Ünlü oyuncu ve sunucu Oktay Kaynarca'nın sunumuyla Kim Milyoner Olmak İster'in yeni bölümü 24 Ağustos'ta ekranlarımıza geldi.

Yarışmacılara sorular tek tek yönlendirilirken 'TDK'ya Göre Hangisi Deyim Değildir?' sorusu merak konusu oldu.

Peki bu deyimin hangi şıkta bulunmadığı sorusunun cevabı nedir?

Yarışmacıya sorulan ve cevabı araştırılan sorunun şıkları:
A- Şu andan tezi yok
B- Şimdiden tezi yok
C- Bugünden tezi yok
D- Yarından tezi yok

Cevap: Şu andan tezi yok (Yani A Şıkkı).

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oa902fcfd-4d06-4e65-9805-04f72717998a.webp

TDK'ya Göre Hangisi Deyim Değildir? Kim Milyoner Olmak İster'de 24 Ağustos Sorusu ve Cevabı

Şu an pek çok kişinin severek dinlediği ve hakkında belki çok az şey bildiği bu şarkıcıyı ele alıyoruz. Kendisi zamanında ressam oldu, motor kazası geçirdi ve hatta evsiz sanılarak polisler tarafından tutuklandı. Çetrefilli bir hayatı olan bu sanatçı, resim yapmayı hayatının vazgeçilmez parçası haline getirdi; bu süreç onun dünyayı nasıl gördüğünü ve toplumla olan ilişkisini sürekli yeniden tanımlamasına yol açtı.

Resimlerin ardından heykellere yöneldi; hurda metal parçalarını kaynaklayarak oluşturduğu eserler, çocukluk yıllarına dair ipuçlarını gün yüzüne çıkarıyor. Ayrıca özel bir takma ad altında gizlice 12 albüm kaydettiği söyleniyor; fakat bu albümlerin hiçbiri resmi olarak yayımlanmadı.

Lise yıllarında isyankar tavırlarıyla bilinen bu sanatçı, bir yetenek gösterisinde Little Richard'ın Tutti Frutti şarkısını abartılı bir şekilde seslendirdiği için neredeyse okuldan atılıyordu. Bir süre önce Andy Warhol'dan aldığı Elvis Presley tablosunu bir kanepeyle değiştirdiğini itiraf etmişti; daha sonra bunun 'aptalca bir şey' olduğunu söyledi.

Elvis Presley'in 1977'deki vefatının ardından bir hafta boyunca kimseyle konuşmadı. Elvis'in müziğinin onun hayatını değiştirdiğini ifade etmişti.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o5a88dd3e-adb9-45cd-a747-6271e78887bb.webp

Ressamlıktan Tutuklanan Şarkıcı: Gizemli Hayatın Hikayesi

Bugün market raflarında kolayca bulunan ananas, 17. ve 18. yüzyıllarda Avrupa’da bir lüks göstergesiydi.
Bir tek ananas, binlerce pound değerindeydi. Hatta çoğu zaman yenmek yerine misafirlerin gözü önünde sergilenir, bozulana kadar elden ele dolaşırdı.
İngiltere’de aristokratlar için ananas sahibi olmak, zenginliğin ve saygınlığın en net işaretlerinden biriydi.
İşte ananasın sıradan bir meyveden statü sembolüne uzanan hikayesi.
Kaynak 1, Kaynak 2

Altın rengi tacı, adeta krallık simgesi olarak yorumlandı. İngiltere Kralı II. Charles, bahçıvanı John Rose’un sunduğu ananasla birlikte resmedildi ve bu tablo, meyvenin kraliyetle özdeşleşmesine katkı sağladı. Botanikçiler tadını şarap, gül suyu ve şeker karışımı gibi tarif ederken ananas, “King Pine” olarak anılmaya başladı. Bu dönemden itibaren ananas, yalnızca soyluların ulaşabileceği bir prestij unsuru haline geldi.
Masaların ortasında özel standlarda sergilenen bu meyveler, etrafına ucuz meyveler dizilerek daha da dikkat çekici hale getirildi. Hatta varlıklı olmayanlar için “ananas kiralama” işi ortaya çıktı. İnsanlar davetlerde prestij göstermek için bir ananası birkaç saatliğine kiralayıp misafirlerine gösteriyordu. Bozuluncaya kadar farklı davetlerde elden ele dolaşan bu meyve, tüketimden çok gösterişin parçasıydı.
18. yüzyıla gelindiğinde İngiltere’de ananas yetiştirme girişimleri başladı. Ancak tropik koşullar isteyen bu bitkiyi yetiştirmek için “pinery” adı verilen özel seralar inşa edildi. Kömürle ısıtılan fırınlar sayesinde sıcaklık sağlanıyor ama bu yöntem hem pahalı hem de riskliydi. Bir pinery kurmanın maliyeti günümüz hesabıyla on binlerce poundu buluyordu. Başarıyla yetiştirilen bir ananas ise yaklaşık 11 bin sterlin değerindeydi. Hırsızlık vakaları bile görülüyor, mahkemelerde ananas çalma davaları açılıyordu.
Fiyatlar hızla düşünce ananas artık sadece zenginlere değil, orta ve hatta işçi sınıfına da ulaşır oldu. Bir dönem lüksün kralı olan ananas, pazar tezgahlarında ucuz meyvelerle yan yana satılır hale geldi. Bu durum, ananası aristokrat sofralarından indirdi ve statü sembolü olma özelliğini yitirmesine yol açtı.
Yine de Wimbledon kupasının tepesinden, St. Paul’s Katedrali’nin kulelerine kadar birçok yerde ananas figürü hala prestijin kalıcı hatırlatıcısı olarak duruyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o081cd8af-6e21-4b9b-8511-eb7e04c36230.webp

Ananas: Bir Zamanlar Lüksün Simgesi

Büyük Taarruz, Türk milletinin bağımsızlık yolundaki kritik dönemeçlerinden biridir. 26 Ağustos 1922 sabahı Mustafa Kemal Paşa’nın kararlı emriyle başladı. Yaklaşık bir yıl süren hazırlıklar, harekete geçmek için en doğru anı seçmesini sağladı.

Birinci Dünya Savaşı sonrası İtilaf Devletleri Mondros Ateşkes Antlaşması'nı bahane ederek Anadolu’yu işgal etti. İstanbul’a İtilaf donanması, Adana’ya Fransızlar, Urfa ve Maraş’a İngilizler, Antalya’ya İtalyanlar, İzmir’e Yunan ordusu yerleşti. Halk Kuvayımilliye hareketiyle direnişe geçti. TBMM açıldı ve Batı Cephesi'nde çatışmalar yoğunlaştı. 1921’de Yunan ordusu Polatlı’ya kadar ilerledi; Türk ordusu Sakarya Meydan Muharebesi’nde büyük bir direniş gösterdi. 22 gün 22 gece süren bu savaşın ardından düşman durduruldu. Ancak bu yetmedi; Yunan ordusu tamamen yurttan çıktı. Bunun için yaklaşık bir yıl boyunca hazırlık yapıldı: silah, cephane ve lojistik desteğin toparlanması, askerlerin yeniden güç kazanması ve planların titizlikle yapılması gerekiyordu. İşte 26 Ağustos sabahına giden süreç bu uzun hazırlık döneminde şekillendi.

Hazırlıkların tamamlanmasının ardından Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 26 Ağustos 1922 sabahı Kocatepe’de Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile birlikte harekâta geçti. Şafakla başlayan topçu ateşleri, taarruzun ilk işaretiydi. Türk ordusu kısa sürede Tınaztepe, Belentepe ve Kalecik Sivrisi'ni ele geçirdi. Böylece taarruzun ilk gününde düşmanın birinci hat mevzileri düşmüş oldu. 26 Ağustos tarihi, aylar süren planlamanın en uygun anıydı ve Türk ordusu bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirdi.

26 Ağustos’ta başlayan taarruz, 27 Ağustos’ta Afyonkarahisar’ın kurtarılmasıyla büyük bir ivme kazandı. 28 ve 29 Ağustos’ta düşmanın tümenleri etkisiz hâle getirildi. 30 Ağustos’ta ise Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın bizzat yönettiği Dumlupınar Meydan Muharebesi zaferle sonuçlandı. Yunan generaller kaçmak zorunda kaldı, Türk ordusu İzmir’e doğru ilerledi. Mustafa Kemal’in “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” emriyle tarihimizin en büyük zaferlerinden biri gerçekleşmiş oldu.

Hepimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun! ❤️

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o5e0cf163-c046-4d80-bda3-f66d0efabb65.webp

Büyük Taarruz Neden 26 Ağustos’ta Başladı? 30 Ağustos Zaferinin Ardındaki Hazırlıklar

Bir kapı kapanıyor, başka bir kapı aralanıyor.

Antalya’nın kalbinde yüz yıllık izler taşıyan Antalya Müzesi artık sessiz.
Sebep: Depreme dayanıklı olmaması.
Ancak yerini çağdaş, interaktif ve dijital bir müze alacak.

Son günlerde Türkiye’nin en çok konuşulan kültür haberlerinden biri bu karar oldu.

Bir Direnişin ve Hafızanın Hikâyesi

Antalya Müzesi’nin temeli 1919’da işgal günlerinde atıldı. Öğretmen Süleyman Fikri Erten, eserlerin yağmalanmasını önlemek için ilk adımı attı. Bu müze, sadece bir bina değil, aynı zamanda bir direnişin ve hafızanın simgesi oldu.

1937’de Yivli Minare Camii’ne, 1972’de bugünkü binaya taşındı. 1964’te açılan yarışmayı kazanan Doğan Tekeli, Sami Sisa ve Metin Hepgüler imzalı proje, Türkiye’nin ulusal yarışmayla inşa edilen ilk müze binası olarak kayda geçti. 1988’de Avrupa Konseyi tarafından “Yılın Müzesi” seçildi ve Antalya’nın simgesi haline geldi.

Antalya Müzesi, sadece Antalya’nın değil, tüm Akdeniz’in en zengin koleksiyonlarından birini barındırıyordu: Perge heykelleri (Zeus, Artemis, Hermes...), efsanevi lahitler Herakles ve Dionysos, mozaikler, sikkeler, ikonalar, çocuklar için özel bölümü ve Anadolu’nun binlerce yıllık öyküsünü fısıldayan her salon.

2020’de deprem analizlerinde bina riskli bulundu. 16 Temmuz 2025 itibarıyla müze kapılarını kapattı.

Pek çok soru gündemdeydi: “Binayı güçlendirmek mümkün değildi mi?”, “Neden yeni bir müze?” Bakanlık ise “güçlendirme tek başına yeterli değil” dedi ve daha fazlasını hak eden bir müzecilik vizyonu sunacağını belirtti.

Bütçe: 2–2,5 milyar TL. Mimari: yarı açık / yarı kapalı modern bir kompleks. Güvenlik: deprem dayanıklı, çağdaş standartlarda. Teknoloji: dijital canlandırmalar, VR deneyimleri, hologramlı rehberler. Çocuklar için: oyunlaştırılmış interaktif alanlar, dokunmatik ekranlarla mitoloji anlatımı. Açık alanlar: bahçelerde konserler, antik mutfaktan esinlenen gastronomi deneyimleri.

Kısacası, yeni müze sadece bir sergileme alanı değil; yaşayan bir kültür kompleksi olacak. Antalya, artık sadece güneşiyle değil, kültürüyle de dünya sahnesinde öne çıkacak mı? Ben inanıyorum ki bu yeni yapı, bu belleği geleceğe taşıyacak.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oa23d3c9b-80ad-4dee-b624-e346c63aa629.webp

TDK'ya Göre Hangisi Deyim Değildir? Kim Milyoner Olmak İster'de 24 Ağustos Sorusu ve Cevabı

Genel Kültür

Ressamlıktan Tutuklanan Şarkıcı: Gizemli Hayatın Hikayesi

Ananas: Bir Zamanlar Lüksün Simgesi

Büyük Taarruz Neden 26 Ağustos’ta Başladı? 30 Ağustos Zaferinin Ardındaki Hazırlıklar

100 Yıllık Antalya Müzesi Kapandı: Yeni Müze Yolda

İlgili Haberler

Sıfır Derece Meridyeninin ve Ekvator'un Kesiştiği Yer Neresidir? Kim Milyoner Olmak İster

Atasözüne Göre Hangisi Pas Tutmaz? Kim Milyoner Olmak İster Sorusunun Cevabı!

Charles Hefferon Finişe 3 Km Kala Ne Yapmıştır? Kim Milyoner Olmak İster

Kim Milyoner Olmak İSTER'da Tanzimat Sorusunun Doğru Cevabı