Bahçeli: Hiç kimse Cumhur İttifakı'nın arasına nifak tohumu saçamayacak

Bahçeli: H...
Devlet Bahçeli, MHP Genel Başkanı, gündeme ilişkin yazılı açıklamasında şu gerçeğe dikkat çekti: Aynı anda farklı coğrafyalarda savaş ve soykırım zulmünün hüküm sürdüğü bir tabloyla, aynı zamanda barış ve sükunet arayışlarının hız kazandığı bir dönemi yakından izlemek gerekir. Bu ikilemin, tuhaf ve tenakuz dolu bir dönemin başlıca özelliği olduğuna vurgu yaptı. Bahçeli, Birleşmiş Milletler IPC raporuna atıfta bulunarak Gazze Şeridi’ndeki durumun acil bir gıda kriziyle sarsıldığını ve bu kıtlığın insanlık vicdanını deprem gibi salladığını belirtti. Gazze’nin 1943 Bengal Kıtlığı’nı aratmayacak ölçüde sıkıntılı bir tabloyla karşı karşıya olduğunu ifade etti; açlıktan ölen çocuklar ve zulüm ile soykırıma tanık olmanın sadece üzücü değil, insanlık için utanç vesilesi olduğunu vurguladı. İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’yı yutma hedefiyle sürdürdüğü şiddet ve dehşet sarmalını eleştirerek, Filistinli kardeşlerimizin yurtlarından koparılma ve sürgün politikalarının siyonist barbarlıkla yürütüldüğünü belirtti. Kara mizahı andıracak şekilde cennete girmeyi hedefleyenlerin barış havariliğiyle savaş yandaşlığını sarkaç gibi gidip gelmesinin hiçbir inanç ve vicdana sığmayacağını, Gazze’nin işgal ve ilhak planıyla karşı karşıya kalınmasını ibretlik bulduğunu kaydetti. Uluslararası insani hukuk ayaklar altına alınırken, Gazze için planların ve adımların dikkatli ve adil bir dille yürütülmesi gerektiğini vurguladı. Alaska Zirvesi ve Oval Ofis’teki görüşmelerin Gazze’nin güvenliği ve insani durumu için mi yoksa başka amaçlar için mi olduğunun sorgulanması gerektiğini belirtti. Bahçeli, Gazze’de yaşanan krizin Rusya-Ukrayna savaşıyla da doğrudan bağlantılı olduğuna işaret etti. Barış ve güvenlik garantilerinin esas olarak Avrupa güvenliğiyle ilgili kaygılardan doğduğunu, krizleri tırmandıracak nevzuhur krizlere dönüştürmek isteyen üst akla karşı durmanın kaçınılmaz olduğunu ifade etti. Şayet barış ve huzur samimi ise önce Gazze’deki insani ve tarihi felaketin engellenmesi gerektiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın barış ve diyalog çağrılarının dünya genelinde bir umut ışığı haline geldiğini söyleyen Bahçeli, bu çağrıların kulak arkası edilmemesi gerektiğini belirtti. İnsanlık vicdanına tercüman olan bu çağrıların görmezden gelinmesinin hak ve adalet ölçüleriyle zıt olduğuna dikkati çekti ve krizleri derinleştirecek adımlardan kaçınılması gerektiğini ifade etti. Türkiye’nin iç ve dış barış, huzur ve güvenlik hedefinde kararlı olduğunu, terörsüz bir Türkiye’nin milli birlik ve kardeşliğin en belirgin göstergesi olduğuna vurgu yaptı. Rusya-Ukrayna savaşıyla ilgili diplomatik hesapların içinde bulunduğu dönemde Türkiye’nin İstanbul’da başlayan sürecin yine İstanbul’da tamamlanması yönündeki inancını paylaştı. Kuzey’de barış mimarisi için çalışırken güneyin ihmal edilmesinin insani yardımların dahi yolunu tıkayacağını belirtti. Gazze’de akan kan durmadıkça barış çağrılarının yalnızca sözde kalacağını, bağlayıcılık ve inandırıcılıktan yoksun kalacağını ifade etti. Gazze için BM Görev Gücü’nün rolüne ilişkin tartışmaların acilen netleşmesi gerektiğini söyledi. Uluslararası hukukçular, akademisyenler ve sivil toplum kuruluşlarının Gazze konusunda “israil karşıtı 10 maddelik hedefler” açıklamasını münhasır görüş olarak nitelendirdi ve bu hedeflerin hemen hayata geçmesi gerektiğini belirtti. İsrail’e silah sevkiyatının durdurulması, diplomatik ilişkilerin askıya alınması, ticaret ve yatırımların kesilmesi, BM Barış ve Görev Gücü’nün Gazze’ye derhal gönderilmesi ve ambargo ile yaptırımların gündeme alınması çağrısını tekrarladı. Bahçeli, gündeme yoğunlaşarak CHP’nin sorumsuz ve baştan savma siyasetinin demokrasi kültürünü tahrip ettiğini söyledi. CHP Genel Başkanı’nın TBMM’yi olağanüstü toplantıya çağıracağını açıklamasını eleştirdi; Gazze meselesinin bir siyasi istismar aracı olarak kullanılmasına karşı çıktı. TBMM’nin olağanüstü toplanmasına gerek olmadığını ve Cumhur İttifakı aleyhinde yükselen fitne rüzgarlarının etkisizleşeceğini vurguladı. Cumhur İttifakı’nın güçlenmesini, ahlaki, manevi, vatan ve millet sevgisine dayanan geçmişteki birliktelik olarak tanımladı; 15 Temmuz gecesi meydanlarda kurulan birleşimin bugün de sürmesi gerektiğini belirtti. Altılı Masa’nın “mücrim unsur” içerdiği yönündeki görüşleri hatırlatarak, Cumhur İttifakı’nın millete olan güven ve istiklal için vazgeçilmez bir yol olduğuna işaret etti. CHP yöneticilerinin rüşvet ve yolsuzluk çarkında öğütülmüş algısına karşı, milletin böyle çirkin tekliflere prim vermeyeceğini dile getirdi. CHP’nin iç ve dış sorunlarda vizyoner bir nitelik üretemediğini ve yürütülen gündemlerin yalan, riya, iftira ve dedikodu üzerine kurulu olduğunu savundu. Türk milletinin bu tür siyaset önerilerine prim vermeyeceğini sözlerine ekledi.
Son Güncelleme:27 Ağustos 2025 13:12