Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri, gençlik profili konusunda çarpıcı bir tablo ortaya koyuyor: 6 milyon 500 bin genç ne okula devam ediyor ne de bir işte çalışıyor.

Bu grup, Türkiye’de genç nüfusun yüzde 27’sine denk geliyor ve çoğunluğu ailelerinin desteğiyle yaşamını sürdürmeye çalışıyor.

Ekonomim'den Alaattin Aktaş, yoksulluğun derinleştiğini vurguluyor ve bu gençleri 'NENİ' olarak tanımlıyor: Ne eğitimde ne de istihdamda olan gençlerin önceliğinin sadece bir iş olduğunu savunuyor.

İkinci çeyrek TÜİK verileri, 15-24 yaş grubundaki ne eğitimde ne istihdamda olanların dağılımını ortaya koyuyor: yükseköğretim görmüş olanlarda bile işsizlik oranı şaşırtıcı bir boyutta.

Bu grupta yükseköğretim görmüş olanların yüzde 28’i işsiz. Ancak bu oranı değerlendirirken bir hataya düşmemek gerekiyor: 'Daha üniversite eğitimi devam eden milyonlarca genç var, işsizlik tabii ki yüksek görünür' denilemez; çünkü bu oran ne eğitimde ne istihdamda olanları kapsıyor ve şu anda eğitimine devam edenler bu hesapta yer almıyor.

TÜİK’e göre ikinci çeyrekte üniversite eğitimini tamamlamış 25 yaşından küçük genç sayısı 1,2 milyon. Bu gençlerin de yüzde 28’i işsiz; yani yaklaşık 334 bin.

Erkeklerde ise üniversite mezunu 25 yaşından küçük sayısı 438 bin ve bunların yüzde 23,6’sı yani 103 bini hâlâ iş bulabilmiş değil.

Kadınlarda tablo daha kötü: 25 yaşından küçük 754 bin üniversite mezunu kadının yüzde 30,6’sı işsiz — yani yaklaşık 231 bin.

Burada akla gelebilecek bir karşılaştırma olabilir: 'Neredeyse bir milyon atanmayan öğretmen var mı?' Ancak veriler bu sayının 25 yaşından küçük üniversite mezunlarını kapsadığını hatırlatıyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o18039a8f-bf0c-40ce-90d5-0660068e8ee8.webp

6,5 Milyon Genç Ne Yapıyor?

6 Milyon 500 Bin Genç Ne Yapıyor? Ne Okuldalar Ne de İş Yerinde!

HÜDA-PAR'ın resmi hesabından yayımlanan haftalık değerlendirme, okul öncesi ve ilkokullarda uygulanan kılık-kıyafet yönetimini hedef aldı.

Açıklamada, "Okul öncesi veya ilkokul düzeyinde başörtüsünün sorun olarak görülmesi anlaşılır değildir." ifadesi vurgulandı.

"Okul öncesi eğitim kurumlarında ve ilkokullarda okul içinde baş açık bulunur" hükmünün, baskıcı bir zihniyetin tezahürü olduğu ileri sürüldü.

"Devlet, vatandaşlarının inanç özgürlüğünü teminat altına almak zorundadır." denildi ve söz konusu maddenin halen yürürlükte tutulması, inanç özgürlüğünü baskılamaya dönük bir psikolojik baskının sürmekte olduğuna işaret ettiği ileri sürüldü.

İlgili açıklamada şöyle devam edildi: "Söz konusu düzenleme, fiilen uygulanmasa da ilgili maddenin hâlâ yürürlükte tutulması soru işaretlerine ve kaygılara neden olmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı, vatandaşların inanç değerlerine yönelik müdahalelere kesinlikle açık bir alan bırakmamalıdır."

"Okul öncesi veya ilkokul düzeyinde başörtüsünün sorun olarak görülmesi anlaşılır değildir. Bu, pedagojik açıdan doğru olmadığı gibi anayasal güvence altındaki inanç özgürlüğüyle de çelişmektedir."

Bu nedenle, söz konusu düzenlemenin yeniden değerlendirilmesi zorunludur.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o91b1ecac-7f37-4b24-839d-9d0bafb3e2d9.webp

HÜDA-PAR Baş Özgürlüğü

HÜDA-PAR: Okul Öncesi ve İlkokullarda Baş Açık Yönetmeliğini Hedefliyor

Okulların açılmasına sayılı günler kala veliler servis ücretlerini mercek altına aldı.

Ankara'da okul servis ücretlerinde zam yapıldı ve yüzde 30 artış belirlendi.

Servisçiler önce yüzde 50 zam talep ettiğini açıklamıştı; yılbaşında zam yapılmadığını gerekçe göstererek bu talebi iletmişlerdi. Ancak yapılan değerlendirmelerin ardından Ankara'da belirlenen zam oranı talebin altında kaldı.

Peki, okul servisi ücreti ne kadar oldu? Yeni eğitim-öğretim yılı hızla yaklaşıyor ve veliler hangi ücreti ödeyeceklerini öğrenmek için haberleri takip ediyor. İstanbul ve Ankara’da servis ücretlerinde zam geleceği konuşulurken ilk haber Ankara’dan geldi.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o46e581c8-1b1b-44f7-828a-c9ea8cb93db7.webp

Ankara’da Servis Zammı

Ankara’da Servis Ücretlerine Zam

Gelecek kaygısı, pek çok kişinin yakından bildiği bir duygu.

Kısa süre önce Tıp Uzmanlık Sınavı’ndan istediği sonucu alamayan bir kullanıcı, yaşadığı hayal kırıklığını sosyal medyada paylaştı.

Hayatın yalnızca sınavlardan ibaret olmadığını vurgulayan bu paylaşım, özellikle ailelerin çocuklarına yüklediği ağır beklentiler üzerine güçlü bir tartışma başlattı.

Gelecek kaygısı ve başarısızlık gibi duygular, genç zihinlerde çok daha ağır bir yük oluşturabilir. Ailenin eleştirel tavrı, sadece bir sınav sonucunu değil, kişinin değerini de sorgulatabilir.

Paylaşım, “hayatta sınav bitmez; önemli olan pes etmek yerine yoluna devam etmek” mesajını taşıdı. Ancak bazı aileler için diplomanın kendisi tek göstergedir ve bu durum, gençler üzerinde ciddi baskı yaratabilir.

Sizce bu tür bir durumda nasıl tepki verilir? Yorumlarınızı paylaşalım!

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o8b4cd69f-3538-4b68-9ea4-7a901ab27d1c.webp

TUS Başarısızlığına Haklı İsyan

TUS'u Kazanamadığı İçin Ailesi Tarafından 'Hayal Kırıklığı' Olarak Görülen Kullanıcının Haklı İsyanı

Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nin Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alişarlı, düzenlenen bir konuşmada üniversitenin adını taşıyan ünlü iş insanı ve mimar İzzet Baysal’a ait olan sözün, kurumun ilk 15 arasında yer alacağı yönünde olduğuna dikkat çekti.

Rektör, ulusal sıralamada şu anda 39. sırada olduklarını ifade ederken, yeni üniversite sayısını hesapladığında sözün yerine getirildiğini savundu.

Bu açıklama, kamuoyunda çeşitli tepkilere yol açtı; kimileri Baysal’ın mirasının bu sözle ilişkilendirilmesini olumlu karşıladı, kimileri ise sıralama rakamlarının netleşmesini bekledi.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/ob480837c-7a7a-4753-9845-20f9ba51d9ea.webp

Abant İzzet Baysal Üniversitesi

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektöründen Sıralama İddiası

Yapay zeka dünyasına adım attığınız anda karşınıza pek çok terim çıkacaktır. Bu terimler ilk bakışta karışık görünse de zamanla işinize yarayacaklarını fark edersiniz. Bunlardan en önemli olanlardan biri LLM, yani Büyük Dil Modeli.

LLM (Large Language Model), Türkçesiyle Büyük Dil Modeli, aslında çoğumuzun “yapay zeka” diye adlandırdığı alanda kullanılan bir teknoloji. LLM’ler, çok büyük miktarda yazı, kitap, makale ve internet verisi üzerinde eğitilir ve temel amaçları dili anlamak ve insan gibi metin üretmektir. Yani sık sık kullandığımız ChatGPT de aslında bir LLM örneği kullanır.

Gelin, yapay zekayı anlamanın kilit taşı olan LLM’i yakından inceleyelim.

Nedir bu LLM? Büyük Dil Modeli olarak çalışan bu sistemler, internetten topladıkları milyonlarca kelime üzerinden öğrenir. Hangi kelimenin hangi kelimeden sonra gelmesinin mantıklı olduğunu öğrenir ve buna göre cümleler kurar. Bir bebeğin konuşmayı öğrenmesi gibi; hangi kelimenin hangi kelimeden sonra gelmesi gerektiğini tahmin eder ve bir sonraki konuşmada bu kuralları uygular. LLM’ler bu pratiği her dilde gösterebilirler.

LLM’nin Açılımı Nedir? Açılımı Large Language Model’dır, yani Büyük Dil Modeli. “Büyük” denilmesinin nedeni, milyonlarca hatta milyarlarca kelimeyi ezberlemiş olmalarıdır. Ancak ezberlemekle kalmaz; öğrendiklerini kullanarak yeni ve akıcı cümleler üretirler. Örneğin bir tatilde sahilde neler yapılır diye sorulduğunda, gördüğü verilerden yola çıkarak mantıklı ve akıcı bir yanıt sunarlar.

Girişte bahsedildiği gibi, yapay zeka sohbet robotları ilk çıktığında cümle hataları yapabiliyordu. Zamanla bu hatalar azaldı; sohbet robotları bizler gibi espriler yapar, edebi konuşmalar kurar oldu. Bunun arkasındaki temel güç de LLM’in gelişmesiyle mümkün oldu.

Bugün dünyada pek çok farklı LLM var ve her biri farklı şirketler tarafından geliştiriliyor. Bazıları sohbet etmeye odaklanırken, bazıları kod yazmayı kolaylaştırıyor, bazıları ise araştırmalara yardımcı oluyor. Günlük dilde “yapay zeka” dediğimiz bu sohbet botları, aslında LLM’ler farklı amaçlar için kullanılıyor.

En Çok Kullanılan LLM Yapıları Nelerdir?
- GPT (ChatGPT’nin modeli): En çok bilinen LLM’lerden biri ve özellikle insan gibi sohbet etme konusunda öne çıkıyor.
- BERT (Google): Daha çok arama motorlarının anlamasını güçlendirmek için kullanılıyor. Örneğin Google’da doğru sonuçları bulmamıza yardımcı oluyor.
- LLaMA (Meta): Daha açık kaynaklı bir model; araştırmacılar tarafından sıkça tercih ediliyor.
- Claude (Anthropic): Daha güvenli ve rehber gibi cevaplar vermeyi hedefleyen bir model.

Kısacası, farklı LLM’ler farklı “karakterlere” sahip. Kimisi çok hızlı, kimisi çok güvenli, kimisi ise çok yaratıcı.

LLM’ler hayatımızı kolaylaştıracak pek çok iş yapabilir. En basit örnek, internette merak ettiğin bir şeyi sorduğunda sana kısa bir özet sunmasıdır. Ya da kalabalık bir yazıyı birkaç cümlede toparlayabilir. Kod yazanlar için bir “asistan programcı”, öğrenciler için “ders notu özetleyici”, yazarlar için “ilham kaynağı” olabilir. Yaratıcı bir fikir istediğinde LLM’e danışmak işini oldukça kolaylaştırır.

LLM’i Nerelerde Kullanabilirsin?
- Sohbet ve asistan: ChatGPT gibi; istediğin soruları sorabilir ve yanıt alabilirsin.
- Çeviri: İngilizce bir metni hızlıca Türkçe’ye çevirebilirsin.
- Yazı yazma: Makale, ödev ya da blog yazısı oluşturabilirsin.
- Kodlama: Kodlardaki hataları bulabilir ve yeni kod yazabilir.
- Eğitim: Karmaşık konuları basit bir dille açıklamasını isteyebilirsin.

Örneğin, “Ayşe’ye doğum günü mesajı hazırla” dediğinde sana birkaç farklı seçenek verir. İçlerinden en çok beğendiğini seçersin.

LLM’ler Metinleri Nasıl Üretir?
LLM’ler aslında kelime tahmini yapar. Bir cümlenin devamında hangi kelimenin gelmesinin mantıklı olduğuna göre seçim yapar. Bu süreç çok hızlı işler ve sana akıcı bir metin olarak döner. Örneğin “Bugün hava çok …” dediğinde model en uygun sözcüğü tahmin eder ve devamını üretir. Bu tahminler üst üste eklenince uzun ve anlamlı bir yazı ortaya çıkar.

Yani esasında LLM, metinleri ezberden yazmaz; mantıklı tahminlerle sıfırdan yeni bir metin üretir.

LLM’ler Güvenilir mi?
LLM’ler çok şey biliyor gibi görünse de her zaman yüzde yüz doğru bilgi vermezler. Eğitildikleri veriler hatalıysa ya da net bir cevap yoksa yanlış ya da uydurma yanıtlar verebilirler. Bu duruma yapay zekâ dünyasında “halüsinasyon” denir.

Örneğin, Türkiye’de en uzun köprü hangisi diye sorarsan doğru cevap verebilirler; ama köprü çok yeni açıldıysa eski bilgiyi verebilirler. Bu yüzden önemli konularda bilgiyi doğrulamak gerekir.

Günümüzde kullandığımız birçok dijital hizmetin arkasında LLM’ler vardır. Arama motorlarında doğru sonuçları bulmamız, telefonlarımıza yazarken otomatik kelime önerileri gelmesi, hatta sosyal medyada karşımıza çıkan içeriklerin anlaşılır hâle gelmesi hep bu modellerin katkılarıyla mümkün olur. En önemlisi, LLM’ler sayesinde teknoloji artık sadece uzmanların değil, herkesin kolayca faydalanabileceği bir araç haline geliyor: uzun raporları özetleyen, yabancı dilleri çeviren, kod yazmayı kolaylaştıran ve günlük hayatı hızlandıran bir “dijital yardımcı”.

LLM Nasıl Yapılır ve Nasıl Eğitilir?
Bir LLM yapmak, devasa bir Lego şehri kurmaya benzer. Önce milyonlarca küçük parçaya (kelime ve cümleler) ihtiyaç vardır. Parçalar toplanır, temizlenir ve düzenlenir. Ardından bu parçalar, özel matematiksel formüller ve yapay sinir ağlarıyla bir araya getirilir. Bu süreçte güçlü bilgisayarlar kullanılır çünkü model milyarlarca kelimeyi analiz eder. Sonunda, öğrendiği örneklerden yola çıkarak yeni cümleler kurabilen akıllı bir sistem ortaya çıkar.

LLM’yi eğitmek de benzer şekilde bir pratik serüvenidir. Model önce büyük bir yazı koleksiyonunu okur. Ardından eksik bırakılan kelimeleri tahmin etmeye çalışır. Yanlış yaparsa düzeltilir, doğru yaparsa pekiştirilir. Bu süreç, bir öğrencinin test çözerek öğrenmesi gibidir. Ne kadar çok tekrar ederse o kadar başarılı olur. Eğitim sonunda model, sadece kelimeleri ezberlemekle kalmaz; kelimelerin birbirine nasıl bağlı olduğunu da öğrenir. Başlangıçta tek kelimeyle cevap verebilen bir LLM, eğitim sonunda uzun ve zengin sohbetler kurabilir.

LLM’ler Sürekli Öğrenmeye Devam Ediyor mu?
LLM’ler “her gün yeni şeyler öğrenen” canlılar değildir. Büyük bir eğitim sürecinden geçer ve belli bir bilgi düzeyinde kalır. Eğitimleri, tarihe kadar olan verileri kapsar; örneğin 2023 yılına kadar eğitildiyse 2024 olaylarını kendi başına öğrenemez. Ancak bazı şirketler modelleri güncelleyebilir ve yeniden eğitebilirler; bu da onların bilgilerini taze tutar. Ayrıca bazı modeller, kullanıcılarla konuşurken o sohbeti hafızaya alıp daha tutarlı yanıtlar verebilir. Ancak bu da kalıcı öğrenme değildir; o anki hafıza kullanımıdır.

LLM ile Yapay Zekâ Arasındaki Fark Nedir?
Aslında LLM, yapay zekânın bir türüdür. Yapay zekâ (AI) daha geniş bir kavramdır; LLM ise onun içindeki dil odaklı bir teknolojidir. Yapay zeka denince akla satranç oynayan bilgisayarlar, yüz tanıma sistemleri, kendi kendine giden arabalar veya tıbbi teşhis yapan algoritmalar gelebilir.

Özetle:
- Yapay zeka (AI): Geniş bir şemsiye. Her türlü akıllı teknolojiyi kapsar.
- LLM: Bu şemsiyenin dili anlamak ve üretmek üzerine odaklanan özel bir parçasıdır.


https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oee370f42-dd6f-4140-828f-ea58b1308347.webp

LLM Nedir? Yapay Zekayı Anlamak

Yapay Zekâ’yı Anlamak İçin Önemli Olan LLM Nedir?

2025-2026 eğitim-öğretim dönemi yaklaşıyor ve milyonlarca öğrenci için özel okulların ücretleri merak konusu. Yaz tatilinin ardından Eylül ayında okullarla yeniden buluşacak öğrenciler için hazırlıklar hız kazanıyor. Bu yıl da İstanbul, Ankara ve İzmir'deki popüler okulların yeni dönem ücretleri belli oldu ve pek çok okulda artış görülüyor.

Bir bakışta öne çıkanlar:
- Robert Koleji (İstanbul): Hazırlık sınıfı 1.728.900 TL; 7 gün yatılı ve yemek ek ücreti 631.300 TL; toplam 2.360.200 TL
- İstanbul Saint-Joseph Fransız Lisesi: 1.290.000 TL + %10 KDV
- Alman Lisesi: 1.395.000 TL; 9 taksitli; toplam 1.500.000 TL
- Üsküdar Amerikan Lisesi: 1.395.000 TL; taksitli toplam 1.395.000 TL
- Tarsus Amerikan Koleji: 1.104.000 TL; 7 gün yatılı ücreti 405.861 TL
- İzmir Amerikan Koleji: 1.162.500 TL (KDV dahil peşin ödeme)
- İstanbul Özel Notre Dame de Sion Fransız Lisesi: 1.116.250 TL (KDV dahil peşin ödeme)
- Saint-Michel Fransız Lisesi: 1.045.000 TL; 9. sınıflar için KDV dahil 1.100.000 TL
- Sainte Pulchérie Fransız Lisesi: 1.045.000 TL; 9. sınıf ücret + KDV 1.000.000 TL
- İtalyan Lisesi: 550.000 TL; 9. sınıflar için KDV dahil 645.516 TL
- Bahçeşehir Koleji: Bahçeşehir Bilfen İlkokulu 657.030 TL – 1.120.350 TL; Bilfen Ortaokulu 657.888 TL – 971.850 TL
- FMV Işık Okulları: Anaokulu 396.000 TL; Lise 351.450 TL’den başlar
- Doğa Koleji: Fiyatlar yaklaşık 300.000 TL’den başlıyor
- Koç Okulu: Ana sınıfı 1.617.660 TL; Lise hazırlık 1.625.400 TL; toplami yatılıyla 2.279.998 TL
- Hisar Okulları: Okul öncesi KDV dahil 1.419.775 TL; İlkokul 1. sınıf 1.315.842 TL
- ENKA Okulları: 1.178.698 TL
- TED Ankara Koleji (Anaokulu): 800.000 TL
- Özel Sezin Okulu: 1.210.000 TL
- BJK Kabataş Vakfı Özel Okulları: 845.000 TL
- IELEV Eğitim Kurumları: 802.924 TL
- Özel Bilkent İlk ve Ortaokulu: 550.000 TL

Not: 2025 yılında özel okul zam oranları için resmî öngörü MEB formülüne göre en yüksek artışın yüzde 54,8 olması yönündedir. Bu oran 12 aylık ÜFE ve TÜFE ortalamalarının yarısına ek olarak 5 puan ilavesiyle hesaplandı. Ancak bu sınır sadece ara kademeler için geçerlidir; yeni kayıt yaptıran öğrenciler için bu oranlar uygulanmaz.

İller bazında durum:
İstanbul: Türkiye’nin en kalabalık ve ekonomik olarak en güçlü şehri olduğundan özel okul ücretleri genelde en yüksektir. Uluslararası müfredat sunan okulların sayısı fazladır; bu da fiyatları yukarı çeker. Avrupa Yakası’ndaki Levent, Etiler, Maslak gibi bölgelerdeki okullar genelde daha pahalıdır.
Ankara: Başkent olması ve diplomatik çevre nedeniyle bazı yabancı okullar bulunur. İstanbul’a göre biraz daha uygun fiyatlı olabilir, ancak yüksek kalite standartlarında özel okullarda ücretler hâlâ ciddi düzeydedir.
İzmir: Daha küçük ve sakin bir şehir yapısına sahiptir; bu da genel olarak ücretlere yansır. Son dönemde artan talep fiyatları kademeli olarak artırdı; Çeşme ve Urla gibi bölgelerde butik okullar yüksek ücretler talep edebilir.

Fiyatları etkileyen faktörler:
- Kampüs olanakları (havuz, spor salonu, sanat atölyeleri vb.)
- Eğitim dili (Türkçe, İngilizce, çift dil) ve uluslararası akreditasyonlar
- Servis ve yemek ücretlerinin dahil olup olmaması
- Öğretmen kadrosunun niteliği
- Müfredat türleri (MEB, IB, Cambridge, Montessori vb.)

Kısaca: En yüksek ücretler İstanbul’da, ardından Ankara ve İzmir geliyor. Ancak şehir içindeki semt ve okulun adı bile fiyatları önemli ölçüde değiştirebiliyor. Aynı isimdeki okulların şehirler arası şubelerinde bile farklı ücretler görülebilir.

Yeni kayıt ve devam eden öğrenciler için ücret farkları var mı?
Evet, yeni kayıt yapanlar genelde devam eden öğrencilerden daha yüksek ücretler ödeyebiliyor.

Ücretlerin dışındaki ek maliyetler nelerdir?
Okul ücretinin dışında servis, yemek, kırtasiye malzemeleri gibi ek maliyetler de söz konusudur. Yıllık yemek ücretleri yaklaşık 40.000 TL ile 150.000 TL arasında değişebilir; servis ücretleri kurumların inisiyatifine bağlı olarak değişir.

Veliler bu ücretleri araştırırken nelere dikkat etmeli?
- Toplam ücret kalemlerini ayrı ayrı inceleyin; kayıt ücreti, yemek, kırtasiye, kitap, servis, kıyafet, geziler gibi ek masrafları hesaba katın.
- Yıllık ücret kavramı okullara göre değişir; bazıları tüm hizmetleri kapsarken bazıları sadece eğitim bedelini belirtir.
- Eğitim içeriği, akademik kadro ve yabancı dil olanakları; hangi program uygulanıyor ve yurt dışı eğitim imkanları var mı?
- Sosyal ve kültürel gelişim imkanları; kulüp ve dersler ile okulun fiziksel olanakları nasıl?
- Lokasyon ve servis; eve yakın mı, servis ücretleri ne kadar?
- Şeffaf iletişim ve veli-okul ilişkisi; yönetim soruları net yanıtlıyor mu, iletişim nasıl sürdürülüyor?
- Mezun başarısı ve üniversite yerleşimi; mezunlar hangi liselere ve üniversitelere gidiyor?
- Sözleşme ve iptal şartları; cayma halinde iade politikaları nasıl işliyor?
- Sözleşmedeki uzun vadeli yükler; bağlayıcı maddeler var mı?

Sonuç: Veliler özel okulu seçerken sadece en pahalı olanın en iyi olduğunu ya da en uygun fiyatlı olanın yeterli olduğunu düşünmemeli. Okulun eğitim kalitesi, çocuğun ihtiyaçlarına uygunluğu ve uzun vadeli katkısı, ücretten çok daha belirleyici olmalıdır.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o126885f5-0792-497b-8aaf-9cb3beff7f89.webp

2025 Özel Okul Ücretleri

2025 Özel Okul Fiyatları: İstanbul, Ankara ve İzmir'deki Özel Okulların Yeni Dönem Ücretleri

Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullarda kayıt işlemleri hâlâ sürüyor. Düzce'deki Turgut Özal Anadolu Lisesi'nin velilere dağıttığı kurallar sosyal medyada gündem oldu.

Gazeteci Nevşin Mengü’nün paylaşımı, okul yönetiminin bazı kurallarını öne çıkarıyor. Buna göre kız öğrencilerin servis araçlarının ön koltuğunda oturması kesinlikle yasak. Kızlar ayakta yolculuk etmek zorunda kalabilir; koltuklar dolu olsa bile ön koltuk için fedakârlık isteniyor.

Ayrıca kantinde kız ve erkek öğrencilerin aynı sıraya giremeyeceği belirtiliyor. Ders ve ilişkilerle ilgili ifadeler de dikkat çekici: 'kız-erkek ilişkilerinde seviyeli davranılacak; kuzenim, kankim, 8 yıllık arkadaşım gibi gerekçeler kabul edilmeyecek' gibi ifadeler listede yer alıyor.

Habere göre bu kurallar, veli ve öğrenci tepkisine yol açtı; bazı iddialar ise kayıt sırasında para istenmesiyle ilgiliydi. Ancak gündeme gelenler arasında, öğrencilerin uyması beklenen bu kurallar dikkat çekti.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o1a477d30-b55c-4ebb-9bea-e82ba4ebd146.webp

Turgut Özal Anadolu Lisesi'nde Tartışmalı Kurallar: 'Kız Öğrenciler Serviste Ön Koltukta Oturmayacak'

Üniversite hazırlığı yapan adaylar, ÖSYM’nin YKS yerleştirme sonuçlarının açıklanmasını hâlâ bekliyor.

Üniversite kayıtları 1-5 Eylül’de yapılacağı için sonuçların gecikmesi endişeyi artırıyor ve tepkiye yol açıyor.

Sosyal medyada son olarak Muharrem İnce de ÖSYM’ye sesini yükseltti. İnce, şu sözlerle tepki gösterdi: “Üniversite yerleştirme sonuçlarını bir türlü açıklayamayan ÖSYM, niye açıklamadığını da açıklamayan ÖSYM. Aklımıza kurt düşürme ÖSYM!”

ÖSYM’nin son yıllarda yoğunluğu hafifletmek için hafta sonları açıklama yaptığı bilinse de bu pazar da sonuçlar açıklanmadı. ÖSYM’nin açıklama yapmaması, adaylar arasında güvensizliği artırdı.

Üniversite adayı öğrenciler, sonuçların zamanında açıklanması gerektiğini vurgulayarak sosyal medyada tepkilerini sürdürüyor ve sürecin hızlandırılmasını talep ediyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/od0107d13-9eed-45bf-959c-2e6bd0860ae0.webp

ÖSYM YKS Sonuçları Hâlâ Açıklanmadı: Muharrem İnce’den 'Aklımıza kurt düşürme ÖSYM' Tepkisi

Futbol çoğu zaman sadece sahadaki 90 dakika olarak görülse de Arzu Karabulut için bu oyun, hayatın ta kendisi.

Almanya’nın Köln şehrinde dünyaya gelen Arzu, üç futbolcu abisinin arasında büyüyen bir çocuktu. Topu takip eden her adımında ailesinin desteğini hissetti ve mahalledeki herkes onu futbolcu olarak tanır, severdi. Başlangıçta annesi biraz çekinse de baba ve kardeşler her maça gitti; anne antrenmanlara götürdü, baba deplasmanlarda yanından ayrılmadı. Bu güçlü ailenin desteği, onun için en değerli güç oldu.

Sizi en çok motive eden şey neydi? Mahalledeki ilgi ve ailenizin güveni beni her zaman motive etti. Sahada kendimi özgür hissetmek ise futbol sevgimi daha da pekiştirdi. Futbol benim için sadece bir oyun değil, hayata tutunma biçimiydi.

Eğitim hayatınızla futbolu aynı anda sürdürmek nasıl bir süreçti? Almanya’da sporcular için eğitim büyük önem taşır. İlk milli takım kampına 14 yaşında katıldım; öğretmenler bana ödevler verirdi, kamplarda yapmak zorundaydım. Ortaokul kolaydı ama meslek lisesine geçtiğimde zorluklar çıktı; milli takımın uzun sürelerle okulu terk etmesi gerekiyordu. Öğretmenlerim bana ya futbol ya eğitim diye baskı yaptıysa da pes etmedim, ekstra çalışarak her ikisini de sürdürdüm. Muhasebe okudum, stajımı yaptım; bu süreç bana disiplin, azim ve sabır aşıladı.

Almanya’da eğitim ve spor eşit bir şekilde ilerlerken Türkiye’de değişim ve gelişim için umut var. Kız–erkek ayrımı olmadan altyapıya verilen önem çok değerli. Türkiye’de ise son yıllarda büyük kulüplerin kadın futbola yatırım yapması sevindirici; fakat devamlılık şart. Kadın futbolunun gelişimi konusunda düşünceleriniz neler?

Son 10 yılda kadın futbolu çok yükseldi, ama son 1–2 yılda bazı gerilemeler görüldü. Bunun sebebi yabancı oyuncu sayısının artması; kalite elbette önemli ama yerli oyuncuların da kadrolarda yer bulması gerekiyor. Saha şartları da en büyük zorluklardan biri. Büyük kulüplerin kadın futboluna girmesi Türkiye için değerli bir adım. Avrupa seviyesine yaklaşmak için her Süper Lig kulübünün kadın takımı olmalı. TFF’nin bu alandaki desteğini artırması şart. En büyük hayalim, Türkiye’de kadın futbolunu yükseltmek ve Avrupa seviyesine taşımak.

Milli takım kariyerinizde unutamadığınız anılar neler? 2005’ten beri milli formayı giyiyorum ve 100’den fazla milli maçta yer aldım. Her maçta İstiklal Marşı’nı okumak tüylerimi diken diken ediyor. İlk A milli golüm benim için çok özel bir anıydı; Erzincan’da oynadığım 100. maç ise hayatım boyunca unutamayacağım bir dönüm noktası. Bu formayı taşımak, her seferinde gurur ve sorumluluk demek.

Futbolu bıraktıktan sonra da kesinlikle futboldan kopmak istemiyorum. 2017’de antrenörlük belgesi aldım, 2019’da spor yöneticiliği okudum ve pedagojik formasyon eğitimimi tamamladım. Beden eğitimi öğretmeni olarak gençlere örnek olmak istiyorum. Özellikle küçük kız ve erkek çocuklara kendi yaşadığım zorlukları anlatarak onları futbola kazandırmak en büyük hedefim. Antalya’da gördüğüm bir olay çok anlamlıydı; bir kız çocuğunu antrenmana giderken görünce peşinden koştum, ailesi izin vermese bile ikna etmek için çaba gösterdim. Çünkü sahada spor yapan bir çocuk, sokakta vakit kaybetmesinden çok daha değerlidir.

Futbola ilgi duyan, çekinen genç kızlara neler söylemek istersiniz? Hiç çekinmesinler. Futbol erkek oyun değildir. Sahaya çıktıklarında cesur olsunlar, kendilerine inansınlar. Sevdiğin şeyi yaptığında başarı zaten gelir.

Sizi en çok motive eden cümle ya da hayat felsefeniz nedir? Öfke ve sinir her kapıyı kapattırır, sevgi ve saygı her kapıyı açar. Kendine saygı duyduğun, sevdiğin işi yaptığın sürece başarı mutlaka seni bulur.

Son olarak eklemek istedikleriniz var mı? En büyük mutluluğum, daha çok kız çocuğunu sahalara kazandırmak. Futbol bana çok şey kattı; ben de aynı duyguyu gençlere yaşatmak istiyorum.



https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oadba128c-f3f7-4841-96ea-079ceee60231.webp

Arzu Karabulut: Sahadan Hayata Uzanan İlham Verici Bir Başarı Hikayesi

Binlerce öğrenci, hayallerindeki üniversiteye kavuşmak için gün sayıyor. Haziran ayında yapılan YKS oturumlarının ardından sonuçlar açıklanmış olsa da, 24 Ağustos'ta açıklanması beklenen tercih sonuçları açıklanmadı.

13 Ağustos'ta tercih işlemleri tamamlandı; şimdi ise adaylar 1-5 Eylül arasında yapılacak kayıt günlerinin belirsizliğinde stres yaşıyor. Üniversite kayıtlarıyla ilgili net bir açıklama olmaması eleştirilere yol açıyor.

ÖSYM'den şu ana kadar konuya dair resmi bir duyuru bulunmuyor. Adaylar ve aileler, sosyal medyada seslerini duyurmaya çalışıyor; X'te YKS konulu etiketler sık sık gündemde.

Politikacılar da öğrencilerin belirsizliğini gündeme taşıdı. CHP'li Muharrem İnce, ÖSYM'yi eleştirerek açıklama yapılmamasıyla ilgili tepki gösterdi. CHP'li Mahmut Tanal da gençlerin belirsizlik içinde kaldığını belirtti ve derhal açıklama talebinde bulundu.

Üniversite kayıtları 1-5 Eylül 2025 arasında yapılacak; e-Devlet üzerinden elektronik kayıtlar 1-3 Eylül'de gerçekleştirilecek. Üniversite kaydı için üniversiteye gidilmeye gerek olmadığını da hatırlatıyoruz.

Üniversitelerin açılış takvimleri üniversiteden üniversiteye değişebilir; genelde Eylül ayında kayıtlar ve açılışlar başlayacak. Ancak bazı istisnalar olabilir.

YKS tercih sonuçları Ağustos ayı bitmeden açıklanması bekleniyor. ÖSYM genelde yoğunluk oluşturmamak için tercih sonuçlarını haftasonu açıklıyor. Bu yüzden önümüzdeki günlerde açıklanması muhtemel.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o0031e83e-1c72-43e3-81db-3ed76824e4bd.webp

YKS Tercih Sonuçları Neden Açıklanmadı? Üniversite Tercih Günleri Belirsizlik İçinde

Geçen yıl AYT + TYT netiyle fizik bölümünü kazanan Prof. Dr. Behçet Yalın Özkara, bu yıl gündemdeki iddialar eşliğinde YKS macerasını sürdürdü.

Sınav sürecine dair tartışmalar sosyal medyada ve basında yer bulurken, Özkara’nın geçen yıl -0.25 netle fizik bölümünü kazandığı haberleri de hafızalarda kaldı. Ardından gelen soruşturmalar ve kontenjanlarda yapılan değişiklikler, konunun tüm taraflarında dikkat çekti.

Bu dönemde, yapay zekadan aldığı bazı stratejilerin YKS’de gündeme geldiği ve “sallama taktiği” olarak değerlendirildiği ifade edildi. Sonuç olarak, bir vakıf üniversitesinde İngilizce Psikoloji bölümüne yerleştiği iddia edildi.

Özkara, doğruların peşinde olmanın ve adaletin sağlanmasının önemine vurgu yaparak, paranın her kapıyı açmaması gerektiğini belirtti. Ayrıca sahte diploma ve dil sınavı iddialarıyla ilgili soruşturmaların yeniden gündeme geldiğini ve kendisinin de konuyla ilgili açıklama ve savunma yapmak için adımlar atacağını ifade etti.

Bu süreçte kendisine gösterilen desteğin kıymetini bildiğini söyleyen Özkara, ülkede adil ve şeffaf bir eğitim sistemi için mücadeleyi sürdürmeye kararlı olduğunu belirtti. Gelişmeleri takip edenler, bu tartışmalı süreçte tarafların açıklamalarını merakla bekliyorlar.


https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o14d8cb6f-5a27-45f6-8f22-ecae2ef6696e.webp

Yapay Zekadan Aldığı ‘Sallama Taktiği’ ile YKS’ye Giren Behçet Yalın Özkara, İngilizce Psikoloji Kazandı!

YKS sonuçları açıklandığında farklı duygular hepimizin yüzünü etkiledi.
Bu yılın en ilham verici öykülerinden biri, sınavı başarıyla tamamlayan 51 yaşındaki bir anneden geldi.
16 yaşında evlendirilmiş olan bu anne, kız çocuğu olduğu için okutulmasına izin verilmemişti. Ancak azmi asla kaybolmadı.
Yıllar süren emek ve kararlılıkla sonunda meyvesini verdi: 51 yaşında üniversiteyi kazandı.
Bu haber, Türkiye’nin dört bir yanından gelen öğrenci ve aileleri gururlandırdı.
Bir sosyal medya kullanıcısı @busuuco bu başarıyı şu sözlerle paylaştı: "Annem 51 yaşında üniversiteyi kazandı. Bu, hayallerinden vazgeçmeme cesareti."
Yorumlarda bu ilham verici öyküyü daha çok kişinin duymasını sağlayalım.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o5e050af4-4850-45a8-b2cf-9bf1415d4466.webp

16 Yaşında Çocuk Evliliğinden Üniversiteye: 51 Yaşında Annenin YKS Başarısı Sizi Gururlandıracak

Adnan Oktar davası yıllardır süren tartışmalarla gündemde kalırken, bazı isimlerin yaşamlarında önemli değişiklikler rapor ediliyor.

Damla Pamir olarak bilinen ve bu süreçte adı geçen kişiler arasında yer aldığı ileri sürülen bu süreçte, bazı haberler uzun süren yasal süreçler sonucunda serbest kaldığı iddia ediliyor.

Görünen o ki, Pamir İstanbul’da bir özel okulda İngilizce öğretmeni olarak çalışmaya başlamış durumda. İmajını değiştirdiği ve eski kimliğinden uzaklaşarak yeni bir hayat kurduğu yönünde iddialar dile getiriliyor.

Okulun internet sayfasında Pamir’in öğretmen olarak görev yaptığı bilgisi paylaşıldığı belirtiliyor. Bu gelişme, kamuoyunda ilginin odak noktasına oturuyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o94b4e185-f999-4f38-8cf1-de58f8eb0a14.webp

İstanbul’da Özel Okulda İngilizce Öğretmeni Olarak Yeni Hayat: Damla Pamir'in İmaj Değişimi

Yeni eğitim-öğretim yılı 8 Eylül'de başlıyor.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin imzasıyla yayımlanan ve tüm illere gönderilen 2025-2026 eğitim ve öğretim yılına ilişkin iş ve işlemler genelgesinde, bu yıl kapsamlı hedefler ve uygulamalar belirleniyor.

Bu yılın ana teması Aile Yılı olarak ilan edildi. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin erdem-değer-eylem çerçevesinde huzurlu aile ve toplum idealine ulaşmak için aile kurumunun korunması, çocukların aileleriyle geçirdikleri nitelikli zamanın artırılması ve dijital risklere karşı bilinç oluşturulması hedefleniyor.

Bu kapsamda yürütülecek etkinlikler ve projeler, aileyi güçlendirmeye odaklanacak; okul politikaları bu doğrultuda takip edilecek ve hayata geçirilecek.

Doğa sevgisi ve çevre farkındalığını güçlendirmek amacıyla eğitim öğretim yılı boyunca orman yangınlarına karşı farkındalık çalışmaları, fidan dikimi ve orman temizliği gibi faaliyetler öncelikli olarak uygulanacak; ilk hafta farkındalık eğitimi verilecek ve ilk ders Orman Yangınlarına Karşı Yeşil Vatanı Korumak temasını taşıyacak.

EBA, HEMBA ve Velivizyon platformlarında velilerin önemine vurgu yapan dijital içerikler kullanılacak; Aileyle Eğitim Yolculuğum, Maarif Modeli Ebeveyn Okulu ve Aile Okulu Kurs Programlarının yaygınlaştırılması amacıyla okul ile halk eğitimi merkezi müdürlükleri arasında işbirlikleri geliştirilecek; velilerin eğitime aktif katılımı sağlanacak.

12-18 Aralık Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası kapsamında milli bilincin güçlendirilmesine yönelik temalar işlenecek; yerli üretim ve tasarruf bilinci vurgulanacak; kamu kaynaklarının etkin kullanımı ve milli ekonominin güçlenmesi hedeflenecek; yerli sanayi ve teknoloji ürünleri tanıtılacak.

Okullarda gerekli onaylar alınmadan materyal kullanılmayacak; veli maliyeti oluşturacak uygulamalardan kaçınılacak; il genelinde yönlendirme, reklam ve tanıtım organizasyonları yapılmayacak.

Zilsiz okul uygulaması uygun okullarda hayata geçirilecek; zilin zaruri olduğu durumlarda ses seviyesi makul düzeye indirilecek ve zil sesleri Bakanlıkça belirlenecek.

İkinci dönem öğretmenler kurulunda kıyafet konusundaki kararlar velilerce temin edilecek ve bilgiler okulun internet sayfalarında duyurulacak; kontroller titizlikle yapılacak.

Ücretlerle ilgili denetimler sürecek; özel okullarda fahiş fiyat uygulamaları için gerekli işlemler yapılacak; kademe başlangıçları için ücretler belirlenecek.

Talim ve Terbiye Kurulu tarafından kabul edilen haftalık ders çizelgelerindeki değişiklikler 2025-2026 eğitim-öğretim yılından itibaren uygulanacak; 12. sınıf için Hedef Temelli Destek Eğitimi dersinin seçimi 8-12 Eylül arasında yapılacak.

Okullarda işbirlikleri ve protokoller il/ilçe milli eğitim müdürü ve okul müdürü imzası ile düzenlenecek; yetkili makamlardan izinli kurumlarla sınırlı olarak işbirliği yapılacak.

10-16 Kasım Atatürk Haftası nedeniyle uygulamalar bir hafta önce planlanacak; Atatürk ve silah arkadaşlarını anmaya yönelik bilimsel toplantı, sergi, yarışma ve tiyatro gibi etkinlikler gerçekleştirilecek.

Okullarda iklim değişikliği ile mücadelede sürdürülebilirlik eğitimi ve uygulamaları yaygınlaştırılacak; Enerji Dostu Mavi Yeşil Okul Etiketi için farkındalık çalışmaları düzenlenecek.

Ayrıştırıcı uygulamalardan kaçınılarak eğitimde eşitlik sağlanacak; özel şube açılmasına izin verilmeyecek.

İlkokul birinci sınıflar için Okumaya Başlıyorum, Artık Okuyorum, Hikayelerim ve Şiirlerim gibi okuma serileri ile Öğretmen Yazar, Çocuk Çiçek Açar kitabı ücretsiz dağıtılacak.

Öğrencilerin cep telefonu kullanımına ilişkin sınıflarda uygulama devam edecek; öğretmenler de sınıfta telefon kullanmayacak.

Mezuniyet günleri için velilere ve okullara ek yükler getirmemek amacıyla planlar yapılacak; uygun mekanlar il/ilçe milli eğitim müdürlüklerince sağlanacak.

Evde ya da hastanede eğitim hizmetleri, velinin talebi doğrultusunda yüz yüze veya canlı online ders olarak verilebilecek; özel eğitim hizmetleri kurulunun kararı gereği hareket edilecek.

İllere göre Mesleki ve Teknik Eğitim Planları hazırlanacak; izinsiz eğitim ve barınma faaliyeti gösteren kurumlara karşı gerekli işlemler uygulanacak; dönüşüm süreçleri yakından takip edilecek.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o8097b671-52d1-45eb-aaf4-403200fd2ba8.webp

Zilsiz Okulla Yeni Eğitim Yılı Başlıyor: MEB'in 2025-2026 Planı

Milli Eğitim Bakanlığı'ndan (MEB) yapılan açıklamaya göre, öğretmenlerden gelen talepler doğrultusunda ve Bakanlık yetkililerinin talimatıyla, “ÖğretmenİZ-Eğitim Neferlerine Minnet Kampanyası” kapsamında Türk Telekom ile yürütülen özel bir iletişim avantajları hayata geçiriliyor.

Bu işbirliği, eğitim camiasına özel paketlerle ulaşılabilir fiyatlar sunuyor.

Öne çıkan paketler şunlar:
- 5 GB'den 50 GB'ye kadar internet paketi
- 500 dakikadan 2.000 dakikaya kadar konuşma süresi
- 1.000 SMS

Tarifeler aylık 180 TL'den başlıyor.

Kampanyadan yararlanan öğretmenler ve Bakanlık personeli, tarife aşımı olmadan kullanabilir. Haklar tükenince ek paketlerle hizmetlerini sürdürebilirler.

Ayrıca tarifeler kapsamında şu avantajlar da yer alıyor:
- Tarifem Yurt Dışında servisi ile 1. bölge ülkelerinde ilk 3 gün ücretsiz kullanım
- WhatsApp üzerinden sınırsız mesajlaşma ve dosya gönderimi
- 12 ay Muud üyeliği
- e-dergi aboneliği
- ArayanıBil servisi

Bir yakınını referans göstererek kampanya avantajlarından onların da faydalanmasını sağlayabilirsiniz.

MEB'in ülkenin geleceğini şekillendiren öğretmenlere duyduğu şükranı ifade etmek amacıyla başlatılan bu kampanya, ilerleyen dönemlerde yeni işbirlikleriyle genişleyerek devam edecek.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oa38fdc54-f554-4799-987f-530bb77a48d0.webp

Öğretmenler İçin Uygun Fiyatlı İletişim Paketleri: ÖğretmenİZ-Eğitim Neferlerine Minnet Kampanyası

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), il milli Eğitim müdürlüklerine bağlı AR-GE birimlerini, eğitim politikaları doğrultusunda ulusal ve uluslararası gelişmeleri dikkate alarak illerdeki eğitim-öğretim faaliyetlerini daha nitelikli ve verimli hale getirmek için çalışmalar yürütüyor.

Bu çerçevede görünürlüğü artırmak amacıyla Strateji Geliştirme Başkanlığı, 81 ilde yürütülen eğitime dayalı projeler ve faaliyetleri kapsayan '81 İl AR-GE Ocak-Haziran 2025 Bülteni'ni yayımladı.

Bültende, AR-GE birimlerinin son dönemde hayata geçirdiği projeler, yenilikçi eğitim uygulamaları, öğretmen ve öğrencilere yönelik çalışmalar ile ulusal ve uluslararası iş birlikleri ayrıntılarıyla yer alıyor.

Bu sayede illerde geliştirilen örnek projeler ve başarılı uygulamalar tüm paydaşlarla paylaşılacak; ayrıca eğitimde yenilikçi yaklaşımların ülke genelinde yaygınlaştırılması hedefleniyor.

AR-GE Bülteni, yılda iki kez yayımlanmaya devam edecek ve sadece bilgi paylaşımı değil, iller arasında deneyim aktarımını güçlendirecek bir platform olma özelliği taşıyarak eğitimde kalite ve verimliliğin artırılmasına katkı sunmayı amaçlıyor.

Bültene ilişkin değerlendirme yapan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin şu açıklamayı yaptı:
"Milli Eğitim Bakanlığı olarak evlatlarımızı geleceğe en iyi şekilde hazırlamanın gayreti içindeyiz. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile akademik bilgiyle donanmış, milli ve manevi değerlere sahip, çağın ihtiyaçlarına uyum sağlayan nesiller yetiştirmeyi hedefliyoruz. Öğretmenlerimizin, yöneticilerimizin, öğrencilerimizin ve velilerimizin ortak emeğiyle hayata geçen her çalışma, daha güzel bir gelecek için büyük bir adımdır. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum."

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oe3dd2d0a-6a2b-4759-a6ba-f7c1b9b1812d.webp

MEB, 81 il AR-GE Birimlerinin Faaliyetlerini Yayımladı: 81 İl AR-GE Ocak-Haziran 2025 Bülteni

Yapay zeka araçlarının hızla yaygınlaşması, insanların düşünme süreçlerindeki merkezi becerileri nasıl etkiler? Akademisyenler ve eğitimciler bu soruyu odak noktası yapıyor. En çok tartışılan konu ise ChatGPT gibi araçların anında ve düzenli cevaplar sunmasıyla bireylerin sorun çözme sürecinde aradığı yapıcı kafa karışıklığını azaltıp azaltmadığı. Özellikle gençler arasında düşünmeyi tamamen dijital araçlara devretme eğiliminin güçlenebileceği uyarısı yapılırken, yapay zekanın bir düşünme ortağı olarak kullanılması gerektiği savunuluyor; ancak yanlış kullanıldığında uzun vadeli bilişsel becerileri zayıflatabileceği de vurgulanıyor.

MIT tarafından yürütülen yeni bir çalışma bu tartışmaya somut veriler ekliyor. Deneyde 18–39 yaş arasındaki 54 katılımcı üç gruba ayrıldı: ChatGPT, Google arama motoru veya yalnızca kendi bilgileriyle yazı yazma. EEG ile beyin aktiviteleri ölçüldüğünde, ChatGPT kullanan grubun yönetici kontrol ve dikkatsel katılım düzeylerinin en düşük çıktığı gözlendi. Ayrıca üçüncü yazı üzerinde orijinal fikirlerden çok önceki ifadelerin tekrarı yapıldığı ve bazı katılımcıların metni doğrudan yapay zekadan alıp ufak düzenlemelerle teslim ettiği belirlendi.

Buna karşılık yalnızca kendi bilgileriyle yazan grup en yüksek beyin bağlantılarını ve yaratıcılığı gösterdi. Google aramasını kullanan grubun ise aktif ve yüksek beyin faaliyeti kaydettiği görüldü.

Connecticut Üniversitesi’nden Dr. Avijit Ghosh’a göre yapay zekanın “anında ve muhteşem” cevapları, John Dewey’nin tanımladığı yapıcı kafa karışıklığını ortadan kaldırarak derin düşünmeyi engelliyor. Üretken mücadele ile yeni beceriler öğrenmenin değerli olduğundan bahseden Ghosh, yapay zekanın bu süreci engellediğinde özellikle karmaşık ve analitik görevlerde bilişsel gelişimin sekteye uğrayabileceğini belirtiyor. Genç kullanıcılar arasında metabilişsel tembellik olarak adlandırılan bu eğilimin hızla yayıldığına dikkat çeken Ghosh, uzun vadede eleştirel düşünme becerilerinde ölçülebilir bir düşüş olabileceğini kaydediyor.

Ghosh ayrıca yapay zekanın doğru kullanıldığında soru sorma becerisini geliştirebileceğini, ancak kişiselleştirilmiş algoritmaların çoğunlukla kullanıcıların mevcut inançlarını pekiştirdiğini ve farklı bakış açılarıyla yüzleşme fırsatını azalttığını ifade ediyor. Merakı “eleştirel düşünmenin motoru” olarak nitelendiren Ghosh, yapay zekanın merakı beslemek yerine hızlı cevap vererek köreltebileceğini belirtiyor ve bu durumun bireylerin yalnızca bilgiye erişim biçimini değil, bilgiyi sorgulama kapasitesini de etkilediğini vurguluyor.

Oakland Üniversitesi’nden Prof. Dr. Barbara Oakley’in örneği, temel bilgi olmadan yapay zekadan çıkan çıktıları gerçek kaliteyle örtüştürememenin riskini gösteriyor: hataları fark etmek, sağlık, mühendislik ve finans gibi alanlarda son savunma hattımızdır. Zihnin hata sinyallerinin zayıflaması, öğrenmeyi zayıflatır; zor bir soruyla karşılaşıldığında AI’ye yönelmek, öğrenme mekanizmasının güçlerini devre dışı bırakır.

İdeal öğrenme anı, öğrencilerin yaklaşık yüzde 85’in doğru cevap verdiği düzeye ulaştığında gerçekleşir. MIT çalışması, yapay zekanın bir düşünme ortağı olarak tasarlanmasını ve düzenli kullanımın özellikle gençlerde bilişsel erozyon riskini artırabileceğini gösterirken, temel bilgi ve becerilere sahip olan öğrenciler için AI’nın karmaşık problemleri çözmede değerli bir araç olabileceğini de işaret ediyor.

Sonuç olarak eğitimde net sınırlar belirlenmeli: erken yaşlarda yoğun yapay zeka kullanımının geri dönüşü olmayan alışkanlıklara yol açma riski vardır. Doğru entegrasyonla, yapay zeka düşünmeyi derinleştiren ve soru sormayı destekleyen bir ortak olarak konumlandırılabilir.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/od175f4a1-e4fe-40d8-bf21-4014d4086c06.webp

Yapay zeka araçlarının yaygınlaşması derin ve eleştirel düşünmeyi tehdit ediyor

Kazakistan, yapay zekâ alanında son bir yılda kayda değer kararlar alırken Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in bu konuya olan yoğun ilgisiyle stratejik hedeflere ivme kazandırıyor. 

Geçtiğimiz dönemde yurt dışı temaslarında yapay zekâ uzmanlarıyla sık sık buluşan Tokayev, Astana’da uluslararası yapay zekâ temsilcilerini ağırlıyor. Ocak ayında küresel yapay zekâ alanında tanınan girişimci Sinovation Yapay Zeka Girişim Enstitüsü Başkanı Dr. Lee Kai-Fu'yu Cumhurbaşkanlığı Sarayı Akorda’da kabul etti; bu dönemde Birleşik Arap Emirlikleri’ne yaptığı ziyarette de yapay zekâ geliştirme alanında uzmanlarla toplantılar gerçekleştirdi. 

Tokayev, devletin yetkili kurumlarıyla yaptığı toplantıda yapay zekânın geliştirilmesinin ülke için stratejik öneme sahip bir görev olduğunu ifade etti. 

Kazak hükümetinin bu alandaki stratejik hedefleri dikkat çekici: Geçen yıl 5 yıllık Yapay Zekayı Geliştirme Konsepti’ni kabul eden Kazakistan, 2029 yılına kadar yapay zekâ ile üretilen ürün sayısını beş kat artırmayı, yaklaşık 500 bin sektör uzmanı yetiştirmeyi ve 5 milyon kişiyi yapay zeka becerileri konusunda eğitmeyi hedefliyor. 

Dijital karargahı başbakanlık düzeyinde kurarak karar alma süreçlerini hızlandırmayı amaçlayan hükümet, ekonomi başta olmak üzere sağlık ve kamu alanında yapay zekânın kullanımını artırmayı; nüfusu yapay zeka okuryazarlığı konusunda bilinçlendirmeyi ve genç yetenekleri keşfetmeyi hedefliyor. 

Ayrıca bu yıl Astana’da Alem AI Ulusal Yapay Zekâ Merkezi’nin açılması ve yapay zekâya ilişkin yasanın kabul edilmesi bekleniyor. 

AA muhabirinin edindiği bilgilere göre yapay zekânın yaygınlaştırılması, uzman yetiştirilmesi ve yerel girişimcilerin desteklenmesi faaliyetleri Astana Hub Teknoparkı bünyesinde yürütülüyor. Orta Asya’da lider konumunda olan Astana Hub’da 450’si yabancı sermayeli olmak üzere toplam 1700’den fazla startup faaliyet gösteriyor. 

Üniversite öğrencilerine yönelik iki yıllık bir yapay zekâ okulu başlatan Astana Hub ayrıca 2024 yılında yapay zekâ alanında girişimlerin hayata geçirilmesi için kurduğu AI’preneurs platformu sayesinde 350 bin doların üzerinde yatırım çekmeyi başardı.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oe2e3b23f-918f-49c9-af31-04a8c3737204.webp

Kazakistan'dan Yapay Zekâ Geliştirme İçin Stratejik Adımlar

Milli Eğitim Bakanlığı, özel proje uygulayan okullara yönelik yeni bir kılavuz yayımladı.

Kılavuz, Milli Eğitim Bakanlığı Proje Okulları Yönetmeliği doğrultusunda usul ve esasları ayrıntılı şekilde belirliyor.

Bir eğitim kurumu proje okulu olarak kabul edilebilmesi için Yönetmelik'in 4. maddesinin birinci fıkrasında yer alan en az bir kriteri sağlaması gerekiyor.

Okullar, proje tekliflerini 4 yıl uygulanacak şekilde planlayabiliyor. Genel müdürlüklere bağlı proje okulu teklifleri, illerde ilgili genel müdürlükteki okul sayısının yüzde 10’unu geçmeyecek şekilde il milli eğitim müdürlükleri tarafından belirleniyor.

Sadece okul gelişim projesi uygulayacak okullardan proje okulu teklifi, ilgili milli eğitim müdürlüklerince gerçekleştirilecek ve bu oranın illerin yüzde 1’ini geçmemesi hedefleniyor.

Bu okulların ihtiyaçlarının, yerel ve merkezi imkanlarla desteklenmesi kılavuzda ayrıntılı olarak ele alınıyor.

Kılavuz, okul müdürlüklerinin, ilçe ve il milli eğitim müdürlüklerinin, ilgili genel müdürlüklerin görev ve sorumluluklarını net biçimde tanımlıyor.

Başvuruların kabulünden değerlendirme ölçütlerine, proje izleme formlarından eylem planı örneklerine kadar tüm süreç için ayrıntılı bir takvim kılavuzda yer alıyor.

Takvime göre, 6-10 Ekim 2025 arasında il proje okulu değerlendirme komisyonu ve il proje okulu teklif komisyonu kurulacak.

Projelerde hedeflenen göstergeler, okul iklimi, öğrenme ortamları, akademik başarı, sosyal-kültürel etkinlikler, bilişim-teknoloji, fen ve sosyal bilimler, üretim ve sürdürülebilirlik gibi temalar üzerinden değerlendirilecek. İzleme raporları belirlenen tarihlerde ilgili genel müdürlüklere iletilecek.

Kılavuz, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli hedefleri doğrultusunda bütüncül, yenilikçi ve sürdürülebilir eğitim uygulamalarını hayata geçirmeyi amaçlıyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o49a3a49f-fa70-409e-ae65-57f50d8c68db.webp

MEB'in Özel Proje Okulları İçin Kılavuzu Yayımlandı: Yol Haritası ve Uygulama Takvimi

TEKNOFEST Yönetim Kurulu ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, NSosyal üzerinden yaptığı açıklamada, yarışmada dereceye girenler için özel bir deniz gezisi deneyimi sunacağını duyurdu: TCG Sakarya ve TCG Hızırreis denizaltıları ile TCG Savarona gemisine ücretsiz katılım imkanı.

Bu özel turlarla gençler, denizcilik kültürünü yakından deneyimleyerek 'Mavi Vatan' bilincini güçlendirecekler. Bayraktar, paylaşımında şöyle yazdı: 'Mavi Vatan'ın ressam ve yazarlarına özel… TCG Sakarya Denizaltısı, TCG Hızırreis Denizaltısı, TCG Savarona Gemisi TEKNOFEST Mavi Vatan Makale veya Resim Yarışması'nda dereceye girenlere özel gezi fırsatını kaçırma. Rast gelsin…'

TEKNOFEST açıklamasına göre, Mavi Vatan Makale ve Resim Yarışmaları, Türkiye'nin deniz yetki alanları, milli güvenlik politikaları ve jeopolitik vizyonunun genç kuşaklar tarafından anlaşılmasını hedefliyor. Bilimsel, eleştirel ve yaratıcı bakış açılarını geliştirmek amaçlanıyor.

Makale yarışması için lise, lisans ve lisansüstü düzeyindeki katılımcılar 500 ile 1000 kelime arasında özgün bir makale kaleme edecekler. Hazırlanan metinler NSosyal üzerinden paylaşılacak.

Bu yarışma, lise öğrencilerinde araştırma ve eleştirel düşünme becerilerini, üniversite düzeyinde ise akademik analiz ve bilimsel yaklaşımı güçlendirmeyi amaçlıyor.

Mavi Vatan Resim Yarışması ise ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin hayal gücü ve ifade becerilerini resim yoluyla geliştirmeyi hedefliyor. Katılımcılardan 'mavi vatan' temalı özgün bir resim çalışması istenecek ve eserler NSosyal üzerinden paylaşılacak.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o12fd5bf7-fc54-4bc6-aac0-9d0137384e2b.webp

TEKNOFEST Mavi Vatan'da Dereceye Girenlere Özel Deniz Gezisi Fırsatı

Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu 4. Kazan Küresel Gençlik Zirvesi kapsamında Next Level Group ve Vantom Kreatif Yönetmeni ve sosyal medya influencerı Zinealabidine A. Ulkarem Kadhem Alabodi'nin moderatörlüğünde düzenlenen oturuma, Mısır'dan iSchool Kurucusu ve CEO Muhammed Gawish, Özbekistan'dan Ziyo Forum Bilimsel ve Eğitimsel Kalkınma Uluslararası Fonu Basın Sözcüsü Sirojiddin Bozarov, Rusya'dan Halkla İlişkiler Ajansı INETICA'nın yönetici ortağı Anton Pashkov ve Rusya'daki Tacikistan Genç Öğrenci Topluluğu Başkanı Dilovar Boboev konuşmacı olarak katıldı.

Zirve kapsamındaki oturumda Yeni Medya ve Yapay Zeka ile Geleneksel Eğitim Kurumları arasındaki rekabet mi, yoksa iş birliği mi sorusu ele alındı. Gawish, yapay zekanın geleneksel eğitimin yerini almasının yeni bir gündem olmadığını belirtti ve matbaanın, radyonun ve diğer elektronik araçların eğitimi nasıl dönüştürdüğünü hatırlattı.

Gawish ayrıca, teknolojinin eğitim süreçlerinde giderek daha görünür hale geldiğini ve öğretmenlerin artık evlerinden bile binlerce öğrenciye canlı yayın yapabildiğini söyledi. Farklı elektronik araçların denenmesiyle öğrenmenin erişilebilir ve kapsayıcı hale geldiğini belirtti. Şu anda insanların yaklaşık yüzde 17’si bu videolardan faydalanarak öğreniyor.

Bozarov, son iki yılda yapay zeka alanında kaydedilen olağanüstü gelişmelere dikkat çekti ve yapay zekanın geleneksel eğitimle rekabet halinde olmadığını; bunun yerine iki unsuru derin bir iş birliğiyle güçlendirmek gerektiğini savundu. Medya ve yapay zekanın toplumun kalkınmasına katkıda bulunduğunu söyleyen Bozarov, kaliteli eğitimin herkese ücretsiz şekilde ulaşabildiğini vurguladı. Özbekistan’da yapay zekayı entegre edebilecek çeşitli platformlar geliştirdiklerini ve bu sayede işleri daha iyi anlama ve daha yüksek performans elde etme imkanı doğduğunu belirtti.

Bozarov, eleştirel düşünme, ekip çalışması, beyin fırtınası ve topluluk önünde konuşma gibi becerilerin geleneksel kurumlarda da önemini koruduğunu, üniversitelerin insanların sadece derslerle değil, bağlantılar kurup yeni insanlarla tanışmasıyla da sosyalleşmesini hedeflediğini söyledi. İnsan faktörünün daima önemli olduğunu vurgulayarak yapay zekanın duygusal bağlar kuramadığını ve doğru kullanıldığında asistan olması gerektiğini ifade etti.

Pashkov ise eğitimli, analitik düşünebilen ve üretken becerilere sahip bir insanın yapay zekanın dijital alandaki büyük verileri analiz edebileceğini söylemenin ötesine geçemeyeceğini belirtti. Yapay zekanın yeni bir şey yaratmadığını ve küresel internet üzerindeki doğrulanmamış bilgileri de içerdiğini hatırlattı. Televizyonun ortaya çıkmasıyla gazete ve radyonun kaybolacağı beklentisinin gerçekleşmediğini anımsatarak, internetin bu yolu kapatmadığını da sözlerine ekledi.

Son olarak yapay zekanın herkesi körü körüne inandırmaması gerektiğini vurgulayan Pashkov, üniversitelerin bu teknolojiyi benimsemesi ve programlar geliştirmesi gerektiğini söyledi. Yapay zekanın öğretim üyelerini motive etmesi ve yenilikçi düşünceyi zorunlu kıldığına değindi; ancak yapay zekanın eleştirel düşünme yeteneği olmadığını, büyük verileri analiz etse bile gerçek ile yalanı ayırt edemediğini belirtti. Yapay zekanın sadece bir yardım ve asistan olarak kullanılması gerektiğini dile getirdi.

Boboev ise yapay zeka olsa da insanlar arasında iletişimin sürüp gideceğini ve toplumun birbirine olan ihtiyacını kaybetmeyeceğini kaydetti. Yapay zekaya uyum sağlanması gerektiğini ve bilgiye her yerde erişimin artığını vurguladı. Ayrıca doğru ve güvenilir bilgi akışının yapay zeka platformlarında da sağlanması gerektiğini ifade etti.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oe51d9a68-1861-413a-9094-4b9890414af1.webp

4. Kazan Küresel Gençlik Zirvesi: Yeni Medya ve Yapay Zekanın Eğitime Etkisi Üzerine Oturum

Okulların açılmasına az bir zaman kaldı. Veliler ve öğrenciler yeni eğitim-öğretim dönemi için heyecanlıyken, akıllarda pek çok soru belirmeye başlıyor.

Zaman zaman gündeme gelen 'okullarda telefon yasağı' tartışmaları ise yeniden alevleniyor. Kimileri cep telefonu yasağını savunurken, kimileri de telefonların artık bir zorunluluk haline geldiğini düşünüyor.

Peki Avrupa’da durum nasıl? DW Türkçe’nin aktardığına göre Almanya’da bu konuda eyaletler arası farklılıklar sürüyor. Fransa, Hollanda, Avusturya ve Belçika gibi ülkelerde bazı okullarda telefon kullanımı tamamen yasaklanmış durumda. Almanya’da ise uygulamalar eyaletler arasında değişiklik gösteriyor.

DW Türkçe’ye göre bu sene birçok eyalet, okullarda telefonun yasaklanması yönünde kararlar aldı. Hessen eyaletinde akıllı telefonlar, tabletler ve akıllı saatler kullanılamıyor; bu cihazlar getirilebiliyor, fakat kullanım belirli koşullara bağlanıyor. 

Eğitimci ve araştırmacı Klaus Zierer’e göre “akıllı telefonlar okullardan çıkarılmalı, ilkokullarda tamamen yasaklanmalı ve sadece üst sınıflarda birkaç istisna olmalı.” Zierer’e göre bu tür yasaklar siber zorbalığa harcanan zamanı da azaltıyor.

Almanya genelinde uzun süredir uygulanmakta olan “Smart ohne Phone” (Telefonsuz Akıllı) projesiyle öğrenciler teneffüslerde telefon kullanmıyor, mesajlarına bakmıyor ve sosyal medyaya girmiyor.

Kuzey Ren-Vestfalya’daki bir lise de cep telefonunu çantadan çıkarmayı zorunlu kılıyor. Bu kurala uymayan öğrenciler cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalabiliyor.

Tüm bu gelişmeler, eyaletler arasındaki farklı uygulamaların bir yansıması olarak görülüyor ve veliler ile öğrenciler için dikkat çekici bir döneme işaret ediyor.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oc2b55420-73c2-4096-8d4d-4a2bca80c37b.webp

Okullarda Cep Telefonu Yasağı: Almanya’da Telefon, Tablet ve Akıllı Saat Getiren Öğrencilere Yeni Ceza

İSTANBUL - Okullar açılmaya günler kala, Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) önemli bir açıklama yayımladı. Yaşanan ekonomik kriz ve gıda enflasyonu çocukların fiziksel, bilişsel ve ruhsal gelişimini tehdit eder hale gelmiştir. Bu durum karşısında yetkililere sosyal devlet olmanın sorumluluğunu hatırlatarak okullarda acil bir öğün yemek ve temiz içme suyu uygulamasının hayata geçirilmesini talep ediyoruz.

Artan eşitsizliklerin eğitim yoluyla derinleşmemesi için okul öncesi eğitimin de en kısa sürede zorunlu eğitim kapsamına alınmasının acil bir görev olduğuna dikkat çekiyoruz.

30-31 Ağustos'ta emek meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri ve yurttaşların katılımıyla gerçekleştirilen 'kaybolan çocukluğu ve eğitim hakkını yeniden kazanalım' çalıştayı çift gün süren bir forum oldu. Akademisyenler, eğitim emekçileri, veliler ve üniversite öğrencileri, eğitimin karşılaştığı sorunları deneyim ve önerilerle tartıştı.

Çalışmaya ilişkin açıklamada, 'Okulların açılmasına günler kala hem ülkenin diğer alanlarında hem de eğitimde tartışmalar ve güven kayıpları artıyor; bu durum çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğine dair kaygıları büyütüyor' denildi.

Velilerimizin heyecandan çok kaygı duyduğunu vurgulayan çalışmanın sonuç raporu, ulusal basın ve kurumlarla paylaşılarak mücadelemizi büyütmeyi hedefliyoruz. Raporun tamamı süreç içinde kamuoyuyla paylaşılacak; ancak bize acil görevler verildiğinin de altını çiziyoruz. Artan yoksulluk ve eğitim masraflarıyla karşı karşıya kalan velilerin endişesi giderek yükseliyor. Okul terklerinin artması ve çocukların nerede olduğunun belirsizleşmesi, mevcut iktidarın çocukların üstün yararı ve ortak geleceğe dair kaygılarını karşılamadığını gösteriyor.

'Eğitim süresinin kısaltılması ve karma eğitimin tartışmaya açılması' konusu da bu dönemde ileri sürülüyor. Bunu, kadınların eşit yurttaşlık haklarına yönelik artan saldırılarla ve çocuk emek sömürüsüyle ilişkilendiriyoruz. Eğitim süresinin kısaltılması laiklik ilkesini zedeler ve toplumsal cinsiyet eşitliğini ortadan kaldırır. Acil gündemimiz ise artan yoksulluk ve derinleşen eşitsizlikler nedeniyle çocuk yoksulluğuna yönelik acil müdahale programlarıdır. Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nın en kısa sürede gerekli taramaları yapması, dezavantajlı kırılgan grupları belirlemesi ve çocuk yoksulluğuna dair acil müdahale programlarını hayata geçirmesi talebimizdir.

Okullarda acil bir öğün yemek ve temiz içme suyu uygulamasını başlatılmasına yönelik talebimizi bir kez daha yineliyoruz. MESEM’lerin (mesleki eğitim merkezi) kısa, orta ve uzun vadeli planlarla kapatılması, mesleki eğitimin laik ve bilimsel temelli olarak yeniden hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyoruz. MESEM’lere ayrılan kamu bütçesinin, eşitsizlikleri azaltacak şekilde okullara ve öğrencilere aktarılması en öncelikli adımlarımızdandır. Mesleki eğitim, zorunlu eğitim tamamlandıktan sonra başlamalıdır ve öğrencinin mecburi olarak gitmek zorunda kaldığı bir yol olmamalıdır.

Çalıştaya katkı sunan tüm katılımcılara, Maltepe Belediyesi’ne ve emekçilere teşekkür ediyoruz. Çocuklarımız ve ortak geleceğimiz için laik, bilimsel, parasız ve kamusal eğitim mücadelesini büyütmeye; tüm halkımızı yanımızda durmaya çağırıyoruz.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/oe204eb8a-8eb7-4305-86ea-b4364fb87f52.webp

Veli-Der'den Acil Eylem Çağrısı: Okullarda Öğün ve Temiz İçme Suyu Zorunlu Uygulaması

Okullarda uyum eğitimi heyecanı başladı.

Milli Eğitim Bakanlığı, 2025-2026 eğitim-öğretim yılında okul öncesi ve ilkokula başlayan öğrenciler için uyum çalışmalarını 5 Eylül'e kadar sürdürülüyor.

Rehberlik çalışmaları doğrultusunda hazırlanan uyum haftasında, öğrenciler öğretmenleri ve akranlarıyla vakit geçirerek birbirlerini tanıyor. Tanışma etkinlikleriyle güvenli ve samimi bir okul ortamı kuruluyor.

Bu yıl ilk kez uygulamaya alınan ve uyum sürecine ilişkin içeriklerle materyallerden oluşan 'Okul Öncesi Okula Uyum Materyalleri Platformu' ise okul öncesi öğretmenleri, yöneticileri, rehber öğretmenleri ve aileleri için erişime açıldı.

Bakanlıkça yayımlanan '2025-2026 Eğitim ve Öğretim Yılına İlişkin İş ve İşlemler' genelgesi kapsamında, doğa sevgisi ve çevre bilinci kazandırmak amacıyla uyum haftasında aile, çocuk ve öğretmenlerin birlikte yapacağı yürüyüşler, gözlemler ve fidan dikimi etkinlikleri planlanıyor; ayrıca orman temizliği çalışmaları da kararlaştırıldı.

Ortaokula başlayacak öğrencilerin okul ortamına uyumlarını sağlamak ve bilgilendirme çalışmaları ise 8-12 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek.

Bakanlığa bağlı her derece ve türdeki eğitim kurumlarında görevli yöneticiler ve öğretmenlerin 2025 Eylül dönemi mesleki çalışmaları, 1-5 Eylül 2025 tarihleri arasında yapılacak. Alanında program değişikliği olan veya olmayan öğretmenlerle Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli (TYMM) kapsamında eğitime katılanlar için planlanan programlar uygulanacak. Eğitim dışındaki günlerde ise il/ilçe milli eğitim müdürlüklerince planlanan mesleki çalışmalar yürütülecek.

2024-2025 eğitim-öğretim yılı başında alanında program değişikliği olan ve TYMM kapsamında eğitim almayan sınıf öğretmenleriyle, programı yeni hazırlanan dersler olan trafik güvenliği, görsel sanatlar, beden eğitimi ve oyun ile müzik dersleri için özel eğitimler düzenlenecek.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/ob943008a-66e3-4bcc-8996-e22d8938e68a.webp

Okullarda Uyum Eğitimi Başladı

Ankara Büyükşehir Belediyesi, okullarda tek tip kıyafet uygulamasına geçiş sürecinde ailelerin yükünü hafifletmek için yeni bir destek programı hayata geçirildi.

Sosyal Destek alan 103 bin 953 öğrenci için toplam 103 milyon 953 bin TL, Başkent Kart hesaplarına yatırıldı. Veliler, bu destekle okul kıyafetlerini istedikleri yerden temin edebilecek.

2024-2025 eğitim-öğretim yılında ilkokula başlayan 13 bin 764 öğrencinin kıyafet desteği de uygulamaya alındı. Bu destek, ilkokul ve ortaokul öğrencileri için genişletildi ve yalnızca okul kıyafet alımlarında kullanılacak.

Belediye, Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı tarafından yürütülen çalışma kapsamında, her iki kategoride de ihtiyaç sahiplerine destek sağlamayı hedefliyor.

Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı Koordinasyon Şube Müdürü Sacit Şahin şu ifadeleri kullandı: "Önceliğimiz her çocuğun aynı imkanlarla okul yoluna çıkması." Ayrıca ekledi: "Yeni eğitim öğretim yılına girerken çocuklarımızın heyecanı bizim için büyük bir sevince vesile oluyor. Tek tip kıyafet uygulaması zorunlu olunca, sosyal destek alan ailelerimizin yükünü hafifletmek için bir adım daha atıyoruz."

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o84e175bb-e394-41f2-bb31-01a2dcbe17e1.webp

ABB'den öğrencilere 103 milyon 953 bin TL'lik kıyafet desteği

Gezi Davası nedeniyle 3,5 yıldır cezaevinde olan şehir plancısı Tayfun Kahraman, bu yıl ilkokula başlayacak olan kızı Vera ile birlikte ziyaret edildi.

Eşi Meriç Demir Kahraman, ziyaretin ardından sosyal medya hesabında şu duygularını paylaştı:

“Hayatta bazı anlar, bir kere yaşanır ve ömür boyu izi kalır. Tıpkı okula ilk adım atılan an gibi. Ne yazık ki haksız yere, telafisi olmayan çok an kaçırdık. Umudumuz ve beklentimiz, Tayfun’un kızımızı okula kendisinin götürebilmesi, bir baba olarak kızının eğitim hayatına adım atışına eşlik edebilmesidir.”

Kahraman, bugün Silivri Cezaevi’nde kızları Vera ile birlikte ziyaret ettiklerini paylaşımında şu ifadeye yer verdi:

“Bugün eşim Tayfun Kahraman'ı Silivri Cezaevi’nde, kızımız Vera ile birlikte ziyaret ettik. Ailemiz için önemli ve özel bir gündü, çünkü Vera önümüzdeki hafta ilköğretime başlayacak. Hayatta bazı anlar, bir kere yaşanır ve ömür boyu izi kalır. Tıpkı okula ilk adım atılan an gibi. Ne yazık ki haksız yere, telafisi olmayan çok an kaçırdık. Umudumuz ve beklentimiz, Tayfun'un kızımızı okula kendisinin götürebilmesi, bir baba olarak kızının eğitim hayatına adım atışına eşlik edebilmesidir.”

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o62689cf0-92e9-4533-9b9e-2d2201b0d435.webp

Vera’nın ilköğretime başlamasında Tayfun Kahraman’a eşlik umudu

İSTANBUL'da yaklaşık 2 milyon 900 bin öğrenci ve 170 bin öğretmen var.
Depreme karşı dayanıklı olmayan 100 okul ihale sürecinde; 12 okul güçlendirme çalışmaları tamamlandı, 61 okulda çalışmalar sürüyor.
İstanbul Valisi Davut Gül, 34 yeni okulun yapımının tamamlandığını açıkladı. Gül, 'Çocuklarımızın güven içinde eğitim görmesi bizim en öncelikli sorumluluğumuz' dedi.

İstanbul, 2025-2026 eğitim-öğretim yılına 23 ilçede 34 yeni okul ile başladı. Bu okullardan 17'si ilkokul, 8'i ortaokul, 16'sı lise, 3'ü anaokulu ve 2'si halk eğitim merkezi olarak planlandı. Gül, 'İstanbul'un her yaş grubundan öğrencisine dokunuyoruz, her kesime hitap eden yatırımları hayata geçiriyoruz' sözleriyle yatırımları değerlendirdi.

İstanbul Proje Koordinasyon Başkanlığı tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında 1999 depreminden önce inşa edilmiş 1.530 okul incelendi. Riskli bulunan 1.336 okuldan 359'u yıkılıp yeniden yapıldı; 816'sı güçlendirilerek depreme dayanıklı hale getirildi. 61 okulda yapım ve güçlendirme çalışmaları sürüyor; 100 okulun ihale süreci halen devam ediyor.

Bir sabah basın toplantısı Zeytinburnu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde yapıldı. Vali Gül, 'İstanbul'daki tüm okul binaları güvenli hale getirildi. Çocuklarımızın güven içinde eğitim görmesi bizim en önemli önceliğimiz' ifadelerini kullandı.

'150 yeni okulun inşası sürüyor'
39 ilçede kamu kaynakları ve hayırseverlerin katkılarıyla toplam 150 okulun inşaatı sürüyor. Bu yatırımlar kentin geleceğini güvenle inşa etmek için kritik bir adım olarak görülüyor. İstanbul'da şu anda 2.371 okul tam gün eğitim veriyor; 677 okulda ise ikili eğitim devam ediyor.

Zeytinburnu'ndaki Eğitim Kampüsü tanıtıldı
42 bin metrekarelik Zeytinburnu kampüsünde üç yeni okul açıldı:
- Zeytinburnu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi: 24 derslik, 36 atölye, 1.370 öğrenci kapasitesi
- Şehit Büyükelçi Galip Balkar Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi: 24 derslik, 39 atölye, 289 öğrenci
- Zeytinburnu Mehmet İhsan Mermerci Turizm Meslek Lisesi: 24 derslik, 39 atölye, 475 öğrenci kapasitesi, 40 oda ve 118 yataklı uygulama oteli

Vali Gül, bu yatırımların hayata geçirilmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.

https://junkyard.sfo3.cdn.digitaloceanspaces.com/n1/images/o400daf38-f583-4a8c-96d6-0d7e0d0eaacf.webp

“eğitim” ile ilgili sonuçlar