CHP İstanbul İl Yönetimi’nin mahkeme kararıyla tedbiren görevden uzaklaştırılmasının ardından, eski milletvekili Gürsel Tekin kayyum olarak İstanbul İl Başkanlığı’na atandı.

Tekin, sosyal medya paylaşımında şu mesajı verdi:

Savaş meydanlarında kurulmuş CHP'nin öğrencisiyim. Partim, yaşamım boyunca kırmızı çizgim oldu. Böyle zor günlerde parti içi kardeşliği ve dayanışmayı korumak bizim en asli görevimizdir. Söz konusu CHP ise gerisi teferruattır.

Kısaca, Tekin’in ifadesiyle; CHP söz konusu olduğunda, dayanışma ve ilkeler ön planda.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o3973bd4c-7e63-4152-b222-3cfa4fd8ed0f.webp

Kayyum Tekin'den CHP için kırmızı çizgiler ve dayanışma mesajı

İzmir'de babaannesinin şiddetine maruz kaldığı görülen bir çocuk ile kardeşi, devlet korumasına alındı.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, konuyla ilgili yazılı bir açıklama yayımladı. Bazı sosyal medya paylaşımlarında çocuğun babaannesi tarafından şiddete uğradığı yönündeki iddialara ilişkin olarak şu bilgiler paylaşıldı:

Olay emniyete intikal ettiğinde il müdürlüğü ekipleri hızlıca harekete geçti. Görüntülerde şiddete maruz kaldığı görülen çocuk ve kardeşi güvenlik ve koruma amacıyla devlet korumasına alındı.

Bakanlık olarak davaya müdahil olduk ve şiddet uygulayan kişinin gereken cezayı alması için süreci titizlikle takip edeceğiz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o5fa2bceb-0935-4e6f-9112-77387c5a4733.webp

İzmir'de Babaannesinin Şiddetine Maruz Kalan Çocuk Devlet Korumasında

Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü önünde, 15 yaşındaki Hilal Özdemir'in düğün organizasyonu işletmesinin önünde öldürülmesini protesto etmek isteyen öğrenciler polis müdahalesiyle karşılaştı.

Güney Kampüs önünde toplanan öğrenciler için açıklamalara izin verilmedi; polis, eylemi engellemek için çevreyi abluka altına aldı. Müdahale sırasında bazı öğrenciler gözaltına alındı; bir öğrencinin sürüklendiği görüldü. Öğrenciler, polis engellerine rağmen eylemlerine devam etti.

Açıklama yapan öğrenciler, Boğaziçi'nde sermayenin ne işi var, bir düğün organizasyonunun ne işi var gibi sorularla durumu eleştirdi. Ayrıca 15 yaşında Hilal Özdemir'in çalıştırıldığı iddialarına dikkat çekildi. Şu ifadeler sıklıkla yükseldi:

"Boğaziçi Üniversitesi'nde sermayenin ne işi var? Bir düğün organizasyonunun ne işi var, bu durumu kabul etmiyoruz. Boğaziçi Üniversitesi'nde gerçekleşen bir düğün organizasyonunda nasıl oluyor da 15 yaşında Hilal Özdemir çalışıyor? 15 yaşında bir çocuk işçi çalışıyor. Boğaziçi Üniversitesi'ne akademisyenler, öğrenciler, mezunlar giremezken nasıl oluyor da 24 kayıtlı suçlu bir fail içeri girebiliyor? Üniversiteyi kendi malı zannediyorlar. Biz bu durumu kabul etmiyoruz. Üniversiteler bizimdir. Biz orada eğitim görüyoruz. Ama yaşanan süreçlerden kaynaklı bir kadın olarak hiçbirimizin üniversitelerde güvenliği yok. Bir üniversiteli olarak hiçbirimizin geçiminin garantisi yok. Biz bu şartlar altında yaşama zorunluluğuyla bırakılıyorsak ve barınma alanımız üniversitelerin ta kendisiyse biz bu duruma karşı çıkıyoruz."

"Katiller dışarıda ellerini kollarını sallaya sallaya geziyor; kampüslerimizde çocuk işçi çalıştırılıyor ama öğrencilerin yürüyüşü engelleniyor. Katilleri, kayyumları korumaya çalıştığınızı biliyoruz. Ama biz susmuyoruz!" diye tepki gösterildi.

Polis müdahalesine rağmen açıklama yapan öğrenciler eylemlerini sürdürdüler.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o4039e338-52a6-45af-a8b3-d453a3dbffd7.webp

Boğaziçi’nde Hilal Özdemir protestosuna polis müdahalesi: Açıklamaya izin verilmedi, abluka altında kaldılar

Bursa Barosu, seçim güvenliği ile anayasal düzenin korunması konusunda net bir duruş sergiliyor.

Açıklamada şu görüşler paylaşıldı:

'Seçim hakimlerinin ve YSK'nın görev ve yetkilerine ilişkin konularda, asliye hukuk mahkemelerinin bu sınırları aşarak karar vermesi, hukuk ve seçim güvenliğini tamamen ortadan kaldırır; Anayasa'ya ve hukuka tamamen aykırı ve yok hükmündedir.'

Barodan yapılan hatırlatmada, 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun, siyasi partilerin karar ve yürütme organ seçimlerinin il ve ilçe seçim kurulları gözetim ve denetimi altında yapılacağını belirttiğini anımsattı. Aynı kanunda, bu seçimlerle ilgili itirazlar üzerine seçim sonuçlarını etkileyecek ölçüde usulsüzlük veya kanuna aykırı uygulama nedeniyle iptal kararı sadece seçim hakimlerince verilebilir ve iptal edilen seçim en geç iki ay içinde yenilenebilir.

Aynı kanunun 112. maddesine göre, ilgili seçimlere hile karıştırıldığı yolunda iddia ve itirazlar da yine seçim hakimleri tarafından incelenecek ve sonuç olarak seçimlerin iptaline ve yenilenmesine karar vermek yetkisi sadece seçim hakimlerindedir.

Tüm bu mevzuat karşısında, münhasıran seçim hâkimlerinin ve YSK'nın görev ve yetkisine giren konularda asliye hukuk mahkemelerinin karar vermesi, hukuk ve seçim güvenliğini zedeler; Anayasa'ya ve hukuka aykırı ve yok hükmündedir. Şeklen varmış gibi görünen kararlar için 'itiraz yolu açık' denilmesi de hukuki vahameti artırır; anayasal demokratik hukuk devletinin ilkeleri yeniden ayaklar altına alınmaktadır.

Bursa Barosu olarak, siyasallaşmış ve hukuken yok hükmündeki kararların ve uygulamaların karşısında durmaya devam edeceğiz ve anayasal demokratik hukuk devletini savunmayı sürdüreceğiz.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o114f9654-369c-4b71-b8f9-4761371e957a.webp

Bursa Barosu: Asliye hukuk mahkemelerinin görev sınırını aşan kararlar yok hükmündedir

(İSTANBUL) İstanbul Barosu, belediye ve partilere kayyum uygulamasıyla ilgili açıklama yayımladı. Demokrasiye vurulmuş ağır ve öldürücü bir darbe olarak tanımlanan bu yaklaşım, açıklamada şu sözlerle vurgulandı:

"Siyasi Partiler Kanunu uyarınca parti kongreleri, ilçe seçim kurulu hakimi gözetiminde yapılır ve süresinde yapılan itirazlar hakim tarafından kesin olarak karara bağlanır. Söz konusu kararlar, yalnızca Anayasa'nın 79. maddesi uyarınca Yüksek Seçim Kurulu tarafından kaldırılabilir. Yüksek Seçim Kurulu'nun kararları kesindir. Bu çerçevede, asliye hukuk mahkemelerinin verdiği iptal kararları açık bir görev gaspıdır ve yok hükmündedir."

Baro, konunun sadece usul tartışması olmadığını, demokrasiyi hedef alan bir müdahale olarak gördüğünü vurguluyor:

"CHP İstanbul İl Örgütüne yönelik hukuk dışı kayyum kararı, yargı yetkisinin kötüye kullanılarak siyaseti dizayn etme girişimidir; bu karar demokrasiyi, seçme ve seçilme hakkını hiçe saymaktadır. Kayyum eliyle halkın demokratik iradesinin yok sayılması, çok sayıda il ve ilçe belediyesinin vesayet altına alınmasıyla zaten yaygın ve sistematik bir uygulama haline gelmiştir. Bu uygulamanın şimdi siyasi parti yönetimlerine de sirayet etmesi, giderek tüm toplumun bir vesayet rejimi altında yönetilmeye başlanması, demokrasiye vurulmuş ağır ve öldürücü bir darbedir." 

"Asliye hukuk mahkemelerinin verdiği iptal kararları açık bir görev gaspıdır ve yok hükmündedir." 

"Hukuk dışı yargı kararlarıyla siyasete müdahale edilmesinin ve bu müdahalelerden politik çıkar elde edilmeye çalışılmasının hiçbir toplumsal meşruiyeti yoktur. Bu hukuk dışılığın sorumluluğu, yalnızca bu kararlara imza atan yargı mensuplarında değil, aynı zamanda bu müdahaleyi siyasal amaçlarla kullananlardadır." 

"İstanbul Barosu olarak hatırlatırız ki 'Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz. (Anayasa md. 6) Egemenlik gaspına karşı Anayasal güvence altındaki hak ve özgürlüklerin, demokrasinin ve halk iradesinin savunulmasına kararlılıkla devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.'"

İstanbul Barosu’nun açıklaması, bugün CHP İstanbul İl Kongresiyle ilgili gelişmelerle paralel olarak hatırlatıldı. CHP İstanbul İl Örgütü’nün 8 Ekim 2023’te Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşen 38. Olağan İstanbul İl Kongresi’nde Bahçelievler İlçe Başkanı Özgür Çelik 342 oyla İstanbul İl Başkanı seçilmiş; eski İl Başkanı Cemal Canpolat ise 310 oy almıştır. Bu kongreyle ilgili olarak bugün İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen bir ihtiyati tedbir kararı kamuoyuna yansıdı; kongre yönetiminin görevden alınması kararı ise tartışma yarattı. Karar siyasetçilerden hukukçulara kadar pek çok kesimde tepkilere yol açtı. Tepkilerden biri de İstanbul Barosu’ndan geldi ve kayyum uygulamalarına karşı vurgu yapılarak kararlar eleştirildi. 

Baro’nun açıklamasında, kayyum uygulamalarıyla siyasetin dizayn edilmeye çalışılmasının toplumsal meşruiyeti olmadığı ve bu tür müdahalelerin demokrasiye zarar verdiği bir kez daha vurgulandı. Ek olarak, bu süreçte yargı kararlarının tarafsızlığı ve bağımsızlığı konusundaki kaygılar da dile getirildi. Baro, Anayasa’ya ve hukukun üstünlüğüne olan bağlılığını bir kez daha belirtti ve demokratik hakların savunulmasına yönelik kararlılığını kamuoyuna iletti.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o2534a65b-70f1-41b0-b43a-ef9bf10b6936.webp

Kayyum Tekin'den CHP için kırmızı çizgiler ve dayanışma mesajı

Gündem

İzmir'de Babaannesinin Şiddetine Maruz Kalan Çocuk Devlet Korumasında

Boğaziçi’nde Hilal Özdemir protestosuna polis müdahalesi: Açıklamaya izin verilmedi, abluka altında kaldılar

Bursa Barosu: Asliye hukuk mahkemelerinin görev sınırını aşan kararlar yok hükmündedir

İstanbul Barosu'ndan Kayyum Uygulamalarına Sert Tepki: Görev Gaspı ve Demokrasiye Darbe

İlgili Haberler

Gürsel Tekin’den CHP'den ihraç edilmesine ilişkin açıklama: 'Ben bu kararı kabul etmiyorum'

Özdağ: CHP İstanbul İl Yönetiminin Tedbiren Uzaklaştırılması Cumhur İttifakı’nı Düşman Ceza Hukuku Yoluyla Korumaya Çalışıyor

İzmir Barosu: CHP İstanbul İl Yönetiminin Tedbirle Uzaklaştırılması Yok Hükmündedir

CHP İstanbul İl Yönetiminin Tedbiren Uzaklaştırılmasına İlişkin Özgür Özel'in Değerlendirmesi