OVP 2026-2028: Depreme ayrılan kaynaklar kullanılmıyor; TL eriyor, enflasyon hedefleriyle çelişkiler

Gece yarısı Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanan 2026-2028 Orta Vadeli Program (OVP), Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in katıldığı bir lansmanla kamuoyuna duyuruldu.
2023 ve 2024’te açıklanan OVP’lerdeki vaatlerin büyük bölümü yeni programda da yer alsa da, en çok dikkat çeken değişiklikler, enflasyon hedeflerinin sarkması oldu: 2026 için tek haneli enflasyon hedefi önce 2027’ye, şimdi de 2028’e ertelendi.
2026’dan itibaren kamu harcamalarında artış öngörülmesi, muhtemel bir erken seçim hazırlığının işaretleri olarak okunuyor. Üç yıl boyunca büyüme için de umut pek görünmüyor. İşsizliğin 2028’de yüzde 8’in altına düşürülmesi için esnek çalışma, yarı zamanlı istihdam ve İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işverenlere aktarılan kaynakların artırılması gibi çözümler öne sürülüyor.
OVP’de derin çelişki: Enflasyon düşerken dolar artacak, TL pul olacak, yoksulluk yayılacak
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz ve Bakan Şimşek’in “enflasyonun kalıcı biçimde düşeceği, istikrarlı mücadeleyle milli gelirin artacağı” yönündeki söylemlerine karşılık, üç yıllık program döneminde büyüme hedeflerinin aşağı çekilmesi ve dolar kurunun artması öngörüsü, TL’de değer kaybı ve toplumsal refahın gerilemesiyle sonuçlanacak bir tabloya işaret ediyor.
Döviz piyasalarındaki güncel dolar/TL seviyesi ile açıklanan OVP arasındaki farklar belirginleşiyor: 2025 için dolar kuru 39,63 TL olarak öngörülüyor, bu yıl sonuna kadar TL’nin değersizleşmesi bekleniyor. 2026’da enflasyon %16 hedeflenirken, dolar kurundaki artışın %17,6 olması ve kurun 46,60 TL’ye çıkması öngörülüyor. 2027’de TL’nin dolara karşı %8,8, 2028’de %6 değer kaybı ihtimali var; 2027’nin ortalama dolar kuru 50,71 TL, 2028’de ise 53,76 TL olarak öngörülüyor.
Kamu harcamalarında artış, seçim sinyali mi?
2026-2028 OVP’sinde büyüme hedeflerinde aşağı yönlü revizyonlar yapılırken, 2026’dan itibaren kamu mal ve hizmet alımlarında artış öngörülüyor. Bu durum, bütçe açığının 2028’de %3’ün altına inmesi hedefiyle çelişiyormuş gibi görünse de, kamu harcamalarında artışa yeşil ışık yakıyor ve erken seçim olasılığını ima ediyor.
Depreme ayrılan kaynaklar nerede?
OVP’nin “Kamu Maliyesi” bölümünde, deprem bölgesinde kullanılmak üzere ayırılan trilyonluk kaynağın büyük kısmının tasarruf tedbirleri nedeniyle kullanılmadığı ifade ediliyor. Bu itiraf, deprem için ayrılan paraların köşede tutulduğunu ve konutların teslimatı vaatlerinin, depremzedelerin mağduriyetinin gerisinde kaldığını gösteriyor.
2025 hedefleri ve enflasyon tutarsızlığı
2025 için yıl sonu enflasyonu, Merkez Bankası’nın öngörüsüne kıyasla yeni OVP’de %28,5 olarak açıklanıyor; Merkez Bankası’nın üçlü enflasyon raporunda öngörülen %24 hedefinin üzerinde bir rakam. Bu durum, enflasyonla mücadelede yönetimdeki tutarsızlığı ve kafa karışıklığını ortaya koyuyor.
İstihdam ve cari açık
İşsizlik oranı 2025’te %8,5; 2026’da %8,4; 2027’de %8,2; 2028’de %7,8 olarak öngörülüyor. Ancak istihdam artmıyor ve güvencesiz esnek çalışma modelleriyle işsizlik azaltılmaya çalışılıyor. Cari açıkta gelişmeler ihracat ve enerji ithalatı dinamikleriyle ilişkili; enerji fiyatlarındaki belirsizlikler de bu görünümü etkiliyor. 2028’de ihracat 308,5 milyar dolar, turizm geliri 75 milyar dolar olarak hedefleniyor.
Sonuç olarak
OVP, büyümeyi ve refahı yükseltme iddiasını sürdürürken, enflasyonla mücadelede ve kur istikrarında şaşırtıcı bir çelişki sergiliyor. Hedefler düşüyor ve maliye politikası için ayrılan kaynaklar konusunda depreme yönelik kaymalar payı azaltılmıyor; üç yıl boyunca ekonomi yönetiminin karşı karşıya kaldığı temel soru, büyüme ile enflasyon arasındaki tutarlı bir dengeyi ne kadar sağlayabileceğidir.
Son Güncelleme:8 Eylül 2025 11:03