niye olmasın?” sorusu akla geliyor.

İnsan beyni neyi ‘gerçek’ olarak algılar? Deneyimleyerek elde edilen veriler gerçek olarak kabul edilir ve bu nedenle sanal ortamdaki deneyimler duygusal ve bilişsel olarak bizi etkileyebilir. Böylece gerçek ile sanal arasındaki farkı anlamak giderek zorlaşabilir.

Gerçeğin tanımı değiştikçe sosyal evrim de hızlanır mı? Yapay zeka şu anda metaverse’ün dijital ekonomiyle iç içe geçtiğini söylüyor: Sanal gayrimenkuller, sanal kıyafetler, NFT’ler, kripto para tabanlı ticaret… Bu trendler devam ederse geleneksel ekonomik yapılar da değişime uğrayabilir. Ancak bu dönüşüm, yeni vergilendirme ve mülkiyet kuralları gibi pek çok süreci de beraberinde getirecek.

Metaverse’te insanlar kendi fiziksel görünümlerini, cinsiyetlerini ve hatta adlarını değiştirebiliyor. Sosyal etkileşimler artık yüz yüze olmayabilir ve insanlar bu sanal kimliklerle daha özgür hissedebilir. Ancak yapay zeka, iki kimliğin birden olması halinde karmaşa doğabileceğini belirtiyor. Psikolojik olarak olumsuz etkiler de söz konusu olabilir.

Metaverse eğitim alanında devrim yaratma potansiyeline sahip. Öğrenciler sanal sınıflarda daha dinamik öğrenme deneyimleri yaşayabilir; tarih dersinde savaş sahnelerini, coğrafyada haritaları, biyolojide insan vücudunu canlı görerek öğrenmeyi kolaylaştırabilir. Ancak bu, öğretmen-öğrenci arasındaki etkileşimi olumsuz etkileyebilir; pedagojik denge kritik öneme sahip.

Suç kavramı metaverse’te hâlâ net değildir. Fiziksel dünyadakilerle aynı netlik yok; sanal mülkiyet sorunları, dijital içerik üretimleri ve avatarlar arası tartışmalar gibi konular için yeni yasalar ve etik kurallar şarttır. Hangi ülkenin hukuk sistemi geçerli olacak, kim sorumlu olacak gibi sorular henüz yanıt bekliyor.

Peki, gerçek hayattan tamamen uzaklaşalım mı? Metaverse her ihtiyacımızı karşılayabilir mi? Dışarı çıkmanın, yüz yüze sohbetlerin ve fiziksel hareketin azalması ihtimali var. Ancak insan biyolojisi hâlâ gerçek hayata bağlıdır: yemek yemeye, dokunmaya ve hareket etmeye ihtiyaç vardır; bu nedenle fiziksel dünya hala gereklidir. Sanal dünyada bazı şeylerin karşılığı olsa da tamamen yerini alması olası görünmüyor.

Kültürel olarak farklılıklar eriyebilir ve değerler, diller, gelenekler metaverse içinde kaybolabilir. Öte yandan kültürel birikimin aktarımı da bu ortamda daha kolay hale gelebilir; toplumsal hafızanın güçlenmesi için potansiyel bir yol olabilir. Ancak fiziksel deneyim olmadığı için gerçek kültürel etkileşimlerin tam olarak yerini tutup tutamayacağı hâlâ belirsizdir. Bir müzeyi sanalda gezmek ne kadar etkili olabilir?


https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/ob96235ea-8a7c-413a-858d-a59bef21da0c.webp

“sanal gerçeklik” ile ilgili sonuçlar

Dünyanın İlk Tam Frekanslı 6G Çipi: Çinli Bilim İnsanları Devrim Niteliğinde Bir Adım Attı

Yapay Zekaya Sorduk: Metaverse İleride Bir Gün Gerçek Hayatın Yerini Alabilir mi?