Avrupa, Ukrayna için ortak savunma girişimlerini güçlendirme çabasında

AB ve başlıca üye ülkeler, Ukrayna'daki barış çabaları ile savaş sonrası güvenlik garantileri üzerinde çalışırken, ABD ve NATO ile koordinasyonu sürdürürken özerk savunma sanayi girişimlerini güçlendirme çabalarını da bir arada yürütüyor.
Danimarka'nın Dönem Başkanlığı altında düzenlenen Gymnich formatlı gayrıresmi toplantılar iki gün üst üste devam edecek. İlk oturum, Kopenhag'da 'AB'nin Ukrayna'da askeri desteği' başlığıyla başladı.
Sıcak yaz arasını boyunca Ukrayna'daki savaş dinamikleri ve gelecek dönemde verilecek güvenlik garantileri AB için gündemin merkezinde yer alıyor. NATO'nun son dönemde geliştirdiği yeni destek mekanizmaları ile AB'nin savunma üretimini güçlendirme hedefleri toplantının odak noktaları arasında.
Toplantının küresel bağlamı, 18 Ağustos'ta Washington'da gerçekleştirilen ABD-AB-NATO üçlü zirvesinin kararlarına dayanıyor. Taraflar, Ukrayna için NATO’nun 5. maddesine benzer güvenlik garantilerinin oluşması yönünde mutabakata vardı.
Bu güvenlik çerçevesi, Ukrayna'nın savaşı kazanmasının ardından doğabilecek tehditlere karşı ABD'nin de doğrudan dahil olduğu bir caydırıcılık mekanizması kurmayı öngörüyor.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, Kopenhag’daki toplantının girişinde, AB’nin güvenlik garantilerinin Ukrayna’nın silahlı kuvvetlerine yönelik eğitim misyonu ve savunma sanayine destek vereceğini, kararın ise üye ülkeler tarafından alınacağını belirtti.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Kiev'de yaptığı açıklamada, güvenlik garantilerinin Rusya'nın bir daha saldırmaması için Avrupa, ABD ve müttefiklerin birlikte hareket etmesi gerektiğini ifade etti.
NATO’nun başlattığı 'Öncelikli Ukrayna İhtiyaçları Listesi' (PURL) çerçevesinde, ABD kökenli silah ve mühimmatın doğrudan Ukrayna'ya akışını kolaylaştıran bir mekanizma işletiliyor. Almanya, Hollanda ve Danimarka bu çerçevede yaklaşık 500 milyon dolar tutarında yeni askeri yardım taahhüt etti.
AB kaynaklarına göre bu rakam ilerleyen haftalarda artabilir ve NATO içinde bu yardım planının sürekliliğine dair geniş bir uzlaşı var.
Öte yandan AB, kendi savunma sanayisini bağımsızlaştırmak amacıyla 'Avrupa için Güvenlik Eylemi (SAFE)' girişimini hayata geçiriyor ve ortak üretim ile tedariki destekleyen 150 milyar euro’luk bir kredi havuzu oluşturmayı hedefliyor. Şu ana kadar Fransa, İtalya, İspanya, Belçika, Polonya, Bulgaristan, Hırvatistan, Çekya, Estonya, Finlandiya, Macaristan, Letonya, Litvanya, Portekiz, Romanya, Slovakya, Yunanistan ve GKRY bu kredi mekanizmasına başvuru yapma niyetlerini bildirdi.
Washington zirvesinin ardından AB liderlerinden hem ABD ile koordineli diplomatik süreçte güç gösterisi hem de güvenlik garantilerine katılım yönünde güçlü irade çıktı.
Kiev yakınlarındaki saldırıda AB ofisinin zarar görmesi Brüksel’in tonunu sertleştirdi; liderler Moskova’ya baskıyı artırma ve Avrupa güvenliğini garanti altına alma yönünde birleşti.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, ABD Başkanı Donald Trump ile bir telefon görüşmesi yaparak mesajlarını iletti.
Brüksel merkezli savunma uzmanı Ionela Maria Ciolan, transatlantik ilişkilerde zirve sonrası iyileşme gördüklerini ancak Avrupa’nın tamamen ABD güvencesine sahip olduğunu düşünmediklerini belirtti. Trump yönetiminin Ukrayna'nın NATO üyeliğine karşı duruşu sürse de Washington'ın Kiev'e 5. madde benzeri güvenlik garantileri üzerinde çalıştığını ifade etti. ABD’nin Ukrayna’ya istihbarat, keşif-gözetleme, komuta-kontrol ve hava desteği sunmayı değerlendirdiğini, bu konularda Amerikan katılımının Avrupa başkentleri için hayati olduğuna vurgu yaptı.
PURL ile SAFE arasında bir çelişki olmadığını vurgulayan Ciolan, PURL’ün bugünün ihtiyaçlarını hızlı karşılamayı hedeflediğini, SAFE’in ise orta vadede Avrupa savunma sanayi kapasitesini güçlendirmeyi amaçladığını belirtti. Ayrıca ABD’nin NATO’ya bağlılığı konusundaki yeniden teyit Brüksel’de olumlu karşılandı ve Grynkewich’in ataması ile yeni büyükelçilerin hızlı onaylanması güven artırıcı adımlar olarak değerlendirildi.
Ciolan, Avrupa’nın artık tamamen ‘terk edilme korkusu’ yaşamadığını, ancak ABD’nin askerlerini tamamen çekmesi, teknoloji düzenlemelerindeki anlaşmazlıklar ve Kiev’de barış sürecine ilişkin görüş ayrılıklarının tamamen ortadan kalkmadığını ifade etti. Rusya’nın 27 Ağustos gecesi Kiev AB temsilciliğine yönelik saldırısı Vienna Convention’ın açık ihlali olarak değerlendirildi. Bu saldırı, Avrupa’da Putin üzerindeki baskıyı artırma fırsatı yaratsa da Moskova’nın barış niyeti olmadığını gösteriyor. Gerçek bir değişim için ABD’nin uygulanacak ağır ekonomik yaptırımlarla söz konusu sonuçları belirlemesi kritik olabilir.
Son Güncelleme:29 Ağustos 2025 10:41
Dünya

İran'da Kuraklık Barajları Tehdit Ediyor: 8 Büyük Baraj Daha Kuruma Riskiyle Karşı Karşıya

Gazze Şehir Merkezi İçin Operasyon Başlıyor: 40 Binden Fazla Yedek Asker Göreve Çağrıldı

Pekin'de Üçlü Buluşma: Putin, Şi ve Kim, Büyük Gece İçin Pekin'de Bir Araya Geliyor
