The Economist: Güney Kore ve Türkiye, küresel silahlanmada yükselen güçler

The Economist'in son analizinde, silah sanayinin dinamikleri yeniden çiziliyor. Küresel savunma harcamaları ve tedarik zincirleri üzerine yapılan düzenlemeler, iki ülkeden özellikle söz ettiriyor: Güney Kore ve Türkiye. Bu iki ülke, küresel silah ihraçlarında yükselen güçler olarak öne çıkıyor.
Güney Kore'nin yükselişi
- ABD, Avrupa ve Rusya başta olmak üzere geleneksel tedarikçi dengeleri salgın sonrası yeniden şekilleniyor. ABD hâlâ NATO ülkelerine en büyük silah ihracatçısı konumunda, ancak Güney Kore ve Fransa, ABD’den sonra ikinci basamakta yer alıyor. Kore, özellikle tank ve top konularında ABD’yi geride bırakırken, savaş uçaklarında da ABD ve Fransa’nın ardından üçüncü sıraya yükseliyor.
- Kore’nin satışları geniş bir yelpazeye yayılıyor: Suudi Arabistan’a 3,2 milyar dolarlık Cheongung–II kara-hava füze sistemi, Peru’ya 460 milyon dolarlık savaş gemisi ve Romanya’ya 1 milyar dolarlık kendi kendine hareket eden obüsler.
- En büyük anlaşma ise Polonya ile 2022’de imzalanan 22 milyar dolarlık sözleşme oldu. Bu çerçevede Polonya’da kısmen üretilen çeşitli silah sistemleri satılacak: 180 adet K2 Black Panther tankı, 672 obüs, 48 FA-50 savaş uçağı ve 288 K239 roketatar gibi unsurlar bulunuyor.
- Güney Kore’nin en iddialı programı KF-21 savaş uçağı; şu anki sürümü 4,5. nesil olarak hizmet verirken, gelecek güncellemeyle tamamen 5. nesil, kendi motorlarıyla donatılmış bir savaş uçağı haline gelmesi hedefleniyor. Bu adım, Kore’nin F-35 gibi gelişmiş ABD programlarıyla rekabet edebilme kapasitesini test edecek.
Türkiye, yükselen bir güç konumunda
- Türkiye, savunma sanayii alanında “bir diğer yükselen güç” olarak değerlendiriliyor. Son beş yılda silah ihracatı, yaklaşık 2 milyar dolardan 7 milyar doları aşacak biçimde güçlü bir artış gösterdi. Baykar’ın ürettiği TB2 insansız hava araçları, Çin modelleriyle rekabet edebiliyor; Türkiye’nin 500’ün üzerinde TB2 sabit kanatlı modeli 30’dan fazla ülkeye satıldı.
- Suudi Arabistan, daha gelişmiş Acinki dronunun ortak üretimi için 3 milyar dolarlık bir anlaşma yaparken, Baykar’ın Leonardo ile ortak girişimi ve Kızılelma drone projesi dikkat çekiyor. Leonardo’nun altıncı nesil GCAP savaş uçaklarıyla birlikte uçacak olan Kızılelma, Türkiye’nin kendi üzerinde geliştirdiği savunma ekosisteminin satanışı olarak öne çıkıyor.
- Türkiye’nin ürün çeşitliliği genişliyor: Altay tankı, toplar, füzeler, hava savunma sistemleri, radarlar, MILGEM sınıfı fırkateyn ve muhripler, Hurjet hafif taarruz/eğitim uçağı, ATAK helikopteri, silahlı dronlar ve elektronik harp sistemleri; hepsi bir arada Türkiye’nin ihracat portföyünü zenginleştiriyor.
- Stratejik iş birlikleri ve sözleşmeler de artıyor: Bu yıl başlarında Türkiye ile İspanya, 30 adet Hürjet için 1,6 milyar dolarlık ortak üretim anlaşmasına vardı. Romanya’ya 930 milyon dolarlık Otokar Cobra II zırhlı araçlar satışı ve Portekiz’e deniz ikmal gemileri için 134 milyon dolarlık sözleşme de kayda değer gelişmeler arasında.
- Avrupa Gökyüzü Kalkanı İnisiyatifi kapsamında Almanya’nın etkisiyle gelen davetler ve Türkiye’nin füzeler geliştirme kapasitesi, ülkenin Avrupa savunma tarafında da görünürlüğünü artırıyor.
- Küresel rekabette Türkiye, beşinci nesil savaş uçağı programı anlayışıyla da dikkat çekiyor: TUSAŞ Kaan projesi, Türk Hava Kuvvetleri’nin mevcut F-16 filosunun yerini almanın ötesinde, Endonezya, Azerbaycan, Suudi Arabistan ve Pakistan gibi ülkelere uygun maliyetli bir F-35 alternatifi olarak sunulabilir boyutta izleniyor.
Küresel silahlanma yarışının dinamikleri
- The Economist, Rusya’nın Ukrayna saldırısı sonrasında askeri ekipman kayıplarını telafi için kendi ordusuna yöneldiğini, Batı yaptırımlarının ise Rus firmalarının gelişmiş platformlar üretmesi için gerekli kritik bileşenleri temin etmesini güçleştirdiğini belirtiyor. 2022 karşılaştırmalı verilerde Rusya’nın silah ihracatı yaklaşık yüzde 50 geriledi; Hindistan, Vietnam ve Mısır gibi konumlardaki müşteriler ise alternatif tedarikçilere yöneldi.
- Avrupa’daki silah üreticileri, Soğuk Savaş sonrası kaybettikleri kapasiteyi geri kazanmak ve Ukrayna’ya yapılan bağışlarla tükenen stokları yeniden kurmak için zamana ihtiyaç duyuyor. Ancak bu tablo, iki iddialı orta güç olarak tanımlanan Güney Kore ve Türkiye’nin küresel pazarda avantaj elde etmesini sürdürüyor.
- Dünya genelinde silah talebindeki artış, stokların güvence altına alınması ve tedarik zincirlerinin güçlendirilmesi gerekliliğini ortaya koyuyor. Bununla birlikte, beyin gücü göçü, maliyet kısıtlı hükümetlerin harcama pratikleri ve bazı gelişmiş teknolojilere erişimde yaşanan kısıtlamalar, bu yarışın zorluklarını da gösteriyor.
Küresel bağlam ve gelecek öngörüleri
- 2027 yılına kadar Güney Kore’nin dünyanın dördüncü büyük silah ihracatçısı konumuna yükselebileceği öngörüleri dillendiriliyor. 2022’de 17,3 milyar doları bulan satışlar, bu yıl yaklaşık 23 milyar dolara çıkabilir. Ancak Kore’nin üretim akışında Amerikan bileşenlerinin onay süreçleri ve ABD ile olan lojistik-düzenleyici bağları da dikkat edilmesi gereken unsurlar arasında yer alıyor.
- Türkiye için tablo daha çok çeşitlilik, ihracat hedefleri ve stratejik ortaklıklar üzerinden öne çıkıyor. F-16 endüstriyel dönüşüm süreci, yerli üretimlerin değeri ve Avrupa ile yakın iş birlikleri, Türkiye’nin savunma sanayisini küresel piyasaya taşıyan ana faktörler olarak görülüyor.
Sonuç olarak, küresel silahlanma yarışında Güney Kore ve Türkiye, kendi özgün güç katmanlarını kurarken, geleneksel güç dengelerinin yeniden şekillendiğini gösteriyor. Bu dinamikler, yalnızca savunma sanayisini değil, uluslararası politikayı ve güvenlik mimarisini de şekillendiriyor.
Son Güncelleme:2 Eylül 2025 13:17
Gündem

Özdağ: CHP İstanbul İl Yönetiminin Tedbiren Uzaklaştırılması Cumhur İttifakı’nı Düşman Ceza Hukuku Yoluyla Korumaya Çalışıyor

İzmir Barosu: CHP İstanbul İl Yönetiminin Tedbirle Uzaklaştırılması Yok Hükmündedir

Boğaziçi’nde Hilal Özdemir protestosuna polis müdahalesi: Açıklamaya izin verilmedi, abluka altında kaldılar
