AB’nin Batarya Düzenlemeleri Türkiye İçin Yeni Fırsatlar Sunuyor

AB’nin yeni batarya regülasyonları, AB Batarya Regülasyonu ve Kritik Hammaddeler Yasası çerçevesinde üretimden geri dönüşüme kadar tüm aşamalarda sürdürülebilirlik ve şeffaf tedarik zinciri hedefliyor. Uyumlu ulusal düzenlemeler hayata geçirildiğinde Türkiye enerji sektörü için önemli fırsatlar kapısını aralayabilir.
Eko Etki’nin Pil-Batarya 2025 Sektörel Sürdürülebilirlik Raporu, batarya üretiminin hücre ve katot aşamalarında yoğun enerji gerektirdiğini ve yaşam döngüsü boyunca yüksek karbon ayak izi yarattığını ortaya koyuyor. Aynı zamanda kritik hammaddelerin tedariki, geri dönüşüm altyapısındaki eksiklikler ve atık yönetiminin sektörün dönüşümünde öncelikli odak noktaları olduğuna işaret ediyor.
AB Regülasyonu ve CIRPASS Dijital Ürün Pasaportu (DPP) uygulamaları, karbon ayak izi, kritik ham madde kullanımı, geri dönüşüm ve tedarik zinciri şeffaflığı gibi pek çok alanda köklü değişiklikler getiriyor. Uzmanlar ise Türkiye için AB ile uyumlu ulusal mevzuat geliştirilmesinin ihracat kolaylığı ve yabancı yatırımcı güveni açısından kritik önem taşıdığını vurguluyor.
AA muhabirine konuşan Sürdürülebilir Finans Uzmanı Yunus Emre Ertoş, “AB Batarya Regülasyonu, tasarım, üretim, kullanım, yeniden kullanım ve geri dönüşüm aşamalarını kapsayan bütünsel bir çerçeve ortaya koyuyor.” dedi. Ayrıca Kritik Hammaddeler Yasası’nın, lityum, kobalt ve nikel gibi kritik girdilerin çıkarma, işleme ve geri kazanım süreçlerine yönelik sıkı kurallar getirdiğini belirtti ve bunun sürdürülebilir ham madde kullanımını teşvik edeceğini ekledi.
Uyum sürecinde üreticilerin çevresel faktörleri dikkate almasının zorunlu hâle geldiğine dikkat çeken Ertoş, yaşam döngüsü analizi, karbon ayak izi ve su ayak izi hesaplarının yapılmasının altını çizdi. Üretim süreçlerinin enerji verimli ve temiz teknolojilerle dönüştürülmesinin önemine değinen Ertoş, böylece çevresel etkilerin azaltılmasının hedeflendiğini vurguladı.
Kritik hammaddelerde dışa bağımlılığın azaltılmasına yönelik AB adımlarına da değinen Ertoş şu görüşleri paylaştı: “AB, kendi kendine yeterliliğini artırmak için iç üretimi çoğaltmayı, önemli bir kısmını AB içinde işlemiyle gerçekleştirmeyi ve geri dönüşümden payını büyütmeyi hedefliyor. Bu durum Türkiye gibi stratejik tedarikçiler için hem riskler hem de fırsatlar barındırıyor. AB kendi üretimini güçlendirdiğinde dışa bağımlılığı azalabilir ve bu durum Türkiye’nin ihracat payı üzerinde baskı yaratabilir. Öte yandan, sürdürülebilirlik, şeffaf tedarik zinciri ve yüksek kalite standartlarını benimseyen Türk firmaları AB için güvenilir tedarikçi konumlarını güçlendirme fırsatı yakalayabilir.”
Sürdürülebilirlik Uzmanı Cansu Melis Aksu da kullanım ömrünü tamamlamış bataryaların geri dönüşümü ve ikinci ömür uygulamalarının Türkiye için kritik önem taşıdığını belirtti. Aksu, “Türkiye’de bataryaların geri dönüşümü mevzuatla düzenlenmekte; kullanım ömrünü tamamlamış bataryaların geri dönüşümü ve ikinci ömür uygulamaları özellikle elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla birlikte çevresel sürdürülebilirlik, ekonomik fayda ve kaynak verimliliği açısından büyük önem arz ediyor.” dedi.
Türkiye’nin batarya sektöründe önceliklerine değinen Aksu, toplama altyapısını güçlendirmek, özel sektör–belediye işbirlikleriyle batarya geri kazanım zincirini kurmak ve ikinci ömür teknolojilerine yönelik AR-GE’yi desteklemenin öncelikli hedefler olması gerektiğini söyledi. Aynı zamanda AB ile uyumlu mevzuat geliştirilmesinin ihracat kolaylığı ve yabancı yatırımcı güveni açısından kritik olduğuna dikkat çekti ve Türk firmalarının AB için güvenilir tedarikçi konumlarını güçlendirme fırsatı yakalayabileceğini belirtti.
Aksu, enerji ve su tüketimini azaltan temiz üretim teknolojilerinin önemini vurgulayarak şu noktaları paylaştı: Atık ısı geri kazanımı, proses optimizasyonu ve otomasyon, su geri kazanım ve arıtma sistemleri, yenilenebilir enerji entegrasyonu ve dijital izleme teknolojileri gibi yöntemler, fayda-maliyet açısından orta ve uzun vadede sürdürülebilirlik ile ekonomi ve ekoloji entegrasyonunu sağlayarak sektörel fırsatlar yaratmaktadır.
Aksu ayrıca, ulusal mevzuat ve teşvik mekanizmalarının etkin uygulanması, KOBİ’lerin teknolojiye erişiminin kolaylaştırılması ve uluslararası başarılı uygulamaların adaptasyonunun temiz üretim teknolojilerinin yaygınlaşmasını ve sürdürülebilir üretim kültürünün oluşmasını destekleyeceğini belirtti. Bu bütüncül yaklaşımın, hem enerji hem de su verimliliğini artırarak ekonomik performansı güçlendireceğini ve Türkiye’nin sanayi sektörlerinde rekabet gücüne ile çevresel sürdürülebilirliğe önemli katkılar sağlayacağını ifade etti.
Son Güncelleme:27 Ağustos 2025 14:02
Ekonomi

Borsa İstanbul'da kayıplar yüzde 5'i aştı; açığa satışta seans sonuna kadar yukarı adım kuralı devrede

Antalya'ya 8 ayda gelen turist sayısı 12 milyona yaklaştı

Yılın 8 ayında otomobil ve hafif ticari araç satışı 817 binin üzerine çıktı
