2025-2026 Adli Yılı Başladı: Diyarbakır Baro Başkanı Güleç'ten Yargı Bağımsızlığı ve İnsan Hakları Çağrısı

2025-2026 ...
Diyarbakır Barosu Başkanı Abdulkadir Güleç, 2025-2026 Adli Yılı'nın açılışını Diyarbakır Adalet Sarayı önünde avukatlarla birlikte kutladı. Bugünün ana mesajı, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının bugün karşı karşıya olduğumuz en temel sorun olduğu; hukukun üstünlüğünün tesis edilemediği yönündeydi. İfade özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin sistematik şekilde ihlal edildiğini vurguladı. Güleç, geçmişten gelen bir hatırlatmayı da beraberinde taşıdı; 2013 yılında adli yıl açılışında yaptığı konuşmayı anımsatarak, Tahir Elçi’nin yargı bağımsızlığı ve insan hakları ihlalleri konusundaki mesajını paylaştı. Elçi’nin cinayetinin üzerinden on yılı aşkın süre geçmesine rağmen faillerin ortaya çıkarılamadığını, bazı polisler hakkında açılan davaların ise beraatla sonuçlandığını belirtti. Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvurunun hâlâ sonuçlanmadığını söyleyerek, bu durumun cezasızlıkla mücadelede önemli bir sorun olduğunun altını çizdi. Diyarbakır Barosu olarak, gerçek failler yargılanıp cezalandırılıncaya kadar hukuk mücadelesinin süreceğini vurguladı. Kürt sorununun çözümüne ilişkin yeni anayasa ihtiyacını da dile getiren Güleç, demokratik, çoğulcu ve herkesin eşit yurttaş olarak kabul edildiği bir Anayasa ile ancak çözüme ulaşmanın mümkün olduğunu belirtti. Ekim 2024’te başlayan yeni siyasi sürecin umut verici olduğunu fakat süreçte atılması gereken bazı adımların halen atılmamış olması, toplumda çözüm umudunu zayıflatıyor. Kürt hukukçu ve siyasetçiler lehine verilen AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmaması, “umut hakkı”nın gözetilmemesi ve cezaevi yönetimi ile gözetim kararlarının süreci aksattığına işaret etti. Güleç, temel hak ve özgürlüklerin sistematik olarak ihlal edildiğini yineledi. Türkiye’de ifade özgürlüğü, barışçıl toplantı hakkı, adil yargılanma ve insan onuruna aykırı muameleye karşı korunmanın zayıfladığına dikkat çekti. Çevre ve doğa haklarının da tehdit altında olduğunu vurguladı: Şeffaflık eksikliği, halkın itiraz haklarının engellenmesi ve ekolojik tahribat, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını ve gelecek nesillerin haklarını zayıflatıyor. AİHM kararlarının uygulanması konusuna da değinen Güleç, Türkiye’nin yaklaşık 70 bin bireysel başvurudan yüzde 20’sinin kaynağı olduğuna dikkat çekti. İfade özgürlüğü ihlallerine ilişkin kararların en çok Türkiye aleyhine çıktığını hatırlatarak, Anayasa’nın 90. maddesi ve AİHS’in 46. maddesi gereği AİHM kararlarının derhal uygulanmasının hukukun üstünlüğünün zorunlu bir gereği olduğunu vurguladı. Adil, bağımsız ve tarafsız bir yargı ile güçlü bir savunmanın olmadan hukuk devletinin ve demokrasinin varlığının mümkün olmadığını belirtti. Yeni adli yılın, hukukun üstünlüğünün, yargı bağımsızlığının ve avukatlık mesleğinin güçlenmesine hizmet etmesini diledi.
Son Güncelleme:1 Eylül 2025 11:42