TÜİK, Ağustos ayı enflasyon verilerini açıkladı. Emekliler için Ocak'ta uygulanacak zammı belirleyecek olan 6 aylık enflasyon farkı hesapları bu verilerle netleşiyor.

Temmuz ayında yapılan zammın ardından Ocak zammı için artık gözler dört aylık veriye çevrildi. Son 6 aylık verilerle zam oranının netleşmesi için Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarının verileri bekleniyor.

Milyonlarca SSK ve Bağ-Kur emeklisi, açıklanan enflasyon verileriyle zam oranını hesaplamaya başladı. İki aylık verilere göre SSK ve Bağ-Kur emeklileri yaklaşık %4.14 zam alacak. Kesin rakam için Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık verilerinin açıklanması gerekiyor.

Memur ve memur emeklilerinin maaş hesabı SSK ve Bağ-Kur emeklilerinden farklı. 2026 yılının ilk yarısı için yüzde 11, ikinci yarısı için yüzde 7; 2027 yılının ilk yarısı için yüzde 5, ikinci yarısı için de yüzde 4'lük toplu sözleşme zammı belirlendi. Bununla birlikte enflasyon farkı da bu rakama eklenerek nihai zam oranını oluşturacak. Temmuz ve Ağustos enflasyon verilerine göre memur ve memur emeklilerinin iki aylık zam oranı yüzde 10.09 olarak hesaplandı.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oa61ecb43-1309-46ec-bd93-0731756c126e.webp

Emekli Maaşında Son Durum: Emekli Zammı Ne Kadar Olacak?

Altın piyasasında hareketlilik sürüyor. İzmir Kuyumcular Odası Başkanı Murat Kurtuluş Buyrukçu, ANKA Haber Ajansı’na yaptığı değerlendirmede altının yatırımcılar için güvenli bir liman olduğunu bir kez daha vurguladı. Mevduat faizlerinin geçmişe göre her zaman önüne geçtiğini ifade eden Buyrukçu, önümüzdeki dönemde spekülatif artışların devam edebileceğini belirtti ve gram altında yıl sonunda 6 bin lira seviyesinden başlayıp 8 bin liraya kadar çıkabileceğini öngördü.

Son dönemde pek çok faktörün etkisiyle yükselişi süren altında jeopolitik gelişmeler, döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve FED kararları gibi etkenler belirleyici olmaya devam ediyor. Buyrukçu, bu etkenlerin birleşiminin kısa vadede gram fiyatında önemli hareketlere neden olduğunu söyledi.

Esnaf ve sanatkarlar için bu dönem hiç kolay geçmiyor. Düğün ve yaz sezonunun beklenen performansı göstermediğini söyleyen Başkan, bu yıl düğün ve turizm sezonunun beklentileri karşılamadığını belirtti. Dışarıdan gelen turist sayısının düşük olması ve gurbetçi vatandaşların Türkiye’de daha fazla harcama yapmaması nedeniyle esnafın zorluklar yaşadığını aktardı.

Altının yükselişi ya da spekülatif atılımlar yapması her an mümkün görünüyor. Buyrukçu, bölgedeki çatışmaların ve küresel gerilimlerin altın talebini tetikleyici rol oynadığını vurguladı: Orta Doğu’da süren çatışmalar, Rusya- Ukrayna savaşı ve ticaret savaşları gibi gelişmeler altın fiyatlarını baskılıyor. Geçen yıl %110’a varan artışın bile üzerinde hareket edilmesinin şaşırtıcı olmayacağını ifade eden Buyrukçu, vatandaşın altına olan güvenini koruması gerektiğini söyledi.

KKM’nin (Kur Korumalı Mevduat) sona ermesi ve altın piyasasındaki yükselişin kuyumcuların satışlarına etkisiyle ilgili olarak da görüşlerini paylaştı. Vatandaşın kendi parasını korumak için altına yöneldiğini belirten Buyrukçu, KKM’nin ülke ekonomisine zarar veren bir yapıda olduğunu vurguladı. Paranın güvenli liman olarak altına yönelmesi gerektiğini savunan yönetici, altını sadece yatırım için değil, has altın, külçe ve takı gibi farklı türlerde de düşünmenin satışları olumlu yönde etkileyebileceğini ifade etti.

Yılsonuna dair hedefleri ise net: Gram altında ortalama yüzde 50’lik bir artış ihtimali bulunduğunu belirten Buyrukçu, geçen yıl yüzde 110 bandında ilerleyen yükselişin bu yıl da benzer bir dalgalanma gösterebileceğini söyledi. Yıl sonunda gram altının minimal olarak 6 bin lirayı, çeyrek altının ise yaklaşık 10 bin lirayı görmesini bekliyor. Ancak küresel ekonomik koşulların altını canlı tuttuğunu ve bazı senaryolarda 8 bin liraya kadar yükselişin mümkündür diye ekledi. Dünya ekonomilerinin altını daha sık göstermek zorunda kalması, enflasyon ve para politikalarındaki baskılar altının diri tutulması gerektiğini gösteriyor.

Kısacası, Buyrukçu’na göre altın, bu dönemde güvenli liman olma niteliğini koruyor ve yıl sonunda 6 bin lira sınırını aşabilir; hatta bazı öngörüler 8 bin liraya kadar yükselişi işaret ediyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oa0348747-394f-4b4c-8358-913caccdb761.webp

İzmir Kuyumcular Odası Başkanı Buyrukçu: Gram Altın Yıl Sonunda Minimal 6 Bin Lira, Hatta 8 Bin Liraya Kadar Gidebilir

Frankfurt’ta gerçekleştirilen Avrupa Sistemik Risk Kurulu (ESRB) 9. Yıllık Konferansı’nın açılışında Christine Lagarde konuştu. Finansal sistemin hızla değiştiğini vurgulayan Lagarde, jeopolitik parçalanma, iklim değişikliği ve dijital dönüşümün finans sektörünü yeniden şekillendirdiğini belirtti.

Lagarde, “Geçmişte Avrupa’nın finansal sistemi bankaların hâkimiyeti altındaydı; riskleri tespit etmek çoğunlukla bankaların bilançosunu dikkatli bir şekilde okumak anlamına geliyordu. Bu dünya değişti. Avrupa’nın banka dışı finans sektörü hızla büyüdü.” diye konuştu. Banka faaliyetlerinin, yeni oluşumlar ve fintech platformları gibi yeni katılımcılarla giderek daha fazla iç içe girdiğini söyleyen Lagarde, “Bankalar ile banka dışı finans kuruluşları arasındaki çizgi belirsizleşti.” ifadesini paylaştı.

Sabit (stabil) kripto paraların, bir referans varlığa karşı istikrarlı değer sağlama vaadiyle ihraç edildiklerini hatırlatan Lagarde, şu anda kripto ekosistemiyle bir köprü kuran ve kripto varlık ticaretini kolaylaştıran bir araç olarak kullanıldıklarını, aynı zamanda bir değişim aracı olarak hizmet verme hedefini taşıdıklarını belirtti.

Bu tür faaliyetler yeni görünebileceğini ancak denetleyici ve düzenleyici kurumlar açısından bilinen riskleri yeniden gündeme getirdiğini söyleyen Lagarde, en belirgin riskin likidite olduğunu vurguladı. Riskli varlıklara yatırım yapanların kısa vadede ve nominal değerde geri ödeme vadeden kurumların yarattığı zorlukları bildiklerini ifade eden Lagarde, bu tür kuruluşların geri ödemeleri hızlı karşılayabilmesi için yeterli likiditeye sahip olmalarını sağlamaları gerektiğini ve ESRB’nin belirli türde para piyasası fonları konusunda alarm verdiğini kaydetti.

Lagarde, AB Kripto Varlık Piyasaları Yönetmeliği ile sabit kripto paralar konusunda riskleri ele almanın amaçlandığını belirterek, “İlk olarak, sabit kripto para ihraç edenler AB yatırımcılarının varlıklarını her zaman nominal değerde geri almalarına izin vermelidir. İkincisi, stabil kripto para ihraç edenler banka mevduatlarında önemli miktarda rezerv bulundurmalıdır.” dedi.

Sistemde, bir AB kuruluşu ile AB dışı bir kuruluşun birlikte ihraç ettiği çoklu ihraç planlarında bazı boşluklar olduğuna dikkat çeken Lagarde, bu durumların AB mevzuatının AB dışı ihraççıyı kapsamayabileceğini ifade etti.

“Tehlikelerin farkındayız ve bunları önlemek için bir kriz beklememize gerek yok. Bu nedenle şimdi somut adımlar atmalıyız. Avrupa mevzuatı, bu tür programların, diğer yargı bölgelerindeki sağlam eşdeğerlik rejimleri ve AB ile AB dışı kuruluşlar arasında varlık transferine ilişkin güvencelerle desteklenmedikçe AB’de faaliyet gösterememesini sağlamalıdır.” dedi.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o37eb8f40-6a71-4222-a979-9488f8507799.webp

Avrupa Merkez Bankası’ndan sabit kripto para uyarısı

Suudi Arabistan Ulusal Özelleştirme ve Kamu Özel Sektör İş Birliği Merkezi Danışma Kurulu (NCP) çatısı altında yer alan KÖİ Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Vural Aydın, AA muhabirine verdiği röportajda NCP’nin 2017 yılında Suudi Arabistan’daki altyapı yatırımlarını ve özelleştirme projelerini koordine etmek için kurulduğunu ifade etti.

2023 yılında kurulan uluslararası danışmanlardan oluşan danışman heyetinde bugüne kadar görev aldığını ve 2027 yılına kadar NCP’daki görevine devam edeceğini belirten Aydın, önümüzdeki 10 yıl içinde Suudi Arabistan’ın altyapı yatırımları için planlamalar yapılacağını, projelerin en doğru şekilde yürütülmesi, yabancı yatırımcıların çekilmesi ve Türk şirketlerinin Suudi Arabistan’da daha geniş bir rol üstlenmesi için tartışmalar yürütüldüğünü söyledi.

Aydın, Neom projesiyle birlikte Suudi Arabistan’ın önemli bir kalkınma hamlesine giriştiğini belirtti. Stadyumlar, altyapı yatırımları, hızlı tren, yeni havalimanları, su tesislerinin yenilenmesi, oteller, köprüler ve yollar gibi alanlarda dönüşümün geniş bir yelpazede görüldüğünü ve bu dönüşümün ticari ve turistik yönünün de güçlü bir parçası olduğunu ifade etti.

Toplumsal dönüşümün de hızlandığını söyleyen Aydın, bölgenin çekim merkezi haline gelmesi için yatırımların sürdüğünü, Neom’un bu dönüşümün nişanesi olduğunu ve bu sayede altyapı yatırımları pazarının dünya çapında genişlediğini kaydetti. Türk şirketlerinin Suudi Arabistan’a yönelik ilgisinin giderek arttığını vurgulayan Aydın, son 15 yıl içinde kazanılan yap-işlet-devret (KÖİ) tecrübelerinin Suudi pazarında önemli ölçüde kullanılabileceğini belirtti.

Stadyumlardan su arıtma tesislerine, köprülerden yollar, limanlar, turizm tesisleri ve diğer altyapı yatırımlarına kadar pek çok alanda Türk şirketlerinin artan katılımının beklendiğini ifade eden Aydın, Avrupa’daki bir stadyum projesini yapan önemli bir Türk şirketinin şu anda Suudi Arabistan’da yapılacak 17 stadyumdan birinin ihalesinde konuşulduğunu söyledi. Diğer stadyum projelerinde de Türk şirketlerinin önemli ölçüde ihalelere başvurduğunu bildirdi ve Türk şirketlerine rehberlik yapmaya çalıştığını sözlerine ekledi.

Aydın’a göre Neom projesinin toplam yatırımının yaklaşık 500 milyar dolar düzeyinde bir projeksiyon olduğuna dikkat çekti. Bu yatırımın tamamının kamu bütçesiyle yapılmasının mümkün olmadığını, kamu bazı yatırımlarını kaldıraç olarak kullanırken esas yatırımların özel sektörden beklenmesi gerektiğini belirtti. KÖİ modeli ise bu projeksiyonun önemli bir parçası olmaya devam edecek.

Türk şirketlerinin yaklaşık 15 yıllık tecrübesiyle bu dönemde Suudi Arabistan pazarında yaklaşık 100 milyar dolarlık KÖİ deneyimine sahip olduğunu ifade eden Aydın, Neom’un çok daha uzun vadeli ve ölçekli bir proje olduğunun altını çizdi. Suudi Arabistan’da Cidde, Riyad, Tebük, Dammam gibi illerde farklı projelerde Türk şirketlerini görmekten memnuniyet duyulduğunu dile getirdi. Suudi Arabistan’da arıtma tesislerinden limanlara, havalimanlarından hızlı trenlere, hafif raylı sistemlerden diğer altyapı yatırımlarına kadar Türk şirketlerinin iş yapma veya teklifler sunma durumunda olduğunun altını çizdi.

Aydın, “Bir tarafta gerçekten büyük fırsatlar havuzu var; Suudi Arabistan pazarı. Öte tarafta Türk şirketlerinin uluslararası arenadaki iş yapma tecrübesi ve bu işleri yürütme kapasitesi” sözleriyle, bu iki unsuru bir araya getirerek bir köprü oluşturmaya çalıştıklarını belirtti. Önümüzdeki dönemde Suudi Arabistan’da daha çok Türk şirketinin altyapı yatırımlarını üstlenirken görüleceğini söyledi.

Türk şirketlerinin işletme aşamasında da kamu ile özel sektörün birlikte çalıştığı alanlarda karşılaşılabilecek sorunları çözme becerilerini geliştirdiğine işaret eden Aydın, “Bir anlamda bir evrim geçirdiler. Özel sektörün kamu hizmeti sunma tecrübesini Suudi Arabistan’da hemen her alanda işletebilecek bir perspektif oluştu” dedi.

Suudi Arabistan’daki yatırımların sadece altyapı inşaatı değil, işletme tarafında da ciddi fırsatlar sunduğunu ifade eden Aydın, 10 yıl veya daha uzun vadede ülkede konaklama ve hizmet sektörlerinde de önemli fırsatların doğacağını söyledi. Ayrıca bazı projelerde devlet garantisi uygulanırken, bazı projeler özel sektörün risk almasını gerektiriyor; bu nedenle yatırım ortamını dikkatli incelemek gerektiğini belirtti.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o9b72f0c6-b4c1-49f5-82f0-b9de80baf4ba.webp

Suudi Arabistan, yap-işlet-devret tecrübesine sahip Türk şirketlerine yatırım fırsatları sunuyor

AA muhabirinin Tarım ve Orman Bakanlığından edindiği bilgiye göre, geçen yıl ağustosta Resmi Gazete'de yayımlanan kararla "İşlenmeyen Tarım Arazilerinin Tarımsal Amaçlı Kiraya Verilmesine İlişkin Yönetmelik" yürürlüğe girdi.

Bakanlık, farklı gerekçelerle üst üste iki yıl işlenmeyen tarım arazilerinin ekonomiye kazandırılması amacıyla bu arazilerin kiraya verilmesini esas alıyor.

Böylece, işlenmeyen tarım arazilerinin kira bedellerinin arazi maliklerine ödenmesi koşuluyla Bakanlık eliyle tarımsal üretim amaçlı kiralanmasının önü açıldı.

Amaç, tarım arazilerini üretime kazandırarak etkin kullanımı sağlamak, Çiftçi Kayıt Sistemi'ne kaydı yönetmek ve tarımsal üretim planlamasıyla Türkiye'nin sürdürülebilir gıda arz güvenliğini güçlendirmek.

Kiralamalar öncelikle arazinin bulunduğu yerleşim yerinde ikamet edenlere ya da tarımsal alanda faaliyet gösteren kooperatif, birlik, dernek ve vakıflarla gönüllü kuruluşlar ile meslek odalarına yapılacak.

Geçen yıl il ve ilçe düzeyinde arazi tespit komisyonları tarafından, gerçek ve tüzel kişilere ait olup işlenmeyen tarım arazileri tespit edildi.

Tespit edilen araziler, mevzuat hükümleri kapsamında büyüklük, sınıf, verimlilik ve teknik/ekonomik üretim yapabilme yetenekleri dikkate alınarak il ve ilçe bazında ilan edildi.

Önceki tarım sezonunda (1 Eylül 2023 - 31 Ağustos 2024), gerçek ve tüzel kişilere ait 25 bin 328 parselde yaklaşık 300 bin dekar işlenmeyen tarım arazisi belirlendi.

Bu üretim yılına (1 Eylül 2024 - 31 Ağustos 2025) ait rakamların tespit çalışması 1 Eylül'de başladı. Çalışmalar ekim sonuna kadar sürecek. Ardından iki üretim yılında üst üste işlenmeyen arazi miktarı kesinleşecek ve kasımdan itibaren kiralamalar başlayacak.

Bu süreçte 81 il müdürlüğü ilgili personeline tespit ve kiralama konularında çevrim içi eğitim gerçekleştirildi. Gelecek yıllarda da her üretim yılı için yönetmelik hükümleri doğrultusunda tespit ve kiralama çalışmalarına devam edilecek.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o58d3e3ab-cb58-4a9c-87cc-8a466706bb55.webp

Emekli Maaşında Son Durum: Emekli Zammı Ne Kadar Olacak?

Ekonomi

İzmir Kuyumcular Odası Başkanı Buyrukçu: Gram Altın Yıl Sonunda Minimal 6 Bin Lira, Hatta 8 Bin Liraya Kadar Gidebilir

Avrupa Merkez Bankası’ndan sabit kripto para uyarısı

Suudi Arabistan, yap-işlet-devret tecrübesine sahip Türk şirketlerine yatırım fırsatları sunuyor

İşlenmeyen tarım arazilerinin ekonomiye kazandırılması için ilk kiralamalar Kasım'da başlayacak

İlgili Haberler