Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri, gençlik profili konusunda çarpıcı bir tablo ortaya koyuyor: 6 milyon 500 bin genç ne okula devam ediyor ne de bir işte çalışıyor.

Bu grup, Türkiye’de genç nüfusun yüzde 27’sine denk geliyor ve çoğunluğu ailelerinin desteğiyle yaşamını sürdürmeye çalışıyor.

Ekonomim'den Alaattin Aktaş, yoksulluğun derinleştiğini vurguluyor ve bu gençleri 'NENİ' olarak tanımlıyor: Ne eğitimde ne de istihdamda olan gençlerin önceliğinin sadece bir iş olduğunu savunuyor.

İkinci çeyrek TÜİK verileri, 15-24 yaş grubundaki ne eğitimde ne istihdamda olanların dağılımını ortaya koyuyor: yükseköğretim görmüş olanlarda bile işsizlik oranı şaşırtıcı bir boyutta.

Bu grupta yükseköğretim görmüş olanların yüzde 28’i işsiz. Ancak bu oranı değerlendirirken bir hataya düşmemek gerekiyor: 'Daha üniversite eğitimi devam eden milyonlarca genç var, işsizlik tabii ki yüksek görünür' denilemez; çünkü bu oran ne eğitimde ne istihdamda olanları kapsıyor ve şu anda eğitimine devam edenler bu hesapta yer almıyor.

TÜİK’e göre ikinci çeyrekte üniversite eğitimini tamamlamış 25 yaşından küçük genç sayısı 1,2 milyon. Bu gençlerin de yüzde 28’i işsiz; yani yaklaşık 334 bin.

Erkeklerde ise üniversite mezunu 25 yaşından küçük sayısı 438 bin ve bunların yüzde 23,6’sı yani 103 bini hâlâ iş bulabilmiş değil.

Kadınlarda tablo daha kötü: 25 yaşından küçük 754 bin üniversite mezunu kadının yüzde 30,6’sı işsiz — yani yaklaşık 231 bin.

Burada akla gelebilecek bir karşılaştırma olabilir: 'Neredeyse bir milyon atanmayan öğretmen var mı?' Ancak veriler bu sayının 25 yaşından küçük üniversite mezunlarını kapsadığını hatırlatıyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o18039a8f-bf0c-40ce-90d5-0660068e8ee8.webp

6,5 Milyon Genç Ne Yapıyor?

6 Milyon 500 Bin Genç Ne Yapıyor? Ne Okuldalar Ne de İş Yerinde!

TIME dergisi, dünyada bir ilki gerçekleştirdi. Dünyaca ünlü yayın topluma ilham veren 12-17 yaş arasındaki genç kızları onurlandırmak için ilk kez 'Yılın Kızları' listesini yayımladı.

Listede Türkiye'den 17 yaşında Defne Özcan da yer aldı ve TIME Yılın Kızları kadrosuna adını yazdırdı. TIME CEO’su Jessice Sibley bu hareketi şu sözlerle özetledi: "Liderlik yaşla tanımlanmaz. Bu liste, cesaretleri ve amaç odaklı yaklaşımlarıyla bulundukları toplumu dönüştüren genç kadınların kanıtı." 

Liste LEGO işbirliğiyle hazırlandı. LEGO’nun dünya genelindeki araştırması, bu listenin oluşumunda öncü rol oynadı: dünya çapında kız çocuklarının yüzde 70’i kendini bir şeyler inşa etme konusunda yetenekli görmüyor.

TIME Yılın Kızları Listesi, TIME Yılın Kadını geleceğinden ilham alınarak oluşturuldu. Liste şu isimleri içeriyor:
- Yeni Zelanda’dan genç yazar Rutendo Shadaya
- Japonya’dan olimpiyat şampiyonu Coco Yoshizawa
- Çin’den bilim eğitmeni Valerie Chiu
- Fransa’dan zorbalıkla mücadele öncüsü Zoé Clauzure
- Almanya’dan çocuk güvenliği savunucusu Clara Proksch
- Meksika’dan yarış pilotu Ivanna Richards
- Polonya’dan biyoteknoloji mucidi Kornelia Wieczorek
- Birleşik Krallık’tan evsizlik sorununa karşı çözüm üreten mühendis Rebecca Young
- ABD’den organ bağışı savunucusu Naomi S. DeBerry
- Türkiye’den 17 yaşındaki pilot Defne Özcan

Defne Özcan, Türkiye’nin en genç kadın pilot adayı olarak öne çıkıyor. TIME, onun hikayesini şu sözlerle paylaşıyor: "Defne, uçmanın verdiği özgürlük hissini seviyor; ama 16 yaşında tek başına uçtuğunda amacı pilot olmak değildi—diğer kadınların da aynı yolu izlemesini sağlamaktı." Makine mühendisi bir babaya sahip olan Özcan, hayatında olumlu bir etki yaratmayı hedeflediğini biliyordu. Gençler ve kadınlar için daha parlak bir gelecek hayalini kurdu. Uçuşa olan tutkusuyla ilham dalgası yaratmak istiyordu.

15 yaşında uçuş okuluna kaydoldu; bir yıl sonra, 27 Ekim 2024’te, tek motorlu Aeroprakt-22 ile pistte taksi yaparken solo uçuşunu gerçekleştirdi. Rüzgarlı bir gündü ve ilk solo uçuşunu iptal etmeyi düşündü, ama kendi kendine: "Tam olarak %100 hazır hissedebilecek miyim? Muhtemelen hayır." diye cevap verdi. En sevdiği Broadway müzikalinin sözlerini yüksek sesle söyleyerek - Wicked'den "Defying Gravity" - uçuş kontağını tuttu ve havalandı.

Babası gibi makine mühendisi olmayı hedefleyen Defne, insanların hayatlarında olumlu bir etki yaratmak için biyomedikal sistemlere odaklanıyor. Gelecekte STEM alanında daha çok kadını gökyüzüne taşıma umuduyla ilerliyor. Bursa’da yaşayan 17 yaşındaki Defne Özcan, Türkiye’nin en genç pilot adayı olarak yoluna devam ediyor. 2023 yılında Yunuseli Havaalanı’ndaki özel uçuş okulunun Amatör Havacılık Sertifika Programı’nı tamamladı; 6 saat uçuş, 10 saat yer dersi ve 45 saat teorik eğitimle sertifikasını aldı. 13 uçuş görevini 18 saatlik pratik uçuşla tamamladı ve 19’uncu saatte ilk yalnız uçuşunu gerçekleştirdi. 2024 yılında 16 yaşında Ultralight Pilot Lisansı (UPL) almak için eğitimine başlayan Özcan, solo uçuşuyla Türkiye’nin en genç kadın pilot adayı unvanını güçlendirdi.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oa53d7919-78c0-43db-945f-ef59c2157746.webp

Defne Özcan TIME Yılın Kızları

TIME Dergisi'nden Bir İlki: Türkiye'den Defne Özcan Yılın Kızları Listesinde

Gelecek kaygısı, pek çok kişinin yakından bildiği bir duygu.

Kısa süre önce Tıp Uzmanlık Sınavı’ndan istediği sonucu alamayan bir kullanıcı, yaşadığı hayal kırıklığını sosyal medyada paylaştı.

Hayatın yalnızca sınavlardan ibaret olmadığını vurgulayan bu paylaşım, özellikle ailelerin çocuklarına yüklediği ağır beklentiler üzerine güçlü bir tartışma başlattı.

Gelecek kaygısı ve başarısızlık gibi duygular, genç zihinlerde çok daha ağır bir yük oluşturabilir. Ailenin eleştirel tavrı, sadece bir sınav sonucunu değil, kişinin değerini de sorgulatabilir.

Paylaşım, “hayatta sınav bitmez; önemli olan pes etmek yerine yoluna devam etmek” mesajını taşıdı. Ancak bazı aileler için diplomanın kendisi tek göstergedir ve bu durum, gençler üzerinde ciddi baskı yaratabilir.

Sizce bu tür bir durumda nasıl tepki verilir? Yorumlarınızı paylaşalım!

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o8b4cd69f-3538-4b68-9ea4-7a901ab27d1c.webp

TUS Başarısızlığına Haklı İsyan

TUS'u Kazanamadığı İçin Ailesi Tarafından 'Hayal Kırıklığı' Olarak Görülen Kullanıcının Haklı İsyanı

Bir aşk itirafı, bakışlar ve çiçekler... İzledikçe hayallerimize yolculuk ediyoruz. Yanaklarımız kızarıyor, heyecanımız artıyor. İşte bu hissi arayanlara en güzel hediye: 15 romantik, aşk dolu dizi! İzlerken aşık hissetmek garanti.

Bu seçkide kalp kırıklığından sonra yeniden ayağa kalkmayı konu alan hikâyeler var. Jessica, New York’taki acı dolu bir ayrılığın ardından Londra’ya taşınıyor ve geçmişinden kaçmaya çalışan müzisyen Felix ile tanışıyor. Aralarındaki çekim o kadar güçlü ki duvarlar yavaş yavaş çözülüyor; şehirlerin kaosu ve kasvetli Londra atmosferi aşkı renklendiriyor. Bu dizi romantik komedi havasını korurken “fazla olmak” mı yoksa “az kalmak” mı gerektiğini tatlı bir biçimde düşündürüyor.

Kitty Song Covey’nin aşk hayatı da tıpkı dalgalar gibi karmakarışık. Kore’de yaşanan çalkantılardan sonra Kitty kendi kimliğini keşfetmeye devam ederken kalbinin peşinden gitmeye daha cesur kararlar alıyor. Eski aşk üçgenleri ve yeni sürpriz aşklar, bol kahkaha ve bakışla dolu sahneleriyle öne çıkıyor; Peter Kavinsky’nin sahneye dönüşü ise nostalji fırtınası estiriyor. Gençlik enerjisiyle “ilk aşkın tatlı telaşı” hâlâ ekranda.

Dizi iki ayrı aşk hikâyesini paralel olarak anlatıyor: İskoçya’da 18. yüzyılda yasak ve tutkulu bir aşk; İngiltere’de ise sınıf farklarını aşmaya çalışan ince ve derin bir romantizm. Bu çiftlerin yolu, Claire ve Jamie’nin büyük aşkının kader gibi göründüğünü hissettiriyor.

Joanne, kendine has tavırları olan bir podcast sunucusu; Noah ise sürpriz bir şekilde “cool” bir rahip. İkisi karşılaştığında adeta zıt kutuplar gibi görünseler de aşk bu zıtlıkları kendiliğinden birbirine yaklaştırır. İkili arasındaki diyaloglar kahkahalarla dolu olduğu kadar “bu ikisi olmayacak gibi ama tam da olacak” dedirten bir büyü taşır. Dizi aşkı, inancı ve kalbin durduğu noktayı sorgulayan sahnelerle dolu ve izlerken kahkaha atarken bu iki kalbin uyumunu da fark ediyorsun.

Avustralya yapımı bu mini dizi nostalji ve aşkı bir araya getiriyor. 80’lerde birbirine aşık olan iki lise öğrencisinin, yıllar sonra eski bir kaset aracılığıyla yeniden karşılaşmasıyla başlayan hikâye; o kasetteki parçalar, geçmişte yarım kalan duyguları yeniden canlandırıyor. Gençlik aşkının masumiyeti ve yıllar sonra bile kalpte bıraktığı izler samimi bir dille anlatılıyor. Yetişkinlik sorunlarıyla gençlik günlerine dönüş arasındaki geçişler, izleyiciyi içine çekiyor.

Güney Kore yapımı bu dizi romantizmi fantastik bir dokuyla buluşturuyor. Uzun yıllar evli kaldıktan sonra eşini kaybeden bir kadının, öte dünyada genç hâliyle yeniden karşılaşması üzerinde yükselen hikâye; aşk, zamanı ve ölümü aşabildiğini gösterir nitelikte. Gökyüzü ve hayaletli atmosferler masalsı bir hava katarken geçmişle hesaplaşmalar ve yeniden sevmeyi öğrenme duygusal derinlik sağlıyor.

Bu dizi, uzun süre dolu dolu aşk yaşamış iki kişinin yeniden karşılaşmasını anlatır. Yıllar sonra tesadüfi bir şekilde karşılaştıklarında eski duyguların sönmediğini keşfederler; ancak bu defa hayaller, pişmanlıklar ve yeniden başlama cesareti de devreye girer. Sadece romantik sahneler değil, karakterlerin içsel yolculukları da hikâyeyi zenginleştirir.

Sıradan bir kadının hayatına beklenmedik biçimde giren ünlü bir televizyon sunucusu Belfast’ta yaşayan Janet’in yaşamını farklı bir boyuta taşıyor. Londra’dan gelen kuralcı bir adamla arasındaki çekim o kadar kuvvetli ki farklılıklarına rağmen iki kalp birbirinden ayrışmıyor. Oldukça samimi bir dizi bu.

David Nicholls’ın çok satan romanından uyarlanan bu dizi, aşkı zamana yayarak en dokunaklı hâlini sunuyor. Emma ve Dexter, üniversite mezuniyet gecesinde tanışıyor ve aralarındaki bağ her yıl aynı tarihte yeniden sınanıyor. Farklı şehirler, farklı hayatlar derken kader onları hep yeniden buluşturuyor. Romantik bir dönem draması havasında yürüyen bu hikâye, duygusal yoğunluğunu koruyor.

1348’de veba salgını hüküm sürerken Floransa yakınlarındaki bir villada toplanan aristokratlar, kaçış ve hayatta kalma çabalarının ötesinde aşk, tutku ve sınıf çatışmalarını yansıtıyor. Karakterlerin gizli ilişkileri ve yasak aşklar, izleyiciyi sürükleyici bir atmosferin içine çekiyor.

İlk sezonu 2023’te ses getiren bu dizi, 2025’te ikinci sezonuyla geri dönüyor. Ailesini kaybettikten sonra Colorado’ya taşınan Jackie’nin, Walter ailesinin 10 erkek çocuğu arasındaki hayatı ve çıkmazları; ikinci sezonda Jackie ile Alex ve Cole arasındaki duygusal gerilimler derinleşiyor. Klasik gençlik romantizmini samimi bir aile atmosferiyle harmanlayan bu dizi, aşk üçgeni arayanlar için ideal.

Jenny Han’ın romanından uyarlanan bu gençlik dizisi 2025’te üçüncü sezonuyla geri dönüyor. Belly’nin iki kardeş arasında yaşadığı aşk üçgeni ve yaz aşklarının özgür havası, bu sezonda da kendini gösteriyor. Karakterler olgunlaşıyor, kararlar sonuçlarını ödüyor ve yazın tadı daha da yoğunlaşıyor.

İspanya kökenli bu romantik komedi, aşkı hem eğlenceli hem de duygusal biçimde ele alıyor. Kalp hastalığıyla mücadele eden içe dönük bir adam ve yıllardır arkadaşı olan pozitif bakışlı bir kadının karşılaşması, başlangıçta arkadaşlık gibi görünürken zamanla gerçek bir aşka dönüşüyor. Aşkın beklenmedik anlarda nasıl doğduğunu, hayatın zorluklarına rağmen sevmenin ne kadar güçlü olduğunu sıcak bir dille anlatıyor.

Lise yıllarında yarım kalmış bir aşkın yıllar sonra yeniden alevlenişi bu dizinin odak noktasını oluşturuyor. Eski sınıf arkadaşlarının tesadüfe karşı karşıya gelmesiyle başlayan hikâye, geçmişte söyleyemedikleri duygularla yüzleşmeyi ve yeni başlangıçları getiriyor. Aşkı sadece gençlik heyecanıyla değil, olgunlukla da ele alarak derinleşen bir yolculuk sunuyor.

Queen of Tears, 2024’ün en çok konuşulan Kore dizilerinden biri olarak, evlilikte aşk biter mi sorusunu yepyeni bir bakışla ele alıyor. Lüks bir yaşam içinde evlilikleri çatırdayan bir çiftin, aşklarına yeniden sahip çıkma serüveni başlıyor. Kim Soo-hyun ve Kim Ji-won’un büyüleyici uyumu bu diziyi izleyen her kalbi titretiyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o98b0b881-155f-4f86-ba7a-8fa1ff349484.webp

Hayaller Aşkla Dansıyor

İzlerken Hayallere Dalıp Aşık Olmak İsteyeceğiniz 15 Romantik Dizi!

Arkadaşlık, hayatın sade ama en güçlü bağlarından biridir. Zamanla değişen şehirler, iş yoğunluğu ya da farklı rotalar bile gerçek dostluğu zayıflatamaz. Bu yüzden sinema, bu özel bağı bazen çocukluk coşkularında, bazen yetişkinlikteki dayanışmada, bazen de hayata tutunan küçük jestlerle anlatır. Dostluğun kahkaha dolu yüzünü olduğu kadar, gözyaşıyla yoğrulmuş yanını da izlerken keşfederiz. Ve en çok da, birinin bir başkasına “yanındayım” diyebilmesinin büyüsünü hissederiz.

İşte dostluğun gücünü en çok hissettiren 15 film:

1) Dört çocuk, kasabalarının dışına kaybolmuş bir cesedi bulmak için yola çıkar. Bu yolculuk, kendi korkularıyla yüzleşmelerinin simgesi olur; aile baskıları ve çocukluk travmaları adım adım ortaya çıkar. Dostlukları onları her engelden geçirir ve hayatın acımasız yüzünü ilk kez görürler. Ama birlikte olduklarında korkunun bile küçüldüğünü fark ederler.

2) Felçli bir zengin adam ile ona bakıcı olan genç, farklı dünyalardan gelseler de güçlü bir bağ kurar. Başta birbirlerinden rahatsız olsalar da kısa sürede yaşam sevincini paylaşmayı öğrenirler. Dostluk ikisini de daha insancıl hale getirir; kültür, yaş ve sınıf farklarının ötesinde bir bağ kurulur.

3) Üniversitede temizlikçi olarak çalışan genç, olağanüstü matematik zekâsıyla fark edilir. Öfkesini ve yaralarını saklamak için hayata sırtını döner; yanında duran tek kişi en yakın arkadaşıdır. Dostluk, bir insanın değerini görmesini sağlayan kilit anahtardır ve potansiyeli ortaya çıkarır.

4) Katı kurallarla yaşayan gençler, sıra dışı bir öğretmenin rehberliğinde özgürlüğü keşfederler. Şiir ve edebiyat sayesinde kendilerini ifade etmeye başlarlar; birbirlerinin en yakın destekçisi olur, korkularını ve umutlarını paylaşarak bağlarını güçlendirirler. Birlikte yaşadıkları deneyimler, ömür boyu sürecek bir etki bırakır; dostluk, özgürlüğün ilk adımı olur.

5) Oyuncaklar, sahiplerine duydukları sevgiyi paylaşırken birbirleriyle bağ kurar. Başta kıskançlık ve rekabet onları ayıracak gibi görünse de zor zamanlarda birlikte hareket etmeyi öğrenirler. Her bir oyuncak, diğerinin eksikliğini tamamlar; dostlukları onları yeniden güçlü kılar ve gerçek kahramanlığın dayanışmada olduğunu gösterirler.

6) Sıradan hayatlardan sıkılan iki kadın, özgürlük arayışıyla yola çıkar. Yol boyunca karşılaştıkları tehlikeler, aralarındaki bağı güçlendirir. Birlikte hareket ederler, birbirlerine olan sadakatleri onları yenilmez kılar; dostlukları özgürlüğü göze alır.

7) Küçük bir kız güzellik yarışmasına katılmak ister ve tüm aile bu maceraya katılır. Yol boyunca yaşanan aksilikler, aile üyeleri arasındaki gizli bağları ortaya çıkarır. Kardeşler ve kuzenler arasındaki dayanışma hikâyeyi sıcacık kılar; kaybolan umutlar yeniden canlanır. Kız sahneye çıktığında, kimse yalnız değildir.

8) Büyücülük okuluna adım atan üç genç, hayatlarının en zorlu sınavlarına birlikte göğüs gerer. Karanlık güçlere karşı duran bu üç arkadaş, birbirlerine yaslanmayı öğrenir; bazen kırılırlar, bazen kavga ederler ama asla birbirlerini terk etmezler. Dostlukları, en güçlü büyüden bile değerlidir ve dünyayı değiştirecek kadar kuvvetlidir.

9) Siyahi bir piyanist ve ona eşlik eden şoför, Amerika’nın güneyinde turneye çıkar. Irkçılığın ve önyargıların gölgesinde yol alırlar; başlangıçta mesafeli durumlar kısa sürede yerini anlayışa bırakır. Şoför, sanatçının cesaretinden etkilenir; sanatçı ise dostluğun değerini öğrenir. Yolculuk, onları dostluğun dönüştürücü gücüne taşır.

10) Utangaç bir genç kız, sosyal medyanın gölgesinde gerçek arkadaşlıklar kurmaya çalışır. Küçük adımlarla açılan kapılar, yanındaki birkaç arkadaşla dünyasını genişletir. Dostluğun büyüsü, yalnızlığı hafifletir ve kendi hikayesini yazacak cesareti bulmasını sağlar.

11) Bir genç kız, annesiyle çatışırken arkadaşlarının desteğiyle büyür. Yalnız hissettiğinde dostları ona güven verir; yanlış kararlar alsa da asla yalnız kalmaz. Dostluk, kim olduğunu keşfetmenin anahtarıdır ve gençliğin karmaşasını daha dayanılır kılar.

12) İçe kapanık bir genç, yeni okulunda iki arkadaş sayesinde kendini bulur. Onların yanında sessizliği konuşmaya, utangaçlığı cesarete dönüştürürler. Dostluk, onun için yeniden doğuş gibidir ve hayatın acılarını da güzelliklerini paylaşmayı öğretir.

13) Küçük bir çocuk, kaykay yapan bir grupla tanışır ve yeni bir dünyanın kapısını aralar. Büyüklerin sertliği, küçüklerin dostluğuyla yumuşar; oyunlar, düşüşler ve kavgalar onların bağını güçlendirir. Dostluk, çocuğun kendini ait hissettiği ilk yer olur.

14) Müzik tutkusu olan küçük bir çocuk, ölüler diyarında ailesinin geçmişini keşfeder. Yolda edindiği dost, ona hem rehber hem sırdaş olur; dostlukları sayesinde gizli gerçekler ortaya çıkar. Hayallere ulaşmada sevgi ve dayanışmanın önemi büyür; gerçek aile bağı dostlukla tamamlanır.

15) Bir çocuk, okulda yalnız hissettiği sırada yeni arkadaşını keşfeder ve birlikte hayal dünyası kurarlar. Bu dünyada gerçek hayatın sorunlarıyla yüzleşirler; dostlukları, korkularla başa çıkmalarını ve hayal güçlerini kullanarak güç bulmalarını sağlar. Her an, dostluğun kalplerde yaşamanın en değerli yanını hatırlatır.

Bu 15 öykü, dostluğun her yüzünü onlara özgü tonda ve sıcak bir dille anlatıyor. Her hikaye, yanınızda birinin olduğunu bilmenin ne kadar güç verici olduğunu hatırlatıyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o88a03261-2a60-419b-b45c-744a223916a2.webp

Bu Biz: 15 Dostluk Filmi

İzlerken 'Bu Biz' Diyeceğiniz Arkadaşlığı Konu Alan 15 Film Önerisi

Nevermore’un o tekinsiz havasını, kara mizahını ve sırlarla dolu dünyasını sevdiyseniz yalnız değilsiniz.

Wednesday izleyenleri büyüledikten sonra, benzer tatta yapımlar aramak kaçınılmaz oldu. İşte tam da bu yüzden, o karanlık ve gizem dolu atmosferi taşıyan dizileri bir araya getirdik. Cinayet gizemleri, doğaüstü bilmeceler, gotik kahkahalar ve kayıp ruhlar bir arada. Nevermore’un kapıları yeniden açılana dek, bu diziler size iyi birer yol arkadaş olabilir!

The Haunting of Hill House (Shirley Jackson’ın romanından uyarlanan dizi)
Şirley Jackson’ın romanından uyarlanan bu dizi, gotik aile draması ve ürperten doğaüstü hikâyelerle dolu. Lanetli bir malikanede başlayan olaylar, aile bireylerinin yetişkinliklerinde bile peşlerini bırakmıyor. Karanlık ev atmosferi ve geçmişin sırları Wednesday severlerin ilgisini çekecek türden. Burada kara mizah yerini derin bir melankoliye bırakıyor, ama ürperti asla eksik olmuyor. Aile bağları ve kayıp duygusuna güçlü dokunuşlar yapan bir alternatiftir.

 Buffy the Vampire Slayer
Sarah Michelle Gellar’ın oynadığı Buffy, hem lise öğrencisi hem de vampir avcısı. Karanlık ve tuhaf bir okul atmosferinde, arkadaş dayanışması ve yalnızlık temaları öne çıkıyor. Hem zekice diyaloglar hem de mizahi anlar, Wednesday’in sivri dilini hatırlatıyor. Kült klasik, genç bir kızın karanlıkla baş etme hikâyesine odaklanan bir klasiktir. Aşk üçgenleri ve güçlü kadın karakter anlatımı farklı bir boyut katıyor.

 The Umbrella Academy
Birbirinden farklı süper güçlere sahip kardeşler, babalarının gizemli ölümünü çözmek için yeniden bir araya geliyor. Aile içindeki karanlık sırlar, tuhaf ilişkiler ve kara mizah, Wednesday atmosferine yakın hissettiriyor. Zaman yolculuğu ve fantastik öğelerle dolu bu dizi, hem eğlenceli hem karanlık bir dünya sunuyor. Gizli yetenekler ve ters köşeli olaylarla dolu. Genç kahramanların kişisel mücadeleleri de ön planda.

 The Sandman
Neil Gaiman evreninden gelen bu yapımda Edwin ve Charles, ölü ama meraklı dedektifleri canlandırıyor. Doğaüstü suçları çözmeye çalışırken gotik görsellik ve kara mizah ön planda. Wednesday’in sivri zekası ve bağımsız ruhunu andıran karakterlerle dolu. Hem eğlenceli hem ürkütücü bir hava, bu dizide de güçlü şekilde hissediliyor. Uyumsuz ama akıllı karakterler ve tuhaf atmosferle izleyeni içine çekiyor.

 Sabrina (Chilling Adventures of Sabrina)
Yarı insan, yarı cadı Sabrina, kendini şeytani güçlerle mücadele ederken buluyor; bir yandan da ailesiyle baş etmeye çalışıyor. Gotik atmosfer, cadı imajı ve karanlık mizah tam Wednesday ruhunda. Netflix’te yayınlanan bu dizi, karanlık ve espriyi dengede tutmayı başarıyor. Gizemli okul ve doğaüstü öğelerle örülü bir dünya sunuyor.

 The Midnight Club
Brightcliffe adlı bakımevinde kalan gençler, ölümün gölgesinde her gece korku hikâyeleri paylaşarak hem kendi sonlarıyla yüzleşiyor hem de birbirlerine destek oluyor. Wednesday’in gotik havasını seviyorsanız, bu dizi kasvetli atmosferi ve sır dolu sohbetleriyle ilginizi çekecek. Hikâyeler ürkütücü ama aynı zamanda dokunaklı bir yerden; dostluk ve ölüm arasında ince bir çizgi anlatılıyor.

 A Good Girl’s Guide to Murder (Pip Fitz-Amobi dizisi)
Bu dizi, zeki ve kararlı genç Pip Fitz-Amobi’nin yıllar önce örtbas edilen bir cinayetin izini sürerken kendini tehlikeli bir gizemin içinde bulmasını anlatıyor. Emma Myers, Wednesday’deki sıcaklığı burada da yansıtıyor; ama bu kez dedektiflik tutkusu ön planda. Dizi, izleyiciyi hikâyeye dahil eden bir tempo ve sürprizlerle dolu. Okul koridorlarında değil ama sırlarla örülü bir kasabada, merakın peşine düşüyorsunuz. Hem tanıdık bir samimiyet hem de cinayetle örülü bir heyecan sunuyor.

 Riverdale
Riverdale Lisesi’nde Jason Blossom’ın ölümüyle başlayan karanlık cinayet, kasabanın iç yüzünü adım adım ortaya çıkarıyor. İlk başta lise draması izlenimi verse de pek çok sır, gençlerin hayatlarını tamamen değiştiriyor. Zamanla doğaüstü öğeler de giriyor devreye; sıradışı bağlantılar, paralel gerçeklikler ve gizemli olaylar atmosferi daha da yoğunlaştırıyor. Wednesday’in gotik kara komedisini direkt yansıtmayabilir; ama dram, entrika ve genç karakterlerin kimlik arayışı açısından oldukça yoğun bir çekiciliği var.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o71b9a1f4-a574-4c2a-9bb5-0632a9a84e76.webp

Wednesday’a Benzer 8 Dizi

Wednesday’in Gizemli Dünyasını Sevenlere: Gotik ve Karanlık Tarzda 8 Dizi Önerisi!

Futbol çoğu zaman sadece sahadaki 90 dakika olarak görülse de Arzu Karabulut için bu oyun, hayatın ta kendisi.

Almanya’nın Köln şehrinde dünyaya gelen Arzu, üç futbolcu abisinin arasında büyüyen bir çocuktu. Topu takip eden her adımında ailesinin desteğini hissetti ve mahalledeki herkes onu futbolcu olarak tanır, severdi. Başlangıçta annesi biraz çekinse de baba ve kardeşler her maça gitti; anne antrenmanlara götürdü, baba deplasmanlarda yanından ayrılmadı. Bu güçlü ailenin desteği, onun için en değerli güç oldu.

Sizi en çok motive eden şey neydi? Mahalledeki ilgi ve ailenizin güveni beni her zaman motive etti. Sahada kendimi özgür hissetmek ise futbol sevgimi daha da pekiştirdi. Futbol benim için sadece bir oyun değil, hayata tutunma biçimiydi.

Eğitim hayatınızla futbolu aynı anda sürdürmek nasıl bir süreçti? Almanya’da sporcular için eğitim büyük önem taşır. İlk milli takım kampına 14 yaşında katıldım; öğretmenler bana ödevler verirdi, kamplarda yapmak zorundaydım. Ortaokul kolaydı ama meslek lisesine geçtiğimde zorluklar çıktı; milli takımın uzun sürelerle okulu terk etmesi gerekiyordu. Öğretmenlerim bana ya futbol ya eğitim diye baskı yaptıysa da pes etmedim, ekstra çalışarak her ikisini de sürdürdüm. Muhasebe okudum, stajımı yaptım; bu süreç bana disiplin, azim ve sabır aşıladı.

Almanya’da eğitim ve spor eşit bir şekilde ilerlerken Türkiye’de değişim ve gelişim için umut var. Kız–erkek ayrımı olmadan altyapıya verilen önem çok değerli. Türkiye’de ise son yıllarda büyük kulüplerin kadın futbola yatırım yapması sevindirici; fakat devamlılık şart. Kadın futbolunun gelişimi konusunda düşünceleriniz neler?

Son 10 yılda kadın futbolu çok yükseldi, ama son 1–2 yılda bazı gerilemeler görüldü. Bunun sebebi yabancı oyuncu sayısının artması; kalite elbette önemli ama yerli oyuncuların da kadrolarda yer bulması gerekiyor. Saha şartları da en büyük zorluklardan biri. Büyük kulüplerin kadın futboluna girmesi Türkiye için değerli bir adım. Avrupa seviyesine yaklaşmak için her Süper Lig kulübünün kadın takımı olmalı. TFF’nin bu alandaki desteğini artırması şart. En büyük hayalim, Türkiye’de kadın futbolunu yükseltmek ve Avrupa seviyesine taşımak.

Milli takım kariyerinizde unutamadığınız anılar neler? 2005’ten beri milli formayı giyiyorum ve 100’den fazla milli maçta yer aldım. Her maçta İstiklal Marşı’nı okumak tüylerimi diken diken ediyor. İlk A milli golüm benim için çok özel bir anıydı; Erzincan’da oynadığım 100. maç ise hayatım boyunca unutamayacağım bir dönüm noktası. Bu formayı taşımak, her seferinde gurur ve sorumluluk demek.

Futbolu bıraktıktan sonra da kesinlikle futboldan kopmak istemiyorum. 2017’de antrenörlük belgesi aldım, 2019’da spor yöneticiliği okudum ve pedagojik formasyon eğitimimi tamamladım. Beden eğitimi öğretmeni olarak gençlere örnek olmak istiyorum. Özellikle küçük kız ve erkek çocuklara kendi yaşadığım zorlukları anlatarak onları futbola kazandırmak en büyük hedefim. Antalya’da gördüğüm bir olay çok anlamlıydı; bir kız çocuğunu antrenmana giderken görünce peşinden koştum, ailesi izin vermese bile ikna etmek için çaba gösterdim. Çünkü sahada spor yapan bir çocuk, sokakta vakit kaybetmesinden çok daha değerlidir.

Futbola ilgi duyan, çekinen genç kızlara neler söylemek istersiniz? Hiç çekinmesinler. Futbol erkek oyun değildir. Sahaya çıktıklarında cesur olsunlar, kendilerine inansınlar. Sevdiğin şeyi yaptığında başarı zaten gelir.

Sizi en çok motive eden cümle ya da hayat felsefeniz nedir? Öfke ve sinir her kapıyı kapattırır, sevgi ve saygı her kapıyı açar. Kendine saygı duyduğun, sevdiğin işi yaptığın sürece başarı mutlaka seni bulur.

Son olarak eklemek istedikleriniz var mı? En büyük mutluluğum, daha çok kız çocuğunu sahalara kazandırmak. Futbol bana çok şey kattı; ben de aynı duyguyu gençlere yaşatmak istiyorum.



https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oadba128c-f3f7-4841-96ea-079ceee60231.webp

Arzu Karabulut: Sahadan Hayata Uzanan İlham Verici Bir Başarı Hikayesi

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, yarın Bakan Kacır tarafından açılışı yapılacak etkinlik Erzurum Konaklı Kayak Merkezi'nde 31 Ağustos'a kadar sürüyor.

Bu yıl 27. kez düzenlenen Türkiye'nin en büyük gökyüzü gözlem etkinliği, bilim ve gökyüzü meraklılarını buluşturuyor.

Türkiye'nin 81 ilinden 33 bini aşkın başvuru ile rekor kırıldı. Seçimler kura yöntemiyle yapıldı; 1000 katılımcı etkinliğe davet edildi.

Yaş dağılımı geniş: 7'den 70'e her yaş grubu gökyüzü meraklılarını bir araya getirecek. Başvuruların 782'si aile olarak yapıldı. Kadın katılımcı oranı %35.

Etkinlik boyunca 39 rehber ve 84 astronom ile pek çok akademisyen görev alacak. Gün içinde güneş gözlemiyle başlayacak program, gece ise ay, gezegenler, yıldızlar ve bulutsularla devam edecek.

Program kapsamında seminerler, paneller, söyleşiler, bilim şovları, atölye çalışmaları ve bilgi yarışmaları gerçekleştirilecek. Çocuklar ve gençler için atölyeler, deneyim alanları ve uzay tüneli gibi aktiviteler de bulunuyor.

Katılımcılar TÜBİTAK destekli bilim merkezleri tarafından hazırlanan sergiler ve atölyeler aracılığıyla bilimi doğrudan deneyimleyecek. Türkiye'nin astronotları Alper Gezeravcı ve Tuva Cihangir Atasever de deneyimlerini paylaşacaklar.

30 Ağustos Cumartesi günü Halk Günü olarak düzenlenen etkinlikte atölyeler, sergiler ve gökyüzü gözlemleri halka açık olacak. Gökyüzünün büyüsünü paylaşmak isteyen herkes bu özel günü deneyimleme fırsatı bulacak.

Etkinlik, ilk kez 1998 yılında TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi öncülüğünde Antalya Saklıkent'te başladı.

Bu yıl Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın desteği, TÜBİTAK Bilim ve Toplum Başkanlığı'nın koordinasyonu, Erzurum Valiliği, Erzurum Büyükşehir Belediyesi ve Türkiye Ulusal Gözlemevleri ile paydaşlar eşliğinde gerçekleştiriliyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o8670f548-c2a7-49fc-b848-89cf3b6bca0f.webp

Erzurum'da TÜBİTAK Gökyüzü Gözlem Etkinliği Başlıyor

Japonya’nın Toyoake şehri, gençlerin sağlığını korumak amacıyla akıllı telefon kullanımını sınırlamayı gündeme taşıdı. Belediye, günlük ekran süresinin sadece iş ya da okul dışında 2 saate kadar olması gerektiğini öne süren bir taslak tasarladı. Bu düzenlemenin ceza içermemesi ve yalnızca tavsiye niteliğinde olması, halk arasında tartışmaları da beraberinde getiriyor.

Tasarın temel amacı, fiziksel ve zihinsel sağlığı korumak; aşırı telefon kullanımının uyku düzensizlikleri, göz yorgunluğu ve dikkat dağınıklığı gibi sorunlarla ilişkili olduğuna dikkat çekiliyor.

Çocuklar için özel tavsiyeler de var. İlkokul öğrencileri için ekran kullanımı saat 21.00’den sonra, ortaokul ve lise çağındakiler için ise 22.00’den sonra telefon kullanılmaması öneriliyor. Hedef, ekran bağımlılığını azaltmak ve uyku düzenini iyileştirmek.

Tasarı açıklandığında sosyal medyada büyük ilgi gördü. Birçok kullanıcı, günde 2 saat gibi sınırlamanın uygulanabilir olmadığını söyledi; “İki saate ne film bitirir, ne de kitap okurum” yorumları öne çıktı. Bazıları ise telefon kullanımının bireysel bir tercih olduğuna ve belediyenin buna müdahale etmesinin doğru olmadığını savundu.

Tepkiler üzerine Belediye Başkanı Masafumi Koki, bunun tamamen bir rehber niteliğinde olduğunu vurguladı. Yani kimseye ceza uygulanmayacak ve sınır aşılsa dahi yaptırım olmayacak. Koki, telefonların günlük yaşamda vazgeçilmez olduğunun farkında olduklarını ve önerinin yalnızca sağlık açısından dikkat çekmek için hazırlandığını belirtti.

Bu tür sınırlamalar, ülkede daha önce de tartışma yarattı. 2020 yılında Kagawa bölgesinin benzer bir önerisi, hafta içi 1 saat ve tatil günlerinde 90 dakika ile oyun sürelerini sınırlandırmayı hedefliyordu; ayrıca 12-15 yaşlar arasındaki çocuklar için 21.00, 15-18 yaş arası gençler için 22.00 sonrası kullanım önerilmişti.

Resmi verilere göre, Japonya Çocuk ve Aile Ajansı’nın mart ayı raporu, gençlerin hafta içi günde ortalama 5 saatten fazla çevrimiçi zaman geçirdiğini gösteriyor. Eğer Toyoake önerisi kabul edilirse, uygulama ekimde başlayacak.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o00e54943-6c27-475f-b637-875174a3f60e.webp

Japonya'dan İlginç Plan: Telefon Kullanımına 2 Saatlik Sınır Getirilebilir

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Mersin'de yürütülen operasyonların büyük bir başarıyla sonuçlandığını açıkladı. 

Akdeniz ve Tarsus ilçelerinde ortak yürütülen çalışmalarda; 3 milyon 542 bin adet uyuşturucu hap ele geçirildi. Operasyonda 8 şüpheli yakalandı.

Bakan Yerlikaya, sosyal medya hesabından gençlere seslenerek şu mesajı paylaştı:

'Gençler, uyuşturucuya karşı yürüttüğümüz bu mücadele sizleri koruma mücadelesidir. Geleceğinizi çalan uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden uzak durun. Biz sizin yanınızdayız.'

Bu adımlar, toplumumuzun güvenliği ve geleceği için atılan kararlı bir adımdır. Uyuşturucuyla mücadele, kesintisiz ve kararlı bir şekilde sürüyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o7add16e5-af3c-49aa-96af-b151319dabaa.webp

“gençlik” ile ilgili sonuçlar