Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, Türkiye ekonomisinin güç ve dayanıklılık göstereceğini vurguladı. Sıkı para politikası, küresel gelişmeler ve bölgemizdeki gerilimlere rağmen son 20 çeyrektir kesintisiz büyümeye devam ettiğini belirtti.

Baran, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2025 ikinci çeyrek verilerini değerlendirirken şu mesajları paylaştı:

Yılın ikinci çeyreğinde büyüme yüzde 4.8 olarak beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Bu performans, ekonomimizin dayanıklılığı ve potansiyelinin açık göstergesidir. Sanayi sektörü ivme kazandı ve büyümeye yüzde 6.1 katkıda bulundu; inşaat yüzde 10.9, bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 7.1, hizmetler ise yüzde 5.6’lık katkıyla güçlü bir performans sağladı. Ancak sürdürülebilir büyümeyi sağlamak için KOBİ’lerimizin finansmana erişiminin kritik öneme sahip olduğuna dikkat çekiyoruz.

Baran ayrıca, KOBİ’lerimizin desteklenmesi üretim ve ihracatta yeni rekorları tetikler; böylece büyümeyi daha da sürdürülebilir kılacağız.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o05fabe60-912c-408b-a5f8-42b39cbfe375.webp

ATO Başkanı Baran: Türkiye Ekonomisi 20 Çeyrektir Kesintisiz Büyüyor — Bölgesel Gerilimlere Rağmen Güçlü Performans

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, 182 milyon dolarlık yayın bedelinin yarısı güncel döviz kuru üzerinden ligdeki kulüplere dağıtılacak.

Diğer yarısının ödemesinde ise geçen yıl yapılan yayın ihalesi gününün kuru (31,3 TL) ve 1 yılda oluşan enflasyon oranı baz alınıyor. 2024-25 sezonunda 31,3 liralık kur üzerinden işlem yapılırken bu sezon yüzde 29,27’lik enflasyon değerlemesi sonucu bu meblağ, 40,46 TL olarak şekillendi.

Yayın gelirinden Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ve alt ligler için ayrılan paylar çıkarıldığında Süper Lig takımlarına, yaklaşık 6,5 milyar TL ödeme yapılacak. Bu meblağ, döviz kurunda yaşanacak muhtemel değişikliklerle paralellik arz edecektir.

Süper Lig kulüplerine ayrılan paranın yüzde 46'sı, takımların performansına göre pay ediliyor. Buna göre takımlar, elde edilen her galibiyette 9,66 milyon TL kazanacak. Bu meblağ, güncel döviz kuruyla 200 bin avroya tekabül ediyor. Kulüpler, beraberliklerde bu parayı rakibiyle bölüşecek.

Yayın gelirinin yüzde 37’si, lige katılım bedeli olarak tüm takımlara eşit şekilde dağıtılıyor. Ligdeki 18 kulüp, bu kalemden 132,2'şer milyon lirayı (2,7 milyon avro) kasasına koyacak.

Havuzdaki gelirin yüzde 11'i, geçmiş yıllarda şampiyonluk elde eden kulüplere ödül olarak veriliyor. Bu çerçevede geride kalan 69 sezonda şampiyon apoleti takan her takım, şampiyonluk başına 10,25 milyon liranın (213 milyon avro) sahibi olacak.

Süper Lig'e ayrılan gelirin kalan kısmı (yüzde 6), sezon sonunda ilk 6'da yer alan takımlara verilecek. Sezonu şampiyon noktalayacak takım, 227,8 milyon liralık (4,7 milyon avro) prime hak kazanırken lig ikincisi 182,5, lig üçüncüsü 136,5, lig dördüncüsü 91,2, lig beşincisi 45,9 ve lig altıncısı ise 23,3 milyon lirayla ödüllendirilecek.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/of1b7408e-7123-4edb-adf3-10b0b8c373c6.webp

Trendyol Süper Lig'de galibiyetin getirisi 9,66 milyon lira

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), bağımsız yıllık gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) verilerini açıkladı: 2024 yılında büyüme, zincirlenmiş hacim endeksiyle yüzde 3,3 artış gösterdi.

Cari fiyatlarla GSYH, 2024’te bir önceki yıla göre yüzde 64,6 artarak 44 trilyon 587 milyar 225 milyon lira oldu. GSYH’da en yüksek payı 2024’te imalat sanayi aldı (yüzde 16,8). İmalatı, yüzde 13 ile toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı ile yüzde 8,2 ile ulaştırma ve depolama sektörü izledi. Yıllık GSYH’da en düşük pay, hanehalklarının işveren olarak faaliyetleri için gerçekleşti.

Kişi başına GSYH, 2024 yılında cari fiyatlarla 503 bin 76 lira, ABD doları cinsinden ise yaklaşık 15 bin 325 dolar oldu.

İnşaat yüzde 9,9 ile en çok büyüyen sektör olurken, su temini; kanalizasyon, atık yönetimi yüzde 6,5; toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı yüzde 6,2 ile diğer büyüyen sektörler arasında yer aldı. Hanehalklarının işveren olarak faaliyetleri yüzde 0,8 ve imalat sanayi ile ulaştırma ve depolama yüzde 0,5’lik nispetlerle en çok küçülen sektörler olarak kayda geçti.

Yerleşik hanehalkı nihai tüketim harcamaları 2024 yılında bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre yüzde 4,3 arttı. Yerleşik hanehalkı nihai tüketim harcamalarının cari değerlerle GSYH içindeki payı yüzde 54 oldu. Harcamalarda en yüksek payı alan grupları sırasıyla yüzde 21,7 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 15,9 ile ulaştırma ve yüzde 15,9 ile konut, su, elektrik, gaz ve diğer yakıtlar oldu.

Devletin nihai tüketim harcamaları 2024 yılında bir önceki yıla göre yüzde 0,8 azaldı. Devletin nihai tüketim harcamalarının GSYH içindeki payı 14,5 olurken, gayrisafi sabit sermaye oluşumunun payı 31,3 olarak gerçekleşti. Bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 0,8 azalırken, gayrisafi sabit sermaye oluşumu yüzde 2,7 arttı.

Mal ve hizmet ihracatı 2024 yılında zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 0,1 artarken ithalatı yüzde 4,4 azaldı. Harcama yöntemine göre cari GSYH ana bileşenleri içinde toplam mal ve hizmet ihracatının payı yüzde 27,6, ithalatın payı ise yüzde 27,0 oldu.

İşgücü ödemeleri 2024 yılında yüzde 89,2 arttı. Brüt işletme artığı/karma gelir yüzde 54,1 yükseldi. İşgücü ödemelerinin cari gayrisafi katma değer içindeki payı yüzde 37,0 olarak kayda geçti (2023’te yüzde 32,2). Net işletme artığı/karma gelirin payı ise 2023’te yüzde 47,0 iken 2024 yılında yüzde 43,1 olarak belirlendi.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o12b4979c-edb2-4c41-87eb-6df054328caa.webp

TÜİK: Yıllık Gayrisafi Yurt İçi Hasıla 2024'te yüzde 3,3 arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) haziran ayına ilişkin verileri yayımladı ve Hizmet Üretici Fiyat Endeksi'nin (H-ÜFE) güçlü bir yükseliş kaydettiğini gösterdi.

Haziran’da H-ÜFE yıllık olarak %37,40 artarken, aylık olarak %4,72 yükseldi.

Sektörel görünümde dikkat çekici başlıklar şunlar:
- Ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yıllık artış: %31,24
- Konaklama ve yiyecek hizmetlerinde artış: %38,89
- Bilgi ve iletişim hizmetlerinde artış: %41,99
- Gayrimenkul hizmetlerinde artış: %37,07
- Mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde artış: %49,68
- İdari ve destek hizmetlerinde artış: %42,15

Aylık değişimlere bakıldığında ise bölümler şu hızlarda ilerledi:
- Ulaştırma ve depolama hizmetlerinde aylık artış: %4,44
- Konaklama ve yiyecek hizmetlerinde: %7,37
- Bilgi ve iletişim hizmetlerinde: %2,28
- Gayrimenkul hizmetlerinde: %6,13
- Mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde: %1,62
- İdari ve destek hizmetlerinde: %6,14

Özet olarak, haziran itibarıyla H-ÜFE bir önceki aya göre %4,72, geçen yılın aralık ayına göre %27,15, geçen yılın aynı ayına göre %37,40 ve 12 aylık ortalamalara göre %45,79 artış göstermiştir.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/ob052beaa-c5e3-4605-b9e2-5d6dbdf2a6a0.webp

TÜİK: Hizmet Üretici Fiyat Endeksi Yıllık %37,40 Artış Gösterdi

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ağustos ayına ilişkin ekonomik güven endeksi verilerini paylaştı.

Genel tablo şu şekildedir: Endeks Temmuz’da 96,3 iken Ağustos'ta yüzde 1,7 artışla 97,9’a yükseldi.

Tüketici güven endeksi, Ağustos'ta aylık bazda yüzde 0,9 artışla 84,3 seviyesine çıktı.

Aynı dönemde reel kesim güven endeksi yüzde 1,7 artışla 100,6 değerini kaydetti.

Hizmet sektörü güven endeksi yüzde 1,1 artışla 111,1’e çıktı.

Perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 0,8 artışla 108,8 olurken, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 4 düşüşle 85,3’e geriledi.

Ekonomik güven endeksinde son 5 yılın aylık verileri şöyle:

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o0d87ce54-92da-4be8-a743-50a47d798b2f.webp

Ekonomik güven endeksi ağustosta aylık bazda yüzde 1,7 artışla 97,9 oldu

Haziran ayına ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Petrol Piyasası Sektör Raporu, Türkiye’nin petrol dengesine dair dikkat çekici rakamları gün yüzüne çıkarıyor.

Ham petrol ithalatı, toplam ithalatta en büyük payı oluşturuyor ve haziranda yaklaşık 2.922.327 ton ile yüzde 2,9 artış gösterdi.

Bu dönemde motorin türleri ithalatı yaklaşık yüzde 5,2 artışla 1.206.387 tona çıktı. İthalatın kalan kısmını fuel oil türleri, havacılık ve denizcilik yakıtları ile diğer ürünler oluşturdu.

Toplam ithalat, haziranda geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 5,9 artışla 4.613.455 ton olarak gerçekleşti.

En fazla ham petrol ve petrol ürünleri ithalatı Rusya’dan geldi: 2.957.734 ton. Bunu 411.790 tonla Kazakistan ve 365.410 tonla Irak izledi.

Yurt içi benzin satışları haziran ayında geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 10,5 artışla 525.757 tona yükseldi; motorin satışları yüzde 1,4 artışla 2.346.043 tona çıktı.

Toplam petrol ürünleri satışları ise yüzde 3,5 artışla 3.014.205 ton olarak kayıtlara geçti.

Aynı dönemde Türkiye’nin havacılık yakıtları ihracatı yüzde 22,3 artışla 576.606 ton; motorin türleri ihracatı yüzde 82,5 artışla 290.899 ton ve denizcilik yakıtları ihracatı yüzde 23,1 artışla 185.185 ton oldu. Benzin türleri ihracatı ise yüzde 58,5 azalarak 12.468 tona geriledi.

Petrol piyasasında toplam ihracat yüzde 14 artışla 1.460.661 tona yükseldi.

Motorin türleri üretimi haziranda geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 11,4 artışla 1.403.873 ton; havacılık yakıtları üretimi yüzde 10,2 artışla 625.559 ton ve denizcilik yakıtları üretimi yüzde 7,6 artışla 186.165 ton olarak gerçekleşti. Öte yandan benzin türleri üretimi yüzde 11,8 azalışla 434.828 ton olarak kaydedildi.

Toplam rafineri petrol ürünleri üretimi ise yüzde 7,3 artışla 3.458.024 ton olarak kayıtlara geçti.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o858b947d-0e02-4850-80c9-bc5f05e35a88.webp

Türkiye'nin Petrol İthalatı Haziran’da 5,9 Artış Gösterdi

Para Politikası ve Makroekonomik Görünüm toplantıları kapsamında Ankara Sanayi Odası'nın (ASO) Ağustos Ayı Meclis Toplantısı'nda konuk olarak sunum gerçekleştirdi.

2013’ten bu yana farklı sektör ve ölçeklerden firmalarla yüz yüze görüşmeler yaptıklarını belirten Karahan, Ankara ve bölge illerinde 2025'te 310, son beş yılda ise toplamda 2.630 firma ile görüştüklerini bildirdi.

Karahan, elde edilen nitelikli ve zamanlı bilgileri karar alma süreçlerinde kullandıklarını dile getirerek, konjonktürel gelişmelerin yanı sıra yapısal sorunlar hakkında bilgi edindiğimizi, iletilen beklenti ve önerileri ilgili kamu kurumlarıyla paylaştığımızı ve reel sektör temsilcileriyle çift yönlü bir iletişim kurduğumuzu söyledi.

Sunumunda enflasyon konusunda şokların dezenflasyon sürecini bozmasını engellediklerine değinen Karahan, Haziran 2024'te başlayan dezenflasyon sürecinin kesintisiz devam ettiğini ve enflasyonun yıl sonunda tahmin aralığımız içinde kalacağını öngördüklerini belirtti.

Ekonomideki büyüme devam ederken sektörel dönüşümün de görüldüğüne dikkat çeken Karahan, fiyat istikrarının kalıcı ve genele yayılan refah artışını sağlayacağını söyledi. Toplumsal refaha en büyük katkıyı fiyat istikrarını sağlayarak sunacaklarını vurguladı.

Fiyat istikrarının yatırım ve üretim ortamını iyileştirdiğini belirten Karahan, finansal piyasalardaki oynaklıklara rağmen dezenflasyon sürecinin kesintisiz devam ettiğini ifade etti.

Enflasyonda düşüşün genele yayılarak devam ettiğini, kira ve eğitim gibi hizmet kalemlerinin enflasyonu yukarı çektiğini aktardı. Temmuz ayında aylık enflasyon geçici olarak yükseldi; talepteki dengelenmenin enflasyondaki düşüşe katkıda bulunduğunu ve tüketici ile firmaların enflasyon beklentilerinin gerileme eğilimine girdiğini söyledi. Ağustos ayı itibarıyla 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentisinin hanehalkı için yüzde 54,1, piyasa katılımcıları için yüzde 22,8 ve reel sektör için yüzde 37,7 seviyelerine gerilediğini hatırlattı.

Ekonomideki büyümenin ılımlı biçimde devam ettiğini belirtirken ticari kredi tahsili gecikmiş alacak oranının tarihsel ortalamanın altında kaldığını kaydetti. Konkordato talep eden firmaların ekonomideki payının görece düşük olduğunu ifade etti.

Kredi faizlerinin enflasyon ve enflasyon beklentilerinden etkilendiğine işaret eden Karahan, faiz indirimlerinin yalnızca enflasyon kontrol altında olduğunda etkili olabileceğini vurguladı.

Cari açıktaki düşüşün dış finansman ihtiyacını azalttığını, kur korumalı mevduatta (KKM) azalışın devam ettiğini ve Türk lirası talebinin güçlü seyrettiğini belirtti. KKM bakiyesindeki azalışa dikkat çekerek Ağustos 2023'te 143 milyar dolar olan bakiyenin Ağustos 2025 itibarıyla 132 milyar dolar azalarak 11 milyar dolara gerilediğini ifade etti.

Bu dönemde Türk lirası mevduat payının yüzde 60,4’e yükseldiğini aktaran Karahan, sıkı para politikası duruşunun rezervlere olumlu yansıdığını vurguladı.

Karahan sözlerini şöyle tamamladı: Fiyat istikrarı sağlanana kadar sürecek sıkı para politikası duruşu, talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme ile dezenflasyon sürecini destekleyecektir. Maliye politikasının eşgüdümü bu sürece katkı sağlayacaktır. Kurul politika faizine ilişkin adımlar enflasyon gerçekleşmeleri ve beklentileri gözetilerek öngörülen dezenflasyonun gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirlenecektir. Adımların büyüklüğü enflasyon görünümüne odaklı, toplantı bazlı ve ihtiyatlı bir yaklaşımla gözden geçirilecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda tüm para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o1f2c0acc-4af6-42fd-a072-ba0ecc14306f.webp

Merkez Bankası Başkanı Karahan: Enflasyon yıl sonunda tahmin aralığında kalacak

Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, CNN Türk’te Savarona olarak bilinen Atatürk’ün yatında yaptığı canlı yayında Türkiye’nin kritik doğum oranlarına yeniden odaklanılması gerektiğini bir kez daha vurguladı. Afyoncu, doğum oranlarını yükseltmek için devletin somut teşvikler sunması gerektiğini söyledi ve özellikle doğum izninin en az iki yıla çıkarılmasını istedi.

Afyoncu, Türkiye’yi bekleyen nüfus krizinin en çok konuşulan ve dikkat edilen konulardan biri olduğunu belirtti. Doğum hızını artıramazsak Anadolu’nun eski medeniyetleri Hititler ve Romalılar gibi Türklerin de Anadolu’dan silinmesi ihtimalinin ortaya çıkacağını söyledi. Konunun siyaset üstü olarak ele alınması gerektiğini vurguladı.

Ekonomik koşullarda çiftlerin çalışmak zorunda olduğunu hatırlatan Afyoncu şu öneriyi getirdi: Devlet çocuklar için teşvikler sunmalı. Kadınların doğum izni en az iki yıl olmalı. Bütçeye olan etkisinin ne olacağını konuşmak lazım. Ayrıca eğitim meselesinin de çözülmesi gerekiyor; devlet okulları yetersiz bulunduğu için insanlar özel okullara yöneliyor, fakat bütçe buna da yetmiyor. Örneğin Kazakistan’da beş çocuklu ailelere emeklilik maaşı veriliyor; Türkiye’de benzer modeller uygulanabilir. “Çabuk hareket etmemiz gerekiyor” diyerek nüfus probleminin hızla çözülmesini istedi.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o02122509-146d-4b76-92c8-454deb8e1992.webp

Afyoncu'dan Düşen Doğum Oranları İçin Teşvik Çağrısı: Doğum İzni En Az 2 Yıla Çıkmalı

Yeni eğitim-öğretim yılı yaklaşırken okullardaki beslenme sorunları yeniden gündeme geliyor.

Derin Yoksulluk Ağı kurucusu Hacer Foggo, Açık Alan Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Melek Bahat ve Derin Yoksulluk Ağı Araştırma ve Savunuculuk Koordinatörü Önder Uçar, 8 Eylül’de yeniden açılacak okullarda öğrencilerin beslenme sorunlarını masaya yatırdı. Muzir.org’tan Müberra Ünsal’ın röportajından öne çıkanlar şu şekilde özetlenebilir:

• Uzun vadede riskler artıyor: Otizm riskinin artması, kelime haznesinin kısıtlanması, erken çocukluk eğitiminin zorlaşması, obezite ve kansızlık riskinin yükselmesi; bilişsel gelişimde olumsuzluklar, boylarda kısalma gibi etkiler görülebilir; ayrıca okula beslenme götürememe, malzeme erişimindeki güçlükler ve uzun, zorlu yolculuklar nedeniyle okuldan kopma riski artabilir.

• Enflasyon ve gıda giderleri: 2025 Türkiye’sinde her 10 çocuktan biri kıyafet alamıyor. Enflasyonun etkisi gıda harcamalarını yüzde 62’ye, giyim harcamalarını yüzde 77’ye çıkardı; temel giderler olan gıda, giyim ve barınma, yoksul ailelerin üzerinde en ağır yükleri oluşturuyor. İç çamaşırından ayakkabıya kadar ihtiyaçlar karşılanmıyor; bazı haneler bu temel ihtiyaçları karşılamak için zorlanıyor.

• Çocuklar için bodurluk ve yetersiz beslenme: Hacettepe Üniversitesi’nin 2018 çalışması, Türkiye’de çocuklarda bodurluk oranını yüzde 6 civarında gösteriyordu. Bugün bu çocuklar 11–12 yaşlarında bodur kalabilir; sayı yaklaşık 350–400 bin olarak ifade ediliyor ve risk hâlâ büyüyor.

• Okul yemeğinin etkisi: UNICEF’in verileri, okul yemeğinin kız çocuklarında kansızlığı yüzde 20 düşürdüğünü ve okula devam oranını yaklaşık yüzde 2,5 artırdığını gösteriyor. Okul yemeği bu kadar kritik iken, bazı politikalar bunu reddediyor ve çocuklar yemeksiz kaldıklarında bahçede dolanıyorlar. Bu sadece açlık değil, travmadır ve kimsenin buna hakkı yoktur.

• Küresel karşılaştırma ve ses getirme: Uluslararası Yemek Koalisyonu’na üyelik sürecini yakından takip ediyoruz. 14 Mart Okul Yemeği Günü ilan edildi; bugün ise Neyimiz Eksik kampanyasıyla eksikleri sorguluyoruz. Örnekler şu soruyu akıllara getiriyor: Başka ülkeler neyimiz eksik denildiğinde hangi noktada öne çıkıyor?

• Küresel örnekler: Güney Afrika Cumhuriyeti, kişi başına düşen geliri Türkiye’nin yarısından az olsa da kendi bütçesiyle öğrencilerin yüzde 72’sine ücretsiz okul yemeği sunuyor. Filipinler, Türkiye’nin kişi başına düşen gelirinin yüzde 29’u kadar olsa da kendi imkanlarıyla öğrencilerin yüzde 13’üne ücretsiz yemek sağlıyor. Nijerya, Türkiye’nin yüzde 12’si gelirine sahipken yüzde 15’e ulaşan bir kapsamla beslenmeyi karşılıyor. Kolombiya ise Türkiye’nin milli gelirinin yüzde 53’üne sahip olmasına rağmen çocukların yüzde 52’sine ücretsiz beslenme sunuyor.

O halde soruyoruz: Neyimiz eksik?


https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oa25f1e03-27ac-4321-9850-bc8520285387.webp

“türkiye ekonomisi” ile ilgili sonuçlar